Değerli meslektaşım Dr. Ceyhun Balcı yine çok içerikli bir yazı göndermiş..
Seçim sonuçlarını ne de güzel çözümlüyor..
Bir yerde epey örtüşüyor kaygılarımız..
Toplumsal ahlakın da bu iktidarca bozulmuş olması..
Halkın yolsuzlukları, hırsızlıkları olağan görmeye başlaması, giderek onaması
dehşet verici bir tablo değil mi??
Gene de yılmak yok.. Halkı eğitmek ve yeniden erdemlerine erişimini sağlamak da yurtsever aydınlar olarak boynumuzun borcu..
Sevgi ve saygı ile.
1 Nisan 2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
===============================================
Dr. Ceyhun BALCI
Elektrik kesintisi…
Her seçimde özellikle büyük kentlerde hem de oylar sayılırken elektriklerin kesilmesi gelenekselleşti. Üzerinde duyarlılıkla durulmaya ve peşi bırakılmamaya değer anlamlı bir durum. Üstelik, karşımızda iktidardan ne pahasına olursa olsun gitmemeye kararlı bir oluşum olduğu da kesin! Ancak,“elektrikler kesildi kazanamadım” savunmasını bir yana bırakıp başka konulara yönelelim!
Nasıl bir seçim?
Seçimlere ucu, bucağı belirsiz yolsuzluk soruşturmalarının gölgesinde gidildi.
Belki de bu nedenle, muhalefet seçim stratejisini bu tema üzerine kurdu.
Hemen her meydanda, “hırsız vaaar!…” ve “başçalan” nidaları işitildi.
Seçimler yerele ilişkin olsa da, genelden sıra gelmedi ne adaylara ne de
kentlerin sorunlarına.
Korkulan senaryo, yolsuzluk ve hırsızlığın seçimle AK’lanmasıydı!
Gerçekleşti!
Muhalefetin bu tutumuna takılmak yerine bir başka noktaya değinmekte yarar var!
Seçimlere iddialı olarak katılan tüm partiler benzeşme içindeydi.
Örneğin Kılıçdaroğlu bir yerde
- “Türbanın serbest bırakılmasını ben sağladım!” derken bir başka yerde
- “AKP gitse de açılım kesintiye uğramaz!” diyebildi.
Bu iki uç yaklaşım bile Türkiye’nin başındaki iki büyük dert karşısındaki ataleti özetlemeye yetmektedir. Daha da kötüsü ben onun yaptıklarını, ondan daha ileriye götürürüm anlayışıdır bu sözlerle somutlaşan.
Böyle bir durumda deneyimlisi varken kim deneyimsizine ilgi gösterir?
Dinci gericilik ve bölücülük ilerleyecekse bugünkü iktidar bu iş için
biçilmiş kaftandır.
Sahipleri olan alanda siyaset yapmak hiç akılcı ve hedefe ulaştırıcı bir tutum
olmasa gerek. Böyle bir yaklaşımın çekirdek kitleyi CHP’den uzaklaştırma potansiyeli olduğunu da unutmamak gerek!
Güçbirliği?
Seçim öncesinde pek çok kez dile getirilmişti güçbirliği gereksinimi!
Ne yazık ki duymadım, görmedim, bilmiyorum yaklaşımı yeğlendi.
Çok daha geniş kapsamlısı bir yana, benzeşenlerin iş ve güçbirliği bile sağlanamadı. Bu olguya aritmetik yaklaşımın hataya yol açması kaçınılmazdır.
Bindelik oy oranına sahip partiler bile seçime girip eldekinin yitirilmesine
yol açabilirler. Ardahan, Karadeniz Ereğli ve Torbalı seçimleri güçbirliği yapılmaması sonucu yitirilmiştir. Örnekler hiç de az sayıda değildir. Güçbirliğinin aritmetik etkisinin yanı sıra, geometrik katkısı olduğu da göz ardı edilmemeli!
Yarılma!
Bu seçimin bir önemli sonucu da yarılmayı belgelemiş olmasıdır.
Din ve etnisite eksenli yarılmaya giderek derinleşen başka çatlaklar eşlik etmeye başlamıştır. Seçim sonrasında oluşan haritaya bakıldığında bu durum belirgin biçimde görülebilir.
Çok temel ve tartışılmaz bir değer yargısı olan hırsızlığa ve yolsuzluğa karşıtlık paydası bu seçimde ağır yara almıştır.
Hatta, seçimin asıl yenileni muhalefetin yanı sıra bu erdemdir demek abartı olmaz.
Yenilgi!
Komşuya saldırganlığın, dinsel ve etnik ayrıştırmanın ve az önce değinildiği gibi yolsuzluğun bunlara karşıt olanları yenilgiye uğratmış olduğundan söz edilebilir.
İç karartıcı da olsa gerçek budur!
Dik duruş, direnç ve kararlılık…
Ara başlıktaki üçlü, bugünün gereksinimlerini vurgulamaktadır!
Umutsuzluk, bezginlik ve geri çekilme kolaycılıktan öte bir anlam taşımaz.
Dahası insana yakışmayan tutumdur! İnsanlık tarihinin bu ve benzeri sayısız örnekle dolu olduğunu akıldan çıkartmayalım! Doğru söylediği için bırakın dokuz köyden kovulmayı, kent meydanlarında diri diri yakılan Giordano Bruno unutulmasın!
Buna karşın, insanlık yolunu bulabildiğine göre enseyi karartmaya gerek olmadığını söyleyebiliriz.
Yine unutmayalım! Paylaşılmış bir vatanı kurtaran Mustafa Kemal Paşa,
eşsiz eylemini boynunda idam fermanıyla yaşama geçirdi… (31.3.14)