Cumhuriyet’in Burcundaki Baykuş
Gani AŞIK
E. CHP KAYSERİ MİLLETVEKİLİ / MÜFTÜ
Cumhuriyet, 30 Mart 2021
Başlıktaki baykuş, Yunan mitolojisinde Minerva diye anılan, baştanrı Zeus ve hikmet tanrıçası Metis’in oğlu Athena’nın sembolü, Sinan süslemesi, imgesel anlamlar içeren baykuş değil, halk kültüründeki uğursuzluğun simgesi baykuştur.
Anadolu’da mazlum, zalime “Ocağında baykuş ötsün” der. Halkın hayra yormadığı baykuş, yazıda dinin siyasileşmesi / siyasetin dinileşmesi, yolsuzluklar, yargıdaki güven sorunu, eğitimin medreseleşmesi, Gazi Meclis’in yetki ve itibar kaybı yanında iktidarın, tarikatlar ve milli bekamızla ilgili planlarının sembolü olarak anlaşılmalıdır.
TOPLUMSAL ZEMİNDEKİ SARSINTI
Dinle siyasetin iç içeliği, kudsiyetinde ve ilahi itibarında yıkıcı tahribatlara yol açar. Türkiye bunu yaşıyor; İslamın hikmet ve sevgi kaynakları kurutuldu, birleştiriciliği zaafa uğratıldı. Yeni nesil, “Müslümanlık bu mu?” ikilemi yaşıyor. Türkün büyük talihi Atatürk, Diyanet’i, İslamın taassuptan arındırılması ve din yolu ile toplumsal birliğin sağlanması beklentisi ile kurdu.
Kurumun görev tanımını yapan hukuki düzenlemeler de bu doğrultuda. Uygulamada ise Diyanet, devletin ve kendisinin kurucusuna, siyasi İslam modasına uygun olarak Sibirya iklimi gibi soğuk, Emevi / İhvan çizgisindeki iktidarın hizmetinde. Bu, kanayan yaramız.
Eğitimin “milliliği” laik temelde anlam kazanır.
Batı, ulaştığı uygarlık düzeyini, cennet borsası kuran papa ve papazlara 300 yıl önce bayrak açmasına borçlu. Bizde, Cumhuriyetin ilanı ile yeraltına inen tarikatlar, 100 yıl sonra, eğitimi de devleti de kontrolüne alabildi. Amiral’in, tarikat dergâhındaki hazin görüntüleri, güneşin batıdan doğması gibi dehşetengiz. Aman Allahım!..
“Mülkün Temeli Adalet”in, yargı üzerinden baskılanması, Osmanlıcı iktidarın Cumhuriyetle hesaplaşmasını kolaylaştırıyor. Yargıtay’ın AYM’ye üye seçiminde Saray’la uyumluluğu ve Danıştay’ın, ırkçılık barındırmayan ANDIMIZ’a ilişkin kararı, Yüksek Yargı ile ilgili kaygıları derinleştirdi. HSK’nin, iktidarın “ilgilendiği” davalarda, yasa ve vicdani kanaatleri doğrultusunda hüküm veren hâkim ve savcılar üzerindeki vesayeti ciddi bir sorun.
HIRSIZ MÜMİNLER (!)
- Tunceli’nin “haram yemez” komünist belediye başkanından da utanmıyorlar.
Başkan “İhale ile belediyemize 1.5 milyon TL’ye mal olacağı hesaplanan işi, kendi imkânlarımızla 600.000 TL maliyetle yaptık” dedi.
- 180 kez değiştirilen ihale yasası ve ekleri ile soygun, tufana dönüştü.
Bu yağma yanında, Nuh Tufanı (Hûd Suresi, 40-44) yaz yağmuru. Cumhuriyeti kuran kadroların cenazelerini belediyeler kaldırmıştı. Vefatlarında ceplerinden 5-10 lira çıkıyordu. (AS: Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip!) Bu altın neslin bir kısmı da Hazine’nin başındaydı. “İslamcı” iktidar dönemi zenginlerine kıyasla Karun’a fitre / zekât verilebilir.
“Gazi Meclis” unvanına sahip milli iradenin kâbesi, bütçe yapamayan, güvenoyu veremeyen, hükümeti sorgulayıp gerekirse düşüremeyen, bakanlara (sekreteryaya) yönelttiği sorulara yanıt alamayan, devlet harcamalarına mercek tutamayan dekora dönüştürüldü. Darbeci Evren’in kapattığı 16. dönem parlamentosunda bakanlar, milletvekillerine ceket iliklerdi. O talihsiz Meclis’in sadece 39 aylık üyesi olarak, 40 yıldan beri bahtiyarlık ve hüzün, çileli bağrımın barınağında.
DEVLET NEREYE?
- AKP, Milli Mücadele’ye karşı, Atatürk ve silah arkadaşlarına ölüm fetvası verenleri kutsadı.
- TSK’nin subay ve astsubay okullarını i r t i c a y a a ç t ı .
- Bu adım, yanlış yorumların tersine “üç beş oy için” değil, Türk ordusunun milli damarını kurutmak içindir, yirmi yıldır yaptıkları ve bilinen hedefleriyle de uyumludur.
- Ata’nın ismi kurumlardan, birtakım Arap şeyhleri istediği için silueti madalyalardan silindi. Haçlı madalyadan değil de Atatürk’ten rahatsızlıkları, laik Cumhuriyetimiz yüzünden.
Soydukları tebaaları da böyle bir rejim isterse halleri nice ola…
Hz. Muhammet’in komuta ettiği savaşlarda görünmeyen melekleri, Atatürk’ün dehasını gölgelemek için Çanakkale Savaşı’nda çarpıştırdılar, Milli Mücadele’yi önemsizleştirdiler.
Kendisine, muhterem annesi ve ailesine soysuzların saldırılarını saklı bir mutlulukla izlediler.
İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz iptali, Montrö, AİHM ve Lozan’ı akıllarına getirdi.
Halkın uyku mahmurluğu ve sabahın alacakaranlığında minarelerden yükselecek coşkulu salalar eşliğinde “Laiklik kaldırıldı, Türkiye İslamla yeniden buluştu” naraları, nefes egzersizlerine başladı, “dava”ları budur.
Türk ulusunu, ortaçağ karanlığına sürükleyerek tarih sahnesinden silecek
bu pervasızlığı demokratik yollarla püskürtmek için
İsrafil’in suru üflemesi daha ne kadar beklenecek?
AKP’nin laik devleti bitirme yeteneğine benzer hünerleri olan “Kara İmam” lakaplı Lütfüllah Hoca için çocukluğumda söylenen
Kardeşlerli kara imam
Her marifet onda tamam
Çavdar eker buğday biçer
Essalatü vesselam
şiirini anımsayarak “Cumhuriyet elden gitti, gidiyor vesselam” demekten üzgünüm.
Üç büyük kuvayi milliyeci olan. ve Atatürk devrimlerinin oluşmasında rol alan Cumhuriyetin kurulmasında hayatını kaybeden tüm vatanseverleri minnet ve şükranla anıyorum.31 mart gerici ayaklanmasının bastırılmasının yıldönümüdür.M.Şevket paşa ve tüm silah arkadaşlarına şükranlarımı sunuyorum.
Umudumuz gelecek seçimde, ertelenirse,yapılmazsa, hile karıştırılırsa ne yapacağız? Var mı bir hazırlık?