SONER YALÇIN : Güçlüysen haklısındır

SONER YALÇIN

Güçlüysen haklısındır

​İstanbul sokaklarının aydınlatılması amacıyla II. Abdülhamit döneminde havagazı fabrikası kuruldu. Oysa. Havagazı dönemi bitiyor, elektrik dönemi başlıyordu. Ama vesveseli padişah elektrikten çekiniyordu! Fransız, İngiliz ve Alman elektrik şirketleri II. Abdülhamit’ten imtiyaz koparmaya çalışırken, Hollanda’nın Royal Dutch şirketi Sumatra Adası’nda 1890’da petrol buldu. Ve bu şirket, birkaç yıl sonra dünyanın en büyük petrol-gaz devi oldu:
Shell… Bugün yıllık geliri; 234 milyar dolar.

Aynı yıl… Karl Marks’ın Yahudi olan anne tarafından kuzeni olan Gerard Philips, Hollanda’nın Eindhoven şehrinde ampuller ve bazı elektrikli aletler üreten bir şirket kurdu. Bu şirketin adı bugün 60 ülkede faaliyet gösteren Philips… Yıllık geliri, 30 milyar Euro. 

Bugün AKP iktidarı Hollanda’ya ağır sözler sarf ederken, İstanbul’un en değerli caddelerinden Nispetiye’de ING Bank yeni şubesini açmaya hazırlanıyordu. II. Abdülhamit elektrikten korkarken, ING Group, Hollanda’da yangın sigorta şirketini,1845’te kurmuştu! Bugün yıllık 150 milyar dolar gelirle dünyanın en büyük bankalarından biri olan ING Bank, AKP döneminde OYK Bankası’nı satın alarak Türkiye’ye girdi. Diğer Hollanda şirketleri; (yıllık geliri 54 milyar Euro) Unilever ya da (yıllık geliri 8.5 milyar dolar) C&A‘yı vb. yazmama gerek var mı?
Daha geçen hafta… Shell’in Afrika’da faaliyet gösteren Vivo Energy şirketi, Türkiye’nin
en büyük yakıt deposu Petrol Ofisi’ni 1.4 milyar dolara satın aldı. Şunu demek istiyorum…

İŞİN ÖZÜ ŞU :

Öyle sık sık… “Ulu Hakan” denilerek maalesef büyük padişah olunmuyor! Hollanda Kraliçesi Wilhelmina adını duydunuz mu? Sanmam. 58 yıl ülkeyi yönetti. Shell‘den Philips‘e Hollanda’nın dünya devi endüstriyel şirketleri O’nun döneminde faaliyete geçti.
Peki… II. Abdülhamit’ten bize ne kaldı? Aslında ekonomiyle yakından ilgiliydi; şehzadeliği döneminde “çorbacı” dediği Rum banker Zarifi sayesinde borsadan epey para kazandı.
Kişisel servetini hep büyütürken Osmanlı maliyesini bir türlü geliştiremedi. Bunun temel sebebi; kişisel kuruntuları-kuşkuları iktisadi gelişmenin önündeki en büyük engeldi. Dönemindeki kapitalist gelişme potansiyellerine soğuk baktı. Öyle ki… Anonim şirketleri, ülke gelişmesinin değil, padişaha karşı menfi düşüncelerin geliştirileceği yerler olarak gördü! Evet. Özgürlüğün, olmadığı yerde iktisadi gelişme olmaz. Gel de anlat! Kuşkusuz… II. Abdülhamit, Tanzimat Batıcılığı ile gelen dayatmalara karşı koyamadı. Okullar açmak zorunda kaldı. Çünkü, Batı sermayesi Osmanlı’da işlerini yaptıracağı/hizmetler için okuma-yazma bilen “kalifiye” elemana muhtaçtı. (Tanzimat’tan önce 2 milyon olan memur sayısı, II. Abdülhamit’in son döneminde
3,5 milyona kadar ulaştı!) 

Keza yine pek övülen demiryolları da bu sömürge politikalarının bir sonucuydu. Avrupa’dan gelen ithal ürünler ve Avrupa’ya gidecek hammadde kaynakları deve sırtında taşınamazdı. “Avrupa basını neden II. Abdülhamit’e tepki gösterdi” deniyor. Çünkü, Osmanlı ticaretini İngiliz ve Fransızlardan alıp Almanlara verdi! Hepsi bu. Kimilerinin pek övündüğü II. Abdülhamit’in “Pan-İslamizm” politikası da İngilizleri ve Fransızları sömürgelerinde sıkıştırmayı amaçlayan Alman stratejisinin ürünüydü! Konuyu dağıttık. Sadede geleyim…

ATARLANMAN KİME?

Esip gürlemen kime arkadaş?… Gücün ne arkadaş?… 17 milyon nüfuslu Hollanda‘nın yıllık ihracatı 477 milyar dolar. 80 milyonluk Türkiye’nin ihracatı 143 milyar dolar! Üçte biri bile değilsin! Almanya’yı hiç yazmayayım, moralin bozulur… Yani arkadaş! 1 Euro 4 TL’yi geçmişken senin kafa tutmanı kim umursar? 1 dolar 4 TL’ye yaklaşmış iken; yok Rakka imiş, yok Musul imiş seni kim dikkate alır?

Borç batağına saplanmışsın hala dikleniyorsun! 
Elinizdeki tek koz, Mehmetçik! Başka ne var arkadaş?
Hamaset edebiyatı dışında ne var? Bu toprakların kaderi hiç mi değişmez?
Örneğin… Yıl, 1897. Osmanlı bir ay sonunda Yunan Ordusu’nu perişan etti. Sadrazam Halil Rıfat Paşa, Atina’ya yürünmesi için II. Abdülhamit’ten izin istedi. Devreye Avrupa girdi.
II. Abdülhamit orduyu geri çekti. Ve masada kaybedilen Girit’e özerklik veren sulh anlaşmasını imza attırdı! Abdülhamit’e geri adım attıran neydi?
Ne demişti Napolyon; “para… para… para…” Yani… Güçlü isen haklısındır!
Türkiye cari açığı bu derece vahim halde iken, bağırıp çağırmanı/artistlik yapmanı
kim takar arkadaş?

Bütün meselenizin “evet” oylarını artırmak olduğunu bilmeyen var mı?

AKP’li arkadaş! Bu krizden beslenen siyaset anlayışından hala yorulmadın mı?
Bu topraklarda sürekli laf üretilmesinden bıkmadın mı? Yazık değil mi ülkemize??
(SÖZCÜ, 15.03.2017)
============================
Kalemine sağlık araştırmacı – gazeteci Sn. Soner Polat’ın..

Sevgi ve saygı ile. 17 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir