IŞIKLI’NIN SÖNMEYEN IŞIĞI


IŞIKLI’NIN SÖNMEYEN IŞIĞI

portresi

 

Suay Karaman

Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD)
Genel Sekreteri

 

Tüm Öğretim Elemanları Derneği Kurucusu ve Genel Başkanı, sevgili hocamız
Sayın Prof. Dr. Alpaslan Işıklı’yı 13 Temmuz 2013 Cumartesi günü, 73 yaşında kaybettik. Yeri doldurulamayacak bu ölüm karşısında, acımız çok büyüktür.

17 Aralık 1940 tarihinde Amasya’da doğan Işıklı, başarılı bir öğrencilik döneminden sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olarak, akademisyenliğe başladı.
Tıpkı öğrenciliği gibi, akademik yaşamı da başarılarla dolu olan Prof. Dr. Işıklı,
her zaman en iyiyi ve en gerçeği bulmak için yılmadan çalışan ve üreten bir
bilim insanıydı.

12 Eylül darbesinin ardından, önce tutuklanan, sonra 1983 yılında sıkıyönetim tarafından görevine son verilen Işıklı, 1402’lik olarak, yaklaşık altı yıl üniversite dışında kaldı. 1989 yılında İdare Mahkemesi ve Danıştay kararıyla yeniden akademisyenliğe döndü. 1990-1994 yıllarında Mülkiyeliler Birliği’nin, 1995-1997 yıllarında Öğretim Üyeleri Derneği’nin başkanlığını yaptı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından
YÖK üyeliğine atanarak, 2001-2005 arasında bu görevde bulundu. 2006-2010  arasında Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
2006 yılından beri TÜMÖD Genel Başkanlığı görevini yürüten Prof. Işıklı, başarının hep örgütlü çalışmanın sonucu olacağına inanan saygın bir bilim insanıydı.

Ulusal ve uluslararası sendikacılık hareketleri, toplu iş hukuku, sosyal politika,
çalışma ekonomisi, toplumsal kuram ve ideolojiler, sosyoloji, siyaset bilimi, devrim tarihi gibi konularda müthiş bir birikime sahip olan ve konferanslarıyla bizleri aydınlatan
Prof. Işıklı, yazdığı birbirinden değerli kitaplarıyla da bizleri aydınlatma görevini sürdürecektir.

1977 yılında tanıştığım Alpaslan hocamla, özellikle 2006 yılında yapılan TÜMÖD kongresinde, Alpaslan hocamın Genel Başkan, benim Genel Sekreter olmam sonrasında, hemen her gün görüşmeye başladık. TÜMÖD ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nde birlikte yakın çalışmamız, Alpaslan hocamın büyük bir sorumluluk duygusuyla, yorulmak bilmeyen bir enerjiyle, kararlı ve dik duruşuyla yaptığı eylemler, tüm yurtseverlerde büyük bir övgü uyandırmıştır.

14 Nisan 2007 tarihinde Ankara’da ve 13 Mayıs 2007 tarihinde İzmir’de yapılan Cumhuriyet Mitinglerindeki konuşması ve coşkusu bambaşkaydı. Birlikte katıldığımız sayısız paneldeki söylemleri, her zaman yeni ufuklar açan nitelikteydi.

Kemalizm’in ilkelerinin özümsenmesinde ve
bizi yutmak isteyen emperyalizmin kavranmasında bizlere sürekli yol göstericiydi.

Prof. Işıklı, Atatürkçü Düşünce Derneği’nde yönetimde olduğu dönemde,
Ergenekon İddianamesi’nde geçen “Atatürk’ün dahi Ergenekon’un tarikatvari, dini yapısı içinde olduğu, ancak açıklanma zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği” şeklindeki sözler üzerine, Atatürk’e hakaret eden savcılara tazminat davası açan
iki cesur ve yürekli kişiden biriydi.

