Kavakçı meselesi bildiğiniz gibi değil

Kavakçı meselesi bildiğiniz gibi değil

Barış Terkoğlu
Cumhuriyet
, 14.01.2019

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Artık açıkça sormalıyız: Kimileri türbanını gözümüzü örtmek için mi kullanıyor? Ne yazık, Merve Kavakçı meselesinde sürekli örtüyü tartışmaktan altındakini göremiyoruz. 
Kendisi Malezya’ya Büyükelçi oldu. İki kızı Mariam ve Fatma Gülham’ın Cumhurbaşkanı danışmanı olduğunu geçen hafta öğrendik. Kardeşi Ravza Kavakçı’nın AKP’de milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olduğunu biliyoruz. Onun kızı Erva Kan’ın da Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde Proje Direktörlüğü yaptığından yeni haberimiz oldu. Yetmemiş, Ravza Kavakçı’nın eşi Osman Kan geçen aylarda Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü olmuştu. Saymakla bitmiyor, halen Dallas’ta yaşayan diğer kardeş Elif Kavakçı da Emine Erdoğan’ın moda danışmanlığını yapıyor.

Gülen’e uzlaşma teklifi 
Konu Merve Kavakçı olunca, kimileri Meclis’ten kovulan ve ABD’de yaşamak zorunda bırakılan bir portre çiziyor. Oysa Kavakçı, bu hikâye için fazla Amerikalı. 
Tarih: 18 Nisan 2018. 
Merve Kavakçı’nın babası Yusuf Ziya Kavakçı, Akit gazetesine Fethullah Gülen olsam
başlıklı bir yazı kaleme aldı. “Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır” diyen Kavakçı, Gülen’e de bir tavsiyede bulunuyordu: 

“Türkiye’ye köyüne dönmelidir. Zaten kaç yıl daha yaşar ki insan. Bildiğini de anlatır, teşkilata sadece eğitim ve öğretim hizmetinde olmalarını emreder ve bir de dünya çapında güçlü bir İslam âlimleri yetiştirme ve İslam araştırma merkezi ve üniversiteyi kurar. Bu merkez ve üniversite dünyada benzeri olmayan bir kalitede müessese olur.”
Kavakçı, Gülen’e bir tür çözüm süreci öneriyor, “Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek” ifadelerini kullanıyordu. 

Darbenin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra yazılan bu yazı, tepkilerin ardından Akit tarafından apar topar yayından kaldırıldı. Başka biri yazsa soluğu Silivri’de almıştı. Gülen ise kendisine uzatılan eli görüyor ve ertesi gün Pensilvanya’dan “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” yanıtını veriyordu.

‘ABD resmi İslam sözcüsü’
Yusuf Ziya Kavakçı’nın “Fethullah Gülen olma hayali” tesadüf değil. 

Zira ömrünün büyük bölümünü ABD’de geçiren Kavakçı, ABD’li İslam” anlayışının temsilcilerinden biriydi. Benim yorumum değil, kendisini Akit’teki künyesinde ABD Devlet Bakanlığı Resmi İslam Sözcüsü olarak tanıttı. Anlattığına göre Kuzey Teksas İslam Derneği kurucusuydu, Dallas Merkez Camii’nde imamlık yapıyordu. Türkiye’de Müslümanların zulüm gördüğünü savunan Kavakçı, ABD’nin İslamı himaye ettiğini anlatıyordu. Tesadüf mü, kızı TBMM’yi karıştırırken, o Teksas Parlamentosu açılışında Tanrı’nın ABD’yi koruması için dua ediyordu.

FE – TÖ liderinin fotoğrafları yayımlanıyor da, 2008 yılının nisan ayında ABD’yi ziyaret eden Papa 16. Benedict’in Kavakçı ile buluştuğu unutuluyor. Ya da ISNA (Kuzey Amerika İslam Toplumu) ilişkilerinden kimse söz etmiyor. 

  • Özetle, türban hepimizin gözüne perde oluyor da günlerdir “Merve Kavakçı’nın akrabaları” diye tartışıyoruz.

Yanlış söylüyoruz. Doğrusu “Yusuf Ziya Kavakçı’nın kızları ve torunları” olacak. Ya da Ilımlı İslamcılığın Türkiye’deki çocukları
Meselenin aslını göremediğimiz için Merve Kavakçı’nın vekilliğinin düşme nedenini de tartışamıyoruz. 16 Mayıs 1999 tarihli Resmi Gazete’de yazıyor. Kavakçı, 5 Mart 1999 tarihinde, yani henüz milletvekili seçilmeden, Türk Devletine bildirimde bulunmadan “Amerika Birleşik Devletleri’nin çıkarları için çalışacağına” yemin ederek ABD vatandaşı olmuştu. Vekilliği de vatandaşlığıyla düşmüştü. 2 yıl önce yeniden Türk vatandaşı olup ardından büyükelçi yapılana kadar, durum bundan ibaretti. 
Bu aralıkta Merve Kavakçı’nın ABD faaliyetlerine bakın. Erdoğan “Kendi ülkesini yurt dışındaki birtakım güçlere şikâyet eden, ihbar edenlerle mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diyor ya… Kavakçı, ABD’de tam da bunu yaptı. “Türkiye ve İsrail’de Müslümanlara işkence edenlerin tavırlarını değiştirmeye çalışıyoruz” diyen Kavakçı, Gülen’e referans olan eski CIA’cı Graham Fuller’le bile yan yana geliyordu.
1988’de evlendiği Ahmed Abushanab da 1999’da evlendiği Bekir Yıldırım da ABD vatandaşıydı. Hatta Türkiye ile ilgileri de yoktu. Yani Kavakçı’nın “ABD’ye mecburiyetten gittiği” zorlama duruyor. Belki Türkiye’ye görevlendirmeyle gelmiştir!

Mesele sadece sülale değil

Türban gözümüze perde oldu diyorum ya, Kavakçı’nın Ağustos 2000’de bir otel suitinde Şeyh Nâzım Kıbrısi’nin dizinin dibindeki mahcup duruşunu tartışıyoruz. Ama MİT ve Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında Şeyh Nâzım’ın ajan olduğunun yazdığını, müridinin hem de Malezya gibi özel seçilmiş bir ülkeye nasıl elçi yapıldığını konuşamıyoruz. 
Kardeşi Ravza Kavakçı vekil olunca “cihadın mübarek olsun” diye seslenmesine İslamcılar vuruluyor. “Türbanlı vekilliğin cihatla ne ilgisi var” diyemiyor. 
ABD’nin sapkın İslamcısı Elijah Muhammed için Merve Kavakçı, Akit’te 12 Eylül 2008’de şu satırları yazmıştı: “Daha sonraları peygamberlik benzeri bir statü iddiasına soyunmuş olmasına rağmen, Elijah Muhammed’in Amerika’da İslamın yayılmasına hizmeti göz ardı edilemez.” 

Türbana bakan İslamcılar, “Hazreti Muhammed’den sonra kendisini peygamber ilan eden biri nasıl İslama hizmet eder” sorgulamasını yapamıyor. 
Öyle görülüyor ki Kavakçılar’ın devlete yerleşmesi bir sülale ihyasından ibaret değil.

  • Türkiye’de siyasal İslamcılık aslına rücu ediyor.

========================================

Dostlar,

Başarılı gazeteci – yazar Barış Terkoğlu‘nun bu önemli yazısı ile bir kez daha, gerçekte “İslam olan değil” ama öyle görünüp halkımızı aldatarak ve de yoksullaştırarak çıkar ortaklığına alet ederek “İslamcı olan“, eşdeğer terimle “İslamı çirkin politikalarına alet eden” AKP’nin bağlantılarını ve içyüzünü çırılçıplak görüyoruz.

Bir de dün Trump’ın cik iletisi (tweet) ile Türkler Kürtleri vurursa Türkiye ekonomisini perişan edeceğine (!) ilişkin saçmalamasına bakalım..

Yerel seçimler yaklaşırken Atlantik ötesinin gerçek müttefikinin Türkiye değil, iktidara getirdiği kadrolar olduğu bir kez daha anlaşılıyor ve zor duruma düşen “ortaklara” (!) uzaklardan destek çıkmak gerekiyor her zaman olduğu gibi. Tam da söz dalaşına girmenin ve kamuoyunu meşgul etmenin zamanı.. 3 koldan Trump’a verdi veriştirdi AKP ve ardından Erdoğan telefonla görüştü basında izlediğimize göre..

Bu gün ayın 15’i oldu ve 3,5 milyon dolayında kamu görevlisi aylıklarını aldı. Gerçek enflasyon %40’lardan aşağı değilken yarısı gibi gösterilen, 1 kg yeşil biberin 12 TL olduğu…. 1 Temmuz – 31 Aralık 2018 arası önce enflasyonu yaşayarak yoksullaştırılan, ardından da %10 zamla aptal yerine konan ve yaratılan krizin faturası omuzlarına yüklenen milyonlarca emekçi ve aileleri bu dertlerini konuşmak yerine, AKP = RTE‘nin Trump’a dayılanma (!) söylemlerini konuşarak ezilmişliklerini sarmalasınlar değil mi!?

Gene cambaza baktırılacak ve kayıkçı kavgaları ile, Suriye’ye operasyon masalları ile, inanılmaz ve muazzam ölçekte sandık seçmen listeleri oyunlarıyla… 31 Mart’a dek demokrasicilik oynayacak ve sandıklar açıldıktan birkaç saat sonra türlü oyunlarla bir kez daha AKP’nin yengisine (!) (galibiyetine) teslim edileceğiz öyle mi??

Bu lanetli oyun artık bozulmalı..
Sandık seçmen listeleri, parmak boyama dahil tüm güvenlik önlemleri net olarak alınmadıkça 31 Mart seçimleri bir aptal tuzağı değil mi??

Muhalefet köktenci önlemleri hızla düşünmeli.. Seçimlere girmemek dahil..

Sevgi ve saygı ile. 15 Ocak 2019, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir