BETON RECEP MODELİ!
‘Beton Recep’ modeli AKP döneminde yapılan özelleştirmelerle ekonominin bel kemiği olan KİT’ler yağmalandı, fabrikalar kapanıyor, işsizlik çığ gibi…
Erdoğan ekonomisinde yalnızca imar rantı için beton gökdelenler yükseliyor
Yurt Gazetesi portalı, 20.5.15
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/beton-recep-modeli-h88189.html
AKP 2002 sonunda iktidar koltuğuna oturduğunda Türkiye IMF hesaplamalarına göre
533 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla ile dünyanın 16’ıncı ekonomisiydi.
2014 sonunda ise 16. sıraya aday!
Türkiye kişi başına gelirde ise 66’ıncı sırada.
Dün açıklanan Dünya Ekonomik Forumu İnsani Sermaye Raporu ve Endeksi’nde
Türkiye 8 sıra birden gerileyerek Kolombiya, Azerbaycan, Çin, Arnavutluk ve Trinidad Tobago gibi ülkelerin ardından 68’inci sırada yer aldı.
- AKP hükümetleriyle geçen 13 yılda ekonominin bel kemiği olan KİT’ler ve
önemli kamu kuruluşları özelleştirme yoluyla satıldı.
Üretime değil ranta yönelen ekonomide fabrikalar birbiri ardına kapanırken,
işsizlik çığ gibi arttı. Bu tabloya karşı, yükselen tek şey imar rantı için kentleri, tarihsel
ve doğal dokuyu tahrip ederek yükselen inşaatlar oldu.
Özelleştirme 8 kat arttı!
AKP, özelleştirmenin başladığı 1986’dan, 2002’ye dek yapılan 8 milyar dolarlık satışı
12 yılda neredeyse 8 katı artırarak 61.8 milyar dolara çıkardı.
Bu neoliberal saldırganlığa yakından bakıldığında yağmalanan kamu çıkarlarını net olarak görmek mümkün.
AKP döneminde özelleştirilen Türk Telekom’un %55 hissesi 6,5 milyar dolara Lübnanlı Öger grubuna satıldı. Türk Telekom yaklaşık 12 milyar dolar ediyordu! Oysa aynı şirket son beş yılda 6 milyar dolar kar elde etti. Türk Telekom’un stratejik konumu ve yarattığı istihdam bir yana, kamuya sağladığı yıllık 1,5 milyar dolardan, salt on yıllık kârı karşılığında vazgeçildi.
Benzer biçimde petrokimya devi TÜPRAŞ, 4,1 milyar dolara satıldı ve son beş yılda 3,3 milyar dolar kar etti.
Yine endüstrinin bel kemiği Ereğli Demir Çelik, 2006’da 2 milyar dolara satıldı,
son beş yıllık karı ise 2,5 milyar dolar.
Batı iştahla saldırdı
Çarpıcı olan; Türkiye kamuyu küçültmek için özelleştirme yaparken, bu özelleştirmeye iştahla saldıran teklif sahipleri arasında Batı’nın “kamu ve devlet şirketleri” olmasıydı.
Özelleştirme “toplumsal mülkiyetin tabana yayılması” gerekçesiyle savunuluyordu,
ancak kamunun yıllar içinde biriktirdiği değerlerin yandaş şirketlere yok pahasına satışından başka bir sonuca yol açmadı. Buna karşılık,
mülkiyetin tabana yayıldığı üretici kooperatifleri
adeta parçalandı ve yok edildi.
Özelleştirme giderek kamu mallarının yandaş şirketlere peş keş çekilmesine dönüştü. Ekonomiye ciddi bir katma değer sağlayan KİT’ler, birer ikişer yok edilerek,
üretim ekonomisinden rant ekonomisine geçildi.
Yok pahasına satılan kamu malları arasında
– Selülöz ve Kağıt Fabrikaları (SEKA),
– PETKİM,
– TEKEL,
– Sümerbank,
– Etibank ve önemli maden işletmeleri,
– gaz ve elektrik dağıtım şirketleri,
– Türk Hava Yolları,
– gübre fabrikaları,
– limanlar,
– Şeker Kurumu,
– Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba Şeker fabrikaları…
gibi pek çok işletme vardı.
Enerji ve petrokimya sektöründe yer alan TÜPRAŞ, Petrol Ofisi ve PETKİM yılda ortalama 175 milyon dolar temettü geliri sağlıyordu. Sümerbank ve Etibank gibi karlı bankalar, özelleştirildikten sonra yine kamunun üstleneceği milyarlarca dolarlık zarara yol açtı.
SEK’e (Süt Endüstrisi Kurumu) ait 32 işletmeden 25’i, EBK’na (Et Balık Kurumu) ait
16 kombinadan 9’u kapatıldı.
BMC’nin Sancak’a devri
Yakın dönemdeki özelleştirmelerden en ilginci, 925 milyon lira bedelle ihaleye çıkan BMC fabrikalarının 725 milyon liraya Ethem Sancak’a verilmesiydi.
Sancak, daha önce de devletin el koyduğu yine
– Çukurova grubuna ait olan Skyturk360 Televizyonu,
– Akşam ve Güneş gazeteleri ile
– Alem, Platin, Stuff, Autocar ve FourFourTwo dergileri,
– Lig Radyo ve Alem FM radyolarını da almıştı.
Yeşil alanlar yok oldu
AKP döneminde üretim yerine rant tercih edilirken, inşaat sektörü de bunun motoru oldu.
Yoksulların sürülmesine yol açan kentsel dönüşüm
hız kazandı
Bankacılık sistemi açtığı kredilerle talebi besledi.
Şehirlerin silüeti bozuldu, tarihi doku ve kültür eserleri tahrip edildi, yeşil alanlar hızla yok oldu.
======================================
Dostlar…
Az önce, AKP iktidarının ulusal ve uluslararası hukuku çiğneyerek nasıl korkunç boyutlara varan bir çevre talanı sergilediğini sitemizde yayımladık..
2 yazı birbirinin tamamlayıcısı oldu..
Ne yazılsa az..
Ethem Sancak bu gerekçelerle “Tayyip Erdoğan idolüm, O’na tapıyorum..” buyurdu..
Böylelikle neye “taptığını”, Tanrısının gerçekte çıkarları olduğunu, “İdolüm” dediği Erdoğan’a taptığı, gerçekte kendi ağzından itirafıyla öğrenilmiş oldu.. Ne diyelim, Allah söyletti herhalde?
Talan ve soygun öyle büyük boyutta, öyle yıkıcı ki..
İktidar değiştiğinde bunların kanıtları ortaya teeeek tek dökülecek ve sorumlu AKP’liler
ve yandaş bürokratlardan hesabı yargı önünde mutlaka sorulacak..
Haksız edinimlere (iktisabata) el konulacak, Devlet hazinesine iade edilecek..
Bir örnek de biz verelim… Balıkesir SEKA 50 milyon Dolar’a peş kel çekilmişti.
İşçiler Bursa İdare mahkemesinde dava açtılar.. Bilirkişi 1,2 milyar Dolar değer koydu!..
24’e 1 değerine talan edilmişti, mahkeme “gabin” nedenli iptal verdi..
Ertesi gün ABD Ankara Büyükelçisi Mark Parris hazretleri, herkes anlasın diye olmalı,
Türkçe konuşarak buyurdu ki;
– DANİSTAY KALKSİN…
Zaten Tayyip bey yargıyı ayak bağı görüyordu..
Türban kararında 2. Daireyi paylamış, ertesi gün bu Daire basılarak üyeler silahla taranmış
ve Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin şehit edilmişti (17 Mayıs 2006)
2577 sayılı İYUK (İdari Yargılama Usulü Kanunu) değişiklikleri ile yönetsel yargının eli kolu bağlandı. Sonra da 12 Eylül 2010 anayasa değişiklikleri ile perçinlendi; dikensiz gül bahçesi yaratıldı. Bunlar da yetmedi, kaçak AK SARAY örneği, Danıştay kararı çiğnenerek
saray yapıldı. Geçen hafta da kuzu kuzu Danıştay’ın kuruluş yıldönümü kutlandı..
TBB Başkanı Prof. M. Feyzioğlu dışlanmıştı; asayiş berkemal idi!??
*****
Balıkesir SEKA talanının altında Özelleştirme İdaresi Başkanı’nın, Özelleştieme Yüksek Kurulu üyesi bakanların ve Başbakan’ın imzası vardı..
Daha ne yazalım??
Bunlar Yüce Divanlık suç değilse, bizim yazma eylemimiz mi suç??
Türkiye kendisini ancak bir büyük silkinme ile arıtabilir ve yoluna devam edebilir..
Edecek de…
Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacak…
– Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak…
Böyle buyurmuş, okunu şaşmaz biçimde hedefe böylesine atmıştı
Yüceler Yücesi ATATÜRK’ümüz!
Sevgi ve saygı ile.
20 Mayıs 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com