İSTANBUL KANALI İLE
AKP NELERİ MASKELİYOR??
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimci
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Önceki günlerde (09.01.2020) İstanbul Kanal’ı sorununu biz de yazdık sitemizde Sn. M. Aydınlı ile birlikte : KANAL İSTANBUL TARTIŞMASI
AKP = Erdoğan‘ın Türkiye için tam bir yıkım getirecek olan dış dayatmalı girişimden vazgeçmelidir. Hüsnü Mahalli, youtube’da ve 10.01.2020 gecesi TELE1’de bu konuda istemin 2016’da ABD’den geldiğini ve bunun kesin olduğunu belirtti.
TÜBİTAK, İstanbul Kanalı için hazırlanan ÇED Raporunun bilimsel temelli olmadığını açıkladı..
AKP = Erdoğan, İstanbul Kanalı girişiminden vazgeçmek için “Bizi ikna etmelisiniz..” buyurmuş.. Soralım..
Soru 1 : Bütünüyle akıl ve bilim dışı ve dış güdümlü tasarım ortada.. Sizi nasıl ikna edeceğiz?
Soru 2 : Bu tümceyi kurarken içtenlikli olduğunuza nasıl inanacağız?
Bizi boşa yorup meşgul ettiğiniz belirlememiz çok güçlü..
Soru 3 : Sizin isteminizi tersine çevirelim; siz azıcık, zerre kadar demokrat, millete saygılı,
dağlarca kibirini denetleyen ve dış baskılardan kurtularak (!????) ulusumuz ikna etmeyi neden düşünmüyorsunuz?
Soru 4 : Hani siz “En büyük millet” buyuruyordunuz; “İsteseniz de istemeseniz de bu kanal yapılacak” anti-demokratik ve halkı hiçe sayan dayatmanızı, hepimizi aşağılayan bu kabul edilemez otokratik – despotik tutumunuzu, size hakaret sayılabilecek sözler etmeden nasıl eleştirebiliriz?? Derdimiz size hakaret hiiiiiiiiiiiç değil ve olamaz.. Bizler yüreği yanan yurttaşlarız ve akılcı – bilimsel davranıyoruz sizin hemen hemen hiiiiç yapmadığınız gibi. Ancak siz, binlerce dava açmış durumdasınız sizi eleştirenlere.. Sizin adaletiniz bunca mıdır?
- Bu zulme ne buyurursunuz??
Hemmmmmen dava açmak üzere avukat ordunuz nöbette..Böylesi bir uygulama yeryüzünde hangi demokratik hukuk devletinde var?? Türkiye’de apaçık
yaşandığına göre Türkiye’nin demokratik – hukuk devleti olduğunu söyleme olanağı yok! - Bir yandan da dinci kuşatma!
17+ yıl önce iktidara geldiğimizde Türkiye şimdikine göre epey demokratik hukuk devleti idi.
Tek başına 17+ yıllık AKP = Erdoğan iktidarı ile kıytırık bir demokrasi – hukuk devleti artığı kaldı. Bunu iktidarınız, Anayasa’nın özellikle, değiştirilemez – değiştirilmesi teklif bile edilemez
2. maddesinin içini boşaltarak, bilerek ve isteyerek, tasarlayarak siz yaptınız..
- Anayasayı açıkça ihlal ettiniz..
- Meşruluğunuzu yitirdiniz gerçekte.. Türkiye’yi hala birtakım akıl – bilim dışı ve en önemlisi dış güdümlü tasarımlarla boşu boşuna yoruyor ve meşgul ediyorsunuz..
Gündem oyunları bir boyutu ile.. 1 taşla birkaç kuş vurma peşindesiniz.
Dürüst ve etik siyaset bu değil.. Müslüman olarak kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz??
TÜİK‘in bu gün yayınladığı İŞSİZLİK verilerine bakınız.. Sizin buyruğunuzdaki kurum, ne denli makyajlasa da çırılçıplak gerçekler ortada.. Milyonlarca insan yıllardır ve artan oran da işsiz.. Özellikle üniversite bitirmişler.. İşgücüne katılım oranı %50’nin altında.. Yani, çalışabilecek insanların yarısından azı çalışabiliyor bu ülkede ve siz hala, 3-5 çocuk yapmasını istiyorsunuz insanların.. Bizi ikna edebilir misiniz bu irrasyonel dayatmanız / takıntınız için??
- 1 (BİR) TL’ye muhtaç üniversite öğrencisi yoksulluk – açlıktan intihar etti İstanbul’da!
İstanbul Üniversitesi Rektörü ödenek sıkıntısını gerekçe gösterdi. Haklı olabilir..
Ama Saray’ın harcamaları sınırsız, denetimsiz örtülü ödenek harcamaları rekorlar kırıyor..
108 m2 tek parça halı 324 bin TL.. Saray’ın bütçesi milyarlarca TL.
Örtülü ödenek hiiiç denetlenemiyor ve rekorlar kırıyor bir yandan.. Niçin, niçin??
İnsanlar borç yüzünden ailece, masum çocuklarıyla siyanür içip intihar ediyorlar..
İktidarınız, borazanlarınız, “dolma” kalemleriniz, besleme basınınız bu alarm verilerini bile
örtbas etme peşinde akla hayale gelemeyecek zırvalar üretiyor..
Bu, açıkça hastalıklı bir ruh halidir.
- Anaokulu çocuklarını bile türbana boğdunuz..
Asgari ücret açlık sınırının çok altında ve 6,5 – 7 milyon çalışan, aileleri ve çoluk – çocuklarıyla
bu yoksulluğa – sefalete – AÇLIĞA mahkum edildi.. “Jest” yapabilirdi zat-ı aliniz, nerede??
Veeeee, içeride tıkanıp bunalan her iktidar gibi dış politikaya yönelip halkın yurtsever – ulusalcı duygularını sömürme zamanıdır şimdilerde..
Suriye’de, daha önce Irak’ta olduğu gibi ABD’nin kanlı maşası oldunuz, ödediğimiz – ödeyeceğimiz bedel ölçüsüz ve kaldırılamaz.. Şimdi sıra, Libya serüveni ile halkın duygularını sömürmede ve dikkatlerini iç sorunlardan uzaklaştırmada.. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor..
- Kazan kaynamıyor, elektrik – gaz faturaları ödenemiyor..
- UYUZ salgınını konuşuyor halkımız!
Çocuk aşılama oranları düşüyor, geçen yıl 3 bine yakın kızamık saptandı ülkede,
hala aklınızı başınıza alıp bu bağlamda etkili bir girişim yapmıyorsunuz!
TBMM’ye bu aşıların zorunlu olmasını öneren yasa önerisi sunalı yıllar oldu, kadük ettiniz..
Dinci takıntılarınızla aşıları, pek çok ülkenin yaptığı gibi yasal olarak zorunlu kılmaya yanaşmıyorsunuz..
Örn. TV’lerde halkı bu bağlamda eğitecek ve aşıya teşvik edecek neden tek bir kamu duyurusu (spotu) bile yok?!
Siz ne yapmak istiyorsunuz?
Salgın çıksın ve mazlum – yoksul çocuklar ölsün, engelli mi kalsın!
*****
Türkiye, tarihinde hiiiiiiiiç bu denli kötü yönetilmedi; hiiiiiiiç bunca aşağılanıp zulüm görmedi.
Cok uzattık, gene bir soru ile bağlayalım :
Son soru : Ülkenin bunca perişanlığını görmüyor musunuz? Önce bu tabloyu görmek ve
kabul etmek zorundasınız.. Ardından, çok ağır ve bağışlanamaz sorumluluğunuzu açıklamak için
2 seçenek var :
Ya kapasiteniz yetmiyor, ya kasıtlısınız.. Hangisi, hangisi??
Ve ne bekliyorsunuz, iç savaş mı, isyan mı, böylesi bir gerekçe ile OHAL ilan edip Anayasayı
bir kez daha tümüyle rafa kaldırıp, yıllarca OHAL Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle -ki
Anayasa Mahkemesine götürülemiyor!- Cumhuriyetin son kalıntılarını da kazıyıp
Anadolu Federe İslam Devleti ilan etmeyi mi?
Yoksa kutsadığınız ve bir türlü açıkla(ya)madığınız 2023 hedefiniz bu mu?
* A m a a s l a b a ş a r a m a y a c a k s ı n ı z !!!
Bu topraklarda daha 1876’da bile Padişahın yetkilerini epey sınırlayan bir Anayasa ve
Meclis kurulmuştu.. 150 yıldır Türkiye’de ve dünyada köprülerin altından çoooook sular aktı.
- Anti-demokratik, hukuk dışı, irrasyonel, dış güdümlü ve de dinci – gerici takıntı
ve dayatmalarınıza artık bir son verme zamanı geldi de geçiyor da..
Giderek daha çok ve daha ağır hatalar yapıyorsunuz ve eriyen – tükenen iktidarınızı uzatmak isterken ayağınıza sıkıyorsunuz!”
Hayırlı” olan sizin için de Türkiye için de bu çıkmaz – karanlık yolu, derhal terk etmektir.
Her şeyin bir haddi – hududu vardır ve insan nerede duracağını bilmelidir..
Şunu sakın ha sakın, aklınızdan bir an bile çıkarmayın :
- TÜRKİYE 1’den çoooooooooook ama çooooooooooooook BÜYÜKTÜR!
Sevgi, saygı ve UMUT ile. 12 Ocak 2020, Ankara