Etiket arşivi: Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi

Suriye’deki muhtemel gelişmelerin düşündürdükleri

Suriye’deki muhtemel gelişmelerin düşündürdükleri

Onur_Oymen_portresi_ofiste



Onur Öymen

 

 

Suriye’de kimyasal silahlar kullanılarak yüzlerce kişinin öldürüldüğü yolundaki bilgiler üzerine ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkeler büyük tepki gösterdi. Daha Birleşmiş Milletlerin Şam’daki uzman heyetinin raporu beklenmeden bu saldırının sorumlusunun Suriye Hükümeti olduğunu açıklayan hükümetler oldu. Türkiye Hükümeti de bu görüşü savunanlar arasında.

ABD’nin ve İngiltere’nin Suriye Hükümetini “cezalandırmak” için sınırlı bir füze harekatı yapacağı ve kısa bir süre içinde Suriye’deki kimi önemli hedefleri tahrip edeceği bildiriliyor. ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakan Camerun böyle bir hareketin cezasız kalmaması gerektiğini söylediler. Obama kendisine askeri makamlar tarafından çeşitli seçeneklerin sunulduğunu ama henüz karar vermediğini söyledi. İngiliz Hükümeti bugün Avam Kamarası‘nda askeri müdahale için hükümete yetki veren bir karar aldırmaya çalışıyordu. Muhalefetin, BM uzmanlarının raporunun beklenmesi gerektiği yolundaki itirazı üzerine bu toplantıyı erteledi.

Bu ülkeler acaba daha önce kimyasal silah kullanan ülkelere karşı nasıl davranmışlardı? Daily Mail gazetesinin 29 Ağustos 2013 tarihli on line nüshasında, Irak’ın 1988 yılında, İran’’a karşı yaptığı savaşta kimyasal silah kullandığını,
bu saldırılar sonucunda 20,000 İran askerinin öldürüldüğünü, o sıralarda İran’a karşı Irak hükümetini destekleyen ABD’nin bu silahların kullanıldığından haberi olduğunu yazıyor.

16 Mart 1988’de Irak’ın Halepçe kentine yaptığı kimyasal saldırı sonucunda 3,200 – 5,000 kişi öldürülmüştü. Irak Yüksek Mahkemesi 1  Mart 2010’da aldığı kararla bu saldırıyı bir “soykırım” olarak nitelendirdi. Peki o tarihte büyük devletler buna ne tepki göstermişlerdi?

Oldukça sessiz kalmışlardı. ABD makamları Halepçe’deki Kürt sivillerin bilinçli olarak hedef alınmadığını, hatta bu saldırıdan İran’ın sorumlu olabileceğini söylemişlerdi.

İngiliz Dışişleri Bakanlığının bir brifing belgesinde, tek taraflı yaptırımlar gibi “cezalandırma eylemlerinin” Irak’ın kimyasal silahlara ilişkin tutumunun değiştirilmesini sağlayamayacağı ve İngiltere’nin çıkarlarına zarar vereceği
ifade ediliyordu.

Eğer BM uzmanları Suriye’de kimyasal silahların kullanıldığını kanıtlayabilirse ve
bu silahların kimin tarafından kullanıldığını saptayabilirse bunu yapanlar,
bu silahları kullanma emri verenler yargılanıp cezalandırılmalıdır.

Bence bu aşamada yapılacak en doğru iş, Suriye’nin ve hala bu silahların yasaklanmasını ve imhasını öngören Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi‘ni imzalamayan veya onaylamayan devletlerin sözleşmeye katılmalarını ve ellerineki bütün kimyasal silah stoklarını imha etmelerini sağlayacak etkili girişimleri yapmaktır. Büyük devletler bunu yapabilir mi?
Bana zor görünüyor, çünkü bu Sözleşmeyi imzaladığı halde 20 yıldan beri onaylamayan devletlerden biri  de İsrail.

  • Suriye ve İsrail biyolojik silahları yasaklayan sözleşmeyi de onaylamadılar.
  • ABD ve Rusya da 2012 yılının Nisan ayına dek ellerindeki bütün kimyasal silah stoklarını imha etmeleri gerekirken, bu yükümlülüklerini
    tümüyle yerine getiremediler.  
Bütün sakıncalarına karşın böyle bir sınırlı müdahale kararı alınabilir mi? 

Uluslararası hukuka göre böyle bir karara meşruiyet kazandırmak ancak
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi‘nden (BMGK) alınacak bir kararla
olanaklı olabilir.

Rusya’nın ve Çin’in itirazları nedeniyle böyle bir karar çıkması olasılığı yok gibi.
BM kararı olmasa da müdahale yapılabileceğini söyleyenler var.

Böyle bir durumun olası sonuçları bence şunlar olabilir:

  1. Kimyasal saldırıda hiçbir sorumluluğu olmayan çok sayıda masum insan yaşamını kaybedebilir. NATO’nun Kosova operasyonunda 500, Libya’da 1000’den çok sivilin  öldürüldüğü unutulmamalı. Irak ve Afganistan’da öldürülenler yüzbinlerle ölçülüyor.
  2. Suriye’nin askeri olanak ve yetenekleri önemli ölçüde zarara uğrar, bu da silahlı karşıt grupların ve orada çarpışan terör örgütlerinin işine yarar.
  3. Bu müdahaleye karşı Suriye’nin tepkisiz kalması zordur.
    Suriye’nin tepkisi çatışmaların kapsamını ve boyutunu genişletebilir.
  4. İran liderlerinin son zamanlardaki beyanları içi boş tehditler değilse,
    İsrail’e yönelik kimi eylemler olabilir. Bu eylemlerin Hizbullah’ın Israil’deki hedeflere saldırısı şeklinde olması olasıdır.
  5. Bölgede ve dünyada terör eylemleri artar.
  6. Böyle bir müdahaleyi başından beri hararetle destekleyen Türkiye de
    kimi terör örgütlerinin hedefi haline gelebilir.
  7. Çatışmalar bütün bölgeye yayılabilir, hatta bir İran-İsrail çatışmasına dönüşebilir.
  8. Türkiye’ye ve öbür bölge ülkelerine sığınmak isteyenlerin sayısında büyük artış olur. Bunun ciddi ekonomik ve sosyal sorunlar yaratması kaçınılmazdır.
  9. Türkiye’nin ekonomik çıkarları ve turizmi olumsuz yönde etkilenir.
  10. Türkiye’nin Rusya ve İran’la ilişkileri de zarara uğrar.
  • Bütün bu olumsuz olasılıklar dikkate alınarak,
    Türkiye’nin müdahaleyi teşvik edici söylemlerden kaçınması uygun olur.
Muhalefetin de kimi koşulların yerine getirilmesi durumunda bile askeri müdahaleye yeşil ışık yaktığı izlenimi verecek söylemlerden kaçınması bence isabetli olacaktır.
Unutulmamalıdır ki; bölgeye barış, huzur ve demokrasi getirecek olan
ne kimyasal silahlardır ne de Tomahawk füzeleridir.
Saygılar, sevgiler.
Onur Öymen

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiası üzerinde düşünceler

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiası üzerinde düşünceler

onur_oymen

Onur ÖYMEN

Suriye’deki silahlı muhalefet grupları Esad yönetiiminin 21 Ağustos günü Şam’ın bazı bölgelerine yönelik saldırılarında kimyasal silah kullandıldığını iddia ettiler.

Onlar bu saldırıda 500 ile 1300 kişinin öldürüldüğünü ileri sürüyorlar.

Suriye yönetimi bu iddiayı yalanladı.

Rusya ve İran da Suriye’nin ifadelerini destekleyecek doğrultuda açıklamalarda bulundu.

Hiç kuşkusuz eğer Suriye’de kimyasal silahlar kullanıldıysa bunun şiddetle kınanması ve başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası toplumun buna karşı en etkili önlemi alması gereklidir.

Bu son olayda yüzlerce kişinin ölümüne neden olanlar saptanmalı ve en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesini şimdiye dek 189 ülke imzalayıp onaylamıştır.

Bu yılın Ocak ayına dek dünyadaki bütün kimyasal silah stoklarının % 78’i imha edilmiştir. Suriye, sözleşmeyi imzalamayan beş ülkeden biridir. Diğerleri Angola, Mısır, Kuzey Kore ve Güney Sudandır.

İsrail ve Mynmar bu sözleşmeyi imzalamış ama henüz onaylamamıştır.

Suriye hükümetinin sözcüsü geçen yıl yaptığı bir açıklamada ülkesinin kimyasal silahları silahlı ayaklanmacılara karşı değil, dışarıdan askeri müdahaleye kalkışacak ülkelere karşı kullanacağını söylemişti.

Amerika Suriye’nin kimyasal silah kullanmasının “kırmızı çizgilerini” oluşturduğunu, böyle bir durumda askeri müdahalede bulunabileceğini açıklamış, ancak daha sonra “sistematik kullanımı halinde” diyerek tutumunu bir ölçüde yumuşatmıştı. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dempsey birkaç gün önce Amerika’nın Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasına taraftar olmadığını Kongre üyelerine gönderdiği bir raporda belirtmişti. Fransa ise bu kez kimyasal silah kullanıldığı kanıtlanırsa askeri müdahaleye başvurulabileceğini söylemiştir.

Öbür yandan Suriye’li karşıt grupların elinde de kimyasal silah bulunduğu iddiası bir süreden beri dile getirilmektedir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları yetkililerinden İsviçreli Carla del Ponte, muhaliflerin elinde bu silahlardan bulunduğuna ilişkin elinde bilgiler olduğunu açıklamıştı. Rusya’nın da aynı yönde beyanları var.
2 Haziran 2013 tarihli Türk basınında, Suriye sınırına yakın bir ilimizde göz altına alınan Suriye’li muhaliflerin kaldıkları evde Sarin gazı bulunduğu yazılmıştı.

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığını iddialarını araştırmak üzere Birleşmiş Milletler bu son olaydan iki gün önce Şam’a 10 kişilik bir uzman grubu yollamıştı. BM’in Saddam Hüseyin zamanında Irak’la ilgili benzeri iddiaları araştırmkla görevli ekibinin başkanı Rolf Ekeus, Suriye muhalefetinin iddialarıyla ilgili olarak kuşkularının bulunduğunu, bir BM heyetinin Şam’da bulunduğu sırada Suriye Hükümetinin bu silahları kullanmış olabileceğini sanmadığını söylemiştir. BBC’nin güvenlik uzmanı Frank Gardner de aynı gerekçeyle kuşkuları olduğunu belirmiştir. BM Güvenlik Konseyi dile getirilen bu ciddi iddiaların araştırılması gerektiği yolunda bir açıklama yapmıştır.

En büyük tepki Türk Hükümetinden gelmiştir.

İddialar çok ciddidir ve mutlaka araştırılması gerekir. BM uzmanlarının Suriye’de olması böyle bir araştırmanın hızla yapılmasına olanak verecektir. Ancak böyle bir araştırma yapılmadan ve bu silahlar kullanıldıysa kimin tarafından kullanıldığı belirlenmeden kesin bir hükme varmak ve eyleme geçmek bence isabetli değildir.

Ayrıca,

    uluslararası toplum

, Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesini imzalamayan veya onaylamayan, mevcut stoklarını henüz imha etmeyen bütün ülkelere karşı da güçlü bir tepki göstermelidir.

Kimyasal silahlar gibi kitle imha silahlarını kullanmak bir insanlık suçudur.

O nedenle bu silahları ellerinde bulunduranlara karşı sessiz kalan ülkler de bu konuda büyük sorumluluk altındadır. Türkiye eğer dış politikada aktif olmak istiyorsa, üçü bizim bölgemizde olan bu ülkelere karşı
bu yolda güçlü bir çağrıda bulunmalıdır.

Saygılar, sevgiler.
22.8.13

Onur Öymen