FAHİŞELİĞE CENNET YOLUNU AÇAN (?) SAHTEKÂRLAR!
Osman TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@gmail.com
İzmir, 05 Ocak 2013
“Cennette çok eşlilik nasıl olacak? Bu konu ile ilgili ayetleri nasıl anlamalıyız?”
`Örneğin, “… Ve onlara (cennetliklere) orada (cennette) temiz eşler vardır.”
(Bakara, 25) âyetinin tefsirinde Elmalılı’nın “cennetlerde tertemiz, pam pak çiftler, eşler, yani erkekler için zevceler, kadınlar için zevcler vardır.” (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, tsz., I, 276.) ifadesi bazıları tarafından yanlış anlaşılarak erkeklere birden çok kadın (huri) verildiği gibi kadınlara da birden çok erkek (gılman) verileceği şeklinde değerlendirilmiştir!” (İsmail Ağa Cemaatı’nın Sitesi, Sakallı Ahmet Uğurlu Hoca Dergâhı)
“Namaz kılan Müslüman erkeklere, Cennette 72 Kadın, Yüz Huri ve Yüz Gılman verilecektir!” (Sakallı Ahmet Uğurlu Hocanın vaazları!)
“Müslüman erkeklerine Cennette, 72 kadın, 100 Huri ve 100 Gılman verilecektir!” (İslam’da Cinsel Hayat, Demirtaş Hoca)
“Tur Suresi 24’üncü ayet: “Hizmetleri için de / Cennetteki Müslümanların / kendilerine mahsus, hiç el değmemiş güya sedeflerinde gizlenmiş inciler gibi gılmanlar etrafında devredecek!” Burada gılmanlar yani Genç oğlanlar
hiç el dokunmamış olarak ifade edilmiştir. Verileceği şeklinde değerlendirilmiştir!” (İsmail Ağa Cemaatı’nın sitesi!)
Ey akıllı Müslüman kardeşlerimiz; bu nasıl tezvirat böylesine?
Dağıtılan bu seks araçlarının hiç mi seçme hakkı yoktur!
Suudi Arabistan’dan daha aşağılık bir Müftü çıkmış, adeta fahişeliği dinen (şer’an) serbest bırakmıştır.
03 Ocak 2013 tarihli Sözcü’nün bir haberini okuyalım.. Bugüne kadar bekledim, demek ki fetva haberi doğruymuş. Boşuna bir hadis vermemiş Hz. Muhammet: “Fetvayı müftüden değil, aklınızdan alınız!” diye.
- “SURİYELİ MİLİSLERLE SEVİŞİN CENNETE GİDİN!”
Suudi Arabistan’da Müftü Muhammet El Arifi bir fetva verdi. Suriyeli muhalif milislerin cinsel ihtiyaçlarını gideremediklerini söyleyen El Arifi, “Suriyeli kadınlar milislerle cinsel ilişkiye girmeli. Onlarla sevişmek cennete gitmek için yapılması gereken bir görev.” dedi.
Zina, taşlanarak öldürme bu fetva ile kaldırılıyor mu?
Her şeye karşın Suriyeli kadınlar en hür Arap kadınlarıdır.
Başkan Esad’ın eşleri, bizimkilerden 1400 yıl ileridedir!
Ey başlarından yere bağlanan Türk Kadınları!
Mustafa Kemal’e dört elle sarılınız ki, her iki Dünya’da Din ve Şeriat adına, erkeklerin seks kölesi olmaktan kurtulunuz!
Makyavel, “Amaca varmak için her yol meşrudur!” demişti.
Ama Allah ve din adına kadınları “beynelmilel fahişe” yapmayı önermemişti!
Ulusal Kurtuluş Savaşımızda; cepheye mermi taşırken donarak ölen Şerife bacımız, bebesi ve bir çift öküzleri bu açık ve genel fuhuş çağrısına, fetvasına a ne der?
=======================================
Dostlar,
Sayın Osman TÜRKOĞUZ, ibretlik bir yazı yazmış..
Çok da öfkeli bir dil kullanmış.. Anlama dokunmamaya çalışarak dili biraz yumuşattık kendisinin de hogörüsüyle.. Bu siteninin dilinin nezih kalmasını çok önemsiyoruz..
Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 6.1.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
Yukarıdaki iftiralara cevaplar:
MEÂL NEDİR?
Sözlükte “bir şeyin varacağı gaye, bir şeyi eksiltmek” demektir. Istılahta, Kur’ân âyetlerini her yönü ile aynen çevirme iddiası olmaksızın, başka bir dile aktarmak anlamında kullanılır. Kur’ân’ın kelime ve cümlelerini kelimesi kelimesine, hiçbir anlamını eksik bırakmadan başka bir dile çevirmek mümkün olmadığı için Kur’ân’ın başka dillere çevirisine meâl ismi verilmiştir. Bu kelime ile yapılan çevirilerde eksik olabilir, bu anlam, âyetin, kelimenin yaklaşık manasıdır demek istenir. (bk. Terceme) (İ.K.)
BAKARA SÜRESİ 25.AYET MEALİ
(DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI)
İnananlar ve yararlı işler yapanlara, kendilerine altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Onlara buranın bir ürünü rızık olarak verildiğinde, ‘Bu daha önce de rızıklandığımızdır’ derler. Bunlar, söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlara orada tertemiz eşler vardır ve orada temelli kalırlar.
BU AYETİN AÇIKLAMASI İSE BİR İLAHİYAT DOÇENTİ TARAFINDAN ŞU
ŞEKİLDE YAPILIYOR
http://www.kurantv.net/index.php?s=izle&id=8384&t=tefsir-dersleri—15-bakara-suresi-25-ayet
BURADA BAKARA SÜRESİ 25.AYETTE :
AHİRETE CENNETE GİDEN İNSANLARIN HER BAKIMDAN EN MÜKEMMEL YANİ TERTEMİZ EŞLERLE EVLENECEĞİ BİLDİRİLMİŞ.
“…. KUR’AN’A GÖRE KARAR VERMEYE KALKIŞIRSANIZ, ALLAH’LA YARIŞA GİRERSİNİZ…” (Hz. ALİ)
Kur’an’ın, Türkçe’ye çevrilmesini istemek ve CUMHURİYET’İN KURUCULARININ NABZINA GÖRE ŞERBET VEREN ELMALI’NIN MEALİNE RAZI OLMAK, CUMHURİYETÇİLERİN AYMAZLIK DERECESİNDEKİ en büyük hatasıdır.
Cumhuriyet ve Laiklik kabul edildikten sonra; “Türkiye Cumhuriyeti üzerinde doğan herkes eşittir!..” denilmeli ve hiçbir koşulda başkalarıyla eşit olmayı kabul etmeyen Sünni din adamlarına karşı tavır alınmalıydı.
Oysa Cumhuriyet’in kurucuları, OSMANLI’NIN 620 YILDA YAPMADIĞI en büyük hatayı yapmış ve Halifeliğin Omurgası olan Kur’an’dan Meal çıkarmıştı. Bu hata aynı zamanda Sünni Engizisyon ve Hilafetinin Cumhuriyete karşı kazandığı en önemli zaferdi.
İslam Hilafet ve Engizisyonu’yla İLK VE SON MÜCADELEYİ YAPAN Hz. Ali, “Kur’an’a göre karar vermeye kalkışmayın!… Kur’an’a göre karar vermeye kalkışır da yanlış yaparsanız, Allah’a yanlış yaptırmış olursunuz… En önemlisi de Allah’la yarışa girersiniz… Allah, sizinle yarışmayacağı, size cevap da vermeyeceği için; bu yarışta galip çıktığınızı sanarak DİNDEN İMANDAN ÇIKARSINIZ…”
Bu nedenle, Yezit Hz. Muhammed’in ocağına incir diktikten sonra; HZ. ALİ’NİN AKLA, BİLİME, MARİFETE anlayışına karşı; 1. Engizisyonu toplayarak Kur’an’a, Sünnet’e, İcma ve Kıyas’a göre anlayışını getirmiştir. 1. Engizisyon Kararları, Harun Reşit döneminde toplanan 2. Engizisyonla Dört Hak Mezhebi haline gelmiş; Türkiye Cumhuriyeti’nin TÜRKÇE EZAN, TÜRKÇE KUR’AN, TÜRKÇE İBADET’LE başlattığı 3. Engizisyon 20. Yüzyılda Yezit Hilafeti kurmayı başarmıştır.
