Dostlar,
03 Temmuz 2021 akşamı saat 20:00’de, HALK TV‘de, başarılı programcı Sn. Fatih Ertürk‘ün konuğu olacağız yine.. Değerli Ertürk, bizi bu çok izlenen programında kendi deyimi ile “Demirbaş kadroya” aldı!
Güncelleme (03.07.2021, saat 22:05) : Program yapıldı ve 36 dakika sorunu irdeledik.
8,5 dakikalık kısa bir bölümü izlemek için lütfen tıklayınız..
Sn. Ertürk’ün “TÜRKİYE NEREYE?” balıklı programı neredeyse 5 saatlik bir maraton her Cumartesi / Pazar akşamı ve izlenme (rating) rekorları kırıyor. Geçen hafta da öyle oldu.
Biz genellikle ilk yarım saat konuk oluyoruz. Bu bölüm de çok izleniyor. Doğallıkla Ulusumuzun bilimsel – nesnel – doğru – güncel, özetle NAMUSLU BİLGİYE gereksinimi var.. Bilim, bunlardan farklı bir nitelik taşıyabilir mi? Olağan koşullarda hayır!
Ancak, anlı – şanlı Küreselleşme çağında yaşamaktayız; gerçek yüzü ile YENİ EMPERYALİZM! Dolayısıyla bilgi de artık egemenlerin güdümünde.. 11 yıl önce ODTÜ’de bir bilimsel toplantıda bir sunumumuz olmuştu :
POST-MODERN BİLİM KARABASANI: NASIL BAŞETMELİ?
***
Günümüzde bu sorunsal (problematik) daha da katmerleşmiş durumda. Tipik, güncel örneklerden biri de Yeni Koronavirüs salgını ve aşılar.. Özellikle sorunun ülkemizdeki yönetimi (!) AKP tarafından zıvanadan çıkarıldı
- Dünyada ilk ve tek ülke olarak 3. doz uygulamaya koyulduk!
Böylesine kapsamlı ve Halk Sağlığını doğrudan ilgilendiren bir politika kararı nasıl alındı? Gerekçeleri ve bilimsel kanıtları var mı, nerede ve ne zaman yayınlandı?
Bunları bilmiyoruz! Sağlık Bakanlığı her akşam, “çooook su götürür” turkuvaz (!) tablo yayınlamayı sürdürüyor. 2 Temmuz 2021 tablosu aşağıda.. Her gün hala 5 bin dolayında yeni “olgumuz” var, 50+ ölüm. Elbette yakalanabilenler, açıklanması uygun bulunanlar…
İlk dalganın tepe yapığı 11 Nisan 2020 tablosu ise aşağıdaki gibiydi..
Karşılaştırmayı size bırakalım. 11 Nisan 2020 tepesinin ardından 1 Haziran 2020 açılım – saçılımı geldi ve bedelini 2. dalga olarak 2020/21 sonbahar – kışında ağır ödedik. Bu dalgayı tam sönümlendirmeden 1 Mart 2021 açılımı geldi ve fatura çok ağırlaştı 3. dalga ile.
**
İktidar, “resmen” açıkladığı 5.4 milyon insanımızın hastalığı geçirerek doğal bağışıklık sağlamış olmasına güveniyor olmalı. Bir de 50 milyonu bulan ilk doz aşılananların sayısı. Bunlar, diyelim ki +’lar. Ama eksiler de çok ciddi.. İlki, çok sayıda mutasyon geçiren KOVİT-19 hastalığı etmeni Yeni Koronavirüs’ün (SARS-COV2) varyantları. Sayıca çok çoğaldılar, küresel ölçekte büyük başağrısı durumundalar, bunlar “dün” yoktu, bu gün varlar ve düşçü beklentilerin tersine, olumsuz mutasyonlar ile. Bir de, Türkiye’nin kendine özgü, SUİ GENERİS bir siyasal iktidarı var :
- Şahsım devleti / TEK ADAM REJİMİ!
“Reis” (sahi biz kabile miyiz??) durup dururken 3. aşısını olduğunu duyurdu övünçle ve partililerine de önerdi geçtiğimiz ay. Henüz Ulusumuzun çok az bir kesimi tek doz aşılanabilmiş iken! Şimdilerde ise Sağlık Bakanlığı bir çaba, bir çaba… yığınları 3. aşıya çağırmakta bir “telaş” ile! Bu “telaş” neyin telaşı acaba? Turist gelsin diye, Delta varyantı kaynayan ve yeni bir dalga yaşayan Rusya’ya sınır kapıları ardına dek açık.. İngiltere’ye göre hala “kırmızı” listedeyiz. Almanya, ABD, Fransa… gevşettikleri ulusal – uluslararası önlemleri yeniden sıkılaştırmakta. Fransa zorunlu aşıyı değerlendirmekte.. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) alarmda.
Hastalığa karşı hala etkili bir sağaltım yok! Geliştirilebilmiş yerli aşı yok. Oysa Eylül 2020’de 1-2 ay içinde hazır olacağını söylemişti Sağlık Bakanı D. Koca!? Kaldı ki, halen Türkiye’de uygulanan 2 aşının Evre 3 raporları bile uluslararası saygın tıp dergilerinden yayınlanmadı!
***
Topu topu, 90 milyonda 5,4 milyon insan doğal bağışık;
– açıkladığınız resmi veri ile
– hala bu doğal bağışıklık sürüyor ise?
– yoksa gerçek sayı çoooooooook daha yüksek de ona mı güveniliyor?? Bu da bilinmez!
Aşılama durumuna gelince :
Sağlık Bakanlığının yine resmi verisi ile, 03 Temmuz 2021 günü saat 16:17’de durum şöyle:
Yapılan toplam aşı sayısı 52.202.938
İlk doz aşıda korunma oranları %30 dolayında. 2. doz aşıdan 1-2 hafta sonra korunma oranları aşıya göre değişebiliyor. Bizde baskın olarak ilk 2 doz ölü (inaktif) aşı (SINOVAC – KORONAVAC) YAPILDI. Ne ölçüde koruyucu, belirsiz. Son zamanlarda m-RNA aşısı (BioNTech&Pfizer) da uygulanmaya başladı, sayıları bilmiyoruz.
Sonuç olarak toplum bağışıklığımız ne düzeyde??
Bir başka aşıya neden geçtik, bilmiyoruz. 2 doz farklı aşıdan sonra 3. doz için süre neden kısaltıldı, bilmiyoruz. Hastalığı geçirenlere de kısaltılan ara ile aşı öngörülüyor, hikmeti; belirsiz..
***
Telefonlarımız ve iletişim kanallarımız susmuyor. İnsanlarımız ciddi bir aranış içinde, kaygılı..
90 milyon gibi dev nüfuslu bir ülke – halk nereye sürükleniyor? İnsanlar aşı randevularını iptal etmeye başladı.. Toplumda aşı karşıtlığı ve çekincesi yükselmeye başladı. Oysa 2. doz uygulanan kişi sayısı salt 15.546.90 ve hala Ülkemiz nüfusunun 1/6’sını çok az aşmış durumda. Dünyada hala 8. sıradayız, 7. sıradaki Fransa’dan epey geride kalarak.
***
İktidar, ülkemizi genelde nasıl yönetmekte ise, salgın yönetimi de kaçınılmaz biçimde aynı kıratta.
Neden dünyada 3. doz aşıya geçen İLK VE TEK ÜLKEYİZ??!
Bu politikaların bilimsel gerekçeleri nelerdir? Neden Bilim Kurulu konuşmamakta – konuşturulmamaktadır? Neden en “basit” ama temel bilgiler toplumla paylaşılmamaktadır? Örneğin;
– Şu ya da bu aşı olanlarda tek doz ve 2. doz sonrası yeniden hastalanma oranı nedir?
– Şu ya da bu aşı olanlarda tek doz ve 2. doz sonrası hastalıktan ölüm oranı nedir?
– Şu ya da bu aşı olanlarda tek doz ve 2. doz sonrası hastalanma toplamın içinde ne oranda?
– Şu ya da bu aşı olanlarda tek doz ve 2. doz sonrası ölümler, tüm Kovit-19 ölümleri içinde ne orandadır?
Geçelim toplum tabanlı karmaşık sero-prevalans çalışmaları ile aşı – hastalık sonrası toplum bağışıklığı oranını ve düzeyini (gücünü) saptamayı e salgın yönetimini bu kanıtlara dayandırmayı; üstte saydığımız 4 basit orana (hıza) bile sahip değiliz.
* Veri tabanı demokrasi – hukuk – bilim – etik… dışı biçimde bilim insanlarına hala kapalı tutulurken, siyasal iktidar neyi – neleri perdeleme peşindedir?
Bu arada 5 şehir hastanesinin işletme ruhsatının (lisansının) yabancılara (Danimarka) devrinin anlamı ve amacı nedir? Türkiye bu hastaneleri işletmekten aciz midir? Türkiye 19 yıldır tek başına AKP iktidarınca yönetildiğine göre, eğer varsa böyle bir “işletme aczi” sorumlusu kimdir?
3. kez kabak çiçekleri gibi açıldık.. Aman turist gelsin de… piyasalar nefes alsın da.. Sonra da, yeni varyantları da dikkate alarak, sonbaharda hatta daha erken bir 4. dalgaya hazırlık mıdır bu 3. aşı alaturkalığı??
Tüm bunları konuşmaya çalışacağız bu akşam saat 20:00’de HALK TV‘de, Sn. Fatih Ertürk’ün “Türkiye Nereye??” programında.. / KONUŞTUK…
Bilgi ve ilginize sunarız.. Sevgi ve saygı ile. 03 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
=======================================
Not : Bu akşam 2115 dolayında RUDAW TV’den arandık ve Aile Hekimlerine getirilen ifade açıklaması kısıtlamasını değerlendirmemiz istendi. RG: 30 Haziran 2021, sayı : 31527, 4198 s. Cumhurbaşkanlığı kararı ile yürürlüğe konan “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği”
Aile hekimlerinin sosyal medya paylaşımı yapması, demeç vermesi yasaklanıyor
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzaladığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ ne göre sosyal medya paylaşımı yapan hekime 50 ceza puanı kesilecek, basına 3 kez izinsiz konuşan işsiz kalacak! Yeni aile hekimliği sözleşmesinde, doktorların izinsiz basına demeç verme ve sosyal medya aracılığıyla bilgi paylaşımları, ihtar ve sözleşmenin feshine dek gidecek cezalandırma doğurabilecek. Hekimler sussun, halk gerçekleri bilmesin dayatması bu. Aile hekimleri hakları için eylemlerini ve basına demeç vermeyi sürdürecekler. Tüm hukuksal yollara başvuracaklar doğallıkla.
Aile hekimlerinin başında Demokles’in kılıcı gibi duran bir yönetmelik getirildi. Aile hekimleri Kovit-19 salgınında aile sağlığı merkezindeki aksaklıkları, sorunları dile getirince, aşı sorunlarını açıklayınca, Bakanlığı eleştirince.. bir yönetmelikle sesleri kısılmak istendi.. Bunları dile getiren aile hekimleri sözleşmesinin feshi ve işini yitirme tehdidi ile yüz yüze. Yönetmeliğe karşı Danıştay’da dava açılmalı. İfade özgürlüğü Anayasal bir haktır (m. 25 ve 26). Aile hekimi meslektaşlarımız haklı olarak çok tepkili. Yayımlanan ücret yönetmeliği değil, baskı, ceza ve ücret ödememe yönetmeliği adeta. İş güvencesini ortadan kaldırıyor.
Bir Firavun ülkesi gibi..
Çok yazık. Salgını yönetemeyen iktidar, halkın gerçekleri öğrenmesini de istemiyor!
Dileriz bu hukuk dışı yönetmelik geri alınır ya da Danıştay’da iptal edilir.
***