ÇELENKLERE VE GELENLERE DİKKAT


Dostlar
,

Paris’te 12.1.13 günü öldürülen 3 PKK’lı kadın operasyonunun ardalanını
bu denli derinlikli ve gerçekçi, sağduyulu irdeleyen bir çözümleme (analiz) sanırım siz de okumadınız.

Sayın E. Amiral Türker Ertürk’e teşekkür borçluyuz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 19.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

E. Amiral Türker Ertürk

portresi_sade

ÇELENKLERE ve GELENLERE DİKKAT

Paris’te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez adlarındaki
3 PKK’lının dün (17.1.13) Diyarbakır’da cenaze törenleri oldu. Bu yazıyı kaleme aldığımda ve gazeteye gönderdiğimde cenazeler Türkiye henüz getirilmiş
ama törenleri yapılmamıştı.

Beklentim, AKP yönetiminde zıvanadan çıkmış Türkiye’de Diyarbakır’da yapılacak törenin Habur rezaletini aratmayacağı yönündedir.

Hükümet tek bir işe odaklanmıştır. Diyarbakır’da yaşanacakları halkın gözünden nasıl kaçırabilirim. Yandaş ve yalaka medya bugünler için vardır. Cenaze sırasında yaşanacakları sizlerin gözünden mümkün olduğunca kaçıracaklar ve bunları normal şeylermiş gibi size takdim edeceklerdir.

Çırnık okurları bilirler, biz bu köşede daha önce de yazdık; 2002’de bitme noktasına gelen, silahlı mücadelede tümüyle yenilen PKK terörünü yeniden diriltmek, azdırmak ve Türkiye’yi pazarlık masasına oturtmak maksadıyla yaptırılan Kürt açılımının ve birbirini izleyen süreç içinde Habur kepazeliğinin, Oslo görüşmelerinin ve en son olarak İmralı açılımının arkasında ABD vardır.

  • Hedef Barzanistan’ı Irak’tan koparmak, Suriye’yi bölerek kuzeyinden denize çıkarmak, Diyarbakır ve havalisi ile birleştirerek federatif yapıda Türkiye’nin korumasına vermek ve kukla Kürt Devleti’ni kurmaktır.
  • Bu özerk yapı uluslaşma sürecinin inşasından sonra zamanı gelince bağımsız devlet olarak Türkiye’den ayrılacaktır.
  • Kuzey Irak petrolleri bu projenin ana havucu, terörün azdırılması ve kırılgan ekonomimizin sürekli ihtiyacı olan sıcak para girişinin engellenmesi ana sopalarıdır.

Projenin planlayıcıları, takipçileri ve destekçileri

Bu projenin planlayıcıları ve sıkı takipçileri ABD ve İsrail’dir.

Bu projeye AB’de destek vermektedir. 

Bunun anlamı şudur:

Projenin gerçekleşmesine engel olmaya çalışan veya çalışacak çevreler, projenin sahipleri ve destekleyicileri tarafından tehdit olarak algılanacaktır.

Emperyalizm ayrıca bir taşla birden fazla kuş vurma peşindedir.

ABD ve İsrail bir gerekçe yaratarak İran’a müdahale peşinde koşmaktadır.

Kukla Kürt Devleti oluşumu projesi, İran’ın tehdit algılamasında en üstte
yer almaktadır. Bunun anlamı, İmralı açılımı ile bu projenin gerçekleştirilmesi yönünde ilerleyen

  • Türkiye, önünde sonunda İran ile savaşmak zorunda kalacaktır.

Kürecik radarına ve Patriot füzelerine bu nedenle ihtiyaç duyulmuştur.

  • Gelelim Paris’teki infazlara...

Çeşitli tevatürler dolaşıyor. Kişisel hırslar, uyuşturucu ve haraçtan elde edilen paraların paylaşımında anlaşmazlık, Türkiye’de çözümü istemeyen derin devlet yapılanması, PKK içi hesaplaşma, çözümü istemeyen İran ve Suriye gibi ülkelerin istihbarat örgütlerinin işi gibi.

İnfazlar Paris’in göbeğinde yapılmıştır.

Avrupa’da özellikle Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde Türkiye kökenli Kürt, köktendinci ve tarikat faaliyetleri çok yakından izlenir ve denetim altında tutabilmek için parasal yardım da dahil her türlü destek verilir.

Çoğu zaman bu ögelere örgütlenebilmeleri için kimikez çok ucuza,
kimikez ücretsiz evler ve binalar tahsis edilir.
 Amaç bu örgütleri kendi ülkelerinin güvenliği açısından yakından izlemek, denetim altında tutmak ve gerektiğinde çıkarları için kullanabilmektir.

Fransa’nın yüksek çıkarları

Bu nedenle Fransız istihbaratı, jandarması ve polisinin bilgisi dışında
böyle bir infazın gerçekleştirilmesi olanaksızdır.

  • Eğer failleri yakalanamıyorsa arkasında Fransa’nın yüksek çıkarları vardır. 

Aynen ASALA terörüne şehit verdiğimiz diplomatlarımızın canilerinin bulun(a)madığı gibi.

Başbakan Erdoğan “infazların İmralı sürecine yönelik olduğunu” söylüyor ve Fransa’yı suçluyor. Kandil, AKP’yi suçluyor ve PKK’yi tasfiye operasyonunun bir parçası olarak yorumluyor. BDP sanırım bir yerlerden kulağına sufle edilmiş olacak ki ağız değiştiriyor, İran ve Suriye’yi hedef gösteriyor.

Cinayetlerin sorumlusu Türkiye’deki derin devlet olabilir mi?

Bu en başta neye derin devlet dediğinize göre değişir. Bugün bu derinliği mafya, tarikat (F Tipi Örgüt) ve gladyo (ABD, NATO, CIA) elde tuttuğundan,
soruya mümkündür yanıtı verebiliriz.

İran ve Suriye olabilir mi?

Bu öldürmelerin arkasında İran ve Suriye olabilir mi? Olamaz. Olsa idi, emin olun hemen suçüstü yaparlardı. Zaten böyle bir hata yapılmasını bekliyorlar.
Ama Avrupa çapında genişletilen soruşturmalara bakılırsa suçu İran ve Suriye’nin üzerine atma olasılığını yok saymamak gerekir.

Analizimiz göstermektedir ki;

  • Bu cinayetlerin amacı;
  • Erdoğan-Öcalan ittifakının ve kukla Kürt Devleti’ne gidecek İmralı sürecine direnç gösterenlerin ortadan kaldırılması operasyonudur.
  • Kuşku duymayınız ki, infazın arkasındaki irade ile 
    sürecin arkasındaki irade aynıdır.

İnfaz ettiklerinin cenazelerine çelek ve temsilci göndermek mafya geleneklerindendir. Bu gözle Diyarbakır’da yapılan cenaze törenine sonrasındaki timsah gözyaşlarına dikkat.

Saygılar sunarım.
18.1.13

ÇELENKLERE VE GELENLERE DİKKAT” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    YENİ AMERİKANCILAR VE PARİS’TE ÖLDÜRÜLEN ÜÇ ALEVİ KADIN

    Soğuk Savaş sonrasının Amerikancılığı, kendi vatanını sürekli iç savaş ortamında tutmak, Roma Gladyatörleri gibi ölümüne savaşan ve hiçbir şey kazanmayan taraflar oluşturmaktır!.. Bir farkla ki, Roma Gladyatörleri, soylu Romalıları eğlendirmek için, günümüzün tarafları ise; Amerikan Savaş Sektörü’nün silah ve bomba üretimi için savaşmaktadırlar.

    Bir vatansever, önce vatanında gereksiz savaşlar istemez; Ordusunu Polisini vatandaşlarıyla çatışmaya ve savaşa sokmaz, bir tek vatandaşının zarar görmesini istemez…

    Yeni Amerikancılar ise; Amerikan Savaş Sektörünün silah ve bomba üretiminden başka bir şey düşünmemekte ve başka kimseyle savaşmayı göze alamadıkları için, kendi vatandaşlarıyla sonsuza kadar savaşmaktan, ELLİ BİN YÜZ BİN İNSAN ÖLSE ÖLSE BİLE VAZGEÇMEMEKTEDİRLER…

    1929 Bunalımından bu yana, Emperyalizm’in bir BÖLME VE PARÇALAMA POLİTİKASI yok!.. Marshall Yardımı’ndan bu yana Emperyalizmin politikası, İsmet İnönü’nün deyimiyle, “askerlikten ancak darbe yapacak kadar anlayan” ve kendi halkıyla savaşmaktan başka bir şeye akılları ermeyen bir yönetici sınıf oluşturmaktır…

    Önce Kukla Kürt Devleti kurulacakmış, sonra bu kukla devlete dayanılarak İran’a savaş açılacakmış… Sonra, bu devlet Türkiye’den bir parça kopararak Bağımsız Büyük Kürdistan olacakmışmış…

    Peki, Türkiye 1984’ten beri Emperyalizmin Savaş Sektörüne KAÇ MİLYAR DOLAR KAZANDIRMIŞTIR!..

    Sakın uyuşturucudan söz etmeyin!.. Roma Gladyatörleri gibi savaşmanın amacı; emperyalizmin Uçak, Helikpter, Silah ve Bomba fabrikalarına üretim yaptırmak ve Savaş Sektörünün patronlarını beslemek, olası bir iflastan kurtarmaktır… Çünkü, Türkiye ve İslam Ülkelerinden başka savaşan ve Emperyalizmin savaş Sektöürünü besleyen ülke yok.

    Fethullah Hazretleri, 1990’lı yıllarda Ecevit’le ve Baykal’la anlaşarak; devlet, belediye ve özel sektördeki ALEVİ ORANINI YÜZDE BİRİN ALTINA DÜŞÜRMÜŞTÜ. Paris’te üç Alevi kadın öldürmenin amacı, EĞER YENİ AMERİKANCILARIN, ÖRGÜT İÇİNDE BİR ALEVİ SÜNNİ ÇATIŞMASI ÇIKARMAK İSTEMESİ DEĞİLSE; PKK’daki Alevi oranını yüzde birin altına düşürmek olmalıdır…

    Boşuna, “Savaş Generallere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir!..” denilmiştir… Barış ise generalere asla bırakılamaz… Türker Ertürk’ün yazısı, bunun kanıtı gibi… Ölen elli altmış bin kişiden zerre kadar söz etmediğine göre, kana doymamış ve doymayacak…

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir