Etiket arşivi: Efkan Ala

Rifat Serdaroğlu : KAYIŞ SIYIRDILAR GALİBA

 

KAYIŞ SIYIRDILAR GALİBA

Rifat Serdaroğlu
05.03.2016

Kayış Sıyırmak: Saçmalama özgürlüğünü kullanmaya karar vermek!

Bademlerin tamamına yakını çok zorda!
En tepeden en aşağıya kadar olanların hepsini bir korku sarmış!
Hâlbuki korkacak bir şey yok ki! Türkiye’de siyasetçileri artık asmıyorlar, üstelik besliyorlar. Aynen Evren Amca zamanında olduğu gibi!
Gidecekleri en uzak yer ise ya Silivri Kampüsü, ya da İmralı Turizm Adası!
İki yerde de içeri tıktıkları kendi arkadaşları, dostları var nasılsa!

Öyle şeyler yapıyorlar, öyle şeyler söylüyorlar ki, sanki hepsi kayış sıyırmış!
Cumhur’un Başı hukuktan, özellikle “Ceza Hukukundan” çok iyi anlar.
Bilmeyenleriniz için söyleyeyim, en iyi Cezacı avukat hapishanede yetişir. Onlar adamı
ipten alırlar! Onlara diplomasız avukat denir. Eee bizimki de az emek çekmedi hapishanelerde! Hukuk bilgisi oradandır yani, boru değil!
Cumhur’un Başı Afrika’dan hem Anayasa Mahkemesine hem de UEFA ya ayar verdi.

Ve dedi ki;
AYM (Anayasa Mahkemesi) Galatasaray’a nasıl ceza verir yahu? Ceza şahsidir, takımın ne kabahati var? Kişiye ceza versinler. Mesela Ali Sami Yen veya Metin Oktay’a verebilirler! Olmazsa 40 yaşına gelmesine rağmen hala top oynamakta direnen Sabri’ye de
ceza kesebilirler.
Yanlış hesap Şam’dan döner. (yoksa Bağdat mıydı?) Galatasaray’a önerim,
Diyanet İşleri Başkanına başvurmalarıdır.
Ona Görmez derler ama ben şahidim, çok iyi görür…

UEFA’ya ise;
Arkadaş sen kimsin de, bizim içeri tıktığımız adamları salıyorsun yahu!
Alt kattaki mahkemeyi dinlemedin be! MİT Yasasındaki bazı maddeleri de iptal etmişsin.
Sen çok oldun. Seni kaldırmak farz oldu farz, dedi… (Galiba AYM ile UEFA yı karıştırdım. Adamda kafa bırakmadılar ki. Lütfen siz AYM’yi alın UEFA’ya koyun,
UEFA’yı da AYM’ye koyun, farketmez yani, nasılsa ikisine de karşıyız.)

Erkan Mumcu’nun Türkiye’ye hediye ettiği, sonradan olma bir Badem var;
Efkan Ala! İçimizdeki işlerin Bakanı!
Biz bu kişiyi 17/25 Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet olayları sırasında polis müdürlerine verdiği kanunsuz emirlerden tanıyoruz. Ne demişti bu Ala Badem?

-Bana bak, o Savcının emrine uyma! Şimdi gönderirim 3-5 adam,
o Savcıyı gözaltına aldırırım!
-Bilal Erdoğan’ın olduğu yere yaklaşanları kim olursa olsunlar vuracaksınız!
Size vur emri veriyorum.

Ala Badem TBMM’de şunları söyledi;

  • Arkadaş, ben de bu Anayasa’yı tanımıyorum. Bu Anayasa darbecidir.

    “Tam PKK’lılar yurtdışına çekiliyorlardı, Gezi olayları çıkınca vazgeçti, çekilmedi!”
    Adam olacak çocuk bokundan, Bakan olacak adam ise kayış sıyırmasından belli olurmuş! Badem’deki zekâ pırıltısına bakar mısınız? PKK tam çekilecekmiş, bir bakmışlar Taksim
    Gezi’de eğlence var,

    “Hadi Kekolar, dağdan inelim Geziye gidelim. Onun adı Gezi, Gezi içine çeker bizi.
    Biji Gezi, Serok Gezi” diye dışarı çıkmaktan vaz geçmişler!

Zaten başımıza ne geldiyse Gezi’den geldi;
Bombalar, silahlar Gezi yüzünden Türkiye’ye girdi. (İnanmayan MİT’e sorsun)
Askerler, Polisler Gezi yüzünden şehit oluyorlar!
Barikatlar, tüneller, bombalı tuzaklar hep gezinin marifeti!
Endonezya’daki depremin bile sebebi Gezi’dir Gezi!
Ah ulan Gezi, rezil ettin bizi…

Değerli Okurlar;
Lütfen bu yazıyı yurt içinde dağıtalım. Çünkü bu yazı yurtdışına kapalıdır.
Adamlar bizim siyasetçilerimizin ne olduğunu anlamasınlar!

Garibanın biri işsiz ve parasızdır, barınacak yeri de yoktur. İş bulma umudu da kalmamıştı.
Yakınındaki meydanda kendi ülkesinin Başkan’ı miting yapmaktadır! Gariban şöyle düşünür; “Ben bu Başkan’a hakaret edersem 6-7 aylığına içeri atarlar, ben de kışı geçirir,
yaza doğru da çıkarım!”
Meydana gidip, kalabalığı yara, yara en öne gelir ve bağırmaya başlar;
Hırsız Başkan, Hırsız Başkan.” Derhal yakalanır ve mahkemeye çıkarılır.
Yargıç, garibanı 20 yıl 6 aya mahkûm eder.
Gariban sorar; “Başkana hırsız demenim cezası bu kadar ağır mı Hâkim Bey?”
Yargıç; Yoo, Başkana hırsız demenin cezası 6 ay,
20 sene ise devlet sırrını açıkladığın içindir… Gariban donar kalır…

Amman yazıyı içerde tutalım, başımız yanmasın…

Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Mart 2016

=======================================

Siz çoook yaşayın ve çoook yazın e mi  Sayın Rifat Serdaroğlu!
Yüreğinize ve de kaleminize sağlık…

Sevgi ve saygı ile.
05 Mart 2016, Ankara


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

AKP’yi eriten “yolsuzluk”

Ayşenur Arslan

aysenur.arslan@yurtgazetesi.com.tr
YURT Gazetesi, 25.1.2015
Yarın Yurt ve Sözcü’de okuyacaksınız. Salı günü de Murat Gezici Halk TV’deki programda konuğum olacak ve anlatacak. Son kamuoyu araştırması, AKP’nin eridiğini gösteriyor.
Araştırma, yarına kadar ambargolu olduğu partilerin (Ocak 2015 itibariyle) oy oranlarını veremiyorum. Ancak, AKP’nin eridiğini ve “nedenlerini” yazabiliyorum.
GEZİCİ Araştırma’nın anketinde en çarpıcı yanlardan biri de, bu nedenler zaten.
2011 milletvekili seçimlerinde AKP’ye oy verenlere, Haziran 2015 seçiminde de oy verip vermeyeceği sorulmuş.
“Vermem” diyenlere de elbette “neden” sorusu yöneltilmiş.
İşte, yanıtlar:

“Lider değişikliği”, yani AKP  ve hükümetin başına Davutoğlu’nun gelmesi, neredeyse hiç etkili olmamış. Öyle anlaşılıyor. Bunda, Erdoğan’ın ZATEN İKTİDARIN BAŞINDA OLDUĞU yolundaki yaygın kanaat mi rol oynuyor? Yoksa, tablonun başındaki orana baktığınızda, katılımcılar SORUN ASIL ERDOĞAN’DA mı diyor? Karar vermek zor.
Ancak net olan şu; ARTIK AKP’YE OY VERMEM diyenler (17 Aralık operasyonunu da yolsuzluk başlığında kabul edebiliriz) yüzde 60’ı aşıyor. Bu, çok ama çok ciddi bir oran.
Meclis’teki oylama, 4 bakana Yüce Divan yolunu kapatsa da belli ki vicdanlardaki yara AÇIK!
Bu konuda;
•    CHP’nin son dönemdeki en etkili mücadeleyi yolsuzluk konusunda yapması rol oynamış.
•    SABAH ve STAR hariç, medyanın yolsuzlukların üstünü kapatmaması / kapatamaması etkili olmuş.
•    Ancak, 4 bakan ve onların hamisi durumundaki RTE’ye en büyük darbeyi –konutuna çağırıp Yüce Divan’a kendi istekleriyle gitmelerini talep ederek- Davutoğlu vurmuş. Bu toplantının gizlenememesi, “yolsuzlukları Davutoğlu bile savunamadı, ancak onun da gücü yetmedi” diye yorumlanmış.
Eski bakanlardan Egemen Bağış ve Muammer Güler’in, oylarını Meclis’teki kupaya FIRLATARAK atarken sergiledikleri ÇİĞ davranış unutulur mu sahiden!
Arkalarında RTE var.. Ne mahkemeye ne de Yüce Divan’a gönderilebiliyorlar.. Kimse onlara dokunamıyor.. Ve, bunun kibiriyle; diyelim ki doğru olmasa da bunca çirkin iddiaları hiiiiç umursamıyorlar..
Bunların görülmediğini ve unutulacağını sanmıyorum. Elbette, her şeye rağmen RTE’ye ve iktidara destek sürecek. Erime, etkisini yavaş yavaş gösterecek.
Ne var ki, şurası açık: İktidarın inişi başladı. Çok uzak olmayan bir gelecekte yapılanlar ve yapanlar UTANÇ MÜZESİ’nde yerini alacak.

***
Bu fotoğraf, işte bunu anlatıyor.
Küresel hafızanın en çarpıcı fotoğraflarından biri. 1939 yılında, yani Hitler’in en güçlü olduğu günlerde çekilmiş.
Binlerce.. Binlerce.. On binlerce Alman Hitler’i selamlıyor. O ünlü Nazi selamıyla kollar Hitler için kalkıyor. O kalabalıktaki tek bir kişi hariç. Kim olduğunu ve başına neler geldiğini bilmediğimiz o adam, o gün, ÇOĞUNLUĞUN ARASINDA YAPAYALNIZ. Ya sonra?
Sonrasını.. Dünyanın Hitler’i nasıl hatırladığını biliyorsunuz.
Bugün, arkalarında / yanlarında ÇOĞUNLUK OLDUĞUNA GÜVENENLER, bu ikonik kareyi unutmamalı.

Serap’ı MİT’çiler mi öldürdü?

Bu iddiayı, herhangi biri.. Bir gazeteci.. Bir muhalif siyasetçi ortaya atsa, kıyamet kopar.
Oysa, sözlerin sahibi İdris Naim Şahin. Yani, eski İçişleri Bakanı.
Hafta başında verdiği bir röportajda, deyim yerindeyse bir el bombasının pimini çekip üzerimize attı. Şöyle dedi:
“2009 yılında Küçükçekmece’de otobüse molotofkokteyli atılması sonucunda 18 yaşındaki Serap Eser kızımız hayatını kaybetmişti. Otobüse molotofkokteyli atarak kundaklayan kişilerin ne yazık ki istihbarat elemanı olduğu bilgisi edindim. Aynı zamanda istihbarat elemanıydılar.”
Ne tuhaf, değil mi!
Bırakın el bombasının patlamasını.. Şöyle kuru bir gürültü bile çıkarmadı.
Acaba nedeni, gündemin çok dolu olması mı?
Üzerinden yıllar, yıllar geçmesi mi?
Yoksa, Serap’ı yakarak öldürenlerin PKK’lılar değil de MİT istihbarat elemanları olduğunu görmek istemeyişimiz mi?
Öyle ya, olay sırasında İçişleri Bakanı olan Beşir Atalay Beyefendi, saldırı için “PKK işi” dedi. Nitekim, sonrasında birkaç kişi de bu suçtan yargılanıp hapse atıldı.
Oysa, Atalay’ın halefi İdris Naim Şahin, bugün bize bambaşka bir şey söylüyor.
AKP-Cemaat kavgası üzerine partisinden kopan İdris Naim Şahin, doğru mu söylüyor?
Doğru söylüyorsa, bu nasıl ortaya çıkartılacak.. Ve biz gerçeği ne zaman nasıl öğrenebileceğiz?
Bu arada, avukatlarının da sorduğu üzere, Serap’ı öldürdükleri gerekçesiyle müebbet hapis cezasıyla cezaevinde yatanların durumu ne olacak?
Bu sorular, İdris Naim Şahin’in açıklaması sonrasında, mahkeme tarafından Meclis’e soruldu. Bakalım, o tarihten bu yana İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Beşir Atalay, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala ne yanıt verecek?
Ve doğrusunu isterseniz, yanıtını asıl merak ettiğim soru: Kamuoyu ve medya, bu iddiayı “PKK’yı aklamak” gibi görüp susacak mı?
***

Genco Erkal Bile…

Genco Erkal, beyefendiliği ile bilinir ama, Suudi Kralı öldü diye (kendi ülkesi yapmamışken) Türkiye’de yas ilan edilmesine dayanamamış.. Twitter’de apaçık isyan etmiş.
Duygulara tercüman olmuş.
“Oha, sayın seyirciler ve de Yuh!
Devlet Tiyatroları Suudi Kral için oyunları iptal etti, oyuncular tepkili.”