Deprem Seferberliği İlan Edilsin      

Deprem Seferberliği İlan Edilsin
     

(AS: izim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Ben Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, yıllardır Marmara Depremi üzerine çalışan bir afet yönetimi uzmanı olarak bu konuda yetkilileri ve herkesi uyarma sorumluluğunu hissediyorum. Yetkilileri acilen DEPREM SEFERBERLİĞİ ilan etmeye çağırıyorum.

Deprem Seferberliği İlan Edilsin      

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kampanyasını bu muhataba yönelik başlattı: AFAD Başkanlığı, İstanbul Valiliği, Ekrem İmamoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı.

  • İstanbul’da er ya da geç büyük bir deprem olacağını biliyoruz.

Gündelik işler arasında bu deprem için bir hazırlık yapamayız. Depremden en az zararla çıkabilmek için, hazırlık çalışmalarını bir seferberlik içinde yürütmemiz gerekiyor. Bu konu her depremde gündem olup sonra unutulmaya bırakılacak basit bir konu değil.

Marmara’da dört parça fay hattı var. 1509’da bir parçası üzerinde deprem oldu, buna ‘küçük kıyamet’ denilmiş. Her 100 kişiden 5’i ölmüş… Şu anda ise nüfus yoğunluğu itibariyle depremin bugün tekrarlanması halinde ne canlar gideceği hesaplanamaz ama büyük bir kıyamet işareti gözüküyor.

  • Türkiye’nin GSMH’nın üçte birinin yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.

Büyük bir kaos yaşanıp büyük bir ekonomik sorun ortaya çıkacaktır. Bu nedenlerle böyle bir deprem için ulusal seferberlik başlatmamız gerek. Seferberlikte neler yapılması gerektiğini aşağıda belirttim. Lüften okuyun ve yetkililerin bir an önce harekete geçmesi ve bu konunun unutulup gitmemesi için herkesle paylaşın.

Seferberlik kapsamında neler yapılmalı

Yaşadığımız binalar güvenli duruma getirilmeli. Yıkılmayı bekleyen bir sürü bina var, bir de bunun yanında satılmayı bekleyenleri de dikkate almamız gerekiyor. Bunları takasla işe başlamalıyız.

Okul, sağlık, askeri ve kamu binalarının güvenliği için gerekli önlemler alınmalı. Bunun için bir saatlik eğitim, bilgilendirme değil, esas beceri eğitimi ve uygulama (tatbikat) yapılmalı.

İnsanlar küçük yangınları söndürebilmeyi, kanamayı durdurmayı, elektrik ve su hatlarını kesebilmeyi öğrenmeli. Herkesin bu gibi temel ilk yardım bilgilerini öğrenmeleri zorunlu olmalı. Devlet bir anda 20 milyon kişiye müdahale edemez. Çünkü ölüm olayları ilk saatlerde gerçekleşiyor.

Halk depreme hazırlık ve temel afet bilinci, güvenli yaşam vb. konularda (CD, kitap, seminer, söyleşi, tiyatro vb. ile) sürekli eğitilerek bilinçlendirilmeli

Mahalle, sokak, site ve kurum-kuruluş ölçeğinde “Yerel Afet Gönüllüleri (YAG)” şeklinde birimler oluşturularak halkın ilk yardım, yangın söndürme ve hafif arama kurtarma konusunda beceri sahibi olmasını sağlanmalı.

Mahalle ölçeğinde yaralı toplama, ilk yardım, sahra hastanesi, aş evi, barınma, toplanma, haberleşme, bağış dağıtımı, ailelerin toplanması gibi acil durum yolları ve alanlarının belirlenmeli / oluşturmalı VE bu yerler konusunda halk bilgilendirilmeli.

Yılda en az iki kez mahalle ölçeğinde haberli, kurumlar ölçeğinde ise haberli / habersiz çeşitli düzeylerde tatbikatlar yapılmalı.

Afet sırasında kullanılabilecek okul, spor salonu gibi sağlamlığından ve güvenliğinden kuşku duyulmayacak binalar belirlenerek bu alanlarda ve parklarda acil durumlarda kullanılacak her türlü malzeme depolanmalı.

Tehlikeli binaların neden olabileceği can ve mal kaybı riskleri halka iyi anlatılmalı ve kentsel dönüşümle yapısal riskler olanak olduğunca çok / yaygın ve çabuk azaltılmalı. (Dikkat! Yapı denetim sistemine ek olarak belediye denetimlerinin de özellikle sürdürülmesi gerekmektedir.)

Afet öncesi ve sonrasında valilik, büyükşehir belediyesi, STK gibi birimlerle kendi kentlerindeki afet yönetimi çalışmalarını eşgüdümleyecek (koordine edebilecek) AKOM vb. bir birim ve ekibi kurulmalı kapasitesi geliştirilmeli.

Yapılan çalışmalar konusunda halk duyurularla, toplantılarla, okul ve konut ziyaretleriyle bilgilendirilmeli.

Bütün bu çalışmalar, el yordamıyla ya da oradan buradan kopyala yapıştır biçiminde değil; uluslararası standartlara ve yeni yönetmeliklerimize uygun olarak hazırlanacak olan

– afet risk azaltma,
– afet müdahale ve
– afet iyileştirme planları
na göre yapılmalı.

Yukarıda söz ettiğimiz konuların önemli bölümü Belediye Başkanlarının sorumluluğundadır. 5353 Sayılı Belediye Yasasının 53. maddesi’ne göre öncelikle ve özellikle aşağıdaki çalışmaları yapmakla yükümlüdürler:

*Halkın depreme hazırlık ve temel afet bilinci, güvenli yaşam vb. konularda (CD, kitap, seminer, söyleşi, tiyatro vb. ile) sürekli eğitilerek bilinçlendirilmesi.

* Mahalle, sokak, site ve kurum-kuruluş ölçeğinde “Yerel Afet Gönüllüleri (YAG)” birimleri oluşturularak halkın ilk yardım, yangın söndürme ve hafif arama kurtarma konusunda beceri sahibi olmasını sağlamak.
================================
Dostlar,

BEKLENEN ŞİDDETLİ MARMARA DEPREMİ ve 
AKP = ERDOĞAN’ın TARİHSEL SORUMLULUĞU

Sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun yukarıdaki saptama ve önerileri, özellikle UYARILARI son derece yerinde. Altını çizmek gerekirse;

  • İstanbul’da er ya da geç büyük bir deprem olacağını biliyoruz.
  • Türkiye’nin GSMH’nın üçte birinin yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.
  • Yıkılmayı bekleyen bir sürü bina var, satılmayı bekleyen de. Bunları takasla işe başlamalıyız.

Özellikle 3. sıradaki TAKAS önerisi son derece yerinde, akıllıca ve yaratıcı bir çözümdür. Hızla uygulamaya konabilir. Kentsel dönüşüm TOKİ eliyle umut verici biçimde başlatılmış ancak hedefinden saptırılmıştır. Rant hırsı ve İslami elit yaratma tutkusu ile, onlarca yıl öncesinden kent merkezinde bir biçimde tutunabilmiş kent yoksulları, bu “Kentsel dönüşüm“ oyunu ile kent çeperlerine adeta sürgün edilmişlerdir. Yenilenen yapı stoku kısa sürede depreme dayanıklı olma ana hedefinden saparak lüks yapılaşmaya, dolayısıyla kâra yönelmiştir. Asıl mülk sahipleri, nakit kazanımının çekiciliğine kapılarak yenilenmiş konut edinmekten geri durmuştur. Kent merkezleri üst katmanlara lüks konutlarla sunularak acımasız bir sosyolojik dönüşüm ve sosyal dışlanma dayatılmıştır.

  • Bedel yine yoksullara ödetilecektir.
  • Olası Marmara depreminin kurbanları gene yoksullar olacaktır!

TOKİ ve özel sektör, ülke genelinde 2 milyona yakın konut fazlası yaratarak kabul edilemez bir öngörüsüzlük – plansızlık örneği vermişlerdir. Her neyse!

  • Şimdi zaman geçirmeden, bugüne dek yıkılması gereken ama yıkılmayan konutlar derhal, TOKİ’nin elindeki “depreme dayanıklı“ olması umut edilen yapılarla takas edilmeli, riskli binalar boşaltılmalıdır. Özel sektörün elindeki stok fazlası konutlar için de TOKİ ile protokollerle benzer işlem yapılabilir. 

Öte yandan 5,8 düzeyinde orta derecede şiddetli bir depremde cep telefonu iletişiminin saatlerce kesilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Başta TÜRK TELEKOM, TURKCELL ve VODAFONE hiç ama hiç iyi sınav verememişlerdir. Bu altyapı sorununu hızla gidermek zorundadırlar.

Kentte toplanma alanları, sayıca 77 dolayındadır. Ama AKP’li Cumhurbaşkanı, onbinlerce toplanma alanı varlığından söz etmektedir!? Bu durum çok üzüntü ve kaygı vericidir. Devlet başkanının doğru bilgilendirilmesi ve O’nun da halka güvenilir bilgi aktarması son derece önemlidir. Erdoğan, bir kez daha mı kandırılmıştır? Bu durum hiçbir gerekçe ile kabul edilemez ve sürdürülemez.

  • Erdoğan, danışmanlarını köktenci biçimde gözden geçirmeli, kendisini yanıltanları cezalandırmalı ve azletmelidir.
  • İstanbul’da onbinlerce toplanma alanı olduğu gerçek dışı bilgisini kendisine kimler vermiştir, açıkla(n)malıdır. 

Deprem fonunda 20 yıldır biriken / birikmesi ve enflasyondan korunmuş olması – nemalandırılması gereken nominal değeri ile 66 milyar TL nerededir? İvedilikle DEPREM SEFERBERLİĞİ İÇİN kaynak yaratılmalı ve etkin – saydam – verimli – hesabı verilerek kullanılmalıdır.

İstanbul Üniversitesi’nin 2 dev ve tarihsel Tıp Fakültesi Çapa ve Cerrahpaşa hastaneleri binaları özellikle ve öncelikle gözden geçirilerek teknolojinin en son olanakları ile hızla güvenli duruma getirilmelidir. Beş bine yakın yatak kapasiteli ve yüksek teknik ve sağlık insangücü donanımına sahip bu 2 kadim sağlık kurumu, olası şiddetli depremde mutlaka hizmet verebilir durumda tutulmalıdır.

Beklenen şiddetli Marmara depremi ve çok ağır sonuçları ulusal bir sorundur. Sığ ve dar particilik anlayışı asla kabul edilemez. İstanbul’da yapılan olağanüstü deprem toplantısına seçilmiş ve yasal olarak yetkileri – sorumlulukları olan BŞB Başkanı İmamoğlu’nun çağrılmaması bağışlanacak bir davranış olmadığı gibi, devlet ciddiyeti ile de asla bağdaşmaz. Bu tür siyasal miyopluklar kesin olarak son bulmalıdır.

AKP = Erdoğan, bu çok kritik sorunsalı (problematiği), alışageldikleri alaturka – kendilerine özgü yöntemleri terk ederek tümüyle bilimsel planlama ile yönetmek zorundadır.

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 30 Eylül 2019, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı, AÜTF Halk Sağlığı AbD
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir