Etiket arşivi: sığınmacı akını

#HALKBİLİYOR

Zafer ARAPKİRLİZafer ARAPKİRLİ
21 Ağustos 2021
https://www.krttv.co m.tr/halkbiliyor-makale,80.html

#HALKBİLİYOR

“Halk Biliyor”

Erken ya da zamanında yapılacak bir seçim kampanyasında, muhalefet tarafından harika bir seçim sloganı bile olabilir.

Gerçekten de;

Halk biliyor, işsizliğin ve pahalılığı, geçim sıkıntısının gerçek müsebbibini.

Halk biliyor, sınırlarımızın hemen ötesi dahil olmak üzere dünyanın neresinde bir “belâ” varsa, başımıza bu belaları sarmak için adeta uğraşanların kim olduklarını.

Halk biliyor, akılsız dış politika ve buna bağlı sığınmacı akını ile baş edemeyerek, bu ülkenin sosyal dokusunu bozanları, ekonomisini sabote edenleri, iç barışı imha edenleri ve bu yolla geleceğini karartanları.

Halk biliyor, Cumhuriyet düşmanı FETÖ ile ittifak yaparak bu memleketin tüm ATATÜRK’çü ve vatansever güçlerini etkisiz hale getirmek için yıllarca çaba gösterenlerin, kumpas davaları ile zulmedenlerin, 28 şubat davasında bu “bitmeyen kini” bir kez daha sergileyenlerin kim olduğunu.

Halk biliyor, en başta açılması bile abes olan bir davanın bunca yıl sürdürülmesinin ve sonunda, bu ülkeye en az 50 – 60 yıl hizmet etmiş vatanı hem dış düşmanlara, hem teröre, gericiliğe, yobazlara ve Cumhuriyet düşmanlarına karşı korumuş 80 küsur yaşında emekli generallerin cezaevine tıkılmasının ardındaki kinin ve nefretin kaynağını.

Halk biliyor, muhalefet partilerinin yönetici ve sözcülerine, muhalif gazetecilere, hükümete yönelik her türlü eleştiriyi yöneltme cesaretini ve cür’etini gösteren herkesin üzerine bir “it sürüsü” ya da bireysel bir “it terörü”nü sevkedenlerin kimler olduğunu.

Halk biliyor, Türkiye’nin cânım doğasını katledenlerin, doğal afetlere karşı bu ülkeyi hazırlıksız hale getirenlerin, deprem, sel, yangın gibi afetlere karşı önlem almayarak, mesela yangın uçaklarının “kanatlarını kırarak” sorumsuzluğun doruklarında dolaşanların kimler olduğunu.

Halk biliyor, akademiyi iğdiş ederek, var olan birkaç doğru dürüst üniversitemizi bile çalışamaz hale getirmek için rektör değil “kayyum atama” yöntemine başvuranların, üniversitenin taşının toprağının bile karşı olduğu adamları zorla, bir kin bir inat bir nefret uğruna atayanların kim olduğunu.

Halk biliyor, hilesiz hurdasız helal oylarla seçilmiş yerel yönetimlere ya kayyum darbesi ile ya da dalını budağını keserek, etkisiz bırakarak, yetkilerini kısıtlayarak, kaynaklarını keserek, kaynak bulmasını engelleyerek çalışamaz hale getirenleri.

Halk biliyor, pandemi ile mücadelede başarısızlığın kaç cana mal olduğunu, milletten gerçekleri gizleyerek işin içinden çıkılamaz hale getirildiğini.

Halk biliyor, eğitim sistemini neredeyse 50 yıl öncesinden beter seviyelere getirenlerin kim olduğunu.

Halk biliyor, çarşıdaki pazardaki yangının kundakçılarını.

Gayet iyi biliyor bu halk.

Ve bu vandallıkların faturasını çok yakında sandığa gittiğinde gayet güzel kesecek.

Hiç endişeniz olmasın.

‘Alarm zili’ mi dedin?

Zafer Arapkirli
13 Ağustos 2021, Cumhuriyet

 

Ankara Altındağ’da yaşanan, Suriyeli ve Afgan göçmen ailelere yönelik utanç verici, buram buram faşizm kokan “Pogrom”un ardından, bazı yandaş ve yalaka yazarlarla, onların gönüllü yardakçısı “YetmezAmaEvetçi” liboşlar, “alarm zili” tanımı yapıyorlar.

Ne “alarm zili”nden söz ediyorsunuz?

Biz o zilin ilk “tını”larını 10 yıl önce duyup da avazımız çıktığı kadar bağırmaya başladığımızda, biz o zilin ilk “çınlamaları” karşısında “yapmayın etmeyin, büyük bir felaketin eşiğindeyiz” diye sütunlarımızda uzun uzun yazılar döşediğimizde, ekranlarda adeta yalım yalım yalvardığımızda, kulağınızın üzerine yatmaktaydınız.

Derin bir uykudaydınız, hepiniz.

Kiminiz “Reis”in ve Davutoğlu Ahmet’lerin “Fetihçi” hayallerinin peşine takılmış, “Ortadoğu haritasının yeniden tasarlanması” planlarının çizimine mürekkep taşımaya koyulmuştunuz. Kiminiz, “Türkiye, bölgedeki endişe verici gelişmelere duyarsız kalamaz” bahanesi ile bu millete yutturulmaya çalışılan ve yüzlerce askerimizin hayatına mal olan maceralara “mehtervari – milliyetçi soslu fon müzikleri” bestelemenin çabasındaydınız.

İlk tüfek patladığında, ilk şehit haberleri gelmeye başladığında, bölgesel yangına ilk benzin bidonları döküldüğünde ve bunun sonucu olarak ilk sığınmacı kafilesi sınırdan (Hatay, Ş. Urfa, G. Antep) girdiğinde, bunun “yüksek desibelli bir alarm zili” sayılması gerektiğini söylemiştik.

Ama düzenin dümen suyunda yol alan teknelerinizde rahatınız bozulmasın diye, malum “DokuzSekiz Ahmet gibi patronlarınıza viski servisi yaparken tekne sallanmasın da viski dökülmesin, tavla zarları yer değiştirmesin diye” sesinizi çıkarmadınız.

Bugün tüm yandaş, yalaka, yılışık, yalancı, besleme tayfası ile onlara takviye gücü olarak koşturan, “eski Suriye politikası savunucusu – şakşakçısı” liboş tayfası, kalkmış bu ülkenin vatanseverlerine, demokratlarına “akıl hocası” kesiliyor.

“Aman efendim. Pogrom’a benzin dökmeyelim” yazıları yazanlar mı istersin?

Sığınmacı sorununun artık bir milli güvenlik sorunu olduğuna dikkat çekenleri (milli kelimesini kullandığımız için) “ırkçı koroya dahil olmakla” suçlayanlar mı (bize solculuk dersi verecek) ararsın?

Hatta ve hatta, bu kavgaların ve ırkçı – faşist saldırıların yaşanacağı uyarısında bulunanları “saldırıları mazur göstermekle” suçlayanlar mı?

Düzensiz ve kaotik (AS: karmaşalı) sığınmacı akınını, delik deşik hale gelmiş sınırlardan neredeyse her dakika başı binlerce Afgan (ve hâlâ Suriyeli) göçmenin girip çıkmasını (mesela bayram ziyaretlerini) savunanları, bu durumu “ABD’nin, Almanya’nın, Fransa’nın geçen yüzyılda yaptıkları düzenli – sistematik – kayıtlı – kuyutlu göçmen emeği ithalatı” ile bir tutan zekâ özürlüleri saymıyorum bile.

Hangisini sayayım?

Bu arada, ortalıkta dolaşmaya başlayan “Düzensiz sığınmacıları ve bunlar üzerinden bozulan demografik yapıyı, kaotik bir hale gelmiş olan asayiş ortamını istismar ederek silahlı – silahsız güç ya da seçmen olarak kullanma planları yapıldığı” senaryolarını da ciddiye alıyorum.

Niye?

  • İktidarını sürdürebilmek ya da iktidara gelebilmek için yabancı güçlerden destek almayı mübah sayan bir siyasi zihniyeti gayet iyi tanıdığımızdan.

ABD ile yapılan gizli görüşmelerin içeriği, Suriyeli “karanlık cihatçı unsurlarla” yapılan (Libya’ya, Azerbaycan’a kadar uzanan, Afganistan’a kadar uzanma niyeti taşıyan) kanlı işbirliği protokollerini tam olarak bilmediğimiz müddetçe de maalesef bu kokular burnumuzdan gitmeyecek.

Onun için…

Birileri “alarm zili” filan dediğinde, gülelim mi, ağlayalım mı şaşırıyoruz.

Tekrar ediyorum.

Bu konu ciddi bir milli güvenlik sorunudur ve “İçişleri Bakanı ile Dışişleri Bakanı’nın bile (Cumhurbaşkanı talimatıyla) katılmadıkları gayrı ciddi MGK toplantılarında bile ne kadar ele alındığı” kuşkuludur.

En vahimi de budur.