BİR YAYIN KENDİNİ NEDEN OKUTUR?
1975 yılı yazında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı Oktay Akbal yazılarından birini TÖB-DER Fatsa Şubesi Haftalık Haber Bülteni’ne ayırmıştı. Bu yazıya şimdi ulaşamıyorum ama metin aşağı yukarı aklımda.
Şöyle diyordu Oktay Akbal:
Biz gazete köşe yazarlarına postadan her gün birçok yayın gelir. Bunların bir kısmını hiç açmadan atarız. Bir kısmını şöyle bir karıştırıp bırakırız. Fakat bunların içinden biri var ki her satırını okumadan bırakamıyorum. TÖB-DER Fatsa Şubesi
Haftalık Haber Bülteni. Teksir makinesiyle çoğaltılmış, bazı yerleri zor okunan
bu dört sayfalık bültende…
Akbal, bültenin ele aldığı konuları ve bunların sunuluşunu anlattıktan sonra TÖB-DER’li öğretmenlerin Fatsa’da devrimci bir kale kurduklarını belirterek okuyucularından
bu kaleye dikkat etmelerini ve destek vermelerini istiyordu. Elde bir koleksiyonu olsaydı, 1977’de Fikri Sönmez’in Belediye Başkanlığı ile sonuçlanan Fatsa’daki sosyal uyanışın 1974-1976 dönemini bu bültende görmek olanaklı olabilir.
Bültenin yazıları yazı makinesinde önce mumlu kâğıda yazılıyor, sonra bunlar teksir makinesinde belleğimde kaldığına göre 700 dolayında basılıyor, Fatsa’da görev yapan öğretmenlere, TÖB-DER’in birçok şubesine ve bu arada kimi köşe yazarlarına gönderiliyordu.
Bekir Yerli’nin Şube başkanı olduğu dönemde 3 Kasım 1974’te yayımına başlayan
bu bülten, 1 veya 7 Haziran 1975’te yapılan şube kongresine dek düzenli olarak 30 veya 31 sayı yayımlandı. Sonra Gülsüm Özakın’ın başkanlığı döneminde Ahmet Özdemir’in sorumluluğunda da bir süre daha yayımını sürdürdü.
Oktay Akbal, bu bülteni niçin son dizesine dek okumaktan kendini alamıyordu? Nedenleri benim de yayımcılık yaşamımda baştan beri gözettiğim ilkeler olmuştur: Olayları yerel düzeyde veya meslek düzeyinde ele alıp bundan genel düşünceler çıkarmak, sözü dolandırmadan, herkesin anlayacağı biçimde anlatmak, ezilenlerden, emekçilerden yana olmak… Öyle bir yazı yazınız ki, sizden başka hiç kimse bu yazıyı yazmamış veya yazamayacak olsun! Herkesin bildiğini ve yazdığını yinelemenin
ne anlamı var?
Bir yayını okutan, renkli kapağı, basıldığı kâğıdın kalitesi değil, içinde özgün yazıların bulunmasıdır.
(Bu bültenin hiçbir sayısı bende yoktu! Bir konferans için 2002’de Edirne’ye gittiğimde, eskiden Fatsa’da öğretmenlik yapmış olan Öğretmen Ali İhsan Gider’e rastladım. Bültenin bütün sayılarının kendisinde olduğunu söyledi. Rica ettim bana gönderdi.
Bir hazine gibi sakladığım bülten koleksiyonu, bir taşınmadan sonra yer yarılıp içine girdi ve yana yakıla aradıysam da bulamadım! Öğretmen Dünyası Yazı Kurulu’nda çalıştığımız sırada Şahver Karasüleymanoğlu, evlerindeki kitap kolilerini karıştırırken
bu bültenden birkaç örnek bulduğunu belirterek bana getirdi. Bültenler, düzenli olarak o tarihlerde eşi Aydın Karasüleymanoğlu’nun yönetimindeki Evrim dergisine gönderilmiş)
——————————
TÖB-DER FATSA ŞUBESİ HAFTALIK HABER BÜLTENİ Sayı 26, 28 Nisan 1975. Sahibi Bekir Yerli, sorumlusu Zeki Sarıhan, TÖB-DER-Fatsa, Yıllığı 25, altı aylığı 12.5 lira, sayısı 50 Kuruş.
——————————
Birinci sayfasını gördüğünüz bu sayıdaki yazıların başlıkları şöyle:
Birinci sayfa
Öğretmenler diyor ki: “YETİŞTİRDİĞİMİZ NESİLLER EZİLENLERDEN YANA OLACAK”
23 Nisan Böyle mi Kutlanmalı?: EMPERYALİST HÂKİMİYETE HAYIR!
HALKIN EGEMENLİĞİNİ İSTİYORUZ
Tayfun İçli (Kumru’da öğretmen) UYANIŞ (Şiir)
İkinci sayfa
Köy Çocukları Anlatıyor:
Hisarbey Köyünden 5. Sınıf öğrencisi Recep Öztürk: NEDEN BENİM AYAĞIMDA KARA LASTİK, ŞEHİR ÇOCUKLARINDA İSKARPİN VAR ANLAYAMADIM GİTTİ!
Hisarbey İlkokulu 5. Sınıf öğrencisi İbrahim Öztürk: RİCA EDERİM, OKULUMUZUN BÜYÜK İŞLERİNE SİZ BAKIN
Çömlekli İlkokulu öğrencisi Rekabi Yaz: ZENGİNLER ETİ KÖPEKLERİNE YEDİRİYORLAR, BİZ ETİ KENDİMİZE BULAMIYORUZ
Çömlekli Köyünden 5. Sınıf öğrencisi Ahmet Top: ZENGİNLER FAKİRLERİN PANCAR ÇORBASINA AĞZINI SÜRMEZ
Üçüncü sayfa
Hurşit ve Huriye Külekçi (Örencik I. İlkokulu Öğretmenleri: KÖY ÖĞRETMENLERİNİN DE KÖYLÜ ÖĞRENCİLERİN DE DURUMLARI ÇOK KÖTÜ
Dördüncü sayfa
Bahtiyarlar Köyünden Demirciler Hüsnü Dal, Mustafa Dal: İŞTE BİZİM HAYATIMIZ
Öğretmenler Fatsa’yı devrimci bir kale yaparlar da Amerikancı hükümetler hiç buna seyirci kalır mı?
Bültenin sorumlusu olan Zeki Sarıhan, 1975 yılı sonbaharında Boğzlayan’a sürüldü. 1976’da TÖB-DER arandı ve teksir makinasına el konuldu. 12 Eylül yönetimi, 1980’de Fatsa’yı darmadağın (tarumar) etmiş olmasına karşın 1986’da bile hâlâ hıncını alma peşindeydi. Dil yarası gibi sınıfsal acı kolay kapanmaz! Zeki ve Şenal Sarıhanlar Ankara’dan, Gülsüm ve Selahattin Özakınlar İstanbul’dan, Bekir Yerli, sürgüne gönderildiği Gaziantep’ten “mevcutlu olarak” getirtilerek Fatsa’da devrimci öğrenciler yetiştirdikleri gerekçesiyle yargılandılar ve Ünye Ağır Ceza Mahkemesi, enine boyuna konuyu düşünerek “Zaman aşımı” gerekçesiyle takipsizlik kararı vermeyi tercih etti. Ahmet Özdemir zaten Fatsa Dev-Yol davasından hükümlüydü.
(24.2.2014)Formun Üstü
Formun Altı