Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
31.05.2021
Vatandaş soruyor:
- “Hocam zihniyet devrimi nedir; çok kısa olarak zihniyet devriminden ne anlamalıyız?”
Ben de çok kısa olarak anlatmaya çalışayım.
Önce zihniyet nedir?
Zihniyet: evreni, dünyayı, doğayı, dini, ahlakı töreleri, insanı, aileyi, toplumu, devleti, ekonomiyi, çalışmayı, yönetimi, hukuku, siyaseti, kültürü, sanatı, eğitimi, doğruyu, yanlışı, iyiyi kötüyü… kısacası “a”dan ” z” ye, doğumdan ölüme yaşamın her alanını algılama ve uygulamaya (pratiğe) aktarmadaki tutum ve davranışlarımızdır.
Hemen belirtelim ki; toplumların zihniyetleri sabit değil, dinamik (AS: devingen) ve değişken bir süreçtir. Çoğu zaman, bu zihniyetler, kendi tarihsel akış süreci içinde yavaşça, yani “evrim” yoluyla; kimi kez de dışardan gelen müdahalelerle hızlandırılmış olarak, yani “devrim” yoluyla değişime uğrarlar. Bir cümle ile söylemek gerekirse zihniyet; en geniş anlamıyla, evreni, dünyayı, doğayı ve yaşamı algılama, değerlendirme ve uygulama biçimidir.
Peki zihniyet değişimi nedir?
Zihniyet değişimi; birey, toplum ve devletin paradigma değiştirmesi anlamına gelir. Eski klasik algılama, değerlendirme ve uygulamadaki tüm tutum ve davranışlarını geride bırakarak evreni dünyayı, doğayı, insanı, toplumu, devleti… her alanda ve her şeyi yeni bir bakış açısı ile yeniden algılama ve yeniden değerlendirme demektir.
Örneğin Batılılar, teokrasiye ve feodaliteye dayalı bir Tanrı, din, ahiret, töre, büyü ve dogmalardan oluşan bir evren, dünya, doğa, insan, toplum, devlet ve yaşam algısını terk edip onun yerine insan merkezli, akla, bilime, deneyler ve gözlemlere dayalı yeni bir paradigma seçmişlerdir.
Batı uygarlığı da bu yeni paradigma üzerinden gelişip serpilmiştir.
Geri kalmış toplumların yaptıkları ise, başta İslam ülkeleri olmak üzere, geleneksel, teokratik feodal paradigmalarını terk edip çağdaş bir paradigma benimsemeden, yani zihniyetlerini değiştirip akıl ve bilim rotasına girmeden değişme ve gelişmeye çalışmalarıdır. Doğal olarak bu olanaklı değildir.
Kıssadan hisse; Atatürk ve devrimlerine karşı çıkmak, akıl ve bilim merkezli çağdaş paradigmayı terk edip yeniden feodal teokratik paradigmaya geri dönmek demektir. Yani arabayı geri vitese takıp ileri gitmeyi ummak gibi bir saçma davranıştır.
Zihniyet devrimini bu ülke yapmak zorundadır. 1950’lerde kesintiye uğratılmış olan süreç tekrar yoluna devam etmelidir. Bu ülke insanı Mantık’la tanıştırılmalıdır. En uygunluk nedir gösterilmelidir; bir tencereye 100 kapak yaptırın, içlerinden sadece bir tanesi en uygunudur. Uygunluk kavramı insan yaşamında çok önemlidir, neden? Çünkü Mantıkla tanışmak için ilk önce bu karşımıza çıkar ve şu şekilde tarif edilir; en uygun hedefe en uygun yol. Bu bakımdan Mantık tekdir.