Soner YALÇIN : “Yeşil devrim” makalesi ve Gıda Güvencesi Sorunu
Dostlar,
Gerçek bir araştırmacı – gazeteci/yazar olan, Uğur Mumcu’nun izinden giden başarılı insan Soner Yalçın, aşağıdaki yazısını kamuoyu ile paylaştı.
Biz de benzer temaları uzun yıllardır Tıp Fakültesi’nde verdiğimiz derslerde ve makalelerimizde dile getiriyoruz. Sitemizde bu yazılarımızı bulabilisiniz..
Birkaçı aşağıda..
Saltık, A. Gıda Hijyeni ve Tıbbi Atıklar. www.hekimsaltik.com/ppt/ders_004.ppt,
Saltık, A. GDO Yönetmeliği Neden Geri Çekilmeli ya da İptal Edilmeli?
Bilim ve Ütopya, syf. 71-79, Ocak 2010 ve İst. Barosu Dergisi, cilt 84,
sayı 2010/1 Ocak-Şubat, syf. 51-64, 2010.
Saltık, A. Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar : Stratejik ve Uluslararası Boyutlar.
Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Ankara Tabip Odası yayını,
Mart 2010, Kitap bölümü, syf. 109-117).
Saltık, A. Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ve Halk Sağlığı. Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Ankara Tabip Odası yayını, Mart 2010, Kitap bölümü,
sf. 33-40).
*****
http://ahmetsaltik.net/2014/10/16/16-ekim-2014-dunya-gida-gunu/
http://ahmetsaltik.net/2013/07/27/gida-guvenligi-ve-hijyeni-sorunu-cozulemiyor/
http://ahmetsaltik.net/2013/05/11/turkiyenin-gida-guvenligi-sorunu-ve-tuikin-biktiran-aymazligi/
http://ahmetsaltik.net/2012/12/08/turkiyede-gida-guvenligi-ve-denetimi/
http://ahmetsaltik.net/2012/09/30/ahaber-tv-sofralardaki-gdo-tehlikesi-tarim-ve-gumruk-bakanlari-istifa/
****
144 yansı ile oldukça varsıl bir bilimsel dosya da şöyle :
GIDA GÜVENLİĞİ ve SANİTASYONU
(Gida_Guvenligi_ve_Sanitasyonu)
(AÜTF Halk Sağlığı AbD D5 dersi)
*****
Rahmetli Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI hocamız soruyordu :
- “Gıda üretimi yeterli, peki niye AÇLIKTAN ÖLÜYORUZ??
… Gerçekte, yeryüzünde üretilen temel gıda maddeleri, gereksinimi karşılayabilecek düzeyde. Somali’de parası olana her tür gıda var (Açlık krizi, 2011) !?
Buna karşılık her yıl, çoğu çocuk 10/50 milyon kişi açlıktan ölmektedir!
Sorunların kaynağını; insan gereksinimlerinin karşılanmasının,
“piyasa”nın acımasız güçlerine terkedilmiş olmasında aramak gerekir.”
Soner Yalçın yazısını 13.11.14 günü sürdürecek. Onu da paylaşacağız.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri başta olmak üzere,
ülkeyi yönetenlerin sorunu stratejik önemde görmesi ve gereğini yapması dileğiyle.
Sevgi ve saygıyla.
13.11.2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
==================================
Soner Yalçın
hsoneryalcin
syalcin@sozcu.com.tr
SÖZCÜ, 12.11.14
Tarım uyanışına ihtiyacımız var.
Bize/insanlığa ve doğaya neler yaptıklarını bilmelisiniz.
1970’li yıllara gidelim…
Vietnam Savaşı yenilgisi ve ardından petrol krizi ABD ekonomisini çıkmaza soktu.
Öbür yanda Üçüncü Dünya Ülkeleri’nde milli uyanışlar başlamıştı.
Kimi bağımsızlığına kavuşuyor kimi toprak reformu gibi istemleri yüksek sesle dile getiriyordu.
ABD’ye göre, 30 ülkede “siyasal endişe” vardı ve bu ülkelerden biri Türkiye idi…
Herkesin kafasında “kapitalizmin kalesi ABD yıkılıyor mu” sorusu vardı.
Dışişleri Bakanı Henry Kissinger başkanlığında toplanan ABD Ulusal Güvenlik Kurulu bir rapor hazırladı: Ulusal Güvenlik Araştırması Raporu 200:
- Dünya Nüfus Artışının ABD’nin Güvenliği ve Denizaşırı Çıkarlarına Etkisi.
Tarih: 10 Aralık 1974 idi…
Kissinger, 123 sayfalık raporu ABD Başkanı G. Ford’a sundu. Dedi ki:
- “Petrolü kontrol edersen ulusları,
yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin!”
BM’nin Roma’da düzenlediği dünya gıda konferansına ülkelerin tarım bakanları katıldı. Yalnızca ABD’nin tarım bakanı Earl Lauer Butz dışında ayrıca
Dışişleri Bakanı Kissinger vardı.
Çünkü Kissinger’a göre, “Tarım, Tarım Bakanlığı’nın ellerine bırakılmayacak ölçüde önemliydi.”
Kissinger tarımı, Amerika’nın petrol politikasıyla birlikte en ön sıraya koydu;
gıda bir silahtı. Toplantıda niyetini hiç gizlemedi:
- “İnsanların size güvenip dayanmalarının, size bağımlı olmalarının
ve bu şekilde sizinle işbirliği yapmalarının yolunu arıyorsanız,
onları gıdaya bağımlı hale getirmek mükemmel bir yöntemdir.”
