Etiket arşivi: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi

Yusuf Halaçoğlu: ‘Eyalet yok’ diyen 16. maddeye baksın

Yusuf Halaçoğlu: 'Eyalet yok' diyen 16. maddeye baksın

Yusuf Halaçoğlu:
‘Eyalet yok’ diyen 16. maddeye baksın

14.4.2017 (AYDINLIK)

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Başkanlık Sistemi’ne karşı duruşu nedeniyle MHP’den ihraç edilen Kayseri milletvekili Yusuf Halaçoğlu, eyalet tartışmalarını Aydınlık.com.tr‘ye değerlendirdi. ‘Yeni sistemde eyalet var mı yok mu’ tartışmalarını gereksiz bulduğunu belirten Halaçoğlu, 16. maddeye yerleştirilen maddeleri örnek gösterdi ve ‘ispat etsinler istifa ederim’ diyen Başbakan’a tepki gösterdi.

 

Eyalet sistemini tartışmaya gerek bile yok. Anayasa değişikliğinde 16. maddenin içinde 123, 124, 127 var. Her şey ortada. Bunu tartışmak lüzumsuz zaman israfıdır. Bunların bu kafada olduğunu zaten biliyoruz. Biz hep bunun mücadelesini verdik. Bütün konuşmalarımızda halka bunu anlattık. Yeni değil ki. 50 kere adamlar aynı şeyi söylediler hâlâ anlamıyorsak yapacak birşey yok.

Başbakan “ispat ederlerse istifa ederim” diyor. İstifa edecekse etsin.16’ncı madde içindeki değişikliklere baksın. Kimseyi kandırmasınlar. Ne gerek duyarak 123, 124 ve 127’yi anayasaya koydular. Bunu açıklasınlar.

Biz aylardır bunları anlatıyoruz. Bunları söylediğimiz için bizleri ihraç ettiler.

İşte eyalet ve özerklik yetkisi veren o maddeler

Yusuf Halaçoğlu: Ülkücü kardeşlerim ve dava arkadaşlarım bu videoyu seyredip hayır ve evete öyle karar versinler

Yusuf Halaçoğlu’ndan ‘evet’çi MHP’li vekillere çok sert sözler
================================
Dostlar,

Güneş balçıkla sıvanmaz… Anayasa değişikliğinde olup bitenleri yazarak ortaya koyuyoruz. AKP – RTE – MHP güçlerbirliği koalisyonunun ise 18 maddelik değişikliği tel tek ele alarak gerekçeleriyle halkımızı ikna edecek durumu olmadığından, kampanyalarını hep saldırı ve suçlama  üzerine, hamaset ve duygu sömürüsü üzerine kurdular.. 

“Eyyyy Kılıçdaroğlu…” diye başlayan, 180 yalanını bulduk masalı ile süren..
“Kasetle geldi CD ile / kasetle gider..” diye Kılıçdaroğlu’nu tehdit eden…
“Ulan, ahmak, alçak, geri zekalı, ya, be…” edebiyatı ile CB ağzından sürdürülen..
Devletin bütün olanaklarını, yurttaşın vergisini EVET kampanyası için etik – ahlak ve adalet dışı kullanan, HAYIR kampanyalarını olabildiğince engelleyen – boğan…
Yazılı Basını – radyo ve TV’leri ile devletin TRT’si ile kara propaganda yapan…
Anayasa değişikliğini yazanları bile açıkla(ya)mayan.. (dışarda yazıldı çünkü!)
18 madde içinde asla dürüst – saydam – açık olmayan tuzakları ülkeye kuran..
Halkımızın büyük çoğunluğunun okumadığı / okumayacağı / okusa da anlayamayacağı varsayımı ile kurgulanan sinsi değişiklikler.. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ucubesi.. Güçler ayrılığını kaldırıp TEK ADAM YARATAN, görünüşte anayasalı ama anayasal olmayan diktatörlüğe sürüklenecek bir karanlık sistem..
Prof. K. Gözler’in deyimi ile “Neverland” bir sözde anayasa düzeni..
Yani yeryüzünde hiçbir coğrafyada – ülkede görülmeyen..
“HAYIR” diyecek onmilyonlarca yurttaşı terörist – PKK’lı – FETÖ’cü – Kandil’ci… ilen etmekten bile sıkılmayan…
………………
Pek çok bakımdan ülkemize yakışmayan bir “EVET” dayatması kampanyası sürdürüldü. Her şeye karşın mazlum halkımız bu oyunlara gelmeyecek ölçüde sağduyuludur..

Sevgi ve saygı ile. 14 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Anayasa paketinde Türkiye’nin eyaletlere bölünme tehlikesi var

Feyzioğlu: Anayasa paketinde Türkiye’nin eyaletlere bölünme tehlikesi var!”

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 16 Nisan’da oylanacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde eyaletlere bölünme tehlikesi olduğunu söyledi. (2 Nisan 2017, DHA)
Feyzioğlu: Anayasa paketinde Türkiye’nin eyaletlere bölünme tehlikesi var

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Gaziantep Ortak Dayanışma Hareketi tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Bir otelde düzenlenen toplantıda Anayasa değişikliğini anlatan Feyzioğlu, 150’ye yakın il ve ilçeyi gezdiğini belirterek, 16 Nisan’da oylanacak olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde eyaletlere bölünme tehlikesinin bulunduğunu savundu. Hükümet kanadından kimsenin bu sorularına yanıt vermediğini kaydeden Feyzioğlu, şöyle dedi:

blob:http://www.dailymotion.com/15f2b2b0-e6f8-47b4-95d0-a401333fd973 (Konuşmanın bir bölümünü izlemek için tıklayınız.)
“Biz 150’ye yakın il ve ilçeye gittik ve tamamında Türkiye’nin bu Anayasa paketi ile eyaletlere bölünme tehlikesi yaşayacağını anlattık, çıt yok. Hiçbir cevap gelmedi.
150’ye yakın yerde
  • Bu anayasanın içinde özerk bölgeler yaratma yetkisi var. Biz bunu çok tehlikeli buluyoruz.

Bunun çünkü Irak’ta yaratılan özerk bölgenin bugün Kürdistan’a dönüşmesi halk oylaması yapıldı, yapılacak. Irak’ın dağılması gibi Türkiye’yi dağıtacak bir proje olarak görüyoruz. Suriye ve Irak’tan farkımız biz bir demokratik devlet olduğumuz için iç içe geçmişiz. Herkes her yerde. Kimin kim olduğu, kimin hangi etnik kökenden olduğu Türkiye’de önemsiz olmuş. Paketin içinde eyalet yapısı var. Bunu 150’ye yakın yerde söyledik. Fakat hiçbir cevap gelmedi.”

resimid_3279997

 “İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI

İSTANBUL ÖZERK OLMALI’ DEDİ”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ‘İstanbul özerk olmalı’ dediğini ifade eden Feyzioğlu, Topbaş’ın bu özerkliği neye dayanarak istediğini sordu. Cumhurbaşkanına seslenerek sorusuna cevap istediğini ifade eden Feyzioğlu, şunları söyledi:

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ‘İstanbul özerk olmalı’ dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul’a ciddi ciddi özerklik isterken neyi ağzından kaçırdı dersiniz? Beni mitinglerde sayın Cumhurbaşkanı diline dolamış ama ben buna cevap istiyorum. Bu anayasanın 123, 124, 127’nci maddeleri özerk bölgeler, eyaletler kurma yetkisini dağıtarak içeriyor. Aynı maddede değil özellikle farklı maddelere dağılmış ki, kimse fark etmesin diye.”

Feyzioğlu: Bu gemi batarsa, siz de batarsızınız, biz de...

Prof. Feyzioğlu: Bu gemi batarsa, siz de batarsızınız, biz de…

“İSPATLAYAMAZSA YÜZÜNE TÜKÜRÜRÜM”

Terörist tabutu taşıdığı ve bu nedenle eleştirildiğini öne süren Feyzioğlu, o tabutun
Diyarbakır Barosu eski Baro Başkanı Tahir Elçi’nin olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

  • “Feyzioğlu Avrupa’da fink atıyordu da bırakın bu iftiraları. Bırakın bu yalanları; terörist tabutu taşımış da, bilmem ne etmiş de, bırakın bu yalanları. Birisi çıksın terörist tabutu taşıdığımı ispat etsin. İspatlayamazsa yüzüne tükürürüm. Birisi çıksın taşıdığı tabutun üzerinde, PKK bayrağı olduğunu ispat etsin. Türkiye Cumhuriyeti, Diyarbakır Barosu’nun 60 yıllık bayrağını PKK bayrağı olarak kimse tanıtamaz.
  • Bir daha soruyorum. Kadir Topbaş’ın İstanbul’a özerklik istemesinin dayanağı ne?
    Sen bırak benim için attığın iftiraları. Benim kimin tabutunu taşıdığım belli. Ben PKK’nın, öldürülmesinden sonra haftalarca olay yerinde kurşun izi toplanmasına izin vermeyerek delilleri kararttığı Baro başkanımın tabutunu taşıdım.”
    ===================================
    Dostlar,

Bir Cumhurbaşkanının, ülkesinin seçilmiş, yüz bine yakın avukatın temsilcisi olan, yasayla kurulu ve Anayasanın 135. maddesi güvencesinde Türkiye Barolar Birliği Başkanı saygın bir Ceza Hukuku Profesörünü son derece rahatsız edici düzeyde, kanıta dayanmayarak ve gündelik politikacı söylemiyle eleştirmesi, hatta suçlaması, tehdit etmesi, gözdağı vermesi, hedef göstermesi.. Türkiye demokrasisi adına çok düşündürücü ve çok kaygı vericidir. Bu açık bir çaresizlik kanıtıdır aynı zamanda. Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu’na da benzer biçimde habire “yalancı” denerek tahrik edilmekte, yapay gerilim beslenmektedir.

Ne sevindirici ki, her 2 saygın kişi de kendilerine yakışan ağırbaşlılıkla, düzeysiz kışkırtmalara asla kapılmadan, serinkanlılık ve sorumlulukla ülke gerçeklerini ortaya koymayı sürdürüyorlar. Oyun boşa çıkıyor ve kurgulayıcıları iyice çileden çıkıyor.

Erdoğan, herkesin tarafsız Cumhurbaşkanı olma yeminini çoktaaaaan unutmuş ve Anayasayı bir parti başkanından farksız tutum ve davranışları ile kezlerce çiğnerken; dilediği herkese hakaret etmeyi, suçlamayı, sorgulamayı hatta iftira atmayı ve tehdit etmeyi, hedef göstermeyi, yargıya açık talimat vermeyi anlaşılmaz biçimde kendisine
hak görüyor!?

Bu durum kabul edilemez ve sürdürülemez. Demokratik hukuk devletinde devlet başkanları dahil hiç kimsenin böylesine bir hakkı – ayrıcalığı – yetkisi yoktur, olamaz!
Üstüne üstlük Erdoğan, kendisine dönük eleştirilerde son derece hoşgörüsüz hatta tahammülsüzdür ve avukatları eliyle derhal  ve çok sayıda “hakaret davaları” açtırmaktadır. AİHM’nin çok sayıda örnek (emsal) kararına karşın TCK 299 (Cumhurbaşkanına hakaret) maddesi tırpan gibi kullanılmakta ve gece yarısı insanlar evlerinden hoyratça alınıp kelepçelenerek nezarete atılmakta, Savcı huzuruna günlerce çıkarılmamaktadır. Ne acıdır ki çoğu yargılama, yasalar ayaklar altına alınarak “tutuklu” yapılmaktadır. Oysa ortada bir “hakaret” suçlaması var ise, bunun dayanağı kanıtlar ortadadır ve “şüpheli” tarafından kaldırılması, değiştirilmesi olanak dışıdır. Bu insanlar hakaret kastı taşımadıkları gibi yurt dışına kaçmamakta ve onurlu duruşlarıyla kendilerini savunarak adalet aramaktadır. Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarları 5 aydır Silivri’de ağır hükümlü koşullarında (oysa halen yalnızca tutuklu yargılanmaktalar!) tutulmaktalar ve Savcı iddianamesini bile hazırlayıp mahkemeye sunmamıştır. Salıverilme istemleri klişe gerekçelerle reddedilmekte, mahkeme savcıya “5 aydır iddianame nerede??” diye sormamaktadır!

Erdoğan Başbakan iken, Danıştay’ın 146’ncı yıldönümü kutlamaları töreninde (10 Mayıs 2014) Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu‘nun konuşmasına demokratik olgunluk gösterememiş ve yersiz bir polemikle salonu terk etmişti. Hemen ardından da ilgili Yönetmelik değiştirilerek adalet düzeni sacayağının bir ayağı olan SAVUNMA adına Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşması engellenmiştir. Herhalde “milli irade” bu olmalıdır AKP – RTE anlayışında.. Oysa çok sesli – çoğulcu (çoğunlukçu değil!) demokratik topum düzeni bu ortamlarda yaratılır ve yaşanır, taraflar birbirini dinler, diyalog kurar ve uzlaşma arar..

Türkiye hızla faşizme savruluyor, büyük ölçüde faşizm altındadır!
Bölünme ve iç çatışma ortamına sürükleniyor, büyük ölçüde sürüklenmiştir!
Ekonomisi perişan, sanat – kültür – bilim – basın yaşamı kurak ve çorak..
Nüfusu hızla çoğalıyor, işsizlik artıyor, halk yoksullaşıyor, borçlu – icralık..
3 açığın (Bütçe, dış ticaret, cari açık) finansmanı, borçları çevirme çoook zorlaştı.
AKP – RTE, içte ve dışta düşman – gerilim – çatışma yaşatarak tabanını pekiştirmek –
bir arada tutmak ve halkoylamasında “evet” çıkarma adına ateşle oynuyorlar..
Türkiye gemisi kayalara çarpar ve parçalanır, batarsa, kaptan da kalmaz ortada..

Bu çok tehlikeli – sakıncalı gidiş ve tempo sürdürülemez, mutlaka sağduyu gerek!

Halkoylaması, AKP saltanatının çöküşü olacaktır..

Sevgi ve saygı ile. 2 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com