Etiket arşivi: İdris Akyüz

AKP’nin 1 Kasım hesabı!

AKP’nin 1 Kasım hesabı!

Kim ne derse desin; 1 Kasım seçimleri, yalnızca  AKP için değil öteki partiler için de
bir “referandum” özelliği taşıyacak. Seçim sonuçları, AKP’nin yanı sıra, CHP’nin, MHP’nin
ve HDP’nin de kırılma noktası olabilir.1 Kasım tarihi 2015; 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını beğenmeyen ve
Türkiye’yi “yangın yerine” çeviren AKP’nin, erime sürecini hızlandırabilir!
Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tüm dayatmalarını yerle bir edebilir.

AKP’deki kanaat önderi “3 yıllıklar”ın endişesi, işte bu “erime süreci”nin devamıdır.
“Fabrika ayarlarına dönmeliyiz” demelerinin ardındaki en önemli neden de budur.
***
Gerçekçi olalım;
Seçmen  “seçim yorgunu” düşmüş! 2014 Mart’ı yerel seçimleri, ardından 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 7 Haziran 2015… Bir bıkkınlık, bir yılgınlık ve en kötüsü bir “umutsuzluk” çökmüş omuzlarına! Bugün için sokaktaki insandan edindiğim izlenim böyle… Kamuoyu araştırma kuruluşları da bu saptamayı yapıyor. Seçmen; geçen seçimde olduğu gibi sandığa gitmekte çok hevesli ve arzulu gözükmüyor. Önemli ölçüde coşkusunu yitirmiş.
Nedeni ise salt sık sık sandık başına gitmesi değil. İşin içinde bir de “güvenlik” kaygısı ve endişesi var. Bu nedenle, 1 Kasım’da seçimlere katılma oranı %87’nin altına düşerse
kimse şaşırmasın.
***

Peki seçime katılma oranının düşük olması kimin işine yarar? Hiç kuşkusuz ki AKP’nin!

Gücü elinde bulunduran iktidar partilerinin her zaman böyle bir avantajı vardır.
Zaten Tayyip Erdoğan ile AKP de buna güveniyor!
Katılma oranı düşük olsun ki biz istediğimiz sonucu elde edelim…
***
Şimdi gelin bir hesap yapalım…
Varsayalım ki seçime katılma oranı %75’lerde kaldı… Bu demektir ki her dört seçmenden biri sandığa gitmedi. Yani, 55 milyon seçmenin (AS: 7 Haziran’da kayıtlı seçmen 56,7 milyon idi) 

yaklaşık 15 milyonu oy kullanmadı; AKP, 7 Haziran’daki potansiyelini korudu ve oy kullanan 40 milyon seçmenden yaklaşık 19 milyona yakınının oyunu aldı… Ki 7 Haziran’daki seçimde reel oy sayısı bu kadardı (AS: 18,63 milyon idi). Bu ise %50’ye yakın bir oy oranı anlamına gelir. Ve böyle bir oran, belki 400 milletvekili çıkarmayabilir ama AKP’yi haydı haydi tek başına tek iktidara taşır.

Bu bir tuzaktır ve Türkiye bu tuzağa kesinlikle düşmemelidir.

Bu nedenledir ki, seçmeni sandığa gitmesi için, cesaretlendirmek, teşvik ve tahrik etmek gerekir. Siyaset kurumunun en temel görevi budur şimdi. Ancak burada yalnızca partiler değil,
bunun yanında, Türkiye’nin tüm sivil demokrat güçleri, sendikaları, sivil toplum örgütleri, velhasıl topyekün herkesin bu sürece katkı vermesi gerekiyor. Seçmen, bir kez daha çocukları
ve torunları için Türkiye’nin yarınlarını kurtarma adına bir kez daha bu azim ve inançla
sandığa gitmelidir.Yok eğer, 7 Haziran’da olduğu gibi seçim katılma oranı %85 ve daha üzerinde gerçekleşirse, AKP boyunun ölçüsünü alır. Oyunu, % 42-43’e çıkarsa bile “tek başına” iktidar şansı çok zor.
*****
Seçmen;
– bütün dünyayı ayağa kaldıran kumsaldaki Suriyeli çocuğun cesedine iyi baksın!
– Seçim sonrası kan gölüne dönen Güneydoğu’dan gelen şehitleri iyi düşünsün…
– Ekonomideki durgunluğu, işsizliği, mutfaktaki yangını unutmasın…
– 90 yıllık Cumhuriyet kazanımlarının nasıl, bir bir elden gittiğini gözden geçirsin…
– Ve bütün bunların müsebbibinin (AS: nedeninin) AKP olduğunu iyi görsün…
– Ve bunları bilerek sandığa gitsin!

Eminim o zaman sandıktan farklı bir sonuç çıkacaktır ve Türkiye 13 yıllık AKP istibdadından kurtulacaktır! Aksini, düşünmek bile istemiyorum.