Önemli olan Cumhuriyet, Laiklik, Uygarlık ve hatta “hayatta en hakiki mürşit ilimdir!” diye diye 20. Yüzyılın teknik ve olanaklarıyla, Hz. Ali’nin 1400 yıl önce getirdiği AKLA. BİLİME, MARİFETE GÖRE ANLAYIŞINI getirememek, aksine Yezit’in Hilafet Anlayışını getirmektir!..
Kur’an’da ne dendiği, nasıl tefsir edildiği sizi hiç mi hiç ilgilendirmez… Yezit, Hz. Muhammed’in ocağına incir dikerek dosdoğru yaptıklarını, DOLAMBAÇLI YOLDAN YAPMAKLA LAİK ÜLKE olunmaz!..
Türkiye ne yazık ki, Türkçe Ezan, Türkçe İbadet, Türkçe Kur’an, Kur’an’daki İslam’la 3. Egiziyon dönemini başlatmış ve 7. Yüzyıldaki Yezit Hilafeti’ni 20. ve 21. Yüzyıla uydurmuştur.
Sayın Ahmet Saltık, “Aleviler Hedef Tahtası’nda Mı?” başlıklı yazıda, “Kur’an’da Müslüman olmayanları öldürün, diyen bir Ayet mi var?” diye soruyordu.
Kur’an 6236 Ayet’tir. Her Ayet, ayrı bir emir anlamına gelse de; hiçbir Ayet bir sistemin bir parçasını oluşturmak anlamına gelmemektedir. Bir dünya sistemi de önerilmemektedir…
Bazı Ayetler, Peygamber’e hitaben “Ya Muhammed de ki…” diye başlarken; bazı Ayetler Müslümanlara hitap etmekte, “şunları yapın!..” demektedir.
Müslümanlara hitap eden Ayetlerden bir kısmında, “Müslüman olmayanları öldürün!..” denildiği, 1980’li yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı bir Kur’an Tefsirinde açıkça yazılmıştı… Sonra, “Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı bunun için kurmadı!..” diyen Kenan Evren’in rica ya da emriyle bu Kur’an Tefsiri piyasadan toplatıldı ve dinin doğrusunun öğrenilebilmesi için; okullara Zorunlu Din Dersleri konuldu.
Cumhuriyet’in yanlışı bu!.. “Engizisyona, Hilafete, Şeriat’a, Halifelik Örgütlerine, Tarikat Şeyhlerine, Müctehit İmamlarına ve bu konudaki her şeye Din demek,” sonra da “sözde aydın din adamlarıyla,” bu dini öğretmek!..
“Müslüman olmayanları öldürün!..” diye Ayet tercüme etmek ve ayet açıklamak bile işin en basit biçimidir.
“Ali Müslüman değil,” denilmiş ve Hz. Ali katledilmiştir.
“Yezid’e, yani Halifeye biat etmedi ve dinden çıktı!..” denilmiş ve Hz. Hüseyin katledilmiştir.
Kime “Müslüman değil, dinden çıktı ya da Şeyhe, Halifeye ve Ulemaya inanmadı, biat etmedi,” denilirse; onun katlinin vacip olduğu İslam Tarihiyle sabittir.
Engizisyon’la, Halifelikle, Şeriatı Garra ve bunlarınb örgütleriyle şaka olmaz… Hele hele, “Kur’an’da böyle bir Ayet mi var?” diye sorulmaz. Osmanlı, Padişahlarının altı yüz yirmiyıl boyunca yaptıkları gibi;
“Ben bu dünyanın sultanıyım, ahretlik işlerle uğraşmam, siz de bu dünya devletine karışmayın!..” demek gerekmektedir.
“Din Adamları devlet işlerine karışmasın!..” demekten başka hiçbir şey yapılamaz…
“Türkiye, BU DÜNYANIN DEVLETİDİR!… Sünni din adamları, devlet işlerine karışmasın…” demek gerekmektedir.