ADD Seçimli Genel Kurulu – 2014
Dostlar,
ADD seçimli Genel Kurulu 7-8 Haziran 2014 günlerinde
Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yapılacak..
Genel Merkezin yazısı jpg biçiminde aşağıda..
ADD’nin kuruluşunun 25. yılı ve 13. Genel Kurul.. (seçimli)
Dile kolay.. 19 mayıs 1989’dan bugünlere çeyrek yüzyıl..
ADD’de,
ATATÜRK DEVRİMLERİ = AYDINLANMA = ÇAĞDAŞLAŞMA = ADAM OLMA
uğruna savaşım veren nice öncü aydınımızı karanlık cinayetlere kurban verdik..
Nicemiz bu kavgada yaşamının en güzel 25 yılını tüketti, yaşlandı, ap-ak saçlı oldu.
(Biz, kuruluşun 4. yılında 1993’te Edirne ADD’yi kurarak, yöneterek.. üye olduk.)
Sanırız 2 liste çıkacak..
Şimdiki Genel Başkan Sn. Tansel Çölaşan üst üste 2 dönem yani 4 yıl bu görevi üstlendi.
Geleneğimizde 3. dönem yok!.
2+2 = 4 yıl oldukça uzun bir süre.
Dileriz centilmenlik bozulmasın ve yepyeni kadrolar ama ADD mutfağından
hatta fırınından yetişmiş arkadaşlarımız bayrağı devralsınlar, atalet aşılsın.
Sanırız Sn. Bayan Çölaşan yaş olarak da oldukça ilerledi (1943 doğumlu)
ve bilindiği üzere –şifa dileriz– önemli sağlık sorunları da var..
Oysa Türkiye son derece zor bir dönemeçte..
Dinamik ve moda deyişiyle 7/24 koşturacak -daha genç- kadrolara gereksinim var.
Bu tür üst görevleri yapanlar, Örgütümüz için son derece değerli danışılacak insanlardır.
Kendilerinden, aktif görev sonrası da her zaman yararlanılmalıdır.
Kuşkusuz, Genel Kurulun sağduyulu ve sorumlu delegeleri takdirlerini
yetkinlikle kullanacaktır,
Bizim, çok kıdemli bir örgüt emekçisi olarak (2004-6 arası 1 dönem de
Genel Başkan Yardımcılığı – Vekilliği yapmış olarak) önerimiz bu yöndedir.
Ayrıca son 2 dönemde Sn. Çölaşan’ın 4 yıl önce bizzat çağrısıyla Genel Merkezin
Bilim-Danışma ve Yazı Kurullarında görev aldık (var gücümüzle çalışmak istedik ama üzülerek belirtelim ki; bizden kaynaklandığını hiç ama hiç sanmadığımız nedenlerle bu Kurullarda özlediğimiz düzeyde hizmet veremedik, hatta 2. Kuruldan istifa etmek zorunda kaldık..) .. Bu dönem biz, hiçbir kurula aday değiliz..
Göreve gelecek dava arkadaşlarımızın bizden istekleri olursa emir sayarız.
Hepimize kolay gelsin..
Sevgi ve saygı ile.
02 Haziran 2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
ADD Çankaya Şubesi Delegesi
www.ahmetsaltik.net
ADD taş kırılan kerpiç kesilen bir yer değildir. Sevgili kardeşim Ayhan Filazi SOL CEPHE Örgütlenmesinde yer almış 6 arkadaşımızı da yanına almış yardan aşağı atmak için çalışma başlatmıştır.SOL CEPHE, TKP’nin örgütlediği PKK’nın da içinde yer aldığı bir yapılanmadır.Atatürk ilkeleri yeniden yorumlanmalıdır, günümüze cevap vermemektedir, milliyetçilik şovenizmdir diyor. Bu kardeşimin yaşı 18 olsa başımıza neler getireceğini tahmin bile edemiyorum. Sevgili kardeşim Ömer, Küçük kurultayımızda gençliğinde verdiği heyecanla, Vatan Emek Cumhuriyet birlikteliği içinden çıkalım diyor.AD tarihinde en kalabalık kitlelerle eylemler gerçekleştirdi. Bu birliktelikte CHP, MHP, TGB, İP ve elinde bayrak dilinde vatan diyenlerin hepsi var. Yılmaz Dikbaş kardeşimiz, milletimize eline silahlarınızı alın ADD’yi Amerikanın elinden kurtarın yıkın çağrıları yapmaktadır.Bu oluşumu da desteklemektedir. Sende başka bir söylem tutturmuşsun yöneticilerimiz genç olsun genç olsun. Kolay gelsin.
Sayın Mehmet Pınar,
Size hiç “sen” diye seslendiğimi anımsamıyorum??..Sevgi ve saygı ile.
2.6.14, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Sol Cephe sorunu hala çok anlaşılamayan ve kafa karşılıklarına sebep olan bir sorundur.
Her şey eleştirilebilir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak doğrudan bir yapıya karşı suçlama yöneltmek için
elinizde çok ciddi verilerin olması gerekir. Sol Cephe’nin PKK denen bölücü örgüt ile ilişkisi olduğu çok ciddi bir iddiadır.
İddianın ötesinde iftiradır. Türkiye sosyalist solu 40 yıldır Kürt hareketi ile dolaylı ya da doğrudan bir ilişki içine girmiştir bu doğru.
Bugün Kemalist ya da ulusalcı muhalefetin içinde bulunan Aydınlık geleneğinin de Kürt hareketi ile hatta PKK ile zamanında kurmuş olduğu
birtakım ilişkiler de hepimizin bilgisinde. Fakat bugün ne Aydınlık geleneğini ne de Sol Cephe’yi PKK ile ilişkilendirmek
mantıklı da değildir bunun ötesinde bilimsel de değildir. Böylesine ağır bir iddiayı ortaya atmak için elinizde çok ciddi kanıtlar olması gerekir.
Sol Cephe’nin kendi içinde yaptığı PKK tartışmalarına tanık olmanız gerekir. Sol Cephe’den yönetici konumunda olan özellikle
TKP yöneticisi olan insanlarla doğrudan temas kurmuş olmanız gerekir. Metin Çulhaoğlu, Kemal Okuyan, Ali Rıza Aydın ve Erhan Nalçacı gibi
adlarla bu konuyu yüz yüze görüşmüş birisi olarak, çok daha net verilere sahibim. PKK ve ona yakın yapıların TKP için “faşist””ulusalcı”,
“Türkiye Kemalist Partisi” gibi suçlamalarını sosyal medyadan izlemeyenler, üniversitelerde PKK uzantısı olan yapılar ile
TKP’li gençler arasında çıkan kavgaları, TKP’lilerin ulusalcı oldukları gerekçesiyle doğrudan hedef gösterildiğini bilmeyenler,
Sol cephe ile ilgili biraz daha dikkatli yorum yapmalıdırlar.
Parti programından ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını çıkaran bir partiye bu itham oldukça ağırdır.
Başka bir konu olan Atatürk devrimlerine olan tavırları ise maalesef yine bilinenlerden oldukça uzaktır.
TKP’nin 1923 değerlendirmesi Kemal Okuyan’ın deyimiyle nereden bakarsanız bakın sol bir devrimdir şeklindedir.
1923’ün ilerici-devrimci mirasını sahiplenerek sosyalizme doğru hedef seçmiş bir anlayışın 27 Mayıs (AS: 1960) sonrasında
bizi biz yapan tüm aktörlerde görebilirsiniz. Yön Dergisi (Muammer Aksoy da içindedir), Mehmet Ali Aybar ve TİP, Mihri Belli,
Perinçek ve MDD, Deniz Gezmiş Mahir Çayan ve tüm 68 kuşağı aynı ilkeden hareket ederek bizlerin geleneğini oluşturmaktadırlar.
Kemalizmin yenilenme ihtiyacı bugün bizlerin temel gereksinimi olup bu tavır hiçbir zaman Mustafa Kemal’i özünden koparmak anlamında değildir.
1923’ten esin alan, onu içselleştirmiş tüm yurtseverlerin bir arada olması elzemdir. Bu bir görevdir. 2002 öncesinin yağma-talan düzeninin temsilcilerinden, NATO’cu generallerden, Amerikan kaynaklı sözde Atatürkçü Batıcılardan, özelleştiRmeci prenslerden rahatsız olmayanlar
önce bunları sorgulasın, sonra oturup Sol Cephe’yi konuşalım. Bizim sorunlarımız çok daha büyük ve derin.
Sol Cephe TKP’nin yurtsever tavrı bugünün bir gerçeğidir.
Önemli olan tüm yurtseverlerle işbirliği yollarını aramaktır.
Saygılarımla.
ÖMER ATAGENÇ
Sevgili Atagenç,
Sevgili ATA’nın genci!
Teşekkür ederiz tartışmaya kapsamlı ve nitelikli katkı için..
Dileriz sizin kuşağınız diyalog kapılarını sonuna dek açık tutacaktır..
Bizim kuşağımız hem gelenek hem deneyim eksikliği hem de konjektürel nedenlerle bu bağlamda çok başarılı olamadı.
Ayrıca kesimleri AYRIŞTIRICI sabotajla öyle çok ve öyle ağır oldu ki..
Bu sonki eminim pek bilinçli idi..
Sürdüreceklerdir, sürdürmeye çabalayacaklardır düşmanlaştırıcı her oyunu..
Hepsinin üstünde bir sorumluluk bilinci ve makro bakış önemli.
Bilimsel akılcılık ve hoşgörüden kopmamak üzere..
Sevgi ve saygı ile.
15 Temmuz 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Kendine CHP içinde yer bulamayan sözde solcuların ADD yi maşa olarak kullanmalarına karşı duran yiğit gençlerimize selam olsun. Mehmet Pınar hocam sizin hafızanız balık hafızasına dönmüş. Olayları laptop unuza kaydedip arasıra geçmişi hatırlayın. Laptopu sadece o gün aklınıza gelenleri yazıp , mail atmakta kullanmayın.
Sayin hocam o gun bu durumu 2 kez kursuden genel kurula,1kez de yerimden bizzat size acikladim.Siz mutlu olun diye ne eksik ne fazla oldugu gibi aktariyorum kayitlari mevcuttur. “Bizler Genelmerkez genclikkollar olarak genelbaskana,sube genclikkollari olarak sube baskanlarimiza bagli gencleriz.Bu nedenle alinan kararlara orgut bilinci geregi harfiyen uymakla yukumluyuz.Genelbaskanimizin buyuk cabasi ve onculugunde kurulan Vatan Emek Cumhuriyet Birlikteligi de bu anlamda gorev alanimizdir.Ancak hic bir il ve ilce temsilciligi olmamamasina ragmen ozel gunlerde ADD Genclerinin genelmerkez ve sube yoneticilerinin baskisiyla İP ve TGB ile ortak hareket etmeye zorlanmasini bu orgutun kendi oz evlatlari kabul etmeyecektir.Bunu burdan bildiriyorum.” Ogun ititaz ve muhalefete ayirdiginiz zamani bizi anlamaya ya da her ay gunlugunuzu yazmaya ayirdiginiz zamani dinlemeye ayirsaniz bu yanlis anlasilmalar olmazdi diye tahmin ediyorum.Ayrica sizin gibi bir arastirmacinin lugatinde “Kusura bakma ben seni yanlis anlamisim.” şablonunun olduguna inaniyorum.Saygilarimla
Türkiye’de Osmanlı’dan beş yüz, Alevilikten bin yıl gerideki Emevi Hilafeti Türkçe ve Türkleştirilerek yeniden kurulmuştur… Türkiye’nin ne aydınlanmayla, ne çağdaşlaşmayla, ne adam olmayla, ne devrimlerle bir ilgisi olmuştur.
Sünni Din Adamları üzerinde kontrol makamı olan bir kişilik Halifelik kaldırılmış; yerine YÜZ BİNLERCE KİŞİLİK HALİFELİK ÖRGÜTÜ KURULMUŞTUR.
Ama ADD, herkesi aptal yerine koyarak, Sünni Yezitçi Türk Emevi Hilafetiyle; çağdaşlaşma, aydınlanma, devrim ve adam olma hayali kurmamızı istemiştir.
Bu nedenle, ADD; gerçek bir düşünce kulübü olamamış… Düşünerek kafalarını yormayan etiket ve rütbe sahiplerinin emeklilik döneminin meşgalesi olabilmiştir.
Akıl ve bilim, ADD’nin en kısa zamanda kapanmasını, yerine; yararlı bir fikir kulübünün kurulmasını gerektirir…
Rıza bey,
Malatya ADD’ye üye olup oranın eksik aklını toparlamaya, 63 yaşınızla da yaş ortalamasını düşürmeye (!) ne dersiniz??
Sevgi ve saygı ile.
15 Temmuz 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Evet… Ahmet Bey,
Osmanlı’dan beş yüz yıl, Alevilik’ten bin yıl geri Sünni Yezitçi Türk Emevi Hilafetini, aydınlanma, çağdaşlık, devrim, adam olmak diye yutturmaktan vazgeçmelisiniz!.. Ama Atatürkçü Düşüncesizlik Derneğine de bu yakışır…