Etiket arşivi: Sezaryen

SELÇUK EREZ : Sağlıkçılar hizaya

Sağlıkçılar hizaya

Prof. Dr. Selçuk EREZ

 

SELÇUK EREZ
www.selcukerez.com 

Bu hafta,

  • “Yaptığı uyarılara karşın sezaryen oranlarını düşüremeyen Bakanlık,
    hekimleri bire bir takibe başlıyor”

başlığı altında verilen bir haberde şu bilgiler yer almaktaydı:

“Ülkede her iki doğumdan birinin sezaryenle gerçekleşmesi üzerine Bakanlık,
bu oranın düşürülmesi için sezaryene sık başvuran hekimleri mercek altına alacak. Buna göre, doğumların %50’den fazlasını sezaryen olarak gerçekleştiren
kadın- doğumcular tespit edilecek ve uyarılacaktır .”

Bizce evet doğrudur ama yetmez!

Tıpta oranların ve ilkelerin uluslararası sağlık standartlarına göre değil de
iktidar tarafından saptandığı değerli ve yalnız ülkemizde,
aynı mantık çerçevesinde şu kurallar da hemen yürürlüğe konmalıdır:

1. Sünnet derisini 2 cm’den fazla kesen sünnetçiler şiddetle uyarılmalıdır.
2. Bir yıl içinde en az beş kez “boğazım iltihaplandı” diye okul asmamış çocukların bademciklerini alan kulak – buruncular kara listeye yazılmalıdır.
3. Çıplak alnı dışında, kafasının tepesinde “atkaptı” denen saçsız bir bölge bulunmayan kellere saç eken hekimler mimlenmelidir.
4. Akupunktur yaparken “Ji quan” noktası yerine ısrarla “Shen men” ya da “Eura geuk” noktalarına iğne, şiş, chop stick filan sokanlar hemen en ıssız yerlere atanmalıdır.
5. Masaj yaparken badem yağı yerine badem esansı damlatılmış sızma zeytinyağı kullanan masör ve masözler hem söz hem de yazı ile uyarılmalıdır.
6. Birinin suratının “muşmula” ya da “meymenetsiz” olduğuna dair yeminli on şahitten noter belgeli yazı ya da dört gizli tanıktan savcılık kanalıyla alınmış birer belge edinmeden yüz nakli yapan cerrahlar bakanlık emrine alınmalıdır.
7. Kızı, eşi ya da kız kardeşinin, bir bakan tarafından “aşırı”, “dünyada kabul edilmez” gibi tanımlamalarına yol açacak kadar dekolte elbise edinmesine göz yuman hekimlerin en az iki maaşları kesilmelidir.

Ancak, bu cezalar yetmez; çünkü aslında sadece yalnızca hekimler değil, bu işlemleri yaptırmaya teşne kimseler de suçludurlar:

İlkokullarda “Daha dün annemizin…” yerine

“Neşter vurup boşuna yaram deldirme
Ahvalımı  n’olur yare bildirme” ve

“Lokman Hekim gelse yaramı azdırır
Yaram sarmaya yâr kendi gelsin!”

gibi şarkılar söyleterek ameliyat sevmeyen bir kuşak yetiştirmeliyiz.

KADINLARIMIZA VE HALKIMIZA SESLENİŞİMİZDİR


Dostlar
,

Özellikle son günlerde giderek dozu artırılan, bilimsel hiçbir gerçeğe dayalı olmadığı gibi hem Kadın hem de Hekim haklarının çiğnemi (ihlali) derecesine tırmandırılan kimi üst düzey politikacıların “politik” söylemlerine karşı, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği‘nin gazete ilanı olarak kamuoyuna duyurmak zorunda kaldığı uyarıcı açıklamayı paylaşmak istiyoruz..

Meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.
İnsanları kısırlaştıran hekimler değil!Zaten böyle bir işlem 2827 sayılı yasa (1983) kapsamında son derece sıkı kurallara bağlı. Çiftlerin yazılı özgür istemleri ile olabiliyor.. Kadınlarda tüplerin bağlanması
(Tüp ligasyonu) erkeklerde ise sperm kordonlarının bağlanması (Vazektomi) ile yapılabiliyor.
İnsanları asıl kısırlaştıran çevresel toksisite!Çevreci olduğunu savlayan Başbakan RT Erdoğan‘ın önce temel düzeyde gerçekleri öğrenmesi gerek. Son 40 yılda, 1 cc (ml) menide (ejakülat) bulunan normal canlı sperm hücresi sayısı 100-120 milyon standardından 15-20 milyon standardına çekildi!

Tek açıklaması çevresel toksisite..

Siz buna aşırı nüfus artışına doğanın savunma refleksi de diyebilirsiniz.

Bir “Besmele” niz ile sorunu çözebilir misiniz bilinmez ama;
Dilovası’nda bebeklerin ilk kakasında (mekonyum) ile annelerin ilk sütlerinde (kolostrum) bile ağır metaller var! Kaynak gene çevre..
Gıda güvenliği hak getire.. Tarım Bakanlığı afişe etmekle övünüyor.
Asıl yapılması gereken önleme.. Etkilyici denetim..
Bu konuda bu sitede epey yazı yazdık..
Ankara suyuna ikide bir ağır metallar karışıyor (Arsenik vb.)
Bu konuda da bu sitede birkaçyazı var..
Bu yüzden, “yardımla üreme merkezleri” pıtrak gibi çoğaldı, gökten zembille inmedi.
  • Bu gidişle 2-3 onyıl sonra hiçbir doğum kontrol yöntemine gerek kalmayabileceği gibi; yardımsız üremek de olanaklı olamayacak gibi görünüyor..
Hiç unujtmayalım, Büyük ATATÜRK ne demişti?
* Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, tekniktir..
Açıklamayı biz de bütünüyle paylaşmaktayız.

Sevgi ve saygı ile.
26.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=========================================

KADINLARIMIZA VE HALKIMIZA SESLENİŞİMİZDİR

Sayın Başbakan, 18.06.2013 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Aile Olmak’ Projesi’nin tanıtım töreninde, kürtaj ve sezaryenle
“adeta cinayet işlendiğini” ve bilinçli olarak yıllarca “kadınların bu yollarla ve
doğum kontrol yöntemleri ile kısırlaştırıldığını” belirtmiştir. Türkiye’nin konu ile ilgili uzmanlık dernekleri olarak aşağıdaki bilimsel açıklamaları yapmamız ve
kamuoyunu aydınlatmamız gerekmiştir:

1- Sezaryen ile  doğum, annenin ve bebeğinin hayatını kurtaran,
bebeğin cerrahi olarak doğurtulmasıdır; asla “kısırlaştırma” yöntemi değildir.

2- Kadınlarda kullanılan kısırlaştırma yöntemleri, tüplerin bağlanmasıdır.
Kadının ve eşinin mutlak istegine dayanarak ve onayları alınarak yapılabilmektedir.

3- Sezaryen ile 2’den çok doğum yapılamaz diye bir bilimsel kural yoktur.
Nitekim ülkemizde ve dünyada halen birçok kadın, çok sayıda sezaryen olabilmektedir.

4- Doğum kontrol yöntemleri topluma amaçları doğrultusunda iyi anlatıldığında ve sunulduğunda, istenmeyen gebeliklerin kürtaj  ile sonlandırılma gereksinimini ortadan kaldırmaktadır ve nitekim ülkemizde son 30 yılda kürtaj yaptırma oranı 3 kat azalmıştır.

5- Sezaryene ulaşımın zor, kürtajın yasak olduğu ülkelerde bu nedenlerle her 8 dakikada bir kadın ölmektedir. Ülkemizde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının
özverili çabaları ile anne ölüm hızı son 30 yılda altı kat azalmıştır.

6- Son on yılda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sezaryen oranları yükselmiştir. Ülkemizde durumun böyle olmasında ana etmenlerin, uygulanan sağlık politikaları
ve hekimin hastası ile yasal sorunlar yaşama korkusunun olduğu  unutulmamalıdır.

7- Türkiye’de anne ve bebek ölüm oranları önemli bir ölçüde azaltılmıştır.
Bu başarının en önemli nedeni ülkemizin dört bir yanındaki özverili, fedakar  meslektaşlarımızın, gece gündüz demeden canla başla çalışarak kadınlarımıza
dünya standartlarında sunduğu sağlık hizmetidir.

8- Türk hekimlerini, haksız ve rencide edici bir şekilde, “hastalarımızın haberi olmadan onları kısırlaştıran bilinmez bir gücün piyonları” gibi sunmak,
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarını üzmüş ve derinden yaralamıştır.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları kürtaj ve sezaryen konusunda bilim ve
yasalara uygun şekilde hareketle meslek ve görevlerini yerine getirmişlerdir.
Yasalara uydukları için hekimlerin suçlanması hukuken kabul edilemez bir durumdur.

9- Kadın Hastalıkları ve Doğum alanındaki ulusal uzmanlık derneğimiz ve
yan dal derneklerimiz olarak, hekime şiddet dahil tüm olumsuz koşullara rağmen,
bu mesleği seçmemizdeki ana etken olan İNSAN SEVGİMİZ ve İNSANA YARDIM ETME ARZUMUZ ile şevkimiz kırılmadan, yorulmadan halkımıza hizmete devam edeceğimizi, değerli Halkımızın ve Kadınlarımızın takdirine saygılarımızla sunarız.

TÜRK JİNEKOLOJİ VE OBSTETRİK DERNEĞİ

Jinekolojik Endoskopi Derneği
Perinatoloji Uzmanları Derneği
Servikal Patolojiler ve Kolposkopi Derneği
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği
Türk Perinatoloji Derneği
Türk Ürojinekoloji ve Pelvik Rekonstrüktif Cerrahi Derneği
Türkiye Maternal-Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği
Üreme Tıbbı Derneği