Dostlar,
Sn. Prof. Ali Ercan hocamız özlü bir değerlendirme yapmış..
“Yakılan” canları sıralamış..
Biz de başına numara koyduk ki, 33 kurban rakamı görülsün..
2 kişi de otel görevlisi olarak telef oldu (yandı ve / veya boğuldu)
2 kişi de göstericilerden telef oldu (yandı ve / veya boğuldu)
Toplam yitik 37..
2 gün sonra da Başbağlar katliamı..
5 Temmuz 1993’te, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü’nde
PKK tarafından 33 sivilin hem de “camide” öldürülüp köyün ateşe verildiği … kayıtlarda.
Oyun çok net : ALEVİ – SÜNNİ çatışması üzerinden iç savaş çıkarmak!
- Başbağlar katliamını neden PKK üstlenir?
20 yıldır da yalanlanmaz??
Marksist – sosyalist sol örgüt olarak kendini sunarken?
Bu ne yaman çelişkidir?
PKK emperyalistlerce bu lanetlik düzeyde bile kullanılabilmektedir..
dersek yanlış mı olur?
- Marksist sol ne zamandan beri emperyalizmin kanlı oyunlarında
taşeronluk üstlenmektedir?
Marksist sol bu ise PKK nedir ideolojik olarak?
PKK böylesine iğrenç taşeron ise Marksist sol olabilir mi??
- Atatürk‘ün tanımıyla
Türkiye halkı = Türkiye Cumhuriyetini kuran halk = Türk milleti,
tüm milliyetleri ve etnisiteleri ile bir bütün ve kardeş..
Ama beceremiyorsunuz ey aşağılık emperyalistler ve daha da alçak maşaları!
Erzincan nüfusu çokluk Alevidir. Burada 33 sünni yurttaş hem de camide topluca öldürülmekte ve tetinilmeyip köy de ateşe verilmektedir.
Şimdi soralım PKK ve BDP içindeki çoook sayıdaki Kürt ırkçısı arkadaşlara,
örn. salt kadın ve Alevi olduğu için BDP vitrin eşbaşkanı Gültan Kışanak’a :
Siz ne yaptığınızı ayrırdında mısınız??
Siz emperyalizmin böylesine sefil projelerinin bile taşeronluğunu mu üstleniyorsunuz?
Ve de Kürt kökenli kardeşlerimiz : Önderlerinizin ve terör örgütünüzün bu eylemleri sizleri utandır mıyor mu? PKK’nın gerçek içyüzünü ne zaman görecek ve dış güdümlü bu bölücü kardeş kavgasına desteğinizi çekeceksiniz??
Sevgi ve saygı ile.
2.7.13, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
======================================
2 Temmuz1993 Vahşeti unutulmasın!!
Sıvas’ta 20 yıl önce katledilen 33 Can’ımızı saygıyla anıyorum.æ
- Muhlis Akarsu – 45 yaşında, sanatçı
- Muhibe Akarsu – 45 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi
- Gülender Akça – 25 yaşında
- Metin Altıok – 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
- Mehmet Atay – 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
- Sehergül Ateş – 30 yaşında
- Behçet Sefa Aysan – 44 yaşında, şair
- Erdal Ayrancı – 35 yaşında
- Asım Bezirci – 66 yaşında araştırmacı, yazar
- Belkıs Çakır – 18 yaşında
- Serpil Canik – 19 yaşında
- Muammer Çiçek – 26 yaşında, aktör
- Nesimi Çimen – 62 yaşında, şair, sanatçı
- Serkan Doğan – 19 yaşında
- Hasret Gültekin – 22 yaşında şair, sanatçı
- Murat Gündüz – 22 yaşında
- Gülsüm Karababa -22 yaşında
- Uğur Kaynar – 37 yaşında, şair
- Emin Buğdaycı -18 yaşında şair.
- Asaf Koçak – 35 yaşında, karikatürist
- Koray Kaya – 12 yaşında
- Menekşe Kaya – 15 yaşında
- Handan Metin – 20 yaşında
- Sait Metin – 23 yaşında
- Huriye Özkan – 22 yaşında
- Yeşim Özkan – 20 yaşında
- Ahmet Özyurt – 21 yaşında
- Nurcan Şahin – 18 yaşında
- Özlem Şahin – 17 yaşında
- Asuman Sivri – 16 yaşında
- Yasemin Sivri – 19 yaşında
- Edibe Sulari – 40 yaşında, sanatçı
- İnci Türk – 22 yaşında
EMPERYALİZMİN ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI ÇIKARMAYI AMAÇLAYAN BİR OYUNU YOK!..
Önce Aleviliğin din ve Mezhep davası 12 İmam’la sınırlı olduğu için 1200 yıl önce sona ermiştir.
Aleviler 12 İmamların sonuncusu mağara sır olduğun beri ne din ve mezhep davası yapmaktadırlar, ne de hakimiyeti altında olduklara devlet isyan etmektedirler.
Emperyalizm politikaları ise Alevi Sünni Çatışması yoluyla iç savaş çıkarmak biçiminde basit ve her türlü zekadan yoksun olamazlar… Emperyalizmin strateji ve taktik uzmanları ise böyle plan ve programlar yapmazlar…
Ve emperyalizmin Strateji ve Taktik uzmanları doğuda TERÖRLE MÜCADELE ADI ALTINDA Türkiye yöneticilerinin yapmaya yeminli oldukları “DÜŞÜK YOĞUNLUKLU İÇSAVAŞI ŞİDDETLENDİRMEK,” dururken; Alevi-Sünni Çatışması gibi tek taraflı bir verimsiz bir başka savaş çıkarmayacak kadar zeka sahibidirler.
Emperyalizmin Strateji ve Taktik uzmanları , Alevilerin hiç isyan etmediklerini, din ve inanç için başka din ve mezhepteki insanlarla çatışmadıkları ve asla savaşmadıklarının mutlaka farkındadırlar.
Sivas Madımak Katliamında, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, her beş on dakikada bir “halka dokunmayın,” diyerek Cellat ve Saldırganları korumuş, Başbakan Tansu Çiller, “halk bir şey olmadı,” diyerek Saldırgan ve Cellatlara bir şey olmadığına sevinmiş; Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Aziz Nesin’le telefonda konuşarak vaziyeti idare etmiş; Kültürsüz Kültür Bakanı ve UCUBE HEYKEL’in yaptırıcısı Fikri Sağlar ise Sivas’a hiç gitmeyerek kendinin emniyet almıştır.
Cellat ve Saldırganları kast ederek “Halka dokunmayın,” diyen Süleyman Demirel’in;
Gene Cellat ve Saldırganları kast ederek “Halka bir şey olmadı,” diyen Tansu Çiller’in;
Aziz Nesin’i, “bir şey olmaz, bir şey olmaz… Birazdan yardımınıza gelecekler,” diye oyalıyan ve vaziyeti idare eden Erdal İnönü’nün;
Ve Sivas’a bir Ucube Heykeli yaptırıp gönderen, ama açılışa gelmeyen Fikri Sağlar’ın hiçbir şey bilmediğinin ne düşünebiliriz, ne iddia edebiliriz…
İki gün sonraki Başbağlar Katliamı konusunda da bu dört büyük şahsiyetin bir şey bilmediği, emperyalizm Alevi Sünni çatışmasına bağlı bir içsavaş çıkarma isteği olarak yorumlanamaz.
“Üç asker şehit oldu, on beş asker şehit oldu,.. On asker şehit oldu, yüz terörist ölü olarak ele geçti…” diye fiilen bir içsavaş yapanlar, bunun yerine bir Alevi Sünni çatışması yapmak isterler ve hiçbir çatışma olmayan Tunceli’ye bomba yağdırırlardı.
Sivas’ta ve Başbağlar’da katledilen bütün insanlardan Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Erdal İnönü, Fikri Sağlar ve diğer yetkililer sorumludurlar.