Etiket arşivi: Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış

Selçuk Erez : Haftanın batasıca gazeteleri

 

Cumhuriyet PAZAR Dergi 24.03.2013
 file:/Users/apple/Desktop/1409%20pazar/indd/24PD04/%2024%20MART%202013:CALISMALAR:LOGOLAR%20ICIN:PAZARINPENCERESINDEN-2SATIR.jpg
Haftanın batasıca gazeteleriSELÇUK EREZ
www.selcukerez.com

Bundan böyle yeri geldikçe sizlere hangi gazetelerin batmasını dileyeceğimizi açıklayacağız:

Yeryüzü; çözülmesi,

a. yıllar,
b. yüzyıllar sürecek
c. belki de hiç çözülmeyecek sorunlarla dolu.

Arada bazı büyük adamlar çıkıp bu sorunları çözmek için uğraşırlar.
Ama öyle gazeteler var ki, mesele tam çözülecekken bir başlık atar,
o süreç, a şıkkında ise, b’ye, b’de ise c’ye dönüverir!

Buna neden olanları ne yapmalıyız? Asmayıp da beslemeli mi?
Bizce en iyisi onları Tanrı’ya havale etmeli, “gazetecilikleri batsın!”
diye beddua etmeliyiz.

Bu hafta hep beraber şu gazetelerin batmasını dileyeceğiz:

El Universe (Caracas) / Dagen (Stockholm) / UN Watch ( N. York) /
Varlden i dag (Uppsala) / The New York Times (N. York)

Çünkü bakın ne demişler?

Türkiye Başbakanı’nın Siyonizmi insanlık suçu saymasına ABD’nin ardından BM’den de tepki geldi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un sözcüsü,

“Genel Sekreter, bu tür incitici ve kutuplaştırıcı yorumların, ‘sorumluluk sahibi yönetim’den bahsedilen bir yerde sarf edilmesi talihsizliktir” dedi.

Sözcü, “Bu.. yalnızca yanlış değil, aynı zamanda Medeniyetler İttifakı’nın dayandığı temel ilkeler ile de çelişkilidir.” diye konuştu.

Erdoğan BM’nin 5. Medeniyetler İttifakı Forumu’nda

  • “Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi İslamofobiyanın da bir insanlık suçu olarak görülmesi
    kaçınılmaz hal almıştır.”
    demişti.

Alman Dışişleri Bakanı “Bu sözler zararlıdır, kabul edilmez” dedi.
Avusturya Dışişleri Sözcüsü de bunları eleştirdi.
Bu kınamaları dünyaya duyuranlar utanmalılar; çünkü dil uzattıkları kimse sıradan biri değildir. O’nu, bakın, yakından tanıyanlar nasıl tanımlıyorlar:

Erdoğan Demirören gazete yöneticilerine,
“Başbakan Erdoğan velinimetimizdir.
Bugün emretsin, yarın Milliyet’i kapatırız.”
dedi.
l
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olup olmayacağı sorusuna “Genel Başkan bana, ‘sana yeni bir görev düştü,
genel merkezin camlarının temizliği bundan sonra senin mesuliyetin.’
dese, gocunmam yaparım.” diye cevap verdi.

l
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, bir törende,

“Parlamenter model, İngiliz tarihi içinde doğmuş büyümüş bir model, kokuşmuş İngiliz sistemidir… Benim başbakanım Obama’dan üç kat daha güçlüdür.
Obama zavallıdır… acıyorum bazen Obama’ya” dedi.

Böyle bir lideri eleştiren kendini bilmezleri ve bunların söylediklerini basan, yayan gazeteleri var gücümüzle kınar, gazeteciliklerinin ve gazetelerinin bir an önce
yerin yedi kat dibine batmasını dileriz!

Bir Ömer Hayyam Cıvıltısı ve Fazıl Say

 

Deniz Kavukcuoglu


Bir Ömer Hayyam Cıvıltısı ve Fazıl Say

Dünyaca ünlü piyano virtüözü ve besteci Fazıl Say, İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Kendisine yöneltilen suç büyük: “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak.” Cezası 1.5 yıla dek hapis!

Bu suçu nasıl işlemiş Fazıl Say?

Kendisine gönderilen bir cıvıltıyı (tweet) o da başkalarına göndermiş. Cıvıltı, Ömer Hayyam’a bir dörtlük; içeriğinde cennette çeşmelerden akan şarapların ve salınan hurilerin varlığı sorgulanıyor ve dünyada dinen yasak olan bu görüntülere ilişkin olarak “Bu nasıl iştir, Ulu Tanrım? Orası meyhane midir, genelev midir?” sorularına varılıyor.

1048-1131 yılları arasında yaşayan İranlı filozof, matematikçi, astronom ve şair Ömer Hayyam, “evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki egemen anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktaran” bir düşünürdür.

Ömer Hayyam “Rubailerinde, dünya, var oluş, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi yaşam ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir biçimde akıl yürüttüğü görülmektedir. Akıl yürütürken ne içinde yaşadığı toplumun ne de daha önceki zamanlarda yaşamış toplumların kabul ettiği hiçbir kurala bağlı kalmamış, kendinden önce yaşayanların insan aklına koymuş olduğu sınırları kabullenmemiştir. Bir anlamda dünyayı, insanı, var oluşu kendi aklıyla baştan tanımlamış; bu nedenle de çağını aşarak ‘evrenselliğe’ ulaşmıştır”.

Fazıl Say’ın karşılaştığı sorun da işte bu “evrensellik” ile doğrudan ilişkilidir. Ömer Hayyam’dan bu yana dokuz yüzyıl geçmiş, fakat yaşadığımız coğrafyada yeşeren her düşünce evrenselliğe ulaşamadan bastırılmış, yok edilmiştir, yok edilmektedir.

Bu topraklarda özgür düşünenler, soran, sorgulayanlar ya ezilir ya da deli muamelesi görürler.

Hükümet içindeki en “çağdaş” görünümlü bakanlardan biri olan Egemen Bağış’ın bile, Fazıl Say’ın yargılanmasıyla ilgili olarak söylediklerine bir bakın:

“Ben eğer yargı mensubu olsaydım, bunun Fazıl Say’ın ‘saçmalama özgürlüğü’ içinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünürdüm… Böylece Türkiye böyle bir davayla da karşılaşıp, bunu uluslararası platformda anlatmak durumuna düşmezdi.” Kafa budur!

Neyse, Sayın Avrupa Birliği Bakanı şu sıralar zaten işsiz, aldığımız duyumlara göre hacca gitmeye hazırlanıyor. Giderayak canını sıkmayalım. Gitsin, günahlarından arınsın, hele bir salimen dönsün, bakarız.

Yazımıza Hayyam’la başladık, onunla sonlandıralım:

Adil davranmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka, tespih, post, seccade güzel ama
Tanrı kanar mı bunlara

(Sabahattin Eyüboğlu çevirisi) (Cumhuriyet, 21.10.12)

=========================================

Dostlar,

 Dileğim Fazıl Say gibi deha düzeyinde bir sanatçının rahat bırakılmasıdır.
Yetmez,  üretebilmesi için her türlü toplumsal, kamusal kurumsal desteğin verilmesidir.

2 çizim eklemek istiyorum, Musa Kart üstafa teşekkür ederek..

Not : Yaklaşık 18-19 yıl önce, İslamiyet ve Kuran bağlamında birkaç A4 sayfasından oluşan bir derleme nedeniyle birlikte, Edirne ADD’de bu yazı için birlikte çalıştığımız arkadaşımızla bizim hakkında eski yasadaki aynı ceza yasası maddesine dayanarak suç duyurusunda bulunulmuştu. Aklı başında bir Cumhuriyet Savcısı, koğuşturma aşamasında dava açmaya gerek görmeyerek izlemsizlik (takipsizlik) kararı vermişti.. Fazıl ile duygudaşlık (empati) kurabiliyoruz.. Umar ve dileriz ki dava çok uzamasın ve Fazıl’ı coşku kırımına (demotivasyon) sokmadan aklanma (berat) ile sonlansın..

(Musa Kart, Cumhuriyet, 21.10.12)

(Musa Kart, Cumhuriyet, 19.10.12)

Sevgi ve saygı ile.
22.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net