Etiket arşivi: RİFAT SERDAROĞLU; Susmayacaksınız

Rifat SERDAROĞLU : PANZEHİRİ VAR

Rifat SERDAROĞLU
Eski Sağlık Bakanı

portresi

PANZEHİRİ VAR

11. yılında AKP’nin “zehir içeren” uygulamalarını, Türk Milleti ibretle seyrediyor. Küresel Şeytanların maşası, bebekler ve kadın öğretmenler için acımadan ölüm emri veren, Kürt kadınlarını “Yoğunlaştırma Evi”nde seks kölesi olarak kullanan, uyuşturucu ve organ kaçakçısı küresel katil ile bölgemizdeki 22 ülkenin sınırlarını değiştirip bu ülkelerin tüm zenginliklerini Küresel Korsanların emrine verecek Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP)
gönüllü Eş başkanı (RT Erdoğan) el ele vermişler, bu zehiri Türk Milletine
zorla içirmeye çalışıyorlar.

Her gördüğünü “hıyar” sanan ve eline bir avuç tuz alıp hıyara bodoslama koşan medyamız ve sadece bugünü ve parayı düşünen, servetlerinin büyük bir kısmını yurt dışına istiflemiş bazı işadamlarımız da “zehir değil bu, mama-mama” diye tempo tutuyorlar.

Vatan kavramına sahip olmayan,“seccademi koyup namazımı kıldığım yer benim için vatandır” diyebilen,  arkasını CIA’ya vermiş, din tüccarlığı yaparak milyarlarca dolar servete sahip cemaat ve tarikatlar ise, ellerini oğuşturarak
bu yangına benzin döküyorlar.

Bunların tümünün gerçek sayısı, nüfusumuzun %5-10’u kadardır.
Bir arada durabildikleri için çok görünürler. Örgütlenmeyi beceremeyen
Türk milletinin %90’ı, bu azınlığın ceremesini çeker durur. Seçimlerde de,
“oy aktarma” dahil, her türlü hileyi yapan bu sapkın azınlık, milletin oyunu almayı becerir. Ana Muhalefet ve öbür muhalefet partileri ise, sürekli olarak bunlara payanda olmakta birbirleriyle yarışırlar. Bu iki partinin, mevcut yönetimleriyle, AKP ile yarışmaları asla mümkün değildir.

Siyasetin ve ekonominin değişmez kuralı şudur;

“Delik neredeyse önce orası yamanır, makinenin neresi bozulduysa öncelikle orası tamir edilir. Yangın evin hangi odasında ise önce o odaya su tutulur.
Sonra, bir daha arıza olmamasının tedbirleri alınır.”

Türk Siyasetinin bozuk yeri, vatansever bir “Merkez” Partisinin olmamasındandır. Güçlü-aktif-cesur-bilgili ve Türk Milletine doğruları anlatacak ve merkez sağı da merkez solu da bünyesinde toplayacak bir merkez partisi, AKP’nin balonunu patlatacak ve Türkiye’ye gerçek anlamda bir demokrasi getirebilecektir.

Türkiyeli Erdoğan’ın; Mehmet Ağar-Erkan Mumcu birlikteliğini bozmasının,
Tansu Çiller’e “abla” deyip, ablasının istediği imar değişikliklerini anında yaptırmasının, rahmetli Aydın Menderes’i devamlı ziyaret edip destek olmasının, “Merkez Sağ’da” siyaset yapmış bazı omurgasızları AKP’ye almasının nedeni, böyle bir oluşumu engellemek istemesindendir. Türkiyeli Erdoğan, sağlıklı bir merkez partinin kendi anlayışına karşı “panzehir” olduğunu çok iyi bilmekte ve ölümden korkar gibi bu hareketin oluşmasından korkmaktadır. Türk milletinin sevdiği, inandığı insanlar bu yüzden Erdoğan tarafından devamlı engellenir.
Bu iş için çekinmeden Devlet gücü kullanılır, bazıları hapse atılır, bazıları ekonomik yöntemle sindirilir.

Herkesin artık şunu çok iyi anlaması ve tavrını açık-açık ortaya koyması şarttır :

  • Bu gidişle Türkiye bölünecek ve maalesef bir iç savaş başlayacaktır!

Çözüm siyasettedir. Demokratik yoldan Türk Milleti bu işi çözmeli ve
hainlerin gerçek yüzlerini açık etmelidir.

-Bu işler, Yürüyüş yapmakla – meydanlarda toplanmakla, internette yazmakla olmaz. Muhalefet partilerinin anlamadıkları budur. AKP, normal bir siyasi parti değildir.

  • Küresel şeytanlarla işbirliği yapmaktan çekinmeyen,
    iktidarda kalabilmek uğruna Türk Ordusu’nun
    Genelkurmay Başkanını hapse attırıp terör örgütü ile
    kol kola girmekten utanmayan, cemaatler ve tarikatlar birliğidir, mücadele edilmesi gereken.

Böyle bir siyasi yapılanmayı yürütecek ve gençlerimize “Namuslu-bilgili insanların da siyaset yapabilecekleri, eşit şartlar altında hizmet yarışına girebilecekleri, dünya ile barışık ama kendi değerlerine bağlı” bir yapılanmayı verecek çağdaş kadrolar ve bilgi mevcuttur. Bu oluşumu bugüne kadar engelleyen, başımıza gelebilecekleri kavramaktaki anlayış ve zamanlama farkımızdır.

Görebildiğim kadarıyla yavaş-yavaş güneş çarığı, çarık da ayağı sıkmaya başlamıştır.

2013 yılı bu örgütlenmenin tamamlandığı yıl olmalıdır.

Bu yapılamaz ve

  • Türkiye sağlıklı-doğru oy kullanımıyla seçime götürülemezse,
    zaten bir daha çağdaş ve eşitlikçi bir seçim göremeyiz. Çocuklarımızın göreceği seçimler, İran’daki seçimler gibi olur.

Bu konuda bir fikri, düşüncesi, inancı olanlar yazarlarsa sevinirim.

Türk Milletine olan inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Doğrular ona anlatıldığında ve “dipçik ve cemaat hilesi” olmadıkça, Türk Milleti
hep doğruları yapmıştır. İnanmayan, Türk Siyasi hayatını incelesin lütfen.
Türk Milletinin cesaretine ise dünyada hiç kimse laf edemez.

AKP’nin şimdiki işbirlikçileri olan Küresel Korsanlar,
Kurtuluş Savaşımızı iyi incelerlerse ne dediğimizi anlayacaklardır.

Haydi, toparlanalım ve Türk Milletine yaraşanı yapalım.

Sağlık ve başarı dileklerimle.
21 Ocak 2013

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

RİFAT SERDAROĞLU : Susmayacaksınız..

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

SUSMAYACAKSINIZ

Mahalleye “serseri” dadansa ve mahalle bekçisini de yanına alsa ne yapacaksınız? Susacak mısınız? Susarsanız, gelir paranızı alır, susmaya devam ederseniz gelir malınızı alır, hala susar ve korkarsanız size hakaret eder, sizi aşağılar, gelir namusunuzu ister ve alır… O zaman sorarlar adama; Niçin varsınız, neden yaşıyorsunuz?…

Susmayacaksınız. O asalak adama direneceksiniz. Dişinizle-tırnağınızla karşı duracaksınız. Gücünüz yetmiyorsa komşularınızı uyarıp beraberce karşı koyup, onu bekçisiyle birlikte def edeceksiniz…

Yukarıdaki olayı biz 12 Eylül darbesi sonrası yaşadık. Demokrasiyi savunanlar olarak direndik, hem darbe yapanları, hem de darbe şakşakçılarını, milleti “yaralamadan” ülkenin başından def ettik. Bugün demokrat geçinen ve Türk Milletine Tarikat-Cemaat Demokrasisini layık gören “basındaki maşalara” rağmen…

TÜSİAD, Türkiye’de toplanan vergilerin çoğunluğunu veren bir kuruluş. Kurumsallaşmış, vergi kaçırmayan ve yüz binlerce vatandaşımıza iş-ekmek veren, her türlü olumsuz şarta rağmen ülkeye yatırım yapan önemli bir Türk Sanayici ve İşadamları kuruluşudur.

Bu kuruluşun Başkanı Ümit Boyner, gayet haklı ve doğal olarak;

“Vatandaş Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın sorumlularını bilmek ister” diye bir soru sordu.

Kendisine, hayatları boyunca yanında “BİR” adam bile çalıştırmamış, devlete vergi vermemiş, kendi paralarıyla bir “SEBİL” bile yaptırmamış kişiler, hakarete varan suçlamalar yönelttiler. Bülent Arınç ve Erdoğan öyle şeyler söylediler ki; demokrasiden nasip almadıklarını, hoşgörünün yanından geçmediklerini, siyasi nezaket ile tanışmadıklarını ispat ettiler.

Bülent Arınç ve Erdoğan’ın söyledikleri basında yer aldığı için tekrar etmiyorum.

Ümit Hanım, susmayacaksınız. Bülent Arınç’a verdiğiniz gibi zarif cevaplar da vermeyeceksiniz.
Herkese anladığı dilden sesleneceksiniz.

Siz, TÜSİAD’ın erkek üyelerinin görev almadıkları bir dönemde görev aldınız. Yüreğinizi ortaya koydunuz.
Bu yüzden susmayacaksınız…

Ben olsam Bülent Arınç’a;

“Bülent Bey, bizi TÜSİAD’ın 15 yıl evvel ki 28 Şubat davranışını sebebiyle suçluyorsunuz.
Yargı elinizde, konuşmayın ne istiyorsanız onu yapın. Bu gidişle korkarım ki, yakında TÜSİAD’ın kurucularını da Kurtuluş Savaşımızda, Atatürk’ün yanında yer aldıkları için suçlayacaksınız.

Bizler Menemen’de de Kubilay’ın yanında, Derviş Memed denen cani katilin karşısında olduk. Konuşurken lütfen dikkatli olun. Partinizin Diyarbakır İl Başkanlığının “Halk Mahkemesi” kurarak T.C. Devletinin “Övünç” madalyası verdiği bir kahramanı yargılayıp, gıyabında mahkum etmesi, bin tane 28 Şubat’tan beterdir. Önce partinize sahip olun, sonra konuşun.” derdim…

Ben olsam Başbakan Erdoğan’a;

“Türkiye bir hukuk devletidir. Kimin nerede ve ne konuşacağını, insanların özgürlüklerinin sınırını yasalar belirler, siz değil. Milletten aldığınız “yönetim gücünü” millete karşı “sopa” olarak kullanamazsınız.

Başbakanlık “tehdit” makamı değil, “hizmet” makamıdır

30 Eylül’de yapacağınız kongrenize onur konuğu olarak “Barzani”yi davet etmişsiniz. Şehit cenazelerinin konvoy olduğu günümüzde PKK denen Narko-Terör örgütünü koruyan-besleyen- barındıran birini davet ettiğiniz için kongrenize TÜSİAD olarak temsilci göndermiyoruz.

Sizi Barzani ile baş başa bırakıyoruz. Demokratik haklarımızı korumaya ve konuşmaya devam edeceğiz”, derdim…

İşin en acı tarafı, Erdoğan TÜSİAD Başkanına hakaret ederken yanında TOBB Başkanı ve eski Ankara Sanayi Odası Başkanı uslu çocuklar gibi susuyorlardı…

Bugün susanların yarın tek söz söylemeye hakları olmayacaktır.
Susmayın, korkmayın konuşun. Biz buradayız…

“SİZİNLE SAVAŞAN ORDU ŞİMDİ HAPİSTE”

Yukarıdaki sözü, Başbakan Erdoğan’ın emriyle Oslo’da PKK ile görüşen MİT Müsteşar Yardımcısı söylemişti…

Adaletin, AKP’nin güdümüne girdiğinin “Devlet ağzıyla” itirafıdır bu sözler…

Balyoz ve benzeri davalar “Siyasi Davalardır..” 1 sene sonra
bu mahkemenin kararları ortadan kalkar, karar verenler insan içine çıkamaz.

Merak ettiğim şudur: Komutanları “eksik teşebbüs” darbesi planlarken, Özel Paşa Cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamaktan başka ne yapıyordu? Haberi yok muydu? Yoksa o sıra Tapu Kadastro memuru muydu?..

Kim ne kahpelik yaparsa yapsın, Türk Ordusundaki erden Orgenerale kadar tüm mensuplarının içinden Atatürk’ü çıkarmak mümkün olamaz.

Türk Ordusu asla İran Ordusu olmayacaktır.
Tüm özellere rağmen… Bu da geçecek, gün ağarmaya başladı. Biraz daha sabır…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
(22 Eylül 2012)