Etiket arşivi: Balyoz ve benzeri davalar “Siyasi Davalardır..”

RİFAT SERDAROĞLU : Susmayacaksınız..

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

SUSMAYACAKSINIZ

Mahalleye “serseri” dadansa ve mahalle bekçisini de yanına alsa ne yapacaksınız? Susacak mısınız? Susarsanız, gelir paranızı alır, susmaya devam ederseniz gelir malınızı alır, hala susar ve korkarsanız size hakaret eder, sizi aşağılar, gelir namusunuzu ister ve alır… O zaman sorarlar adama; Niçin varsınız, neden yaşıyorsunuz?…

Susmayacaksınız. O asalak adama direneceksiniz. Dişinizle-tırnağınızla karşı duracaksınız. Gücünüz yetmiyorsa komşularınızı uyarıp beraberce karşı koyup, onu bekçisiyle birlikte def edeceksiniz…

Yukarıdaki olayı biz 12 Eylül darbesi sonrası yaşadık. Demokrasiyi savunanlar olarak direndik, hem darbe yapanları, hem de darbe şakşakçılarını, milleti “yaralamadan” ülkenin başından def ettik. Bugün demokrat geçinen ve Türk Milletine Tarikat-Cemaat Demokrasisini layık gören “basındaki maşalara” rağmen…

TÜSİAD, Türkiye’de toplanan vergilerin çoğunluğunu veren bir kuruluş. Kurumsallaşmış, vergi kaçırmayan ve yüz binlerce vatandaşımıza iş-ekmek veren, her türlü olumsuz şarta rağmen ülkeye yatırım yapan önemli bir Türk Sanayici ve İşadamları kuruluşudur.

Bu kuruluşun Başkanı Ümit Boyner, gayet haklı ve doğal olarak;

“Vatandaş Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın sorumlularını bilmek ister” diye bir soru sordu.

Kendisine, hayatları boyunca yanında “BİR” adam bile çalıştırmamış, devlete vergi vermemiş, kendi paralarıyla bir “SEBİL” bile yaptırmamış kişiler, hakarete varan suçlamalar yönelttiler. Bülent Arınç ve Erdoğan öyle şeyler söylediler ki; demokrasiden nasip almadıklarını, hoşgörünün yanından geçmediklerini, siyasi nezaket ile tanışmadıklarını ispat ettiler.

Bülent Arınç ve Erdoğan’ın söyledikleri basında yer aldığı için tekrar etmiyorum.

Ümit Hanım, susmayacaksınız. Bülent Arınç’a verdiğiniz gibi zarif cevaplar da vermeyeceksiniz.
Herkese anladığı dilden sesleneceksiniz.

Siz, TÜSİAD’ın erkek üyelerinin görev almadıkları bir dönemde görev aldınız. Yüreğinizi ortaya koydunuz.
Bu yüzden susmayacaksınız…

Ben olsam Bülent Arınç’a;

“Bülent Bey, bizi TÜSİAD’ın 15 yıl evvel ki 28 Şubat davranışını sebebiyle suçluyorsunuz.
Yargı elinizde, konuşmayın ne istiyorsanız onu yapın. Bu gidişle korkarım ki, yakında TÜSİAD’ın kurucularını da Kurtuluş Savaşımızda, Atatürk’ün yanında yer aldıkları için suçlayacaksınız.

Bizler Menemen’de de Kubilay’ın yanında, Derviş Memed denen cani katilin karşısında olduk. Konuşurken lütfen dikkatli olun. Partinizin Diyarbakır İl Başkanlığının “Halk Mahkemesi” kurarak T.C. Devletinin “Övünç” madalyası verdiği bir kahramanı yargılayıp, gıyabında mahkum etmesi, bin tane 28 Şubat’tan beterdir. Önce partinize sahip olun, sonra konuşun.” derdim…

Ben olsam Başbakan Erdoğan’a;

“Türkiye bir hukuk devletidir. Kimin nerede ve ne konuşacağını, insanların özgürlüklerinin sınırını yasalar belirler, siz değil. Milletten aldığınız “yönetim gücünü” millete karşı “sopa” olarak kullanamazsınız.

Başbakanlık “tehdit” makamı değil, “hizmet” makamıdır

30 Eylül’de yapacağınız kongrenize onur konuğu olarak “Barzani”yi davet etmişsiniz. Şehit cenazelerinin konvoy olduğu günümüzde PKK denen Narko-Terör örgütünü koruyan-besleyen- barındıran birini davet ettiğiniz için kongrenize TÜSİAD olarak temsilci göndermiyoruz.

Sizi Barzani ile baş başa bırakıyoruz. Demokratik haklarımızı korumaya ve konuşmaya devam edeceğiz”, derdim…

İşin en acı tarafı, Erdoğan TÜSİAD Başkanına hakaret ederken yanında TOBB Başkanı ve eski Ankara Sanayi Odası Başkanı uslu çocuklar gibi susuyorlardı…

Bugün susanların yarın tek söz söylemeye hakları olmayacaktır.
Susmayın, korkmayın konuşun. Biz buradayız…

“SİZİNLE SAVAŞAN ORDU ŞİMDİ HAPİSTE”

Yukarıdaki sözü, Başbakan Erdoğan’ın emriyle Oslo’da PKK ile görüşen MİT Müsteşar Yardımcısı söylemişti…

Adaletin, AKP’nin güdümüne girdiğinin “Devlet ağzıyla” itirafıdır bu sözler…

Balyoz ve benzeri davalar “Siyasi Davalardır..” 1 sene sonra
bu mahkemenin kararları ortadan kalkar, karar verenler insan içine çıkamaz.

Merak ettiğim şudur: Komutanları “eksik teşebbüs” darbesi planlarken, Özel Paşa Cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamaktan başka ne yapıyordu? Haberi yok muydu? Yoksa o sıra Tapu Kadastro memuru muydu?..

Kim ne kahpelik yaparsa yapsın, Türk Ordusundaki erden Orgenerale kadar tüm mensuplarının içinden Atatürk’ü çıkarmak mümkün olamaz.

Türk Ordusu asla İran Ordusu olmayacaktır.
Tüm özellere rağmen… Bu da geçecek, gün ağarmaya başladı. Biraz daha sabır…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
(22 Eylül 2012)