Türker ERTÜRK : ELLERİM KIRILSAYDI


ELLERİM KIRILSAYDI

portresi_sade

 

 

 

 

E. Amiral Türker ERTÜRK

Bizi yazdıklarımızdan ve TV programlarımızdan izleyenler bilirler, 2,5 yıl önce
“Bugün AKP’ye oy verenler, yarın ellerimiz kırılsaydı da keşke oy vermeseydik diyecekler ama biraz geç olacak.“
demiştim. Çünkü değerlendirebiliyordum ki;

  • Erdoğan’ın liderliğindeki AKP’nin sürdürdüğü politikalar emperyalizme yapılan taşeronluğun gereğidir, bu toprakların çıkarına değildir ve ülkemizi hızla bir
    iç savaşa, bölünmeye, ayrıştırmaya ve çöküşe doğru götürmektedir
    .

O gün bu değerlendirmeleri yaparken ne yazık ki, en yakın kimi arkadaşlarımız söylediklerimizi abartılı buluyor Türkiye’nin hızla esenliğe doğru gittiğini söylemeye çalışıyorlardı.

Bakın bugün ise AKP’nin % 70’ten çok oy aldığı Reyhanlı’dan arıyorlar,
“Keşke ellerimiz kırılsaydı ve Allah bizi kahretseydi de AKP’ye oy vermeseydik.
Biz ettik biz bulduk. Siz haklıymışsınız!“
diyorlar. Başbakan Erdoğan da durumun farkında, saldırıdan sonra ABD’ye kaçtı!

Tüm Türkiye ayakta ve isyan halinde! Başbakan Erdoğan hâlâ olayın nedenini ve boyutlarını anlamamış durumda, yalan yanlış ve olayların üzerine benzin döken bir yaklaşım içinde açıklamalar yapmaya devam ediyor.

Tek doğru bir açıklaması var : “Bu olaylar ideolojik“ diyor. Evet, olaylar Taksim’de ağaçların ve çevrenin katledilmesi girişimi üzerine başladı ama bunun boyutlarını
çoktan aştı bile! Doğrudur halk kurucu ideolojisine, Türk Devrimlerine, Cumhuriyetimize ve Atatürk’e sahip çıkmak, bölücülüğe, teröristlerle işbirliği yapanlara ve
ulusal kahramanlarımıza ayyaş diyen densizliğe karşı isyan etmek için sokaklara çıkmıştır.

Erdoğan’ın “Birkaç çapulcuya pabuç bırakmayız, AVM değil otel yapacağız, Taksim’e cami yapacağız, ben de 1 milyon toplarım.“ sözleri sorumlu bir insanın söyleyebileceği şeyler değil. Bu söylemler olayları azdırmaktan başka bir işe yaramaz.

Cami duvarına işedin!

Taksim’in halk tarafından zaptı sırasında ben de çocuklarımla birlikte
İstiklal Caddesindeydim. Gazeteci kimliğim de olduğundan, bir yandan da kalabalığın
ruh halini, neler yapıldığını izlemeye ve etrafı gözlemlemeye çalışıyordum.
İyi ki polisi son anda çektiler! İnsanlar kararlıydılar Taksim’e çıkacaktılar, aksi durumda kan dökülürdü. Bu kararı Başbakan’a rağmen aldıran, O’nu ikna etmeyi başaran sorumluluk sahibi bürokratları kutluyorum.

Kalabalık etrafa zarar vermiyordu, kendisine karşı kimyasal silahlarla saldırılmasına karşın. Bir tane bile kötü örneğe ben tanık olmadım. Sanırım geceden kalma kimi dükkanlara ve iş yerlerine zarar verilmişti ama bunlar münferitti hatta provokasyon amaçlı bile olabilirdi.

Taksim ve çevresinde gördüğüm iki pankartı sizlerle paylaşmak isterim :

  • “Tayyip cami duvarına işedin“ ve “Kimyasal Tayyip“. 

Daha neler var neler!

Toplumumuzun bu tepkisi asla sizi şaşırtmasın. Batı’da toplumlar tepkilerini genel olarak anında gösterirler. Bizim toplumumuz ise kolay kolay tepki vermez, tepkisizmiş gibi gözükür hep içine atar, sonra bir neden ile bir patlar katır tepmişten betere döndürür. Bu durumu biraz da içe dönük insan yapısına benzetebilirsiniz.
Olanların hepsi bir birikimin eseridir. Bunu yalnızca Taksim’e bağlamak safdillik olur.

Yalnızca Türkiye değil yerküremizde Türkün yaşadığı her yer ayakta, herkes destek veriyor. Amerika’dan, İngiltere’den, Fransa’dan, Hollanda’dan, İsveç’ten Belçika’dan, Macaristan’dan eylem haberleri geliyor.

Olayları tüm dünya basını verdi ve vermeye devam ediyor ama ağır sansür altındaki ve çıkarlarını AKP ile bütünleştirmiş sermayenin patronu olduğu medya görmezlikten gelmeye ve olanları halkın gözünden kaçırmaya devam ediyor. Bunun mutlaka hesabı sorulacaktır!

Geçtiğimiz Cuma İzmir Güzelbahçe’de “Emperyalizmin kıskacında Türkiye“ konulu konferansta ve Pazar günü ise Nevşehir’de Milli Merkez Anayasa Forumu’nda idim. İnsanlar Başbakan Erdoğan’a kızgınlar ve derhal istifa etmesini istiyorlar.

Türk baharı değil!

