Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

Anayasa ayrışması karşısındaki Türkiye

Siyaset 02.05.2024, BİRGÜN
 

Hukuk yoluyla demokrasi” veya “anayasa yoluyla siyaset”, anayasa ve siyasal olaylar arasındaki sıkı ilişkiyi de ifade eder: Kimi toplumsal ve siyasal sorunlar Anayasa’dan kaynaklanır ama Anayasa ihlali de toplumsal ve siyasal olaylara neden olur. Bu bakımdan 1982 Anayasası bir tür “anayasa laboratuvarı”, birbirine karşıt iki yelpazeli: Anayasa’dan ve Anayasa ihlalinden kaynaklanan sorunlar ayrışması.

Bu ayrışma 30 yılda 19 değişiklik sürecinde ortaya çıktı: 1987-2004 yelpazesi ve 2007-2017 yelpazesi. Değişiklik itici güçleri, yol ve yöntemleri ile sonuçları üçlüsünde ayrışma açık.

Hukuk devleti onarımı 

İtici güçler: Anayasa’daki siyasal ve örgütsel yasaklardan dil yasaklarına varan yasakların yarattığı sorunlar, değişiklik nedenlerinin başında gelir. Bu vb. yasaklara karşı verilen siyasal, sınıfsal ve etnik temelli mücadeleler 1987, 1995, 2001 ve 2004 değişiklik dinamikleri oldu. Bunlara, ulusal üstü beklenti ve etkiler de eklenmeli.

Yol ve yöntem: Bu değişiklikler, -1987’de siyasal yasakların kaldırılması için halkoylaması dışında- TBMM’de farklı siyasal partiler arası uzlaşması sonucu gerçekleştirildi.

Sonuç ve etkiler: Hukuk yoluyla demokrasi” ve “anayasa yoluyla siyaset” ereğinde değişiklikler, demokratikleşmeye ve toplumsal barışa kayda değer katkılar sağladı. 1982 Anayasası, 17 yıla yayılan değişikliklerle güvenlikçi ve otoriter özelliğinden büyük ölçüde arındırıldı.

Anayasacılıktan vazgeçme 

2007-2017 çizgisindeki değişiklikler, TBMM’de sayısal çoğunluğu bulunan AKP’nin beklenti ve hedefleri doğrultusunda oldu. Kişisel iktidar arayışı, değişikliklerin itici gücü oldu. Usul olarak, temsili organ olan TBMM’de uzlaşma yerine meşrulaştırma aracı olarak sandık kullanıldı. Sonuçları ise daha çok iktidar ve daha az özgürlük, daha çok fiili durum ve daha az hukuk, daha çok siyasal kriz ve daha az toplumsal barış oldu.

Özetle Türkiye, 2004’te anayasacılık yörüngesine girmişken, 2007’de başlayan ve 2017’de zirve  (tepe) yapan kurgu, Cumhuriyet ötesi ulusal kazanımları süpürdüğü gibi; demokratik bir anayasanın asgari (en az) standartlarını da kaldırdı.

Göstermelik ve fiili (eylemsel)

Bu bağlamda, son 17 yılda derinleşen sorunlar ve Anayasa arasındaki ilişki, göstermelik metin ve fiili (eylemli) durum ile açıklanır:

Göstermelik; çünkü iktidarı dizginleyici düzenekler kaldırıldığı için, Yasama-Yürütme-Yargı ayrılığı, biçimsel bir Anayasa sistematiğine indirgendi.

-Fiili (eylemli); çünkü Anayasa’da yazılı olmayan birçok fiili (eylemli) durum ve uygulama alanı yaratıldı: Parti başkanlığı, Yasama ittifakı ve Kabine, Anayasa-dışı alanların sacayağı.

Şu durumda, süreğenleşen siyasal ve toplumsal sorun ve bunalımlar, 2017 kurgusundan ve bu kurgu kaynaklı fiili (eylemli) uygulamaların alışkanlık haline getirilmesinden kaynaklanıyor.

31 Mart ve 1 Mayıs 

Böyle bir ortamda, TBMM başkanı üzerinden AKP ve MHP ikilisinin başlattığı Anayasa kampanyası ne anlama gelir? Bellek bobinini 14 yıl geriye saralım:

2010 değişikliği, AKP – Cemaat (sonradan FETÖ) ‘anayasal balayı’ dönemine rastlıyordu.

2017 değişikliği ise, AKP-MHP ‘Anayasa baharı’ olarak nitelenebilir.

Balayının, -251 yurttaşımızın ölümü dahil- nasıl bir “karakış” ile sonuçlandığı belleklerde. İlkbaharın son altı yılda yarattığı bunalımlar sarmalı, dün 1 Mayıs’ta fiili (eylemli) durumları sürdürme kararlılığı ile meydanlara yansıdı. Özeti şu:

Adil yargılama gerekleri doğrultusunda ayrık olarak verilebilen yargı kararlarını
Gezi’den Taksim’e– uygulamayan bir yönetim.

-Anayasa gereklerince değil, kanunsuz emirlerle (yasa dışı buruklarla) amaç dışı, doğaya ve halka karşı kullanılan kolluk: Örnekler; Akbelen’de jandarma, Taksim’de polis. Ekosisteme ve halka karşı şiddet araçları yoluyla kolluk kullanımında belirleyici olan, sınıfsal neden ve siyasal amaçlar.

TBMM, fiili (eylemli) koalisyon nedeniyle Anayasa’ya uygun yasa çıkaramıyor. 

31 Mart’ta yükselen demokrasi baharını gölgelemek için, İstanbul meydanlarında emekçilere sıkılan gaz, ‘sözde anayasa’ söylemini de süpürdü.

* Anayasal demokrasi umudunun yeşermesi dileğiyle…
***
Yazarın Son Yazıları

Globalization & Public Health

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 24th of April 2024, we held a 2 hours lecture for
Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Globalization & Public Health

´After the transformation mask in health,
it brought the privatisation and commodifying of health services in Turkiye.

  • ´Mediator State = The Merchant State vs. Citizen = The Customer!”

In June 2003, the ruling JDP (AKP) government started out by pushing WB-IMF-EU-USA) so called
«
Health Transformation» imposed a mandatory General Health Insurance with
Premium = additional tax and traditional aim of unfair tax load was started to get forgotten.

Globalisation = New imperialism!

Please click the link below to review 61 slides that are enriched & updated

Globalization & Public Health (4,9 MB pdf)

With respect and love. 02nd May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X  @profsaltik

Public Health in Developed Countries

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media

On 24th of April 2024, we held a 1 hour lecture for
Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Public Health in Developed Countries

  • Poverty not only excludes people from the benefits of health-care systems but also restricts them from participating in decisions that affect their health.
  • The resulting health inequalities are well documented, and the search for greater equity attracts many concerned players and initiatives.
  • Fundamental to the success of these efforts, however, is the need for people to be able to negotiate their own inclusion into health systems and demand adequate health care.
  • There are strog relations between having a well established public health care system and
    being a wealthy country.

Developed countries are aware of the strong relationship between Public Health services and development. The backbone of Health Services has been defined as Public Health system.
Public Health services have been institutionalized in developed country.
Public Health institutions are scientifically free, administratively and financially autonomous.
Health Care Preparations are made with national plans against disasters.
For this purpose, it is aimed to carry out risk management, not disaster management.
At the faculty level, Schools of Public Health were established, led by a dean.
Public Health services are carried out largely with public responsibility.
Turkiye needs institutions like CDC, FAO, NIOSH, EFSA, EMA...
It is necessary to strengthen the Public Health Departments in Medical Faculties.

Please click the link below to review 39 slides that are enriched & updated.

Public Health in Developed Countries
(3 MB pdf)

With respect and love. 02nd May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X  @profsaltik

INTERNATIONAL HEALTH

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 02nd May 2024, we’ll conduct a 2 hours lecture for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of

International Health

Here are the 55 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 6,5 MB)

International Public Health

With respect and love. 02nd May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Univ. Medical School, Dept. of  Public Health (Emeritus)
LLM in Health Law
BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X @profsaltik

Public Health and Infectious Diseases

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media

On 02nd of May 2024, we’ll conduct a 1 hour lecture for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Public Health and Infectious Diseases

Learning Objectives :
At the end of this lecture students will be able to :

  • Conceive the critical role of Public Health for managing infectious diseases in the community
  • Understand dynamic pathogenesis of infectious disases within the community medicine
  • Explain Surveillance system for infectious diseases by Community Physicians
  • Define major control measures of infectious disease outbreaks – epidemics
    by Public Health authority at national and international levels
  • Learn basic legal arrangements on the issue; notifcation, quarantine, isolation etc.
  • Describe chain of infection and how to break the weakest loop(s) of 3
  • Utilise the «management of risk» instead of «managing disaster of epidemics/pandemics»..

Please click the link below to review 38 slides that are enriched & updated

Public Health & Infectious Diseases (4,6 MB pdf)

With respect and love. 02nd May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

KURTULUŞ SAVAŞI YILLARINDA 1 MAYIS KUTLAMALARI

Zeki Sarıhan

Türk Kurtuluş Savaşı’nın verildiği 1919-1922 dönemi, sosyalizm ve işçi hareketlerinin dünyayı kasıp kavurduğu yıllardı.

1 MAYIS 1920

Dünyada 1 Mayıs kutlamaları, dünya işçi sınıfı hareketini doğal müttefiki kabul eden Anadolu basınına yansıdı. Ankara ile İstanbul arasında köprüler atılmıştı. İstanbul’da Damat Ferit Hükümeti, Kuvayı Milliye’ye karşı iç isyanları körüklemekle meşguldü. TBMM açılalı bir hafta olmuştu. Ankara’da Hâkimiyeti Milliye, Konya’da Öğüt, Kastamonu’da Açıksöz, Balıkesir’de İzmir’e Doğru gazeteleri bu kutlamalara yer verdiler.

Karabekir de gelişmeleri günü gününe not ediyordu. İstiklal Harbimiz kitabında 1 Mayıs kutlamalarından söz etti. Buna göre, Avrupa’da birçok merkezde olduğu gibi Sovyetlerde ve Kafkas ülkelerinde de kutlamalar yapılmıştı. Moskova telsiziyle yayılan ve Karabekir’in TBMM’ne, kolordulara, Trabzon ve Van illeriyle, kendi komutası altındaki 15. Kolordu birliklerine, 56. ve 61. Fırka Kumandanlıklarına gönderdiği bildiride şöyle deniyordu:

Karabekir’in genelge haline getirdiği bildiri

Ameleler! 1 Mayıs’ta elinizdeki çekicinizi örs üzerine değil, beynelmilel burjuvazi üzerine vuruyorsunuz. Darbenin kuvvetli olması nisbetinde zafer de daha yakındır. Büyük amele ordusunun askerleri için çekiç ve balta lazımdır.

Sanayi adamları! 1 Mayıs’ın kendinize yeni bir hayatın başlangıcı olmasını imkân altına almalısınız.

Dülgerler! Kerpiçlerinizle kırmızı cumhuriyet binasını inşa etmelisiniz.

Demirciler! Büyük mesai taraftarlığına ve son düşman aleyhine de silah hazırlamalısınız.

Makinacılar! Açlığa ve sefalete karşı amelelerin mücadele edebilmesi için müsait çıraklar yetiştirmelisiniz. Siz katarlarınızı büyük hürriyetin mevcut olduğu tarafa tahrik ediniz.

Köylüler! İnkişaf eden gençlik için sizin ekmeğiniz kan ve kuvvet hazırlayacaktır.

Muharrirler ve şairler! Avam muharebesi hakkında dünyaya tehdit eden mısra okumalısınız. Ve serbest mesai için hürriyetçi şiirler irşat etmelisiniz.

Kırmızı askerler! Silahlarınız elinizde olduğu halde sosyalizm aleyhine davranan düşmanlarınızla son harbinizi bitirmelisiniz. (İstiklal Harbimiz, 1969, s. 654)
***
İttihatçıların yeni döneme ayak uydurmak için kurdukları Türkiye Komünist Fırkası,
Bakü işçilerine bir bildiri yayımladı.

Ermenistan’ın birçok merkezinde çalışanlar kitle gösterileri yaparak Daşnak Partisi liderlerinin resimlerini ve örgütünün binalarını yaktılar.

“Musavatçılar yıkıldı, sıra Daşnaklarda” sloganları atıldı. Gösteriler kimi yerlerde silahlı ayaklanmaya dönüştü.

Türkiye’ye gelince: İstanbul’da işçilerin yaptığı gösteride emperyalizm aleyhine sloganlar söylendi. Trabzon’da belediye önünde yapılan gösteride işçi yaşamı ve sosyalizm konusunda konuşmalar yapıldı. İlkokul öğrencileri şehirde mızıkalarla yürüyüş yaptılar. Eskişehir’de yayımlanan İşçi gazetesi, 1 Mayıs Bayramı nedeniyle özel sayı yayımladı. İstanbul’da İleri gazetesi de “Bugün bütün dünya işçilerinin müşterek bayramıdır” diye yazdı. İkdam, “Avrupa ve Amerika’da emek hareketleri”ni konu etti. Konya’da yayımlanan Öğüt, 1 Mayıs haberlerini “Alev” başlığıyla verdi.

İSTANBUL’DA İLK KİTLESEL GÖSTERİ

1 Mayıs 1921: Bir yıl sonra 1 Mayıs, Türkiye’de daha büyük katılımlarla kutlandı. İstanbul’da Şirketi Hayriye, Haliç, Tramvay şirketleri ve bütün fabrikalar çalışanları işlerini bırakarak 1 Mayıs bayramını kutladılar.

Mavi elbiseler giyen, kırmızı boyunbağları takan işçiler Türkiye Sosyalist Fırkası’nda yapılan törene katıldılar. Burada Enternasyonal Marşı söylendi.

Bu 1 Mayıs’ın İstanbul’da ilk kitlesel kutlanmasıydı. Alemdar, Vakit, Peyamı Sabah, İleri ve İkdam gazeteleri Sosyalist Fırkası’nın bildirisini de bastılar:

  • Bugün bütün dünyada amelenin sesi işitilecek.

Ankara Hükümeti’nin işçilere 1 Mayıs armağanı

Ankara’da Sovyet Elçiliği binasının önüne “Yaşasın komünizm, kahrolsun emperyalizm ve kapitalizm” yazıları asıldı.

Ankara Hükümeti de 1 Mayıs şerefine işçilere bir armağanda bulundu: Ereğli maden işçilerinin haklarını koruyan yasa tasarısının, Meclis’te birinci görüşmesi tamamlandı. Buna göre, 18 yaşından küçük çocuklar, ocaklarda çalıştırılamayacaktı. İşçileri zorla çalıştırmak yasaklanıyordu. Patron, İşçi Yardım Sandığı’na yardım yapmak, işçileri parasız tedavi ettirmek, sakatlananlara tazminat ödemek zorundaydı.
(AS: 151 s. Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun, 10 Eylül 1921; Sakarya Meydan Savaşı sürerken; 23 Ağustos – 13 Eylül 1921)

Çalışma süresi sekiz saatten uzun olmayacaktı. Ocak yakınlarında işçi hamamları ve işçi koğuşları yapılacaktı. Hükümet bütün işçiler için yeni bir yasa hazırlandığını da açıkladı.

1 MAYIS 1922

Bayram artık Ankara’da da kitlesel olarak kutlanmaya başlandı. İmalatı Harbiye, Şimendifer ve Dekovil işçilerinin düzenledikleri törene kimi mebuslarla Rus Elçiliği mensupları da katıldı. Konuşmacılar, mazlum milletlere yeni bir ufuk gösteren 1 Mayıs’ın ve Türkiye’nin cephelerinde emperyalizme karşı savaşan yiğitlerin adını saygıyla andılar.

İşçiler Birliği kurulması için bir kurul seçildi. Rus Elçiliği ziyaret edilerek burada işçi Osman ve Elçi Aralof’la, Azerbaycan Elçisi Abilof birer konuşma yaptılar. İşçi heyeti tarafından İstanbul’daki sosyalist derneklere, basına ve İşçi Birliği’ne telgraflar çekilerek şöyle denildi:

  • Zalim emperyalizm ve kapitalizm önünde hakkını isteyen emekçilerin mukaddes bayramını Anadolu işçileri en derin iştiyaklarla kutlarken siz yoldaşlarımızı samimiyetle selamlar.

Gece de Millet Bahçesi’nde bir toplantı yapıldı. Sovyet Elçiliği’nde de kabul resmi düzenlendi.
İmalatı Harbiye işçileri, mebuslar, öğretmenler, gazeteci ve subaylardan oluşan 200 kişi elçiliği ziyaret etti. Fevzi Paşa, Kâzım Paşa ve diğer bazı devlet adamları elçiliğe tebrik telgrafı gönderdiler. İstanbul’da da işçiler 1 Mayıs’ı Kağıthane’de kutladılar. Bu defaki töreni Amele Sosyalist Fırkası düzenledi.
(Kurtuluş Savaşı Günlüğü (TTK yayını) kitabımdan derlenmiştir)

Tevfik Çavdar’ın Millî Mücadele Başlarken Sayılarla Vaziyet ve Manzarai Umumiye (Milliyet, 1971) adlı kitabında verdiği bilgiye göre, bu tarihlerde Türkiye’de 75 bin 500 sanayi işçisi vardı. Bunların çalıştıkları sanayi dalları ise şöyleydi:

Dokuma 35 bin 300, dericilik 18 bin, madencilik 8 bin, ağaç içleri 6 bin, besin 4 bin 500, çömlekçilik 3 bin 600.
37 bin 721 işyerinin her birine ortalama 2,3 işçi düşüyordu…
Bağımsızlık mücadelesiyle sosyalizm mücadelesinin iç-içe geçtiğini gösteren en iyi örnek,
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Bu birlikteliğin neden sürdürülmediği başlı başına ele alınacak bir konu… (Independent Türkçe, 3 Mayıs 2020, güncelleme 1 Mayıs 2024).

1 Mayıs 135 yaşında 

Dr. Engin ÜNSAL
Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi

01 Mayıs 2024, Cumhuriyet

1 Mayıs kanla yazılmış bir emek hareketinin anma tarihidir. İlk kez 8 saatlik çalışma günü isteyen işçiler tarafından1856’da Avustralya’da eylem yapılmış bunu 1886’da 1 Mayıs günü Amerika’nın Şikago kentinde yapılan ve 4 Mayıs’a dek süren eylemler izlemiştir. Eylemlerin yapıldığı Haymarket (Samanpazarı) meydanına atılan bir bomba sonucu polis ve işçilerden ölen olmuş, olayın sorumlusu olarak beş sendikacı yargılanmış ve 1877’de idam edilmişlerdir.

1889’da İkinci Enternasyonal 1 Mayıs’ı birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kabul etmiş ve o tarihten sonra 1 Mayıs’lar tüm dünyada dayanışma ve hak isteme günü olarak anılmaya başlamıştır.

  • Bayram değildir. Emeğin en yüce değer olduğunu anımsatma günüdür.

Buna göre 1 Mayıs anmaları 135 yaşındadır. Ülkemizde uzun yıllar yasaklanmış olan 1 Mayıs, 2009’da 5892 sayılı yasa ile, bayram olarak değil, resmi tatil olarak yasal bir nitelik kazanmıştır.

EMEK BİLDİRGESİ

  • 1 Mayıs bayram değildir!
  • Sermayenin hiç dinmeyen sömürüsüne karşı
  • işçi sınıfının haklı direnişinin, dayanışmasının sergilendiği,
  • beklentilerinin yöneticilere anımsatıldığı
  • ve geçmiş acıların anılması gereken gündür.

Sömürü bugün emperyalizmin yeni adı olan küreselleşme sürecinde
çokuluslu şirketler aracılığı ile evrensel bir nitelik kazanmıştır.

Bu yeni sömürü düzenine karşı işçi sınıfı 1 Mayıs’ın artçı etkisini sürdürmek ve yeni kazanımlar elde etmek zorundadır. Çünkü henüz hak ettiği sosyoekonomik yaşam alanını kendisi için yaratamamıştır. Bunun en önemli nedeni sendikalarımızın kendilerini ücret sendikacılığı çemberine sıkıştırmış olmalarıdır. Bu nedenle, toplum içinde sayısal olarak çok önemli bir güç olan işçi sınıfı, sosyal ve siyasal ortamda etkili olamamaktadır.

Bugün 4857 sayılı İş Yasası, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasasında işçilerin çalışma güvenliği ve sendikaların özgürlüğüne karşı birçok madde vardır. Sendika yöneticilerimiz bu olumsuzluklara karşı siyasal ortamda etkili olacak eylemlerden ısrarla kaçınmakta ve bu olumsuzluklarla yaşamaya razı olmaktadırlar. Oysa demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerin sendikaları, bu konularda son derece duyarlıdır.

Bizim siyaset fukarası sendikalarımızın kendilerini sorgulama zamanı gelmiştir.

Var olan üç işçi sendikaları konfederasyonu neden 1 Mayıs’larda ortak bir “Emek Bildirgesi(manifestosu) yayımlayarak işçi sınıfı ve sendikalar yararına yasal düzenlemeler istemezler?! Özellikle 1 Mayıs günü, gelecek iktidardan beklentilerini bir bildiri ile ilan etmeleri çok anlamlı olurdu.

  • Konfederasyonlar bu gün Taksim anıtına çelenk koyarak
    veya depremzedelere gıda yardımı yaparak işçi sınıfına olan borçlarını ödemiş sayılamazlar.

YENİ BİR SAYFA AÇILMALIDIR

Sendikalarımız bugüne dek görevlerini yerine getirememiş ve sınıfta kalmışlardır.

Eğer içinde yaşadıkları toplumun ekonomik, siyasal ve sosyal olaylarında etkili olmak istiyorlarsa, sendikacılık anlayışlarında yeni bir sayfa açmak ve bir eylem planı oluşturmak zorundadırlar. Eğer ücret sendikacılığı sarmalında kalmakta ısrar ederlerse, bir gün ancak tarih kitaplarına konu olacaklarını bilmeleri gerekir.

Ülkede değişim rüzgârları esmektedir.

Sendikaların da değişim zamanıdır. Umarız işçi sınıfının yiğit mücadelelerinin anılacağı bu önemli günde sendika yöneticileri meydanlarda geçmişi anarak işçi sınıfının beklentilerini dile getirirler.

TOPLUM ve SAĞLIK

Sevgili Öğrencilerimiz, okuyucularımız

Atılım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Çocuk Gelişimi Bölümü 3. sınıf
Ve
İlgili öbür disiplinler, fakülte ve bölümler, Tıp Öğrencileri,
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği asistanları vd.

Aşağıda, üstte değindiğimiz Bölüm‘de 2023-34 ders yılı ilkyaz (bahar) döneminde verdiğimiz lisans dersinin (3. sınıfta, haftada 2 saat)bir bölüm” yansılarını sunuyoruz.

Yararlı olmasını dileriz..

Yansılar için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayınız…

TOPLUM ve SAĞLIK
(189 yansı, 8,5 MB)

Sevgi ve saygı ile. 01 Mayıs 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik

https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Halil Çivi şiiri : İNANÇ ve AHLAK YOLU

ŞİİR KÖŞESİ


Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Ozanı

 

İNANÇ ve AHLAK YOLU

Hak, Muhammed Ali dedim,
İnanç yolum ak, pak oldu.
Ehlibeyt’in yolu dedim,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Özümden gelen seçkiyle,
Meydana girdim coşkuyla,
Hasan, Hüseyin aşkıyla,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Zeynel, Bakır, Cafer oldum,
İlim deryasına daldım,
Edebi, erkânı bildim,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Musa Kâzım dile geldi,
İmam Rıza bile geldi,
Tâki, Nâki gülle geldi,
İnanç yolum ak, pak oldu.
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Hasan Askeri’ye vardım,
Muhammed Mehdi’yi sordum,
Oniki’ye ikrar verdim,
İnanç yolum ak, pak oldu.
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Nefsin tuzağından kaçtım,
Dört kapı, kırk makam geçtim,
Rıza Şehri’ne ulaştım,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Kırkların cemine vardım,
Irkı cinsi tek can gördüm
Kardeşlik sırrına erdim,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu.
Xxx
Halil Çivi, Ali ile,
Hacıbektaş Veli ile,
Alevilik yolu ile,
İnanç yolum ak, pak oldu,
Ahlak çeşmem berrak oldu,

Prof. Dr. Halil Çivi
28.04.2024, Çiğli / İzmir

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 01 Mayıs 2024

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Haftanın tüm iğneleri, emeğiyle yaşamını kazanan insanlarımızın bayramını gönlünce kutlamasını kısıtlayanlara…

ONUR

Yemek yiyemediği için kilo veren fenomen Nihal hanım tahliye edildi.

Onursuzluğu hazmedemeyen Cumhuriyetin generalleri Adli Tıp Kurumu’nun kocamışlık ve sürekli hastalık raporuna karşın kin-intikam duyguları ile cezaevinde tutuluyor.
Şenay’ın şarkısını anımsayalım;

Şu Dünya’daki en olgun kişi, acıya gülendir
Şu Dünya’daki en soylu kişi, insafa gelendir
Şu Dünya’daki en zengin kişi, gönül fethedendir
Şu Dünya’daki en üstün kişi, insanı sevendir…

TASARRUF

Paçası sıkıştıkça kamuda tasarruf genelgeleri yayımlayan RTE’nin sarayının günlük gideri ayda %120 arttı.

Aleme talkın, kendine salkım…

BAYRAM

23 Nisan vesilesiyle çocuklarımızın durumu gündeme geldi.

%62’si her gün makarna yiyerek yaşıyor. Et-balık yiyen ancak %12.7

Bayram, onların hakkını yiyerek zenginleşen iktidar ve yandaşlarına…

MÜCADELE (Savaşım)

Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’in RTE ile görüşme açıklamasına “Müzakere edilmez, mücadele edilir” eleştirisi yaptı.

Kendisi çok mücadeleci idi, hep kazanırdı!..

SAYGISIZ

Tarikatçı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Anıtkabir’de çelenk koyarken, çelenge el sürmedi.

Şeyh korkusudur…

MİLLİ

Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi ve ilköğretimden sonra, Diyanete liselerin kapısını da (Kur’an Eğitim Merkezleri Yönetmeliği ile) açtı.

Milli olmayan Bakan Tekin’dir, ne yapsa yeridir…

DENİZ

AKP’nin devrettiği belediyelerdeki borç, savurganlık ve şatafat haberlerinden geçilmiyor.

Yiyen domuzlar…