===================================

Dostlar,

Birikimli, deneyimli gazeteci – yazar dostumuz Sayın İdris Akyüz‘ün irdelemesi böyle..
Matematiksel yaklaşımı doğru.. Benzer bir irdelemeyi biz de bu dosyadan önce sitemize koyduğumuz yazıda kaleme aldık. GEZİCİ Araştırma şirketinin seçim anketi verilerini yorumlarken (http://ahmetsaltik.net/2015/09/04/gezicinin-son-anketi-akp-eriyor-ve-dusundurdukleri/) :

  • Seçime katılımda (geçerli oylarda) her 1 puanlık artış,
    kabaca AKP oylarını %1 aşağıya çekecektir. 

  • 1 Kasım 2015’te Bay RTE tarafından zoraki yineletilen seçimin anahtarı,

KATILIMIN ARTIRILMASIDIR! 

AKP’den kurtulmak için 1 Kasım 2015’te sandığa gitmek ve OY KULLANMAK gerekmektedir. Ama geçerli oy! Kazanamayacak küçük partilere, bağımsızlara da olabilir..

Yeter ki geçerli oy havuzu büyüsün… büyüsün..
AKP’nin oyları bu büyüyen havuzda oransal olarak küçülecek, küçülecek ve
Ülkemiz bu belalı dönemden de kurtulacaktır..

1 Kasım 2015 seçimlerinin sloganı                              :

  • Yurttaş, 1 Kasım’da sandığa git. “geçerli oy” kullan..
    kime verirsen ver.. ama mutlaka oyunu kullan.. 


Sevgi ve saygı ile.
04.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Soma’nın yetimleri…

Soma’nın yetimleri…

Soma’nın yetimleri…

İdris Akyüz
idris.akyuz@yurtgazetesi.com.tr

YURT Gazetesi, 23 Mayıs 2014
Eşi, altı yıl önce terk etmişti onları… O günden beri, iki çocuğunun hem anası hem de babasıydı… 13 Mayıs sabahı erken saatte kalkıp, çocuklarının yemeğini hazırladı ve Beyce Köyü’nden düştü yola… İstikamet Soma madeni… Gidiş o gidiş…
Dönülmez akşamın ufkunda kayboldu…

Gecenin karanlığı bir eşkıya gibi geçti akşamın sınırından… Gece ıslak, gece sessiz… Kuşlar, çoktan yuvalarına dönmüş, yuvasızlar ise rastladıkları ilk kuru dala tünemişti bile… Onlar ise babalarını bekliyordu… Ha geldi, ha gelecek, diye!

Yatsı ezanı da okundu, baba yoktu! Endişelendiler, korktular ve birbirlerine sarıldılar. Mehmet Ali 16 diğeri, Emir Can ise 9 yaşında… Sanki bir yerlerde birileri onlar için
o şarkıyı söylüyordu;

“Beklerim her gün bu sahillerde mahzun böyle ben
Gün batar kuşlar döner, dönmez bu yolda beklenen!”

Ayrılık, ümitlerin ötesinde bir şehir gibi…
Ümitsiz bir bekleyişin, ürkütücü ve kahreden hüznü çökmüştü yüreklerine…

***

Derken, acı haberi herkesten önce onlar aldı. Tıpkı çocuktan al haberi, der gibi… Maden, “kökünden dinamitlenmiş bir kaya gibi” çökmüştü o babanın ve çocuklarının üzerine… Artık baba bir daha gelemeyecek, bir daha çocuklarına çorba kaynatamayacaktı… O baba; bir daha başını okşayamayacaktı çocuklarının…

Mehmet Ali; babası Yüksel Cangül’den 4 gün haber alamayınca, sorup soruşturmuş ve madende yaşamını yitrenlerin cenazelerinin toplandığı Kırkağaç’taki “soğuk hava deposu”na gidip babasının cansız bedenini teşhis etmiş…

***

Bu Mehmet Ali’nin hazin öyküsü… Aslında öykü değil, gerçeğin ta kendisi…
Ve kim bilir başka ne öyküler vardır bilmediğimiz.

Çünkü 301 madenciyi yitirdik Soma’da…

Ve o 301 güzel insandan, bugün geriye 432 yetim çocuk kaldı
Eminim, her birinin yürek burkan nice öyküsü vardır. Çünkü herkes kendi cehenneminde yanar! Kimse, kimsenin hangi cehennemde yandığını bilemez!

Dün bu öykü haber düşünce ajanslardan ilgisiz kalamadım… Ve dedim ki kendi kendime; bu çocuklar, bizim çocuğumuz, hepimizin çocuğu. Yaşatmalıyız onları.
Böyle bir görevimiz var, toplum olarak. O çocukların da bir borcu var babalarına… Onların isteyip de yaşayamadıklarını yaşamak gibi…

Soma’daki facianın nedenleri, sorumluları, kimin suçlu olup olmadığı bir yana…
Bu resmi süreç işlemeli elbet… Elbette çok önemlidir ve sorumlular bulunup cezalandırılmalıdır, ucu nereye varırsa varsın. Ama bu dört yüz otuz iki çocuğun geleceği bundan çok daha önemlidir. Her anne baba, vicdanı olan herkes bu çocuklara sahip çıkmalı, geleneğimiz ve kültürümüz bunu öngörüyor.
Toplumsal vicdan da böyle diyor!

Bu çocuklar bir kez daha yetim bırakılmamalı!