***
Bütün akademik yaşamımı ve yazarlık kariyerimi “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti”nin gelişmesine adadım.
Bu açıdan, ailemden aldığım terbiyeyle de tam bir uyuşma halinde, hukukçulara, özellikle de yargıçlara büyük bir saygı besledim. Onların daima benim gibi ortalama vatandaşlardan daha yüksek bir meslek ahlakına, dolayısıyla daha üstün bir hak, hukuk ve adalet duygusuna sahip olduklarına inandım ve bunu savundum.
Zerrin Güngör, bir hukukçu ve bir yargıçtır.
Sadece bu niteliği bile kendisine büyük bir saygı ve güven beslenmesinin nedenidir.
***
Danıştay, ülkeyi yönetenlerin bütün yaptıklarının hukuka uygunluğunu denetleyen, insanları iktidarlara karşı koruyan, ayrıca Anayasa’nın “Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti” ilkesini kollayan en üst idare mahkemesidir.
Öğretim üyesi olarak, Danıştay’daki kültür ve sanatla ilgili davalarda defalarca “Bilirkişi” görevi yaptım. Ne denli titiz ve hukuka uygun çalıştıklarına bizzat tanık oldum. Müsteşarlık yaptığım dönemde, Bakanlıkta alınan bütün kararların hukuka uygun olmasına özen gösterdim; “Danıştay ne der?” sorusunu hep aklımda tuttum.
Zerrin Güngör Danıştay Başkanı’dır.
Bu niteliği ile de benim toplumsal hiyerarşik değerler sistemimin en üst sıralarında yer almaktadır.
***
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Danıştay Başkanı Zerrin Güngör,
Danıştay’ın 149. Kuruluş Yıl Dönümünde, (bence tarihe geçecek) bir konuşma yapmış:
Tüm yetkileri tek elde toplayan, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini, Hâkimler Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinden 6’sını atama hakkına sahip kılınan Cumhurbaşkanı’na, tüm adalet mekanizmasını belirleme, ülkeyi KHK’lerle ve seçilmemiş yöneticilerle idare etme olanağı veren…
Böylece kuvvetler ayrımını ortadan kaldıran Halkoylamasını hatırlatıp:
“16 Nisan 2017 tarihinde halkoylamasına sunulan ve kabul edilen değişiklikle Anayasamızda var olan kuvvetler ayrılığı ilkesi daha da belirgin hale getirilmiştir” diyebilmiş.
Yüz bini aşkın kişinin işten atıldığı, binlerce yargı mensubunun, sivil ve asker bürokratın, medya mensubunun hapsedildiği, şirketlere, yayın organlarına el konduğu, Halkoylaması koşullarının baskı altında zehirlendiği…
OHAL dönemi ve OHAL’de çıkarılan KHK’ler konusunda da:
“Olağanüstü halin ilanı ve bu süreçte kabul edilen KHK’lerin amacı, devletin kurumlarını terör örgütü mensuplarından arındırmak ve demokrasiyi korumak olup kişilerin hak ve özgürlüklerine, amaç dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiştir” biçiminde konuşabilmiş.
***
Danıştay Başkanı Sayın Zerrin Güngör bu konuşmasıyla, Anayasasında “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti” yazan Türkiye Cumhuriyeti’nde artık hiç kimsenin idare (iktidar) karşısında güvencesi kalmadığını ilan etmiş…
Ayrıca benim yaşamım boyunca inandığım ve savunduğum bütün toplumsal, siyasal ve akademik değerleri de sıfırlamış bulunmaktadır!
BEN BU DEĞERLERİM İÇİN DİRENMEYİ SÜRDÜRECEĞİM!
====================================
Dostlar,
Sayın Kongar’ın bir başka makalesini irdelerken önceki gün (11.5.17) sitemizde biz de konuya değindik (http://ahmetsaltik.net/2017/05/11/emre-j-kongar-16-4-17-buda-ve-gbu-43-moab/) :
*****
… “Danıştay başkanı dün, akıl almaz biçimde 15 Temmuz sonrası görevden atılmaların – tutuklamaların hukuk dışı olmadığın söyleyebildi! Aynı başkan, 16 Nisan halkoylaması sonucuna katılan hile sonrasında Türkiye’de güçler ayrılığının iyice yerine oturduğunu da buyurdu!
Tam iktidar ağzı.. Hızını almayıp, apaçık TAM KANUNSUZLUK yapan YSK yargıçlarını haklı olarak sert eleştiren CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu‘na laf yetiştirdi!
Ne yapsak, ne etsek de bu kadıncağıza iktidar olarak teşekkür etsek? Ne görev ve paye versek Danıştay başkanlığından daha yüksek? Gerçekten hukuk eğitimi almış, hukuk etiği okumuş, hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş hangi hukukçu bu sözleri söyler ya da onaylar??
Zerrin hanım, Türk – Dünya hukuk ve uygarlık tarihinde hak ettiği mümtaz yeri bulacaktır. Çoook yazık Türkiye’ye çooook yazık.. Danıştay Başkanı açıkça “ihsas-ı rey” yaptı!“
*****
“Evet, tek adam rejimi getiriyoruz” sözleri bizzat, artık yeniden AKP’li Erdoğan ve Başbakan’ın ağzından dökülür ve saklanamayan gerçek itiraf edilirken; Danıştay başkanı yüksek yargıç Zerrin Göngör’ün tam da tersine güçler ayrılığının pekiştirildiğini söyleyebilmesi gerçekten akıllara seza bir durumdur. Bir bölümü AKP’li sokaktaki milyonlarca yurttaş bile bunca yetki bir adama verilmez.. gerekçesiyle halkoylamasında “hayır” oyu kullanırken, en yüksek idari yargı organı 149 yıllık Danıştay’ın başkanının bu yalın gerçeği görmemesi, görememesi anlaşılır şey değildir, kabul edilmesi olanaksızdır. Hukuk Fakültesi 1. sınıfında Anayasa Hukuku dersi alan öğrenciler bile, Türkiye’ye dayatılan “Cumhurbaşkanlığı” sisteminin siyasetbilimi yazınında (literatüründe) yer olmadığını, dünyada benzerinin bulunmadığını (neverland!), ucube bir despotik rejim olduğunu anlayabilir.. Taa 1789’da Fransız Yurttaş Hakları Bildirisinde “güçler ayrılığı olmayan ülkede anayasa yoktur!” yazılmış iken (md. 16), Yüce Atatürk’ün devrimleri sayesinde o yüce makama gelen kadın Danıştay başkanı Zerrin hanım bilim dışı söylemi nasıl dillendirebilmiştir?
Danıştay Başkanı yüksek yargıç Zerrin hanım da korkmakta mıdır AKP – RTE’den?
Niçin korkmaktadır? Ya da bir beklentisi mi vardır?
Belki de her şeyden önemlisi / ürkünç olanı, yargıç tarafsızlığını yitirmiştir. Üstelik adli değil idari yargıçtır ve Anayasa’nın 125. maddesi gereği İdarenin her türlü işlem ve eyleminin, önlerine getirildiğinde hukuka uygun olup – olmadığının kararını vermek için yargı denetimi yapacaktır.
- Zerrin hanım görevinden istifa etmek zorundadır..
Sevgi, saygı ve kaygı ile. 14 Mayıs 2017, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com