ÖĞRETİM PROGRAMI – MÜFREDAT

ÖĞRETİM PROGRAMI – MÜFREDAT

Suay Karaman

Toplumsal yaşamı kuran ve yön veren eğitim-öğretim, günümüzde siyasi iktidar tarafından toplumsal yaşamı parçalayıcı ve gericileştiren bir niteliğe büründürülmüştür. Ülkemizde yıllardır ve sistemli bir şekilde laik eğitim terk edilmektedir.

Bir yılda 1002 imam hatip lisesi ve ortaokulu açarak, aydınlanma çağına ulaşacaklarını sananlar, şeriat yolunda hiçbir şeye aldırmadan hızla ilerlemektedirler. Bunun yanında son bir yılda 1777 özel okul açılması da, kamusal eğitimin hızla terk edilerek, eğitimin özelleştirilmesi anlamına gelmektedir.

Günümüzde ilkokullarda okullaşma oranı, son on yılın en düşük düzeyine inmiştir. Ülkemizin şiddetle bilime, teknolojiye ve  üretime ihtiyacı varken, inatla teknik meslek liselerin sayısı azaltılarak, yerine imam hatip okulları artırılmaktadır. Laik eğitim sistemimiz hem gericileştirilmenin, hem de özelleştirmenin kıskacı altına alınmıştır.

Günümüzde öğretim programı (müfredat) sorunu, bir ülke sorunu durumuna gelmiştir. Eğitim ve öğretimin anayasası olan öğretim programı, çocuklarımızın ve gençlerimizin nasıl yetiştirileceğini, neyin öğretileceğini, neyin kutlanacağını, neyin anılacağını gösteren bir programlar dizisidir. Yani öğretim programı, geleceğimizi belirleyecek düşünce sistemidir. Öğretim programı, laikliğe karşı eylemlerin odağı olmuş bir siyasi iktidar tarafından değiştirilemez; bu değişiklik mutlaka konunun uzmanlarının katkılarıyla yapılmalıdır.

Demokratik ve laik cumhuriyetimizi dinsel kurallarla yönetmeyi hedefleyen siyasi iktidar, hazırladığı yeni öğretim programıyla çocuklarımızın aydınlanmacı, bilimsel ve laik eğitim hakkını, zorla elinden almaktadır. Bunun sonucunda geleceğimiz karartılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının düşünmeyen, sorgulamayan dindar ve kindar nesil yetiştirme projesi ile uyum içindeki yeni öğretim programı, bilimsellik yerine inanç temeline oturtulmuştur.

Yeni öğretim programı ile biat kültürü yaygınlaştırılacak, bakanlığın yetkileri dinci tarikatlara, cemaatlere, Ensar, Türgev gibi vakıflara geçecek, karma eğitime son verilecek ve Öğretim Birliği Yasası da ortadan kaldırılacaktır. Yeni öğretim programı, ataerkil aile yapısının ve erkek egemen toplumun ailedeki varlığını tam anlamıyla koruyup yüceltmekte, erkeği ‘reis’ yapmakta ve kadınların kocalarına itaat etmelerini ‘ibadet’ olarak saymaktadır.

Evrim teorisi çıkarılarak bilimsel içeriği yok edilen öğretim programıyla, cihat kavramına övgüler yapılmakta, Osmanlı hayranlığıyla yoğrulmuş bir tarih teziyle de Cumhuriyet düşmanlığı yaratılmaktadır. Bu öğretim programıyla tarih derslerinde Osmanlı tarihi ve İslam tarihinden söz edilmektedir; Ulusal Kurtuluş Savaşımız, Atatürk ilke ve devrimleri üstün körü geçiştirilmiştir. Benzer şekilde müzik derslerinde çocuk şarkıları ve marşlar yerine sadece ilahi ve benzeri dini müzikler öğretilecektir. Bunun yanı sıra bazı ders kitapları şiddet, kadın düşmanlığı ve şeriat ile yoğrularak, bilimsel gerçeklere ve evrensel değerlere karşı bilgilerle doldurulmuştur. Recm, öldürme, kısas, el-ayak kesme gibi günümüzle bağdaşmayan olgular da ders olarak okutulacaktır.

  • Tek din, tek mezhep ilkesi sadece zorunlu ve seçmeli din derslerinin içeriğini değil, yeni öğretim programının tamamını şekillendirmektedir.

8 Haziran 2017 tarihinde yürürlüğe giren “Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”ne göre etkinlik listesinden
– 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı,
– 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile
– 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı çıkarılmıştır.

Bu ulusal bayramlar yerine 15 Temmuz gibi ne olduğu tam olarak anlaşılmayan, soru işaretleriyle dolu bir gün ile kutlu doğum, Ku’tül Amare, İstanbul’un fethi gibi etkinliklere yer verilmiştir.

Yıllardır eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e karşı sistemli bir sindirme politikasının sonucunda yeni öğretim programından Atatürk de kaldırılmıştır. Halbuki Atatürk, öğretim programı için zorunluluktur, olmazsa olmazdır. İşte siyasi iktidarın hazırladığı yeni öğretim programı, laik ve bilimsel eğitim anlayışına, cumhuriyet değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine açılan bir savaş manifestosudur. Geleceğimize sahip çıkan herkes ve her kuruluş, siyasi iktidarın yeni öğretim programına karşı çıkmalıdır. Eğitimdeki gerici dayatmalara karşı ortak mücadele edilmesi gerekmektedir.

Bunun için yurtsever siyasi partilerin, eğitim sendikalarının ve demokratik kitle örgütlerinin tek ses olarak bu mücadeleye katkı vermeleri bir zorunluluktur. Ülkemizin aydınlık geleceği olan çocuklarımız, düşünen, sorgulayan, haksızlıklar karşısında boyun eğmeyen, insanlık değerlerine saygılı, bilime, sanata, müziğe, edebiyata ve spora ilgi duyan, sevgiyle beslenmiş bireyler olarak barış içinde yetişmelidir. Bunu sağlamak, eğitimdeki ve ülkemizdeki emperyalist kuşatmayı yok etmek hepimiz için en önemli görev ve sorumluluktur. (18.09.2017)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir