EN YÜKSEK OTORİTE
Zeki Sarıhan
Bütün ömrünü ezilenlerin davasına adamış Avukat Emcet Olcaytu, geçtiğimiz ay beklenmedik bir biçimde aramızdan ayrıldı. Henüz 67 yaşındaydı ve yaşasaydı
bundan sonra hiç kuşku yok ki bağımsızlığı, demokrasiyi ve sosyalizmli savunmaya devam edecekti.
28 Haziran 2015 günü O’nu sevenleriyle birlikte Levent Camisinden ebedi dinlenme yerine uğurlamaya gitmemin nedeni, ne yalan söyleyeyim, kendimle O’nun arasında
büyük bir benzerlik görmemdendir.
Bu benzerlik, mezarı başında arkadaşı Özcan Buze’nin de O’nun için söylediği gibi, insanın “kendi vicdanından daha yüksek bir otorite, daha yüksek bir merci tanımaması”dır. Bunu son yıllarda herkese açık sanal ortamlarda paylaştığı eleştirilerinde görüyorduk. Üyesi olduğu ve yıllarca emek verdiği partisinin görüşlerinde gördüğü yanlışlıkları tartışıyor, bu konudaki tabuların üstüne gidiyor, partilileri düşünmeye
sevk ediyordu. O’nun bu tutumu, parti disiplinine aykırı mıydı, görüşlerini yalnız
ilgili organlarda mı dile getirmeliydi? Bir bölüm partili bunu savundular. Emcet ise eleştirdiği görüşlerin özel bilgi olmadığını, gazete ve televizyonda yer almış yazı ve demeçler olduğunu, herkese açık bu görüşlerin herkes tarafından eleştirilebileceğini yazıyordu.
Emcet Olcaytu’yu neden disiplin kuruluna verip partiden ihraç etmediler,
merak konusudur. Böyle bir işlem ile karşılaşırsa parti hukukunu çok iyi bilen birisi olarak kendisini yetkinlikle savunacağını tahmin ederim. Davasını ispat eder, karşı tarafı
açığa düşürebilirdi. Ben o dairenin dışına çıkalı çok olduğu için, O’nun açtığı tartışmalara katılmadım.
BİAT KÜLTÜRÜNE İTİRAZ
Biat kültürü, aydınlanmadan yeterince nasibini almamış bizim gibi bir toplumda
çok yaygındır. Artık orada ideoloji, politika, program, tüzük değil, lider önemlidir.
O’na hoş görünmek, O’nun bir dediğini iki ettirmemek gerekir. Bu gözü kapalı itaat,
İttihat Terakki döneminden başlayarak siyasal tarihimizde millete çok şey kaybettirmiştir. Bizde genellikle ortak aklın yerine bir üst akıl geçerlidir.
Hatta kimi kez akıl bütünüyle ortadan kalkar…
İktidar partisinde nasıl bir biat kültürü olduğunu, yıllardır görüyoruz.
Lider gibi düşünmeyenler olursa, onların susmaktan başka bir seçenekleri yoktur.
17-25 Aralık 2013 yolsuzluk olaylarını AKP’lilerin de görmediğini kim söyleyebilir?
Bir insanın bunu görmemesi için idrakten tümüyle yoksun olması gerekir. Fakat partinin koskoca Meclis grubu, yolsuzluğa karışmış Bakanların Yüce Divan’a sevk edilmelerini
bu biat kültürü nedeniyle önledi. Ağızlarının çalımından bu yolsuzluk olayından hoşlanmadıklarını anladığımız kimi mebuslar, “lider öyle istiyor” diye sonunda
yolsuzluk yapanları aklama işine katıldılar.
Türkiye’nin Suriye siyasetini aklı başında hangi insan tasvip edebilir?
Ama biat kültürü nedeniyle ülkemiz bu beladan hâlâ kurtulabilmiş değil.
DEMOKRASİ DEDİĞİN ORTAK AKILDIR
Demokrasi dediğimiz şey, danışma ve tartışmadan, ortak kararlara varmadan başka
nedir ki? Mao’nun kitaplarından birinde bilgi kuramıyla ilgili şöyle bir anlatıma rastlamıştım:
Bir bilgi halka sunulur, halktan gelecek önerilerle yeniden biçimlendirilir, yeniden halka sunulur ve gelen eleştirilerle yeniden oluşturulur. Bu böyle sonsuza dek sürer.
İşte bu yöntemdir ki, toprak ağalarının ayakları altında yüzyıllardır ezilmiş, üstelik önce Japonların, istilasına, daha sonra Amerikan destekli bir savaş ağasına karşı koskoca bir toplumu ayağa kaldırmıştır.
Sosyalist Emcet Olcaytu, danışma mekanizmalarının işlemediği bir yapının içinde
biat etmeyerek kendi onurunu da yüceltmiş bir aydındı. Evet, örgüt vardır, lider vardır, önemlidirler ama,
Devrimci bir Aydın için kendi vicdanından daha yüksek bir otorite yoktur.
Doğruları her yerde ve her zaman, herkesin yüzüne karşı savunmak esastır.
Örgütün çıkarlarından önce halkın çıkarı gelir.
Halkın çıkarını gözetmeyen ve gerçeklere dayanmayan bir politika zaten erinde geçinde yok olmaya mahkûmdur. Bir yanlışı isteyerek paylaşmak gerçek aydının vicdanını kanatır. Bunun hesabını kendisine bile veremez. (12 Temmuz 2014)
==================================
Dostlar,
Sayın Zeki Sarıhan dostumuzdan – öğretmenimizden yine klas bir yazı paylaşıyoruz.
Rahmetli Devrimci Av. Emcet Olcaytu için yaptığı değerlendirmelere katılıyoruz.
Emcet beyin kızkardeşi merhum hanımefendiyi Silivri yollarındaki “yoldaşlıklarımızdan” ve daha pek çok ortak eylemden tanıyoruz. Hastalığını biliyorduk ve kardeşi Silivri zindanlarında kahreden bir kahpelikle tutsak iken duyduğu derin acının tanığı ve
bir parça da ortağıyız.. Kardeşini yitirmek O’na kaldırılamayacak bir darbe oldu ve
birlikte sonsuzluğa göç ettiler al kanatlı doru tayların sırtında..
Bunca örselenme (travma) yaşatılmasa idi kendilerine, olağan koşullarda yaşamları sürer ve topluma daha çok katkıları olurdu.. Yitik ve fatura ağırdır, giderimi olanaksızdır ve kökü dışarıda bu kumpas davaların sorumlularından yasal hesabı mutlaka sorulmalıdır..
Önceki gün, Sayın Zeki Sarıhan’ın çiçeği burnunda CHP Ankara Milletvekili Sn. Av. Şenal SARIHAN‘ı TBMM’de basın açıklamasında gözyaşlarına boğulmuş olarak acıyla izledik. Yine kökü dışarıda 12 Eylül askeri darbesinin 5 generalinden sonuncusu
Tahsin Şahinkaya da ölmüş ve dava dosyası kapatılmıştı.. Şenal hanım isyanını susturamıyor ve incinen adalet duygusunu dışavuruyordu pek çoğumuzun yerine de..
Dava kapatılmamalı, sanıkların yokluklarında da yargılama sürdürülerek en azından işlenen insanlık suçu yargı kararına kavuşturulmalıydı cezalandırılacak sanık kalmasa bile.. Yaşayan ve yitirilen mağdurların saygınlıkları geri verilmeliydi.. Şenal hanım,
2 küçük çocuğundan koparılarak o dönemde hapse atılmıştı, kendi ağzıyla kameralar önünde söylediğine göre İŞKENCE GÖRMÜŞTÜ!
Eşi Zeki Sarıhan 1402’lik edilerek öğretmenlikten atılmıştı..
Yüzbinlerce doğrudan, milyonlarca dolaylı mağdurun yaşadıklarına tipik bir örnekti.
Biz de o dönemde babamızı görev şehidi olarak vermiş ve başkaca giderimi olanaksız acılar yaşamıştık ailece..
Anadolu toprakları ve halkı (Türk Ulusu), artık 1. sınıf bir demokrasiyi hak ediyor..
Bu topraklarda çok can verildi, çoook kan döküldü insanca bir yaşam ve düzen için..
Hiç kuşku yok, halklar, haklarını er ya da geç alırlar..
Bu şaşmaz tarihsel süreçte akıllıca ve insana yaraşır olan, olağan akışa karşı koymak değil ona katkı vermektir. Büyük ATATÜRK‘ün de buyurduğu üzere;
– Emperyalizm ve sömürgecilik yeryüzünden yok olacak,
yerini tüm insanların kardeşçe yaşayacağı bir düzen alacaktır…
Uğruna bin can feda olsun..
Olcaytu kardeşlere, kendisini haklı olarak bu kardeşlerin kavgalarına benzer katkıları topluma sunduğunu ve bedeller ödediğini tevazu ile düşünen Zeki – Şenal Sarıhan çiftine ve benzer emek – eylem sahibi herkese selam olsun!
Sevgi ve saygı ile.
12 Temmuz 2015, Tokat
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com