Atatürk’ün hatırasına hakaret etti;
3 yıl 9 ay hapis cezası aldı!
DHA, 20 Mayıs 2015
Kendisine ait internet sitesinde Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle
“Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçlamasıyla yargılanan kişiye
3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.
“YAYINLARIN ARKASINDAYIM”
Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanık Tuncay Tokay (34) suçlamaları
kabul etmediğini belirterek,
“Sitemde yaptığım yayınların arkasındayım. Benim söylediğim, paylaştığım yazı ve sözler sadece kaynaklardan edindiklerimi paylaşmaktan ibarettir. Türk Tarih Kurumu‘nun yayınlarından Rıza Nur‘un kitaplarından yapılmış alıntılardır” dedi.
AĞIR VE AŞAĞILAYICI: 3 YIL 9 AY HAPİS CEZASI
Mahkeme, sanık Tuncay Tokay’ın “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Mahkeme ceza kararının gerekçesinde ise
Tokay’ın kendisine ait 3 internet sitesinde Atatürk aleyhine hakaret içeren yazılar yazdığını, Cumhuriyet’in kurucusu olan Atatürk’ün hatırasına ağır, alenen, zincirleme bir şekilde hakaret edildiğini ifade etti. Mahkeme, gerekçeli kararında yazıların kendisine ait olmadığı yönünde Tokay’ın savunma yaptığını ancak yazıları paylaşmakla sanığın da hakaret eylemine katıldığı kanısına varıldığını belirtti. Kullanılan söz ve yazıların ağır ve aşağılayıcı olduğunu kaydeden mahkeme ayrıca Tokay’ın, kamu görevlerini üstlenmekten, seçme ve seçilme haklarını kullanmaktan hapis cezasını tamamlayana kadar yoksun bırakılmasına hükmetti.
İDDİANAMEDEN
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Tuncay Tokay’ın kendisine ait 3 internet sitesinde 2013 yılının Mayıs ayında yazdığı yazılara yer verildi.
Tokay’ın yazılar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Atatürk’e zincirleme bir biçimde basın yayın yoluyla ve alenen hakaret ettiği belirtilen iddianamede 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun uyarınca “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçlamasıyla 2 yıl 3 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemiyle
Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı.
=========================================
Dostlar,
Yüce ATATÜRK de eleştirilebilir kuşkusuz.
Bunun için ilk koşul, Atatark’ü yapıp ettikleriyle bir bütün olarak devrinlemesine kavramaktır.
Örneğin Büyük SÖYLEV’i (NUTUK’u) dikkatle okuyacak, karşı belgeniz varss koyacaksınız.
2. olarak terbiyeli olmak, adam olmak gerekir.
3. Kin ve intikam kusarak, kör nefret duygularıyla nesnel eleştiri olmaz.
4. Hakaret kimseye birşey kazandırmaz; “kem söz sahibinindir” sözü büyük atasözüdür.
5. Müslüman iseniz, inanıyor iseniz kul hakkı yemeyeceksiniz;
Allah bile kendine kul hakkını bağışlamayı çok görmüştür..
Kanıta dayalı görüşlerinizi yazınız; yanıtlayalım, efendi efendi konuşalım.
Şunu da ekleyelim; ortada düşman işgalini kaldıran ve bize bir vatan bağışlayan – devlet kuran adamın adıdıdır.
Atatürk’ün eylemi ve başarısı evrensel, muazzam ve somut olarak ortadadadır.
Sayısız yabancı bilim insanı takdir ve teslim etmektedir bu tarihsel olguyu.
Bugüne dek hiçbir ciddi eleştiri getiremediniz.
Örn. Bandırma vapurunu nerdeyse transatlantik yaptınız ama 1878 yapımı, 42 yaşında idi.
40 m dolayında uzunluğu vardı. 3 kez batmış ve yüzdürülmüştü, pusulası da biraz bozuktu.
Mustafa Kemal’i Vahdettin yolladı... dediniz.. 19 Mayıs’tan 22 gün sonra 8 Haziran’da
neden İngiliz talimatıyla geri çağırdı. Dönmeyince de idam fermanı verdi Vahdettin!
Niye, İngilizlerin beklentisi olan Rum çetelerinin korunması için Türklerin silahsızlandırmasını yapmadığı için..
23 Nisan bayramının coşkusunu örtmek için Kutulu Doğum Haftası uydurdunuz..
Peygamberin belli bile olmayan doğum gününü bu haftaya denk düşürdünüz ve 1 doğum günü ile yetinmeyip 1 haftaya yaydınız.. Hiç utanmadan, Hicri takvim gereği her yıl bu haftanın
11 gün daha erken gelmesi gerekirken (Kurban ve Ramazan gibi!) sabitlediniz..
Daha hangi akıl dışı saçmalıklarınızı yazalım??
Dolayısıyla bu saçmalıklarınıza ayıracak çok zamanımız da yok..
Ciddi olun arkadaşlar ciddi..
Müslüman olun efendiler müslüman; kul hakkı yeneyin, iftira – çamur atmayın, bühtan etmeyin; büyük günah işliyorsunuz..
Allah sizleri ıslah etsin; kendinizi ve masum yığınları Allah ile aldatmak gibi bir
günah-ı kebirden korusun!
Sevgi ve saygı ile.
20 Mayıs 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Atatürk’e hakaret edene ceza verebilen yargıçlarımız kaldıysa, umutsuz olmak için neden yoktur. æ
Hiç açıp baktınız mı gösterilen kaynaklara acaba? Eğer gerçekten kaynakları inceleseydiniz yüce diye bahsettiğiniz insanın gerçek vasıflarını öğrenebilirdiniz. Kaynaklara bakmadan o kaynakları aktaran kimselere bu şekilde tepki göstermek ülkemizin okumuş insanlarına yakışmıyor. Evet, müslüman iseniz Hazreti Allah’tan daha yüce bir zâtın olmadığını ve onun en sevdiği kulundan daha faziletli birinin olmadığını bilirsiniz. Ama bunun yerine kâinâtın yaratıcısının yasak ettiği işleri alenen yapan bir kimseye yüce deyip, onun sevgili kulu için, onu zikretmek için hem hicri takvimde hem diğer takvimlerde yapılan etkinlikleri hoş görmüyorsunuz. Beyefendi, evet hicri takvime göre zaten kandiller geri geliyor, aynı zamanda diğer takvimlerde de Peygamberimizin mevlütlerinin yılın o vakte gelen günleri de kutlu doğum haftası olarak geçiyor. Bu ayrımı yapabilecek seviyede olacağınızı düşünüyorum. Kendimden örnek vereyim, ben miladi mart ayında doğmuş iken, hicri olarak şevval ayında dünyaya geldim. Dolayısıyla mart ayında da doğduğum gün, şevval ayında da doğduğum gün var. Hicri takvim dolayısıyla şevval ayı miladi takvimin farklı zamanlarına denk geliyor. Bunlar akıl dışı şeyler değil, çok basit bir düşünce ile anlaşılabilecek şeyler. Kaldı ki sizler bizlere nazaran yıllarını eğitime adamış insanlarsınız. Bu dediğinizi cahil bir insan söylese idi anlardım. Ama aydın bir kimsenin bunları söylemesini insan kasıtlı yapılmış hareket olarak görüyor.
Müslüman olmak lazım efendiler. Sahte, samimiyetsiz müslüman değil. Allah’ın emir ve yasaklarını bilen, ona itaat eden müslüman olmak lazım. Allah’ı seven Allah’a itaat eder. Allah’ın sevdiklerini Allah için sever, sevmediklerini de Allah için sevmez.
Değerli Furkan Yeşilyurt,
Sitemize ilginiz için teşekkür ederiz.
Uygar kalan her tartışmaya saygılıyız.
Ancak siz tartışmıyor; inançlarınızı öne sürüyor hatta dayatıyorsunuz..
İnançların tartışılacak yanı yoktur.. Adı üstünde “inançtır” ve siz “ona inanmaktasınızdır..”
Tartışmaya açık değilsinizdir, onlar sizin dokunulmaz kutsallarınızdır..
Hatta kutsal kaynaklar ortaklaşa; “sorgulamadan, şeksiz- şüphesiz iman edeceksiniz” buyurur ve daha baştan aklınızı tutsak alır.
Size sorgulama ve aklınızı kullanma olanağı vermez..
Sizin ve sizin gibi düşünen (?), daha doğrusu “davranan” kardeşlerimizin öncelikle bu açmazlarıyla yüzleşmesi gerekir.
Alman düşünür İmmanuel KANT feryat ediyordu : “SAPERE AUDE! SAPERE AUDE! SAPERE AUDE!”
“Aklını kullan, aklını farket, aklın olduğunun farkına var.. Kendi aklını kullanma cesaret göster..”
“Ne var ki; Subay ‘Düşünme eğitimini yap’, Maliyeci ‘Düşünme vergini öde’, dinci / din adamı ‘Düşünme – sorgulama itaat er..’ diyor..”
Sizinle neyi tartışacağız.. İnancınızı daha en baştan dayatıyorsunuz : “Müslman olmak gerekir..”
Dünya nüfüsunun % 80’i Müslüman değil.. Ne buyurulur??
En akıllı – doğru.. siz mi düşünüyorsunuz??
Sevgi ve saygı ile.
25 Mayıs 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Siz yazınızda müslüman olun diyordunuz, o halde bunu lafta söylediniz. Çünkü müslüman olmanın şartları bellidir, Allah ve Rasûlüne itaattir, teslimiyettir. Biz aklımızı kullanmıyor değiliz, kullanıyoruz. Şu alemin varlığı, alemdeki düzen ve intizamın devamlılığı düşünülünce aklımız bizi bu mükemmeliyetin tesadüfen var olmadığına götürüyor. Peygamberler de peygamber olduklarının kanıtlanması için mucizeler ile gönderilmiştir. Bu mucizeleri görüp inandıktan sonra, aklen ve kalben kabul ettikten sonra, o peygamberin getirdiği ve tebliğ ettiği şeyleri akıl ile sorgulamak gereksiz olur. Tabi ki aklın alabileceği şeyler vardır, ama aklın idrak edemeyeceği şeyler de bulunmaktadır. Akıl her şeyi anlamaya ve idrak etmeye kabiliyetli değildir. Beni “tartışmaya açık değil” olarak görüyor olabilirsiniz. Oysa ki ben kendi re’y ve görüşümü değil, dinimizin delillerini sunmak isterdim. Böylece yukarıda paylaştığınız gibi sıradan insanların aciz fikirlerini değil, kâinâtın yaratıcısının hükümlerini dikkate alırdınız. Zaten ayet-i kerime ve hadis-i şerifleri kabul ettiğimizde tartışmaya mahal de kalmaz. Ayet-i kerimeye karşı çıkan bir insan kafir olur. Bana inançlarınıza körü körüne bağlı olduğunuz için siz tarışmaya açık değilsiniz, önce bunları aşmanız gerekir diyorsunuz. Yani bana haşa Allah’a inanmayı bırakın, ondan sonra tartışalım diyorsunuz. Zaten delilleri dikkate alsaydınız haberi yayınlarken kaynakların doğruluğunu gözetir, hakaret ile suçlanan kimsenin ifadesindeki güveni, ve kaynaklardan ne kadar emin olduğunu görürdünüz. Zaten müslüman bir kimsenin örnek alacağı mükemmel insan, insanlığın efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ve efendimizden sonra efendimizin sünnetine uyanlardır. Sizin örnek aldığınız kimseler farklı ise insanların akıllarını ve imanlarını bulandırmayı bırakın. Eğer müslüman iseniz gerçekten müslüman gibi hareket edin. Eğer değilseniz de müslüman olun diyerek, sanki müslümanların tarafındaymış gibi gözüküp de ne olduğu belli olmayan fikirleri müslümanlara aşılamayın.
Kafirlerden çok münafıklar azap olunacaklardır. Çünkü onlar müslüman gözüktükleri halde gizliden gizliye onlara zarar verenlerdir. Zaten müslümanlar hep bunlardan dolayı zarar görmüşler.
Ama müslümanlar için korkuya gerek yok. Müslüman milleti aldatan, onların dini değerleriyle alay eden, hafife alan, en olmadık şekilde onlara zarar veren o sabetayistlerin yaptıkları gün yüzüne çıkacaktır. İşte o zaman korkması gerekenler o sabetayisler olacaklar. Çünkü onların müslümanlara yaptıkları unutulmadı, onları nasıl dinlerinden uzaklaştırdıkları unutulmadı. Sandıkları gibi de müslümanlar bundan gafil değiller. O gün geldiği vakit nereye kaçacaklarını şaşıracaklar. Zaten bu dünyada kaçsalar ahirette kurulacak o mahkemeden kaçamayacaklar. Tarihini müslüman evladına yanlış anlatmanın, ecdadını kendisine kötü göstermenin ve dininden, peygamberlerinden uzaklaştırmanın cezasını akıl dahi edemeyecekleri şekilde çekecekler.
Bu arada dünya nüfusunun çoğunluğu ile bir şey da yazmışsınız, buyrun size bununla ilgili bir alıntı göstereyim
“İnsanların çoğu kâfirdir (Nahl, 83)
İnsanların çoğu yoldan çıkmıştır (Mâide, 49)
İnsanların çoğu muşriktir (Rûm, 42)
İnsanların çoğu inkarcıdır (İsrâ, 89)
İnsanların çoğu Allâh’ın Âyetlerinden habersizdir (Yûnus, 92)
İnsanların çoğu Allâh’a şukretmez (Bakara, 243)
İnsanların çoğu zanna uyar (Yûnus 36)
İnsanların çoğu nankördür (Furkân, 50)
İnsanların çoğu yalancıdır (Şuarâ, 223)
İnsanların çoğu iman etmez (Bakara, 100)
İnsanların çoğu Allâh’a ortak koşar (Yûsuf 106)
İnsanların çoğu gerçeklerden hoşlanmaz (Zuhruf, 78)
İnsanların çoğu Kur’andan yüz çevirdi (Fussilet, 4)
İnsanların çoğu düşünmez (Mâide, 103)
İnsanların çoğu Allâh’ın ölüleri dirilteceğini bilmez (Nahl, 38)
İnsanların çoğu kiyamete iman etmez (Mu’min, 59)
İnsanların çoğu Allâh’ın mucize yaratabileceğini bilmez (En’âm, 37)
İnsanların çoğu rızkı Allâh’ın verdiğini bilmez (Sebe, 36)
İnsanların çoğu doğru hayat tarzının Allâh’a teslim olmak olduğunu bilmez (Rûm, 30)
Çoğunluk haklı değildir ve çoğunluğun haklı oluşuna dayanan sistemler sizi dünya ve ahiret saadetine götürmez.”