Alpaslan hocamla en son 2 Mart 2013 tarihinde Isparta Ulusal Güçbirliği’nin düzenlediği “Devrim Yasaları ve Yok Edilme Süreci” adlı söyleşide birlikte olduk. Birlikte katıldığımız panellerde önce Alpaslan hocam konuşur, ardından ben konuşurdum. Ancak Alpaslan hoca ile birlikte konuşmak hem çok zordu, hem de
çok zevkliydi. Zordu, çünkü Alpaslan hocam kısa sürede konu ile ilgili anlatacak her şeyi söyler, başka söyleyecek söz bırakmazdı. Zevkliydi, çünkü Alpaslan hocamın
her konuşmasından yeni bir şeyler öğrenmek olanağı vardı.

Ulusal bilincin geliştirilmesi ve Kemalist ilkelerin öğretilmesi için aynı kulvarda birlikte mücadele ettiğimiz sevgili Alpaslan hocamızdan daha öğreneceğimiz pek çok şey vardı. Bu zamansız ayrılış, bizler için büyük bir acı ve yıkım oldu. Alpaslan hocamın olaylar karşısındaki kararlı tutumu ve dik duruşu ile yol göstermesini, birikimini ve heyecanlı eylemciliğini hep arayacağız. Alpaslan Işıklı, bizlerin öğretmeni, arkadaşı, dostu ve babası idi. Alpaslan Işıklı’nın ışığından hep yararlandık, bundan sonra da sönmeyen ışığından hep yararlanacağız.

Alpaslan Işıklı’nın şu söylemi, ne kadar alçakgönüllü bilge bir kişilik olduğunu kanıtlamaktadır:

  • “Bir şeyin hayalini sürekli olarak yaşamaktayım:
    Dünyanın, insanlığın karşı karşıya bulunduğu sorunları ele alan ufuk açıcı,
    sıradan olmayan bir kitap yazmak; umarım yaşım elverir de yazarım. Bugünlerde henüz onun birikimi ve hazırlığı içinde görmüyorum kendimi. Bu birikim ve hazırlığa sahip olduğumda, umarım hayatta olurum. Sağlığım iyi ama
    yaşım yetmiş.”

Ölüm, hangi yaşta olursa olsun, geride kalanlar için, sevenler için dayanılması çok zor ve ağır bir olaydır. Alpaslan Işıklı’nın birçok yakın arkadaşı öldürüldü, birçok arkadaşı, yurtsever aydınlar Silivri’de zulüm görmektedir ve bu aşamada ülkemiz ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir. Taksim Gezi Parkı olayları gençliğin ülke gündemine el koyması açısından çok değerlidir. Bu olaylarda öldürülen, yaralanan ve engelli kalan gençlerin durumunu Alpaslan hocamız kabullenememiştir, sevgi dolu yüreği kanamıştır. Bu güzel yüreğin, ülkemiz için daha birçok hizmette bulunacağı sırada yaşam ile bağlarının kopması, ulusalcı aydınlar açısından acımızı dağlayan bir durumdur.

Işığıyla bizleri aydınlatan, her zaman “gerçek yol gösterici bilimin” içinde olan,
ülkemizde Kemalist aydınlanma ideolojisinin değerini ve emperyalizmi doğru kavramış ender akademisyenlerin başında gelen Prof. Dr. Alpaslan Işıklı’nın yaşama zamansız veda etmesi, ülkemiz açısından çok büyük bir kayıptır. Son derece alçakgönüllü, sevecen ve dik duruşuyla örnek bir insan olan Alpaslan hocamızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Sevgili Alpaslan hocam, demokratik kitle örgütlerinde birlikte çalışmamızdan ve
bana kattığınız değerlerden çok mutluyum. Bu güzelliklerin her zaman farkında olacağım ve kendimi hep şanslı hissedeceğim. Sizden aldığımız ışığın izinde giderek,
ülkemizi aydınlığa kavuşturacağız. Işıklar içinde rahat uyuyun.

İlk Kurşun Gazetesi, 15 Temmuz 2013

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir