IMF’den dünya ekonomisinin görünümü

Erinç Yeldan
Erinç Yeldan

IMF’den dünya ekonomisinin görünümü

Cumhuriyet, 21 Ekim 2020
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
IMF’nin yılda iki kez yayımladığı “Dünya Ekonomisi Görünümü” (WEO) raporunun ardından Dünya Bankası ile birlikte düzenlediği yıllık toplantılarının ardından gözler bir kez daha dünya ekonomisinin Covid-19 krizi ve sonrasındaki olası seyrine çevrildi.

İkilem şudur: Covid-19 krizi boyunca ülkelerin -IMF ve benzeri uluslararası kuruluşların da desteği ile- yürütmekte oldukları ekonomik destek paketlerinin yol açtığı aşırı genişleme ve borç yükü kriz aşıldıktan sonra nasıl ödenecektir? (Daha doğrusu kimlere ödettirilecektir?) IMF’nin yayımladığı mevcut rapor ve uyarılar, Covid-19 krizi sonrasında dünya ekonomisinin eskisinden de sert bir biçimde, yeniden ve iflah olmaz bir biçimde kemer sıkma (austerity) politikalarına geri dönüş çağrılarıyla dolu gözükmektedir. Bu tercih, neo-liberal muhafazakârlığın ulusların demokrasi kurumlarına, emeğin kazanımlarına ve gezegenimizin iklim kaynaklarına yönelik yaşattığı tahribatın 2020’li yıllarda daha da derinleşeceği anlamına gelmektedir.

Oysa IMF’nin icra direktörü Kristalina Georgieva, daha eylül başında Birleşmiş Milletler’in Maliye Bakanları toplantısında şu görüşleri ifade etmekteydi:

  • Bu kriz, bizlere ilerisi için daha dayanıklı bir gelecek kurmamız gerektiğini göstermektedir.
  • Bu da eğitime, dijital kapasitelere, sağlık ve sosyal koruma sistemlerine yatırımları artırmamız anlamına gelmektedir…
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliği dahil, her türlü eşitsizliği ve yoksulluğu, çirkin başlarını bir daha yükseltemeyecekleri biçimde engellememiz gereklidir”.Ve geçen hafta Bloomberg’de yayımlanan bir demecinde de eklemekteydi:
  • Fon (IMF) ülkeleri mali canlandırma paketlerini vaktinden önce geri çekmemeleri konusunda uyarmaktadır.

Ancak IMF’nin dönem toplantılarında ve WEO raporunda dile getirilen görüşler, bu uyarıların “tüm ülkeler” için geçerli değil, daha net olarak sadece “gelişmiş ekonomileri” kapsayan bir ayrıcalık olduğunu belgelemektedir.

Örneğin Avrupa Borç ve Kalkınma Ağı (Eurodad), geçen hafta yayımladığı “Bastırılmış Kalkınma: Covid Krizi Sonrasında IMF’nin Kemer Sıkma Programları” başlıklı raporunda, 2021-2023 arasında 80’e yakın ülkenin, IMF’nin baskısıyla, kapsamlı olarak kemer sıkmaya yöneleceklerini ve söz konusu daraltıcı maliye politikalarının milli gelirlerin ortalama %3.8’i düzeyine ulaşacağını öngörmektedir. Bunun %2.1’lik bölümünün ise bir şok tedavisi biçiminde 2021 içinde uygulanması planlanmaktadır.

Tahminlere göre söz konusu 80 ülkede Covid-19 krizine karşı geliştirilmiş bulunan canlandırma paketlerinin seyri ve düzeyi büyük farklılıklar göstermiş durumda olup, sürdürülmesi zaten neredeyse olanaksız hale gelmiştir. Söz konusu ülkelerden yarısından fazlası şimdiden yaz aylarında uygulamış bulundukları canlandırma paketlerinin maliyetlerini karşılayabilmek için kamu harcamalarını kısıtlamak zorunda kalmışlardır. Bu politika değişikliğinin önümüzdeki üç sene için kurgulanan boyutunun, Covid-19 krizini aşmak için uygulanan canlandırma paketlerinin 4.8 katına ulaşacağı öngörülmektedir.

Eurodad’ın öngörüleri önümüzdeki on yıl boyunca gelişmekte olan ülkelerde kamu harcamalarının milli gelir paylarının %25.7’den %23’e geriletileceğini öngörmekte ve bunun da kaçınılmaz olarak daha az  sağlık, daha az eğitim ve daha az sosyal korunma anlamına geleceğinin altını çizmektedir.

  • Kriz boyunca artan borçluluğun yaratacağı yükler,
    kalkınma hedeflerinin borçların idaresi için feda edilmesi demek olacaktır.

IMF’nin kemer sıkma çağrıları aslında toplumsal cinsiyet eşitsizliği dahil, her türlü eşitsizliği ve yoksulluğu engellemek yerine, öncelikle küresel finansal sistemin sağlığını korumaya yönelik.

Dolayısıyla kriz sonrasında küresel ekonomi için tasarımlanan yeni normal, gelişmiş ülkelerde mali genişleme araçları ile krizin yaralarının sarılması; azgelişmiş ülkeler için ise yepyeni bir kayıp on yıl anlamına gelmektedir.
=============================
Dostlar,
Sn. Prof. Yeldan’ın bu makalesini okumadan önce, 24 Ekim 2020 akşamı, BM’nin kuruluşunun 75. yılı nedeniyle, Karantina TV‘den Sn. Recai Aksu ile söyleşimizde KOVİT-19 salgınının küresel ekonomik boyutlarını, IM-DB ikizlerine (Twin Sisters) ve BM-DSÖ ikilisine, küresel sistemin öncü ülkelerine, Dolar – Avro milyarderlerine.. çağrılarda bulunmuştuk.- IMF’nin gelişmekte olan ülkelerin borçlarının en yarısını silmesini,
– kalanını uzun erim (vade) ile yeniden yapılandırmasını,
– bunca yoksulluk ve işsizlikle salgınla başedilemeyeceğini,
– DSÖ’nün finansal olarak desteklenmesi gerektiğini,
– BM’nin salgın yönetiminde DSÖ ile daha yakın – destekçi durması gerektiğini…
– Türkiye vb. ülkelerin artan yoksulluk karşısında sosyal devlet desteklerini gözden geçirerek iyileştirerek sürdürmelerinin zorunlu olduğunu..
– ………
veeee…
BM Genel Kurulu ya da Güvenlik Konseyi aracılığıyla

Tüm Dünyada Eşzamanlı 14 Günlük KÜRESEL TAM KAPATMA çağrısı – uygulaması

yapılması gerektiğini vurgulamıştık.

Bu konuşmamızın yaygın olarak izlenmesi, paylaşılması, gündem kılınması ve uluslararası toplumun gereğini yapması dileğiyle bir kez daha dikkatinize sunuyoruz :

http://ahmetsaltik.net/2020/10/24/katrantina-tv-programimiz-24-ekim-2020/

Sevgi ve saygı ile. 26 Ekim 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir