ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ’nden…
2017-2018 ÖĞRETİM YILI BAŞLARKEN…
Bu “Müfredat” Bir Eğitim Programı Değildir!
Nazım Mutlu
Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı
Ankara, 16.09.2017
(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır…)
Temmuz ortasında açıklanan ve yeni öğretim yılına girerken toplumun geniş kesimlerinde tartışması süren, 50’yi aşkın dersle ilgili ayrıntılar ortaya çıktıkça kamuoyu gündeminden düşmeyeceği anlaşılan “yeni müfredat”, bir eğitim programı değildir!
Başta Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz olmak üzere Bakanlık yetkilileri ve iktidar partisi sözcülerinin inandırıcılıktan yoksun söylemlerle ve ısrarla savunmaya çalıştıkları “yeni müfredat”, olsa olsa (15 yıldır yapılageldiği gibi) bir siyasal partinin ülkeye giydirmeye çalıştığı deli gömleğinin yeniden dikilenidir. Bu, daha uzun süre iktidarda kalmak için bütün kozlarını tüketen gerici – karşıdevrim yapılanmasının yeni yol haritası, her denileni sorgulamadan kabullenen seçmen yetiştirme tüzüğü, biat kültürünü pekiştirme kılavuzu olabilir; ama bir eğitim programı olamaz.
Çünkü gün geçtikçe ülke ihtiyaçlarıyla bağdaşmadığı daha çok ortaya çıkan söz konusu belge; laik ve bilimsel eğitim anlayışına; Cumhuriyet değerlerine açılan bir savaş manifestosudur. İçeriğiyle bilimi eğitimin dışına iten, öğrencilerimizi çağdışı davranış kalıplarına dökmeye çalışan; hazırlanış biçimiyle ise bilimsel tutumla bağdaşmayan söz konusu programın okullarımızda yürürlüğe konması, milyonlarca çocuk ve gencimize yapılabilecek en büyük kötülüktür ve ne yazık ki iktidar bunu yapmakta kararlı görünmektedir.
5 yıl önce yürürlüğe konan 4+4+4 yasasıyla ülkenin dokusunu kendi ideolojisine göre dönüştürmeye çalışan iktidarın zor ve güç kullanarak tutumunda ısrar etmesinin sonucu şu olacaktır: Gericiliği derinleştirmek, özelleştirmeciliği atağa kaldırmak.
Bu durumda bizim; bilimsel, laik ve aydınlanmacı-halkçı eğitimden yana güçlerin yapması gereken de bellidir: Bu anlayışla, bu programla sonuna dek mücadele etmek. Yeni öğretim yılına bu görevle giriyoruz.
2017-18 öğretim yılına girerken eğitimimizi gericileştirme yolunda atılan hızlı adımların doğurduğu olumsuz sonuçlardan bir başkası, özel okulculuğun, kolejciliğin ivmesini yükseltmesidir. Son bir yıl içinde 1777 özel okulun açılması, ülkemizi bekleyen bir başka tehlikenin somut göstergesidir. Özel okulların eğitim içindeki payı %15’lere ulaşmıştır. İmamhahipçilikteki – dinselleşmedeki artış, geleceğe ilişkin kaygıları artan laik, bilimsel eğitimden yana olanları tuzağa düşürmektedir. Özel okullarda söz konusu programlar geçerli değilmiş gibi ve bu yolla yakın geçmişte nasıl bir tehlikeyle karşılaştığmızı unutursak duyarlılığımız yanlış zeminlerin oluşmasına neden olacaktır. Öyleyse bu anlamda da yapmamız gereken, devlet okullarına sahip çıkmak ve oralarda yaşanan sorunlara örgütlü biçimde müdahale etmektir.
Yeni dönemde, yılların birikimiyle süregelen sorunlardan biri de hem nicelik hem nitelik açısından öğretmen sorunudur. Nitelik aşınması, yetişen kuşaklarda sonucunu göstermektedir. Milli Eğitim Bakanının okullarımızda 81 bin öğretmen ihtiyacı bulunduğuna ilişkin açıklaması, ama bu sayının neye göre bulunduğunun bilinmemesi, gerçeğin üstünü örtmektedir. Çağın gerektirdiği sınıf mevcutlarına göre hesaplandığında, Sayın Bakanın verdiği sayının en az iki katı öğretmene gereksinim olduğu görülecektir. Özellikle büyük kentlerdeki Milli Eğitim Müdürlüklerinin yaz aylarında başlattıkları ücretli öğretmen arayışı bunu göstermektedir. Atama bekleyen 350 bin öğretmen adayı, her şey bir yana, bu politikalar nedeniyle oluşan psikolojik hastalıklarla boğuşur durumdadır.
Yönetici atamada izlenen yollardan mülakatla sözleşmeli öğretmen alımına, sınav skandallarından adeta sopayla imamhatipleştirmeye dek yaşanan yığınla sorun, yalnız eğitim kamuoyunun değil, 80 milyonumuzun el koymasını beklemektedir. İktidarın, MEB’in yarattığı sonuç ortadadır: Ufuksuzluk, başarısızlık, umutsuzluk, çözümsüzlük…
Görevimiz: Kesintisiz mücadele. Kolay gelsin.
=====================================
Dostlar,
AKP’nin bu son saldırısı şimdiye dek, 15 yıldır yapageldiği gözükara – pervasız Cumhuriyet – ATATÜRK – bilim – laiklik – özelleştirme… ülkeye ve halkımıza düşmanlıklarının en ciddisidir. Deyim yerinde ise AKP = RTE, eğitim sistemini tümüyle imamhatipçi = gerici – yobaz – çağdaşlık karşıtı – mürit hatta cihatçı yetiştirecek bir ilkelliğe – karanlığa çekerek;
Cumhuriyet’e “ŞAH MAT” hamlesi yapmaktadır.
Değerlendirmemizde hiç abartı olduğunu düşünmüyoruz.
Bu bağlamda yazdığımız makale sitemizde.. Erişkesi manşet sayfasında. Lütfen tıklar mısınız..
MİLLİ EĞİTİMDE DİNCİ – ŞERİATÇI MÜFREDAT GERİ ÇEKİLSİN
MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ CİHAT İLANI İLE “ŞAH MAT” HAMLESİ Mİ??!
Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı sevgili dostumuz eğitimci Sayın Nazım Mutlu‘nun yazdıklarını tümüyle paylaşıyoruz.
Gündemdeki en ciddi sorun budur..
Tüm Türkiye bu acımasız saldırıya direnmelidir.
AKP = RTE, hiç acımadan kendi tabanına da bu kötülüğü yapmaktadır..
İmamhatiplere doldurulan milyonlarca öğrencinin geleceğini de “OY” adına, sorgusuz “oy deposu” na dönüştürme ereğiyle mahvetmektedir. Son üniversite giriş sınavlarında İHL mezunu 220 bini aşkın öğrenciden 40 bini yükseköğrenime yerleşebilmiştir. Seçilen yerlere yerleşme ölçütünü bir yana bırakarak, kaba başarı oranı %20’nin altındadır ve öbür liselerin çooook gerisindedir.
İHO bitiren öğrenciler için de TEOG’da dökülme görüyoruz..
Bu panikledir ki AKP = RTE önceki gün bir özel TV’de, anayasal yetkisi olmamasına karşın TEOG’un kaldırılmasını istedi.. Ülkemizdeki nitelikli kamusal liselere (Galatasaray, İstanbul Lisesi, Kabataş Lisesi, Fen Liseleri…) ortaokul bitiren yüzbinlerce öğrenciden nasıl seçim yapılacaktır? Erdoğan’ın önerisi ile okul notlarına dayalı sıralama olanaksızdır. Erdoğan’ın Ölçme-Değerlendirmede de son derece yetersiz olduğu görülüyor. Ama O’nun derdi, İHO (imamhatip ortaokulu) bitiren yavrularımızın perişan dökülüşünü örtmek – engellemektir. Keza ülkemizde son derece nitelikli yerli-yabancı paralı – özel Liseler var. Bu okullara velilerin önemli ödemeleriyle birlikte kabul edilen “birkaç yüz” çok parlak öğrenci nasıl belirlenecektir TEOG gibi bir ciddi bir ölçme – sıralama sınavı olmaksızın??
AKP = RTE bu batak yoldan geri dönmelidir.
Çıkmaz sokaktır ve Türkiye artık bu denli deli saçması dayatmayı da sineye çekecek değildir. Her şeyin bir sınırı olmak gerekir. Kaldı ki, yukarıda adını – erişkesini verdiğimiz yazımızda ayrıntılı değindiğimiz üzere (Erdoğan’ın dediği gibi “üzre” değil, “üzere”.. Türkçemizde “üzre” diye bir sözcük yok!) söz konusu eğitim – öğretim programı değişikliği (müfredat sözcüğü de yanlış!) yasalara, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası andlaşma – sözleşmelere, Anayasaya pek çok bakımlardan aykırıdır. Dileriz, Danıştay hızla, Yönetmelik iptalini gerçekleştirir.
Bu kez AKP bir OHAL KHK’sı ile inatla diretecektir.
Ne yazık ki, Anayasa Mahkememiz kendini yok saydığından, sonrasında iç hukuk yolu yok.
AİHM kapısını çalmak gerekecek.. Zaman alacak elbette hepsi ülkeye yıkım, yitirilen kuşaklar.. Çok yazık çooooooook.. AKP = RTE’yi insafa – vicdana çağırmak bir işe yarar mı acaba??
Hiiiç sanmıyoruz.. Kavgadan hiç kaçmadık diyor Erdoğan tüm öfke patlamasıyla.. Bu ne hınçtır, Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’ne neden bu denli büyük hatta sonsuz alerji duymaktadır?? İşimiz çok zor ama asla teslim olmayacağız..
Zorunlu din dersleri hakkında AİHM’nin verdiği kesinleşmiş birkaç kararı da AKP = RTE ne yazık ki uygulamadı. Bu da sabıka defterinde kocaman bir leke – suç olarak duruyor..
Halkımız; öğrencileri – öğretmenleri – velileri ile bu çağdışı dayatmaya direnecek ve kadük duruma eylemli olarak (fiilen, de facto) düşüreceklerdir. Yapılan; tümü ile illegal, gayrımeşru ve temel insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır.
Okullar yarın açılıyor.. 18+ milyon çocuğumuzun, ülkemizin geleceğidir laik – bilimsel – karma – sorgulayıcı – kamusal eğitim; asla vazgeçmeyeceğiz!
- Bu vahşete direnmek insan hakkı – onuru gereği ödevdir ve sonuna dek meşrudur.
Sevgi ve saygı ile. 17 Eylül 2017, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ulusal Eğitim Derneği Üyesi
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Not : Bizim de üyesi olduğumuz EĞİTİM-İŞ’in TEOG için MEB’na yazdığı yazı..
TEOG_icin_MEB’e_yazi_20.09.2017
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK