Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP

Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP
Yeni rejim daha da yerleşir ve ikinci haftasını doldururken ekonominin nasıl yönetileceği bilinmezliğini koruyor. Bu belirsizlik, iç ve özellikle dış sermaye kesimlerinde ülke yönetimine karşı güvensizlik ve bundan kaynaklanan olumsuzluklar yaratıyor. Yüksek döviz kuru ve yüksek faiz varlığını koruyor ve bu durum dar gelirlileri daha da yoksullaştırıyor.
Tepedeki uyumsuzluk
Şaşırtıcı gelebilir ancak ekonominin tepe yönetiminde uyum yok. Başkan Erdoğan ile ekonomi yönetimini teslim ettiği Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak arasında görüş birliği olduğu söylenemez.

Tek kişi yönetimlerinde, en önemli koltuklardan biri de Maliye’dir. Erdoğan bu bakanlığı, hazineyi ekleyerek, yani devlet kasasının anahtarını çok daha yakınında bulunan birine, damadına emanet etti.
Bakan, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının tartışılmayacağını özenle öne sürüyor. Enflasyonun tek haneli olması gerektiğinin altını çiziyor; bir orta vadeli program-OVP hazırlığından söz ediyor. Vergi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili sürenin uzatılmayacağını vurguluyor.
Oysa Başkan Erdoğan yıllardır Merkez Bankası’nın bağımsızlığına karşıydı. Erdoğan, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda Hazine ve Maliye Bakanı’yla şimdilik ters düşmediyse de ekonomi biliminin bir geçeğini sürekli olarak tersyüz ediyor.

  • Erdoğan, geçen hafta hep yinelediği sözlerini yineledi : 
  • Yüksek faiz enflasyonun babasıdır; asıl nedenidir. 

Aynı günlerde küresel kapitalizmin yol göstericilerinden biri olan New York Times (11 Temmuz) bu sözlerle resmen alay ediyor ve bu akıl yürütmenin kemoterapi kansere neden olur denilmesinden pek de farklı olmadığının altını çiziyordu. 

Erdoğan ile damadı Bakan’ın görüşlerinin örtüşmemesi anlaşılan iç ve dış sermaye çevrelerini tedirgin ediyor. Özellikle küresel sermayenin yeni rejime pek de güvenmediği görülüyor. Yeni rejim ile birlikte, IMF ekonominin yıllık büyüme oranı öngörüsünü %4.4’ten %4.2’ye indirdi; uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarından Fitch Türkiye’nin notunu BB+’dan BB’ye düşürdü görünümünü de durağandan negatife çevirdi. Bir başkası da ekonominin durumunu incelemeye aldığını açıkladı. Acı gerçek o ki, küresel sermaye gideceği ülkeyi bunların değerlendirmelerine göre saptıyor.
Geçmişten gelen çok büyük bir güvensizlik nedeni daha var:

  • Kamu ihale düzeninin tümüyle düzensiz ve hukuk devleti kavramından tamamıyla uzak olmasıdır. 

Yeni rejimde; 

  • T. Varlık Fonu’ndan sonra TMSF kapsamındaki şirketlerin Saray’a bağlanması;
  • 703 saylı KHK ile Başkan’a şirket kurma yetkisinin verilmesi ve
  • üstelik büyük yatırımların olası zararlarının devlet bütçesinden karşılanacak olması,

    ihalelere ilişkin var olan güvensizliği çok daha derinleştiriyor.
    ****

CHP’de üç eğilim!

Gelişmeler o noktaya geldi ki, günümüzün Türkiye’sinde de herhangi bir olgunun açıklanması Erdoğan’a göre yapılıyor. Yeni rejime özgü inceleme yöntemi bu! 

Toplumun üzerine OHAL’i bile aratacak baskıcı düzenlemeler çökerken,
kurultay delegeleri üzerinden restleşmeler yaşayan CHP’de de Erdoğan’a göre, üç tarihsel eğilim gelişti.
Siyasal İslamcı rejimin yerleşmesini çok kolaylaştıran Kılıçdaroğlu, Erdoğan için: 

O bir diktatör, kutlamam; dedi ve ekledi; 

  • 16 Nisan halkoylaması da 24 Haziran seçimleri de gayri meşrudur. 

İnce’nin işi kolay; rejimi veri alıyor; daha önce Kılıçdaroğlu’na övgüler düzen sağcı yazarların alkışları arasında: 

-Adam kazandı, telefonla kutladım diyor.

Bu iki Erdoğan yaklaşımı kendisini kesmemiş olacak ki, Baykal’ın CHP’ye kazandırdığı (!) bir ara partiden istifa etmesine karşın Kılıçdaroğlu’nun da bir türlü vazgeçemediği milletvekili İlhan Kesici de Saray’a bizzat giderek Erdoğan’ı tebrik ediyor. 

Kısaca, ekonomi de CHP de sallanıyor! (Cumhuriyet, 23.7.2018)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir