Etiket arşivi: Devlet kurumlarındaki kadrolara yan geçişlerini sağlayan bir atlama tahtası haline gelmiştir.

DİYANET KALDIRILMALIDIR !

EVET, DİYANET KALDIRILMALIDIR !


portresi, Gülümseyen

Prof. Dr. D. Ali ERCAN
(AS : Bizim katkılarımız yazının altındadır..)

 

Değerli arkadaşlar,

Her yıl 20.Nisan gününü içeren Nisan haftasında, (üçüncü veya dördüncü hafta) “İslâm Peygamberi Muhammed’in doğumu” münasebetiyle “Kutlu doğum haftası” etkinliklerini düzenleyen Diyanet işleri başkanlığı, bilinçli bir şekilde 23 Nisan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” haftasını gölgelemek amacını güden Dinsel bir etkinlik alternatifi yaratmaktadır.

image (1)

 

 
***
Peygamberin doğum tarihi miladi takvime göre tam olarak bilinmemektedir. Bugün kullanmakta olduğumuz ve başlangıç günü olarak İsa’nın doğumu alındığı için adına ‘miladi’ denen Güneş Takvimi 1582 yılında Papa 13. Gregor zamanında standart hale getirilmiştir: 4 le bölünen yıllar ve 400 le bölünen yüzyıllar ‘artık yıl’dır; buna göre 400 yıl içerisinde 4×24+1=97 artık yıl var; dolayısıyla bir miladi yıl ortalama 97×366+303×365)/400=365,2425 gündür ve Astronomik Yıldan (1 Yıldız yılı süresi olan 365,2422 günden) sadece 26 saniye daha uzundur.

Arapların kullandığı hicri/kameri(ay) takvim ise, Peygamberin ölümünden 6 yıl sonra halife Ömer zamanında standart hale getirilmiştir. (Peygamberin ölümünden sonra ilk defa Ebu Bekir zamanında kitap haline getirilmiş olan Kur’anın bir çok değişik nüshaları da Osman zamanında yakılmış ve standart bir örnek çoğaltılmıştı)  Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç ettiği (Hicret) yıl birinci yıl ve o yılın ilk ayı olan Muharrem ayının birinci günü de Takvimin başlangıç günü kabul edildi. Buna göre Hicri/kameri takvimin 01.01.0001 günü miladi Takvime göre 16.07.0622 gününe karşılık gelmektedir. (Değişik hesaplamalar arasında ±1 gün fark olabiliyor)

Bu şekilde düzenlenmiş yeni Hicri/kameri takvime göre Peygamberin ölüm tarihi 13.03.0011 dir yani Rebi-ül evvel ayının 13. Üncü günü. Peygamberin doğum tarihi ise bilinmiyor; ancak yaşam süresi kameri takvim ölçüsünde tam 63 yıl olarak alınmaktadır. Bu varsayıma göre doğum günü tabii ki, yine Rebi-ül evvel ayının 11/12 nci gününe rast gelecektir ve bu gece
14 asırdan beri İslâm âleminde “Mevlid kandili” adıyla kutlana gelmiştir. (Mevlid=doğum) örneğin bu yıl Mevlid kandili 11.Aralık’ta kutlanacaktır. Peygamberin doğumundan 246 gün öncesi de (35 hafta öncesi)  “Ana rahmine düştüğü Gün” olarak “Regaip Kandili” adıyla
Recep ayının ilk Cuma gününde kutlanmaktadır.

Doğaldır ki bütün bu düzenlemeler, Takvim düzenlenmesinden sonra yapılan hesaplara ve
birtakım varsayımlara dayanmaktadır. Hicri/kameri takvimde bir yıl ortalama 19×354+11×355)/30=354,366.. gündür. Ay’ın Dünya etrafında görünen bir döngü süresi 29,53.. gündür; gerçekte 27,32.. gün)  Astronomik olarak bir Ay Yılı 354,36816794.. gündür. Dolayısıyla Güneş ve Ay Takvimleri arasında 365,2422-354,3682=10,874 günlük bir fark var; bu nedenle de Dini günler, Dini bayramlar her yıl 10-11 gün önceye geliyor.

Peygamberin ölüm tarihi olan hicri/kameri 13.3.0011 tarihine karşılık gelen miladi 08.06.0632 tarihinden “tam 63 kameri yıl” yani 22325 gün geriye gidildiğinde Peygamberin varsayılan doğum tarihi olarak24.Nisan.0571 ‘e gelinir. Böylece 20.Nisan.0571 tarihini (aslında 20.Nisan değil, 24.Nisan.0571 olması gerekirdi) her nasılsa keşfeden Diyanet işleri Başkanlığının*

  • Anadolu’da hiç adet olmadığı halde,
  • Hiç bir İslâm ülkesinde benzer kutlamalar yapılmadığı halde ve
  • İslâm Dininde bütün kutsal gün ve geceler Hicri/kameri(ay) takvimine göre kutlanmaya
    devam edildiği halde,

Sadece bu güne mahsus olmak üzere, (Bir de Mekke’nin fethini uydurdular) Peygamber Muhammed’in doğum gününü,İsa’nın doğum tarihini esas alan güneş takvimine göre kutlamak gibi bir garabeti icat etmesini mantıklı ve samimi bulmak mümkün değildir…
***

Türkiyeyi  emin adımlarla ve yedire yedire Şeriat düzenine sürükleyen DİB özellikle
son 20  yıldan bu  yana, Laiklik bağlamında, Türkiye Cumhuriyetinin Ötenazi  aracı haline gelmiştir. DİB laik Hukuk sistemine aykırı alternatif “fetwa” lar veren kurum haline dönüşmüştür..

  1. Kemal Atatürk, ömrü vefa etseydi,  Hilafetin kaldırılışından sonraki geçiş dönemini  atlatabilmek  üzere palyatif bir tedbir olarak düşünülmüş olan bu Kurumu kesinlikle kaldırırdı… Çünkü, Laik bir devlette Din devlet yönetimine karışamadığı gibi, Devletin de
    özel kurumlar yaratarak Din hizmetlerini resmen yönetmesi, Dinsel faaliyetlere destek ve müdahil olması o derece yanlıştır.

Anayasamıza göre, “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmek” nasıl ki bir siyasal partinin kapatılmasını gerektiriyorsa, toplumun yaşam ve yönetim esaslarını İslami teokratik devlette geçerli şeriat hükümlerine uydurmak için sistematik bir şekilde çaba gösteren ve
bu yönüyle gereksiz olmanın da ötesinde, artık Laik yaşam için zararlı hale gelmiş bulunan DİB’in ivedilikle kapatılması gerekir…

Sevgilerimle. æ
18.04.2016
___________

*Diyanet İşleri Başkanlığı (Dünyanın en büyük resmi Din Örgütü)

Personel :   ~ 140 bin
Cami Sayısı :  ~ 87 bin (Her gün ortalama 3 yeni Cami hizmete giriyor)
Bütçe :  ~ 2,4 milyar dolar.
Son 10 yıldan bu yana, Diyanet işleri Başkanlığının yıllık Personel artış hızı (%5) Türkiye’nin yıllık genel nüfus artış hızının (ihtiyacın) tam 4 katıdır… DİB İmam-Hatip mezunlarının diğer Devlet kurumlarındaki kadrolara yan geçişlerini sağlayan bir atlama tahtası haline gelmiştir.

****

Mümtazer Türköne açıklıyor :unnamed

’’1989 yılında, doktora tezimi yazmakla meşgul olduğum zamanlardı. Türkiye Diyanet Vakfı’nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapmaya başlamıştım. Kurul, milliyetçi düşünce geleneğinden gelen toplam altı ilim ve fikir adamından meydana geliyordu. Kurul başkanımız Profesör Süleyman Hayri Bolay‘dı. … İkinci isim ise üç yıl önce aramızdan ayrılan Ayvaz Gökdemir‘di. Ayvaz Bey, …Türk milliyetçiliği yoluna, onun güçlü telkinleri ile adım attığım için hayatımda etkisi fazladır. “Kutlu Doğum Haftası”, işe başlar başlamaz bu kurulun aldığı bir kararla ortaya çıktı. Teklif Süleyman Hayri Bey’den gelmiş, “Kutlu Doğum” ismini de rahmetli Ayvaz Bey bulmuştu. İlerleyen yıllarda…Kutlu Doğum’u sabitlemeye karar verdik. Miladî takvime göre Nisan ayında bu hafta, Diyanet’in önayak olmasıyla “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan edildi. Başlarda epeyce itiraz geldi. Bidat olarak görüldü’’ 2011

Hicri/Kameri Takvim Ayları  (1 miladi yıl ≈ 1,0307 hicri yıl)

image

 

 

 

 

 

 

=============================
Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ın yazdıklarına biz de aynen katılıyoruz..
İlerleyen zamanda biz de katkılarımızı koyacağız bu yazıya ve konuya..

  • Türkiye bir din – sermaye (yerel + küresel) despotizmince yönetilmektedir.
    Askeri vesayet, sivil anayasa… vb. laf ebelikleri (retorikler) bu acı ve iğrenç gerçeği maskelemek içindir..
  • “Kutlu doğum haftası” dinde yeri olmayan ikiyüzlü bir safsata,
    içten ve az bilgili müslümanları aldatmak ve sömürmek için acımasız bir uydurmadır..
    Peygamberin hatırasına da açık bir saygısızlıktır.
    Ulusalcılığın – Cumhuriyetin – Atatürk’ün – 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı açık düşmanlığının dışavurumu ve engelleme için dinin utanmazca alet edilmesi  oyunudur!

Batı’nın birkaç yüzyıl önce kanlı çooooooooooooook savaşlarla kurtulduğu Kilise vesayeti – despotizmi (Yüzyıl savaşları, 30 yıl savaşları… 1648 Wetphalia barışı..),
Türkiye’de Diyanet üzerinden siyaset ile içiçe sürdürülmektedir.

Türkiye Diyaneti Vatikanlaşmış hatta öteye geçmiştir.

Bu durum verili sosyo-ekonomik-politik küresel gerçeklikle bağdaşmıyor ve sürdürülmesi olanaksız..

Sevgi ve saygı ile.
18 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Not : Bu yazımız, ”SON 10 YILDA DİYANETTEN 5 BİN KİŞİ YAN GEÇİŞLE
BAŞKA KURUMLARA KAYDIRILDI
” başlıklı yazımızla okunmasını dileriz.
(http://ahmetsaltik.net/2016/04/21/son-10-yilda-diyanetten-5-bin-kisi-yan-gecisle-baska-kurumlara-kaydirildi/)