“Kemal Bey’in adaylığının olmazsa olmaz bir koşulu var. O da başörtüsüne özgürlük diye duyurulacak referanduma CHP’nin ‘evet’ demesini sağlamak. Eğer bu referanduma CHP ‘hayır’ derse o zaman çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bu referanduma giderse, yani 400’ün altında kalırsa, bunu iki ay önce getirir referandum %80 ile geçer, bu rüzgâr Erdoğan’ı acayip bir yere götürür veya aynı gün sandık gelir, başörtüsüne özgürlük diye mührü basan, döner gider Erdoğan’a da basar. CHP’nin bu referanduma ‘evet’ demesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu bunu başarırsa oyun kurucu hale gelir.”
Bunları söyleyen kişi, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı Bilgehan Uçak adlı kişi. Katıldığı bir söyleşide dile getirdiği bu sözlerin yer aldığı videoya Twitter’da rastladım. Baktım ki daha önce bu şahsın hesabını engellemişim.
***
Sonra hatırladım… Geçen yıl Türkiye’de “liberaller” diye anılan grubun cemaatleri sivil toplum kuruluşu diye öne çıkarmalarından sonra bu köşede “Bu kadar dönüşe mide dayanmaz” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Orada adı geçmemesine karşın alınmış olacak ki, varlığından bile haberdar olmadığım bu kişi, “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı kitabımı kötüleyen tweet’ler atıp “Hayvanların korunması için çalışın, bu konuları anlamamışsınız. Et yememek iyi olabilir ama kâğıt israfını da düşünün” diyerek acınası paylaşımlar yapmıştı. Benimle herhangi bir siyasal konuda tartışmayı beceremeyenlerin, lafı hemen vegan olmama getirmesi ise tipik bir yetersizlik göstergesi…
“Hem hayvanları korurum hem de Mülkiye’de siyaset bilimi dalında yüksek lisans yapan biri olarak bu konuda yazarım. O kitaba konu olan tezim Korkut Boratav, Taner Timur ve Sina Akşin’den oluşan bir jüriden onay aldı; sizden almasa da olur” diye yanıt verince paylaşımlarını silmişti.
İşte bu kişi, AKP’nin türban teklifine “hayır” demenin Allah’ın emrini reddetmek olacağını söyleyen Davutoğlu’na danışman olmuş. Şaşırmadım tabii. Ne de olsa siyasal İslamcı AKP ile “liberallerin” ortak bir geçmişi var. Ne de olsa bugünlere o işbirliği yüzünden geldik. Ne de olsa bu grupların ortak noktası, Cumhuriyet Devrimi’ne düşmanlık.
***
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda Davutoğlu da söz konusu danışmanı ile aynı görüşü paylaşıyor mu bilmiyorum ama böyle bir şantaj kabul edilemez. Danışman, sözlerinin çarpıtıldığını söyleyerek kendini savunmuş ama duyduklarım gayet açık.
- Her şeyden önce AKP’nin türbanla ilgili anayasa teklifi anayasaya aykırı.
Bu konuda daha önce birkaç kere ayrıntılı olarak yazdığım için bu yazıda onları tekrarlamayacağım. Ancak danışmanın sözleri konuyu kavrayamadığını da gösteriyor. Israrla “Kılıçdaroğlu referanduma evet demeli” diyor, oysa Davutoğlu günlerdir medyaya beyanatlar verip “Başörtüsünü referanduma götürmek toplumsal barışa vurulacak en büyük darbedir” diye konuşuyor. Danışman herhalde, referanduma gitmemesi için anayasa değişikliğine evet denmesi gerek demeye çalışıyor ama o kadar anlatabilmiş işte…
***
Bu konuda Davutoğlu’nun söylemediği çok önemli bir madde var. Anayasaya göre, anayasa değişikliği kanunu TBMM üye tamsayısının en az üçte ikisiyle kabul edilmiş ise cumhurbaşkanının onay, halkoylamasına sunma ve geri gönderme olmak üzere üç değişik yetkisi var.
AKP yetkilileri, anayasa değişikliği teklifi 400 oyla geçerse referanduma gitmeyeceklerini söylüyorlar ancak bundan asla emin olunamaz. Bu tuzağa hiçbir muhalefet milletvekili düşmemeli.
Türkiye’nin bir hukuk devleti olması isteniyorsa;
- Anayasaya açıkça aykırı,
- Laikliğe ve kadın haklarına büyük bir darbe indirecek bir değişikliğe
şantajla evet denilemez. - Temel hak ve özgürlükler ile laiklik, referandum konusu yapılamaz.
- Tek bir inanca ayrıcalık tanınamaz.
- Devlet, kamu hizmetleri açısından cinsiyetler arasında ayrım yapamaz.
- Medeni Kanun’a aykırı düzenlemelere evet denilemez!
Hatalar devam etmektedir..Chp nin .Türban çıkışı yanlıştır….İktidarın komadan çıkışını sağlamıştır…Türban bir siyasi simge olup 1960 lar sonrası sağcı muhafazakar yobaz siyasilerin kullandığı bir söylemdi..Chp bir devrimci partidir.hatalar devam etmektedir..artık yeter demenin zamanı gelmiştir..Altılı masanın amacı devrimci partiyi kuşatma anlamına gelmiştir inancındayım.Altılı masa değil Cumhuriyeti yeniden kurma masası olmalıydı.!sayğılar.
Kadının başını ötmesi konusu “Başörtüsü” diye ortaya atıldı CHP Gnl. Bşk. Kılıçdaroğlu tarafından! Bu tabir yanlıştır, çünkü Anadolu kadını zaten başörtülüdür, yani TÜRBAN değil. Siz “başörtüsü” deyince, öteki “türban” anlıyor ve türbanı Anayasa’ya sokarak anayasayı çiğnemiş oluyor, ama anayasaya girerse yasallanmış oluyor. Ondan sonra da bakın siz türbanlı olmayan kadınların haline. Aynen İran ve Afganistan’aki gibi olacağız!
Kuran’da NUR suresi 31. ayetinde türban değil, “başınızdan aşağı (göğsünüzü) kapatın” diyor. Ama ortaçağ Arap zihniyeti bunu türban (tam kapanma) olarak uyguluyor! Yani, kadın başını örterek daha ahlaklı mı oluyor? Yani, başını örtmeyen kadın ahlaksız mı oluyor?! Yazık değil mi?
Arabistan’da yaşadım ve kadınların halini gördüm çok üzüldüm… Araplara şunu söylüyordum hep : “Siz ülkenizde Kuran’ın İslamı’nı değil, Kral’ın İslamını yaşıyorsunuz.”
(Bu gibi bilgileri “Anılarımda 5 Ülke” kitabımda yazdım).
Saygı ve kaygı ile. 09.01.2023