TÜİK : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları – 2018
(AS: Bizim yorumlarımız raporun altındadır..)
* Türkiye nüfusu 31 Aralık 2018’de 82 003 882 kişi oldu.
Türkiye’de yerleşik nüfus 2018 yılında, bir önceki yıla göre 1 193 357 kişi arttı.
Erkek nüfus 41 139 980 kişi olurken, kadın nüfus 40 863 902 kişi oldu.
Buna göre toplam nüfusun %50,2’sini erkekler, %49,8’ini ise kadınlar oluşturdu.
Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı, binde 14,7 (%1,47) oldu!
Yıllık nüfus artış hızı 2017’de ‰12,4 iken, 2018 yılında ‰14,7 (%1,47) oldu.
(AS: Buna göre, 2018’de diyelim ki ulusal gelir -GSMH- % 3 büyüdü; pastayı paylaşanlar %1,5 arttığından, net büyüme hızı yarıya inerek %1,5 olacaktır.)
İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %92,3 olarak gerçekleşti
İl ve ilçe merkezlerinde yerleşiklerin oranı 2017’de %92,5 iken, bu oran 2018 sonunda %92,3’e geriledi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı %7,7. (AS: Köye dönüş!)
İstanbul’da yerleşik nüfus önceki yıla göre %0,3 arttı
Türkiye nüfusunun %18,4’ünün yaşadığı İstanbul, 15 067 724 kişi ile en çok nüfusa sahip il.
5 503 985 kişi ile Ankara, 4 320 519 kişi ile İzmir, 2 994 521 kişi ile Bursa ve 2 426 356 kişi ile Antalya izliyor. Bayburt ise 82 274 kişi ile en az nüfusa sahip olan il.
Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi
Ülkemizde 2017’de 31,7 olan ortanca yaş, 2018’de 32 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 31,4 iken, kadınlarda 32,7. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller 40,3 ile Sinop, 39,9 ile Balıkesir ve 39,6 ile Giresun. Ortanca yaşın en düşük olduğu iller ise 19,8 ile Şanlıurfa, 20,7 ile Şırnak ve 21,4 ile Ağrı.
Nüfus piramidi, 2018
Çalışma çağındaki nüfus bir önceki yıla göre %1,4 arttı
Çalışma çağı olarak adlandırılan 15-64 yaş dilimi nüfusu 2018’de önceki yıla göre sayısal (AS: oransal olarak!) olarak %1,4 arttı. Buna göre, çalışma çağındaki nüfus oranı %67,8; çocuk yaş dilimi olarak tanımlanan 0-14 yaş nüfusun oranı %23,4; 65+ yaş nüfusun oranı %8,8 oldu.
Türkiye’de kilometrekareye düşen kişi sayısı arttı
Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 2017 yılına göre 2 kişi artarak 107 kişi oldu (AS: Dünya ortalaması 53 kişi!). İstanbul, km2’ye düşen 2 900 kişi ile nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu il. 528 kişi ile Kocaeli ve 360 kişi ile İzmir izliyor. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise, önceki yılda olduğu gibi, km2’ye düşen 12 kişi ile Tunceli.
Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 57, en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 310.
Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi Şubat 2020’dir.
AÇIKLAMALAR
Yerleşim yeri nüfusları, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİGM) tarafından güncellenen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nden (ADNKS) alınan nüfusla birlikte, kurumsal yerlerde kalan nüfus dikkate alınarak hesaplanmıştır. Kışla, cezaevi, huzurevi, üniversite öğrenci yurtları vb. kurumsal yerlerde kalanlar, uluslararası tanım gereği ikamet adreslerinin bulunduğu yerleşim yeri nüfusuna değil, kurumsal yerlerin bulunduğu yerleşim yeri nüfusuna dahil edilmiştir. Ayrıca il, ilçe, belediye, köy ve mahallelere göre nüfuslar belirlenirken, 31 Aralık 2018 tarihli Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) kayıtları kullanılmıştır.
(http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30709, 04.02.2019)
==============================================
Dostlar,
2018 NÜFUS SAYIMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ..
Korkunç bir hızla çoğalmaya – üremeye devam ediyor Türkiye!
2017 boyunca artış 995 bin olmuştu, 2018 boyunca bu rakam yaklaşık 1,2 milyon oldu.
1,2 milyon insana “daha” Türkiye aş verecek, ev verecek, okul – eğitim sağlayacak, sağlık – güvenlik – adalet.. kamu hizmetleri sağlayacak.
İŞ sağlayacak, istihdam edecek..
Bunları nasıl başaracak? Hangi kaynaklarla??
Tarımsal üretimimiz artık ülke nüfusunu besleyemiyor..
“..Türkiye, günümüzde kendini doyuramıyor. Tarımda ithalat bağımlısı. Mercimekten fasulyeye, etten buğdaya, çaydan soğana 126 ülkeden 133 kalem meyve-sebze ithal ediyor. Gürcistan’dan, Bulgaristan’dan saman alıyor. Tarımda bu halde olan Türkiye, güçlü bir sanayi ülkesi de değil. Tersine, son yıllarda iyice sanayisizleşti. Ekonomisi büyürken bile, istihdam yaratamadı. Sanayi adına yaptıklarını, biriktirdiklerini de sattı. Büyük bölümünü yok pahasına, birkaç yıllık kârına, arsa bedelinin altında bir fiyata elden çıkardı. Özelleştirmeden elde ettiği geliri de verimli kullanamadı. Dışarıdan aldığı borç dahil, elinde avucunda ne varsa betona gömdü. Lüks konutlara, alışveriş merkezlerine yatırdı. O nedenle bu iktisadi yapı üretim ekonomisi olamaz. İstihdamı artıramaz. İleri teknoloji üretemez. Dışsallık sağlayamaz. Yüksek katma değer yaratamaz. Her yıl en az 200 milyar dolar dış kaynağa ihtiyaç duyan Türkiye’nin yüksek cari açığı, yapısal bir sorun. Cari açığın en önemli nedeni de enerji bağımlılığı. Türkiye, sadece dış kaynağa, yabancı yatırımcıya değil, ithal ettiği yüksek teknolojiye de bağımlı. İçte ve dışta borç bulmak için yüksek faiz ödüyor. Yüksek borcun, değil ana parasını, faizini ödemekte bile zorlanıyor. 1986-2003 arasında 8.2 milyar dolarlık, 2003-2017 arasında 60 milyar dolarlık özelleştirme yapan Türkiye, özelleştirmenin yarattığı sorunları görmüyor. Tersine, en son şeker fabrikalarında olduğu gibi, yeni özelleştirmeler yapıyor…” (http://ahmetsaltik.net/2019/02/02/beka-sorunu-ve-kirilgan-ekonomi/)
2018 boyunca işsizlik resmen yaklaşık yarım milyon daha artarak 4 milyona dayandı.
Gerçek rakamın bunun en az 2 katı olduğunu gerçekte herkes bilmekte..
Ulusal gelir 2013’ten bu yana sürekli düşmekte!
2013 : 950 milyar $
2014 : 935 milyar $
2015 : 862 milyar $
2016 : 863 milyar $
2017 : 851 milyar $
2018 : Kesin olarak 700 milyar $’ın altında.. (bir hesap oyunu yapılmaz ise!)
Gelir dağılımı giderek bozulmakta..
Ülkemizin kaynakları talan edilmekte ve iktidar yandaşlarına apaçık peş keş çekilmekte..
Ulusal sermaye el değiştirerek dinci kesimlerin eline aktarılmakta. AKP, yandaş Dolar milyarderleri üretiyor! Yoksullaştırılan MİLYONLARCA insan, dinci tarikat ve cemaatların her tür sömürüsüne terk ediliyor. Seçimlerde, çaresiz bırakılan yığınlar “OY” adına en iğrenç biçimlerde istismar edilmekte..
Kalabalık, niteliksiz “sürüler” oluşturmak niyetinde iktidar..
Saygın Ulusumuzu tenzih etmek isteriz ama kurgulanan sefil oyun ne yazık ki bu..
****
AKP 129 milyar $ dış borç devraldı 2002 sonunda, 16 yılda 470 milyar Dolara çıkardı.
Ulusal geliri 230 milyar Dolardan aldı, 2018 sonunda 700 milyar doların altında kalacağı kesin.. Dolayısıyla 2018 sonu ulusal geliri, AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 sonundaki rakama, dış borçta yarattığı artış kadar mı ekleme yapabildi kabaca??
Nerede gerçek büyüme ve nerede bu büyümeden halk yığınlarının yararlanması?
Buna, ekonomik büyümeden farklı olarak “ekonomik kalkınma” denmekte..
****
31 Mart 2019 seçimlerine dek, elde ne olanak varsa iktidar seferber ederek 10 Ağustos 2018’de patlayan ekonomik yangının yıkıcı etkilerini en aza indirmeye çabalamakta. Ama elde avuçta ne varsa! Dolayısıyla 1 Nisan 2019’da felaket senaryosu bekliyor Türkiye’yi.. FED faizi % 2,4 dolayında iken bunun 3 katı faizle ancak borçlanabiliyor Türkiye! Tefeci faizi yani.. %7,5 faizle Dolar borçlanıp vadesi gelen borcun faizini, bir miktar da ana parasını ödüyor ve kalanını öteliyorsunuz da nereye dek?
Bu borcu ve fahiş faizini hangi üretim ve döviz geliri ile ödeyeceksiniz??
Özel sektör de borç batağında, sanayide kapasite kullanım oranları düşüyor, işyerleri kapanıyor..
****
Soru(n)lar iç içe ve birbirini kovalıyor..
Türkiye, Dünya ortalamasının 2 katı kalabalık.. Yukarıda TÜİK raporunun dilini arıtır ve yersiz fiilleri çıkararak aktarırken aralarda ayraç içinde yazdık; nüfus yoğunluğumuz 107, dünyada 53! Nüfus artış hızı 2018’de Dünya genelinde %1,12 oldu (http://worldpopulationreview.com/) Türkiye’de ise %1,47.. %0,35 puan ya da Dünya ortalamasının 1/3 daha fazlası.. Niçin, ne adına?
****
Sonuç olarak bu gidiş Türkiye ve Dünya için yararlı ve “hayırlı” bir gidiş değildir.
Türkiye, açık – örtük nüfus artışı hızını teşvik eden – kışkırtan politikadan derhal vazgeçmelidir.
Orduda bile artık “uzman er – erbaş” tan söz ediyoruz. Artan nüfusa askerlik yaptıramıyor, “bedelli askerlik” saçmalıkları ve eşitsizlikleri yaratıyoruz..
Robotik çağdayız üstelik yapay zekalı androidler ve nesnelerin interneti çağındayız.
* Türkiye nüfusunu artırmamalı tersine azaltmalıdır.
* “HER AİLEYE 1 ÇOCUK!“ zamanı gelmiş çatmıştır..
* Sorun Türkiye için stratejik önemde ve ivedidir..
* Türkiye kalabalık – niteliksiz bir nüfusa değil, belki de şimdikinin yarısı kadar ama çağın gereklerine uygun yetiştirilmiş dinamik – nitelikli – küresel rekabet yapabilecek, bilim – sanat – teknoloji üretebilecek, seküler anlayışlı kuşaklar yetiştirmek zo – run – da – dır ve başkaca bir seçeneği de yok – tur!
İnsanlığın kendi sonunu hazırlayan korkunç çoğalmasının dehşet verici boyutlarını görmek için lütfen tıklar mısınız??
http://www.worldometers.info/world-population/
Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2019, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Not : TÜİK Bülteninde “Türkiye’de yerleşik nüfus” denilmekte. Dileriz bu sayısal veriler
salt T.C. vatandaşlarını değil, ülkemizde yaşayan tüm insanları kapsıyor olsun..