ÇAĞDAŞ ve DOĞRU SİYASET NEDİR?
Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. eski İİBF Dekanı
(AS: Yazarın bir şiiri yazının altındadır..)
Vatandaş soruyor: ” Hocam çağdaş siyaset nedir?”
Siyaset, teorik (AS: kuramsal) düşünce bazında (AS: temelinde) bir sosyal bilim dalı; yönetim bilgi ve becerileri açısından da bir yönetebilme yetisi ve sanatıdır.
Her türlü siyasi faaliyetlerin (AS: siyasal etkinliklerin) Hukuk, adalet, liyakat, iş ve meslek etiği sınırları içinde yerine getirilmesi lazımdır (AS: gereklidir). Siyaseti kesin olarak tanımlamak zordur. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şöyle bir tanım yapmak belki amacına daha iyi hizmet edebilir :
Doğru, bilimsel ve çağdaş siyaset;
Toplumdaki
– Farklı ırk, soy ve dil öbeklerini,
– Farklı din ve inanç kümelerini,
– Farklı ideoloji ve değer gruplarını,
– Farklı çıkar odakları,
Toplumun
– Ortak iyileri,
– Ortak çıkarları,
– Ortak beklentileri
– Ve ortak idealleri konusunda, hepsini hukuk, adalet, liyakat ve ahlak ilkelerini zedelemeden; sevgi, barış, kardeşlik ve dayanışma duyguları içinde bir arada tutabilme ve yaşatabilme sanatıdır.
Siyaset, genelde kalıcı, adil bir yöneten ve yönetilen düzeni ve ahengi (AS: uyumu) oluşturabilme anlamına gelir.
Demokratik siyaset tarzının geçmişi iyi incelendiği zaman ortaya çıkan ana tespit (AS: saptama) şudur :
Yönetenlerin yetki ve yaptırım sınırları giderek giderek daralmış, keyfi (ben öyle istiyorum) yönetim biçimi bitmiş, halkın ortak istekleri (milli irade) yani demokrartik yönetim biçimi egemen olmuştur.
İktidar gücünü kullanan siysetçılerin, bir başka söyleyişle ülkeyi yönetenlerin, attıkları her adım, aldıkları her karar, verdikleri ter talimat (AS: yönerge) anayasal ve yasal sınırlar içinde, adil, ahlaki, aleni (şeffaf) ve mutlaka denetlenebilir olmak zorundadır.
Son yıllarda Türkiye siyasetindeki durum tarihsel gelişmeler ve demokratik ülkelerin siyaset anlayışına taban tabana zıttır. Çünkü yönetenlerin güç ve yetkileri olağanüstü artmış, Meclis ve Yargı iradesi (milli irade) zayıfla(tıl)mış ve âdeta tek merkezden yönetme tekeline dönüşmüştür.
Bu durumun çağımızın demokratik siyaset eğilimleri ile bağdaşmamaktadır.
Sonuç :
Şu temel kural hiç unutulmamalıdır: Yönetim gücünün tekelleşmesi ve hukuksal denetim dışına kayması yönetim erkini otokrasiye ve diktatörlüğe, toplumsal ve bireysel faaliyetin kullanılmasındaki hukuku ve yasa tanımazlıklar da devlet düzenini kaosa (AS: karmaşa) ve anarşiye sürükler.
Bu dengenin çok iyi kurulması gerekir.
Denetlenemeyen güç her zaman tehlikelidir.
Dip not :
- Türkiye’ de rektör atama tartışmaları ne zaman biter?
- Rektörlere siyasal ve ideolojik misyonlar yerine akademik ve yönetsel misyonlar yüklendiği zaman.
====================================
ECEL VE GÖNÜLHiç kimse dünyaya kazık çakamaz,
Bir gün çağırırlar gidersin gönül.
İnsan bu yasaya karşı çıkamaz,
Can borcu kesindir, ödersin gönül.
Xxx
Bilirim bu dünya tatlıdır sana,
Ölüm derdi ağır gelir insana,
Can alıcı melek kıyar her cana,
Er geç bu acıyı tadarsın gönül.
Xxx
Bu gelenek gelir ta dip dedende,
Bakarsın ki canın çıkmış bedende,
Kul hakkı kesindir; kalmasın sende,
Sonra sorgucuya ne dersin gönül.
Xxx
Gençliğin tükenir, kudretin biter,
Varsa oğlun – kızın; ocağın tüter,
Kural böyle işler, gelenler gider,
Doğumdan ölüme kadarsın gönül.
Xxx
İhtiyarlık çöker, bezer gidersin,
İşini, gücünü bozar gidersin,
Bu kötü yazgıya kızar gidersin,
Ecel şerbetini tadarsın gönül.
Xxx
Çıplak tenin giyer beyaz kefeni,
Musalla taşına koyarlar seni,
Dostların uğurlar cansız bedeni,
Çıkılmaz çukura yatarsın gönül,
Xxx
Doğarken alnına ölüm yazılır,
Bir gün kepek biter, mezar kazılır,
Börtü-böcek türer; tenin çözülür,
Toprağa karışır, tozarsın gönül.
Xxx
Halil Çivi söyler ibret alasın,
Kadim devran böyle, iyi bilesin,
Dünya bir efendi, sen bir kölesin,
Bir gün efendinden bezersin gönül.
Xxx
Prof. Dr. Halil Çivi.
7.05.2003 Malatya
- Rektörlere siyasal ve ideolojik misyonlar yerine akademik ve yönetsel misyonlar yüklendiği zaman.