Rockefeller çömezi
Kimdi bu Kissinger?
Alman Yahudisiydi. Nazilerden kaçıp ABD’ye sığınmıştı. 2. Dünya Savaşı’nda Amerikan Ordusu’nda istihbaratçı olarak görev yaptı. Savaş sonrası askeri istihbarat okullarında ders verdi. 1956’da dünyanın en zengin ailelerinden
Yahudi Rockefeller Ailesi’nin yanında çalıştı. Rockefeller ailesinin önemli adlarından Nancy Maginnes ile evlenerek bağlantılarını güçlendirdi.
Rockefeller Ailesi; petrol şirketi Standart Oil Company’den (Exxon, Mobil ve Chevron), ABD’nin en büyük bankalarından 3 trilyon dolarlık Chase Manhattan Bank’a dek dünyanın en büyük şirketlerin sahibiydi.
Rockefeller tarım sektöründe de güçlü bir yatırımcıydı!
Ve evet gıda artık silahtı!
Amerika küresel politikalarında değişiklik yapıp; günlük ihtiyaç maddelerini bir araç gibi kullanarak, çatışarak giremedikleri ve sömüremedikleri toplumlara barışçı bir hava içinde girecekti.
Kissinger’in hazırladığı o “NSSM 200” başlıklı gizli proje, torun John D. Rockefeller’ın isteğiyle başlatılmıştı.
Ah ne tesadüf!
ABD Başkanı Richard Nixon’ın gizemli Watergate ilişkisi ortaya çıkarıldığında, bazıları bunun Dışişleri Bakanı Kissinger ile Nelson A. Rockefeller’ın bir entrikası olduğunu söyledi. Ve…
Nixon’ın koltuğuna oturan Demokrat Gerald Ford’un ilk yaptığı,
Cumhuriyetçi Nelson Rockefeller’ı yardımcısı olarak almak oldu!
Rockefeller Ailesi, Kissinger ile birlikte tam anlamıyla iktidara egemendi.
Hep yazarım; biri Nobel Ödülü aldı ise ondan mutlaka kuşku duyun!
Kissinger’a 1973’te Nobel Ödülü verildi.
Ve: Rockefeller Ailesi’ni bilmeden tarımın küresel dönüşümünü anlamak olanaksızdır
Modern köleleştirme
Tarım yedi bin yıl önce yapılmaya başlandı ve o günden bu güne köylüler her yılın ürününden bir bölümünü ertesi yıla tohumluk ayırırdı. İşte bunun sonuna gelinmişti; tohum -tabii ki- ABD şirketlerinden alınacaktı!
Rockefeller, geleneksel tohum yerine “verimli tohum” aldatmacıyla
“ari tohum ırkı” yarattırdı! İlk Meksika / Sonora bölgesi, bu tek üretimlik F1-hibrit (buğday ve mısır) tohumculuğa açıldı. (Bizim Güneydoğu Anadolu’da da denenecekti; TÖS, DİSK gibi devrimci örgütlerin karşı çıkmasıyla yapılamadı.) Kimyasal gübre ve zirai ilaçlar sayesinde üretim artışı 3 katı oldu!
“Cüce buğdaylar” Pakistan ve Hindistan’a da ihraç edildi; üretim rekoru kırıldı. Bunun üzerine -basının da pompalamasıyla- hibrit tohumlar, kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar Türkiye’ye geldi.
Sözde savaşlar bitmişti ama savaş sanayisinin ortaya çıkardığı nitrojen bombası, nitrat gübresi; sinir gazı ise böcek ilacı olarak kullanılıyordu!
Üstelik, üretimi artıracak denen hibrit tohumları, toprağı zamanla öldüren sentetik kimyasal gübreler ve bitki hastalıklarına karşı kullanılan zehirler, yalnızca toprağı değil insanı da hastalandırıyordu.
Sonuçta gıda savaşlarının en önemli adımı atıldı; tohum köylünün elinden alınıp şirketlere verildi. Tabii önce çok ucuz ve sonra pahalı satılarak…
Bunun adı, “modern köleleştirme” idi.
Bitmedi; daha tehlikelisi vardı:
Küresel gıda kontrol süreci, birkaç on yıl sonra “kalıtım devrimi”yle tamamlandı.
Bu amaçla Rockefeller, Harvard Üniversitesi’nde çok az kimsenin farkında olduğu
bir araştırma yürüttü; “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” (GDO)!
Gıdalara kimyasal bulaştırmaya “Yeşil Devrim” diyorlardı!
(Öncüsü denilen Norman Ernest Borlaug 1970’de Nobel Ödülü aldı.)
Evet tarım, Rockefeller Ailesinin endüstriyel şekillendirmesiyle küreselleşiyordu.
Ve…
Kırma tohumlarla başlayan süreç Amerika’yı, -şirketleri aracılığıyla- dünya tarımının sahibi haline getirdi. ABD’nin küresel imparatorluğunu güçlendirmek için
“Mahşerin Dört Atlısı” devredeydi;
– Monsanto,
– Du Pont,
– Dow Agro Scinces,
– Syngenta!
Pirinç, buğday, mısır, pamuk, soya fasulyesi, sebzeler, meyveler…
Dünya tarımının %90’ı bu firmaların denetimi altına girmiş durumda.
Bu durum dünya çapında tehlikeli bir ekonomik bağımlılığın ve
beslenme sonucu oluşan kanser, alzheimer gibi hastalıkların nedeni.
Evet, tarım uyanışına ihtiyacımız var.
Yarın (13.11.14) devam edeceğiz..