Sayın AHMET SALTIK
Daha on gün önce 4 Ağustos günü Iğdır’da saldırıya uğrayan meslektaşımızla ilgili olarak bir basın açıklaması yaptık. Bu on gün içinde Çorum’dan Uşağa, Konya’dan Mersin’e, İstanbul’dan Hakkari’ye asistan hekim, aile hekimi, acil hekimine saldırı haberleri gelmeye devam etti. Bakanlığın “dayak yediğinizi kimseye duyurmayın” genelgesine, hastane yöneticilerinin “sesinizi çıkarmayın” baskılarına rağmen örtülemeyen, saklanamayan bir yoğunlukta şiddet devam etmektedir. Son olarak Hakkari Yüksekova’da Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Soner Pul’un 50 kişi tarafından acımasızca darp edilmesi, sorunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sermiştir.Başka Ersinler kaybedilmesin diye kurulduğunu düşündüğümüz ve önemsediğimiz TBMM Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddeti Araştırma Komisyonu raporunu Ocak ayında yayınlanmıştır. Komisyonun kurulması için verilen önergelerde son yıllarda artış gösteren doktorlara şiddet içerikli saldırıların toplumsal bir sorun haline geldiği saptaması yapılmıştır. Sağlık sistemindeki sorunların tek nedeninin doktorlar olduğunun yetkililerce ifade edilmesinin doktorları hedef haline getirdiği vurgulanarak yaşanan güvenlik sorunlarının nedenleri ile çözüm yollarının araştırılması istenmektedir. Türk Tabipler Birliği, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden hemen sonra gerek Sağlık Bakanı ile yapılan görüşmelerde gerekse TBMM’deki ilgili komisyona yaptığı sunumlarda değerlendirmelerini aktarmıştır.
Komisyon raporunda şiddetin nedenleri içinde kurumsal faktörler olarak;
– çeşitli alanlarda tahsil edilen katılım paylarını,
– hastaya ayrılan sürenin yetersizliğini,
– SABİM’in uygulanma şeklini,
– sağlık çalışanlarının sayısal yetersizliği ve dengesiz dağılımını,
– Sağlık Bakanlığı’nın şiddet konusunda temel bir politika oluşturmamış olmasını,
– mevcut uygulanan şekliyle performansa dayalı ödemeyi sıralamaktadır.
Bu saptamalardan sonra Komisyon kurumlarda risk değerlendirmelerinin yapılmasını, sağlık personelinin dağılımının gözden geçirilmesini, SABİM’in bir şikayet değil iletişim merkezi olarak işlev görmesinin sağlanmasını, yöneticilerin ve siyasetçilerin şiddeti kınayan ve sağlık çalışanlarının verdiği hizmetin vazgeçilmezliğini vurgulayan söylemler geliştirmesini, Türk Ceza Kanunu’nda caydırıcı yönde düzenlemeler yapılmasını önermektedir.
Önermektedir de rapor yayınlandığından bu yana aradan geçen yedi ayda bu değerlendirmeler ve öneriler hakkında hangi adımlar atılmıştır? Nu yazık ki kayda değer düzenlemeler ve tavır değişiklikleri olduğunu söylemek imkansızdır. İlgili Araştırma Komisyonu’nun Başkanı, şimdi TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Dr. Necdet Ünüvar sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti daha caydırıcı hale getirecek düzenlemenin “yetiştirilemediğini” ifade etmektedir.
Sağlık Bakanı’ndan ses yoktur.
Hekimlerin, sağlık çalışanlarının başına çorap ören,
- sağlığı gitgide daha fazla paralı hale getiren yasalar torbalara doldurulup çıkarılırken
şiddeti önleyecek yasa bir türlü “yetişmemektedir”! Şiddeti önleyecek sahici işler yapılmazken, saklamaya yönelik genelgeler yayınlanmaktadır.
Türk Tabipler Birliği’nin şiddetin nedenleri ve önlenmesine yönelik çalışmaları görmezden gelinmektedir, anladık ama TBMM’nin hazırladığı raporun yok sayılması içler acısıdır. Aylarca süren çalışmalar raflarda durmaktadır, sağlık çalışanlarının beklentileri boşa çıkmaktadır.
Çok söyledik, duyarlar mı bilmiyoruz, ama başka Ersinler ölmesin (Gaziantep’te sırtından bıçaklanarak öldürülen Op. Dr. Ersin Arslan) diye, gencecik hekimler vahşice dövülmesin diye, insanca ortamlarda çalışıp nitelikli sağlık hizmeti sunalım diye TBMM’ni, Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağırıyoruz:
Hazırladığınız raporun gereğini yapın.
Sağlıkta şiddeti önlemek için sahici adımlar atmaya başlayın.
Yarın çok geç olmadan
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi |