Prof. Dr. Mesut PARLAK : Sağlıkta alarm

Sağlıkta alarm!

Prof. Dr. Mesut PARLAK ile ilgili görsel sonucu

Prof. Dr. Mesut PARLAK
SÖZCÜ, 06 Eylül 2017

(AS : Bizim katkımız yazının altında.)

Değerli okurlar; bugün, ülkede sağlık ve hekimlik mesleğinde yaşanan olumsuzlukları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir. Bu konuyu değerli meslektaşım Prof. Dr. Feyza Erkan ile masaya yatırdık. Feyza Hoca’ya sordum; “Hocam sağlıkta ve hekimlikte neler oluyor?” Bakın, Feyza Hoca neler söyledi:

Son yapılan Tıpta Uzmanlık Sınavlarında en başarılı 100 hekim içinde ülkemizin en çok ihtiyacı olan Kalp-Damar, Göğüs ve Beyin Cerrahisi, Kadın Doğum, Kardiyoloji ve Dahiliye gibi dalları seçen hekimlerin olmaması çok dikkat çekici. Açıkça görülmüştür ki, hekimlerimiz artık deri, göz, radyoloji ve fizik tedavi gibi branşları (AS: dalları) tercih ediyor…

İç hastalıklarının komplike (AS: karmaşık) sorunları, bu dala meraklı hekimlerce değil, düşük puan alan ve ilk fırsatta yeniden TUS’a girerek dal değiştirmek isteyen hekimlere kalacaktır.

KOLAY YOLU TERCİH EDİYORLAR ÇÜNKÜ…

Ne yazık ki artık hekimlerimiz, yaşamla ölüm arasındaki çizgide seyreden riskli ameliyatlarla uğraşmak istemiyorlar. Onun yerine hiç komplikasyon riski olamayan hafif hastalıkları, masa başında film veya tetkik sonucu yorumlamayı tercih ediyorlar. Acı olan da; yoğun hasta yükü olan kamu hastanelerini terk ederek, daha az hastanın bakıldığı özel hastaneleri veya vakıf hastanelerini tercih ediyorlar.

Soruyorum; bundan sonra tıbben komplike cerrahi ve dahili hastalıklarla kimler uğraşacak? Bu dallarda yeterli hekim bulunamazsa bunun hesabı kim veya kimlerden sorulacak?

Siyasi iktidar, medya ve halk birlikte hekimlerimizi küstürdüler. Onların büyük özverisini, yoğun emeklerini onurlandıracakları yerde, onları hakaret ve şiddetle karşı karşıya bıraktılar.

BU GERÇEKLER HEP GÖZ ARDI EDİLDİ

Altı yıl süren ağır tıp eğitiminin arkasından gelen uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitiminin ne kadar büyük bir emek gerektirdiğini hiç kimse anlamak istemedi.

Bu ülkenin doğusunda her mesleğe ihtiyaç varken, neden salt hekimlerimizin o bölgeye zorunlu hizmete gönderildiğini hiç kimse sormadı.

Acil servislerde çeşitli olanaksızlıklar içinde insanların acılarını dindirmek için canla, başla nasıl uğraştıklarını hiç kimse takdir etmedi.

Uykusuz ve stresli geçen gecenin sabahında, bazen kahvaltı bile edemeden yine aynı tempoda tam gün çalışmaya devam etmek zorunda olduklarını kimse bilip söylemedi.

Gün ışığı göremeyen ameliyathanelerde, yoğun bakımlarda 16-20 saat ayakta, eğilmekten kambur kaldıklarını, mikrop kaparak hastalandıklarını, hatta öldüklerini kimse yazmadı ve dile getirmedi.

Bunlar yetmezmiş gibi binde bir görülen komplikasyonları bile medya büyük bir yaygara yaparak, hekim hatası olarak kamuoyuna yansıttı.

Toplumda milyonlarca haksız kazanç sağlayanlar baş tacı edilirken, oranı binde biri bulmayan çok az sayıda hekimin serbest piyasada aldığı ücretler söz konusu edildi.

Zamanın Başbakanı ve Sağlık Bakanı ihalelerde yapılan vurgunları görmezken “Hekim Efendi, hastanın cebinden elini çek!” diye demeçler verdiler. Onların emeğinin karşılığını ödemeyerek, onu “performans kazancına” günde 80-100 hasta bakmaya muhtaç ettiler.

Hastanelerdeki kötü yönetimin, hemşire, tıbbı sekreter ve personel açığının, cihaz ve malzeme yokluğunun sorumlusu olarak hekimlerimizi hedef gösterdiler.

HEKİMLERİN DEĞERİNİ BİLİN!

Halkımız da niteliksiz bir hizmetle karşılaşınca, karşısında Başbakan, Sağlık Bakanı, hastane yöneticisini değil, her zamanki gibi yokluklar içinde onun sorunlarına çözüm bulmaya çalışan hekimi gördü, sistemin sorunlarını hiç düşünmeksizin nankörce hekime saldırdı ve hırsını onlardan aldı.

  • Gencecik hekimler, mesleğinin en verimli çağında, daha nice yaşamlar kurtaracakken, acımasızca katledildiler.

Tüm kamu hastanelerinde, acil servislerde hasta ve hasta yakınlarının sözlü ve fiziksel şiddeti, hekimlerimizi artık yaşamlarından bezdirdi. Mesleğinden soğuttu. Öte yandan bu acımasız neo-liberal düzende hekim hatalarından yararlanmak isteyen büyük bir kesim doğdu.

Avukatlar!!

Haklı, haksız davalar açarken, sigorta şirketleri pahalı poliçelerle hekimlerin başına üşüştü.

VE NE YAZIK Kİ, HEKİMLER KÜSTÜ…

Şimdi; hekimlerin değerini bilmeyenler, onları hedef gösterenler, şiddet uygulayanlar acı acı düşünmeliler. Küskün hekimlerin gönlünü nasıl kazanacaklar? Bu küskünlüğe son verip, onları yeniden zorlu, ağır dallara nasıl yönlendirebilecekler?

SON SÖZ: Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır. / Benjamin Disraeli
================================
Dostlar,

Sevgili Mesut abi ve Feyza kardeşimiz çok güzel bir iş yaptılar bu yazı ile.
Kendilerini kutluyorum..
Söyleyecek, yazacak çooooooooooooook şey var.
Elbette biz de epey dertliyiz.
Bu sitede halkı ve ülkemizi soyan neo-liberal sağlık politikaları ile
onların yerli işbirlikçileri çoook yazıldı, belgelerle, rakamlarla ortaya kondu.

Tarikatlar koalisyonu AKP’nin,

Sağlıkta Dönüşüm adlı kökü dışarıda ABD-IMF dayatması yoz politikalarla yerli – yabancı çevrelere on milyarlarca dolar rant aktardığı kezlerce yazıldı..

Neciiiiiiiip mi necip milletimiz / ümmetimiz sistemin sorunlarını hiç düşünmeksizin nankörce hekime saldırdı ve hırsını onlardan aldı
Hekimler hem bu boyutta bedel ödediler hem de acı gerçekleri yazıp – konuşanlar, hekim örgütlerinde savaşım verenler ek olarak infaz edildiler.

Kalleşçe görev şehidi edilen meslektaşlarımız dışında, bir de FETÖ salvosu..
Bunlardan biri de Dr. Hüseyin Demirdizen.. 33. yıllık hekimdi, öğrenciliğinden bilirdik kendisini ve ailesini. Hep kamu görevleri üstlendi, pratisyen hekim olarak çalıştı ve hastasıyla arasına parasal ilişki sokmadı. Emeğini büyük ölçüde İstanbul Tabip Odasına harcadı.. Önceki ay zorla emekli edildi..

Bu çok hatalı politikalarla olumlu bir yere varılmaz. Nitekim son 694 sayılı OHAL KHK’si ile sağlık örgütlenmesinde geri adımlar atıldı. Oysa sağlık politikaları yaz boz tahtası ya da deneme – yanılma alanı olabilir mi?

Sağlık hizmetleri gerçek anlamda stratejik hizmetlerdir ve son derece ciddi ulusal planlamalara dayanması gerekir. AKP ile birlikte çok özetle;

  • YURTTAŞ SAĞLIK HİZMETİ MÜŞTERİSİ – DEVLET SERMAYENİN SOPALI TAHSİLDARI yapıldı; tuzaklı adı da Genel Sağlık Sigortası oldu!

ŞEHİR HASTANELERİ ise sağlıktaki talanın katmerlisi..

Oysa Büyük ATATÜRK,

  • ”.. devlet olma savındaki siyasal kuruluşların EN BİRİNCİ görevi sağlık hizmetleridir..” demişti ve gereğini de yapmıştı..

AKP iktidarı, 15 yılda çok ağır sonuçları ortada olan kökü dışarıda sermaye yanlısı güdümlü sağlık politikalarını daha çok diretmeden terk etmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 11 Eylül 2017, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir