Etiket arşivi: Magna Carta Libertatum – 1215

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ’nin 68. YILINDA EN TEMEL İNSAN HAKKI : SAĞLIKLI – ONURLU YAŞAM..

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ’nin 68. YILINDA EN TEMEL İNSAN HAKKI : SAĞLIKLI – ONURLU YAŞAM..

Dün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (İHEB) BM (Birleşmiş Milletler) tarafından kabulünün 68. yıldönümü idi. Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği, geleneksel Cumartesi konferansları kapsamında bize görev vermişti birkaç hafta önce. Konuyu yukarıdaki gibi birlikte belirledik. Derneğim mütevazi salonu tümüyle dolu idi. Oturum Başkanı Sn. Av. Ayhan Sarıhan toplantıyı yönetti. Kurucu Genel Başkan Sn. Zeki Sarıhan ve şimdiki Gn. Bşk. Sn. Nazım Mutlu da salondaydı. Seçkin ve ilgili bir izleyici kitle vardı.

Önce HAK kavramının tanımlarını yaptık, kısa tarihsel geçmişini sunduk, Köle Spartaküs‘ün MS 70’lerde ayağındaki zinciri farkederek ünlü Roma dönemi kanlı isyanlarını dile getirdik;

  • Bu zincir bizim ayağımızda ne arıyor?? 

1215 önemli bir dönemeçti.. İngiltere Kralı Yurtsuz John’a, feodal aristokratlar kazan kaldırmışlardı. Vergi verdikleri gerekçesiyle yönetimde söz sahibi olmak istiyorlardı. Yönetme yetkisini Tanrı’dan aldığı tartışılmayan Mutlak Monark, sınırlandırılmaya çalışılıyordu. Feodal soylular, ayaklarını yere vurarak;

  • Taxation with representation, Taxation with representation.. diye tempo tutuyorlardı.
    (Vergi veriyoruz, yönetimde söz hakkı istiyoruz..)

İngiltere Kralı kayıtsız kalınca seslerini yükseltmiş, söylemlerini daha da keskinleştirmişlerdi :

  • No taxation without representation, No taxation without representation!
    (Yönetimde temsil edilmeyeceksek vergi vermeyeceğiz!)

Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Şartı) 1215’te yayımlandı ve İngiltere Krallığı mutlak monarşiden koşullu (meşruti – şarta bağlanmış) monarşiye doğru büyük bir adım atmış oldu. Veegilendirme birlikte kararlaştırılacaktı.. Askere alma da. Kimse yargılanmadan Kral buyruğuyla öldürül(e)meyecekti..

Osmanlı’da benzer adımların iyimser 1807 (Sened-i İttifak), eh biraz 1839 (Tanzimat Fermanı) ve anayasal olarak 1876’da (1. Meşrutiyet) atıldığı anımsanacak olursa arada 600 yılı, 6 koca yüzyılı bulan bir süre var! 2. Abdülhamit’in daha 2. yılında anayasal meşruti rejimi askıya aldığı, 32 yıl koyu bir baskı rejimi (istibdat) uyguladığı anımsanacak olursa, bu müstebit (baskıcı) Padişahın İtthat Terakki öncülüğünde halk ayaklanmasıyla 2. Meşrutiyet 1908’lere kayıyor ve aradaki fark 700 yıla uzanıyor!

İngiltere’de 1640’larda ilan edilen Cumhuriyet, Büyük Atatürk‘ün devrimci önderliği sayesinde Anadolu’da 400 yıllık bir gecikme ile 1923’ü buluyor..

  • Günümüzde ise AKP – Erdoğan iktidarı yüzlerce yıl gecikmiş Cumhuriyeti ve demokrasiyi Türk halkına çok görüyorlar ve vargüçleriyle çağdışı bir Başkanlık rejimi için Türkiye’yi kuşatmış bulunuyorlar..

1679’un Habeas Corpus’una dokunmadan geçemezdik.. O özgürlük belgesiyle İngiltere halkına çok temel bir hukuksal güvence veriliyordu :

  • Korkma, Kralın adamları seni haksız yere tutarsa,
    bağımsız yargıçlar seni ilk fırsatta salıverecektir..

Böyle deniyordu Habeas Corpus’ta (Kişi Dokunulmazlığı anlamına geliyor..). Bu saygın metin, Kolluğun “tutma” süresini en çok 24 saat olarak sınırlıyordu. Türkiye 5 aydır OHAL rejimi altında inletiliyor ve bu süre 30 gün! Olağan dönemde 24 saat idi ve savcının 1’er günlük uzatmaları ile 4 günü bulabiliyor yargıç karşısına çıkarılana dek gözaltı süresi..

Elbette 1776 Virginia Haklar Bildirgesini, 1789 Fransız Devrimi ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisini (Liberte / Fraternite / Egalite)…. satır başları ile anımsattık. Bu şanlı devrimi düşünsel olarak hazırlayan AYDINLANMA Dönemi düşünürlerinin adlarını saygıyla andık.. 6 ciltlik AYDINLANMA Ansiklopedisi yazarı şanlı Denis Diderot’yu, Monteskiyö’yü, Voltaire’i, JJ Rousseau’yu, Robespier’i.. Onların öncüllerini.. İncil’i Latince’den Almanca’ya çeviren yürekli ve aydın din bilgini – papaz Martin Luter’i, Kilisenin yaktığı Jan Huse’u, Giardano Bruno’yu, ceberrut Kiliseyi bilimsel keşifleriyle çökerten Kopernik ve Galile’yi…

Ortaçağın karanlığından deneysel – gözlemsel bilim ile, bilimsel akılcılıkla, siyaset filozoflarının ve bilim insanlarının birkaç yüzyıl süren çok yoğun, çok kanlı ve müthiş saygın çabasıyla çıkabildi insanlık..

Günümüzde yobazlığa, karanlığa, insan hakları düşmanlığına karşı artık bileği bükülmez bir aracımız var : BİLİMSEL AKILCILIK.. Büyük Atatürk’ün bize manevi mirası tam da bu!

İNSAN HAKLARI NOTLARI başlığı altında Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fakültesi – Mülkiye’deki eğitimimiz sırasında oluşturduğumuz notların ana başlıklarını özetledik.. 47 sayfalık bu özlü ve emekli çalışmayı ekte aşağıda pdf olarak sunuyoruz (730 KB)

İNSAN HAKLARI

Ardından 79 yansıdan oluşan power point yansıları eşliğinde sunumumuzu sürdürdük..Yaklaşık 75 dakika bizim sunuşumuzun ardından katılımcıların soru ve katkıları ile 2 saati doldurduk.. Bu sunumu da pdf olarak site okurlarımızla paylaşıyoruz.. (4.2 MB)

Insan_Haklari_Saglik_Konf._10.12.16

*****

Akşam evlerimize geldikten birkaç saat sonra ise ne yazık ki İstanbul’da polise ve yurttaşlara dönük katliamı duyduk ve içimiz ezildi.. Bu dizeleri yazdığımız dakikalarda son verilerle (11.12.2016, 17:16) 38 can yitiği ve 166 yaralı var… Bu kaçıncı katliam AKP – RTE’nin tek başına iktidarının 15. yılında?? Tayyip bey gene kandırılmakla mı meşgul?? Türkiye tarihinin en kanlı 15 yılının AKP – RTE dönemi olduğu artık söylenip – yazılıyor.. Tarih de bu tür dönemlerin nasıl kapandıklarının acı ve ibre dolu örneklerini gözümüze gözümüze sokuyor.. Bu acı ve yürek yangını içinde yazdığımız yazı sitemiz manşetinde.. Manşet hep güncellendiğinden, yazının sitemizde kalıcılığını sağlamak için pdf olarak bu yazımıza ekliyoruz…

INSAN_HAKLARI_GUNUNDE_ISTANBUL’da_KATLIAM

Okunmasını, paylaşılmasını ve
gereğinin hızla – basiret ve dirayetle – hukuk içinde ve akıl – bilim öncülüğünde
yapılmasını haykırarak seslendiriyoruz artık..

Sevgi, saygı, acı ve kaygı ile.
11 Aralık 2016, Ankara

Prof.Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com