Hafta sonu Orta Anadolu’nun iki kenti olan Nevşehir ve Kayseri’de Taksim’e destek veren eylemler yapılıyor ve buralarda halk polisle çatışıyor. En son 2011 genel seçimlerinde AKP Nevşehir’de % 60 ve Kayseri’de % 65 oy oranına sahip olmasına karşın. Gördüm ki, Milli Merkez’in çalışmaları buralarda da ses getirmiş ve halk için
umut olmuş.

Batı, ülkemizde halen devam eden olayları “Türk Baharı” olarak değerlendiriyor.
Bunun adı Türk Baharı değil! Bu AKP zulmüne, emperyalizme ve işgale karşı
Türk Halkının başkaldırısı olup Atatürk’te birleşme hareketidir.
Bu herhangi bir partinin tek başına bir başarısı da değildir.

Arap Baharı ve sonrasını ABD belirlemiştir. Oysa Türkiye’deki hareket hedefine ulaştığında, sonrasını halk belirleyecektir. Ayrıca yalnız AKP değil, emperyalizm ve Cemaatle işbirliği içinde olan ve onlara hoş görünmeye çalışan muhalefet partileri de silkelenip kendilerine gelmezlerse tarih olacaklardır.

Emperyalizm şu anda bu enerjiyi kendi çıkarları lehine yönlendirmeye çalışmakta ve suyu kendi kovasına doldurma çabası içindedir. Uyanık olmalıyız! Hazırlanan seçenek daha güler yüzlü olabilir ama sonuçları bakımından beş beteri gelebilir!

Batılı dostlarımız bahar adlandırmasında eğer çok ısrarlı iseler, bilmelerini isteriz ki,
bu bahar rüzgarını estiren yüksek basınç alanı Arap Bahar’ındaki gibi Atlantik üzerinden değil Anadolu üzerinden oluşmuştur.

Satırlarımı sevgili hocam Bekir Sıtkı Erdoğan’ın dizelerinden alıntı yaparak
bitirmek istiyorum :

  • Müjdeler var yurdumun toprağına taşına
    Erecek Cumhuriyetim sonsuz şeref yaşlarına.

Saygılar sunarım. (4.6.1, AYDINLIK)

Türker ERTÜRK : ELLERİM KIRILSAYDI” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    RECEP TAYYİP ERDOĞAN ADAM YOKLUĞUNDAN YÜZDE ELLİ OY ALMIŞTIR; GELECEKTE AYNI NEDENLE AYNI ORANDA YA DA DAHA FAZLA OY ALACAKTIR!..

    Türker Ertürk kusura bakmasın, kimse “ellerim kırılsaydı da Ak Parti’ye oy vermeseydim,” demez… Çünkü Ak Parti’ye oy verenlerin en az yarısı oy verilmeye değer başka parti bulamadıkları için, ADAM VE PARTİ YOKLUĞUNDAN oy vermek zorunda kalmışlardır.

    Bir önceki seçimde Onur Öymen adındaki milletvekili, “terörle mücadeleye örnek olsun diye Dersim 3. Büyük Alevi Soykırımı”nı savunmuş ve CHP’nin oy verilecek bir parti olmadığını kanıtlamıştı.

    Bundan sonraki seçimlerde Birgül Ayman Güler’in “eşit ve eş değerde gördüremezsiniz,” biçimindeki HALK VE MİLLET DÜŞMANLIĞI AK PARTİYE OY KAZANDIRACAK, CHP’YE OY KAYBETTİRECEKTİR!..

    Dünyada “katliamlara soykırımlara aşık olan, katliam ve soykırımlara hayranlık duyan, bir halk ve insan topluluğu” yoktur. Katliam ve soykırımla sağlanan bir ülke birliği de yoktur. “Dersim 3. Büyük Alevi Soykırımı yapılmasaydı Türkiye bölünürdü,” diye düşünen, yeni katliam ve soykırımlara “Türkiye bölünmesin!..” diyerek fırsat veren bir ULUS İSE HİÇ OLMAMIŞTIR!..

    Son Gezi Parkı Olayı, adam, parti ve siyaset yokluğundan oluşan bir çırpınma hareketidir. Gerçek anlamda adam, gerçek anlamda siyasal parti, gerçek anlamda ilerici bir siyaset olmayan çevrelere de karşı olan bir harekettir. 10-Kasım-1938’de ölen, yani olmayan Atatürk’te Birleşme Hareketine çevirmeye kalkışırsanız; Ak Parti’ye taze kan olmaya dönüşür.

    “Ölülerde birleşmek,” dünyanın en kötü, en ilkel ve en başarısız siyasetidir… Türkiye nüfüsunun yüzde 99,99’u ÖLÜLERDE BİRLEŞEN AKILLILARA KARŞIDIR… “Atatürk’te Birleşelim,” dediğiniz anda yüzde 99,99 oranında oy kaybına uğrarsınız…

    Ak Parti ve Sayın Erdoğan, sizin ölüye bağlılıktan taviz vermnediğinizi, 76 milyon insanın da ölüye bağlı olmayı sevmediğinin bilincindedir… Ortada dirilere bağlı, dirilerle yola çıkan bir parti ve siyasal kadrolar olmadığının bilincindedir. Bu nedenle, halk çırpınsa da, bağırsa da, isyan etse de; ÖLÜYE BAĞLI OLANLARA BAKACAK VE DİRİ OLARAK GÖRDÜĞÜ AK PARTİYE OY VERECEKTİR.

    Cevapla

Rıza GÜNER için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir