Etiket arşivi: Hüseyin Haydar zor günlerin usta şairi

Doğu Perinçek : Halkı horozlar uyandırmaz

Halkı horozlar uyandırmaz

Doğu Perinçek
Aydınlık, 30 Eylül 2012

Merakla izliyorum Osman Özbek generalimizi.

23 Eylül 2012 Pazar günü Ulusal Kanal beyazcamından “Milletimiz artık uyanmalı” diye alışılan çağrısını yaptı.

Halkı kim uyandırır ?

Millet, çağrılarla uyanmaz Sayın Komutanım.

Millet uyandırılır.

Millet, örgütle uyandırılır, Partiyle uyandırılır.
Şöyle bir dünya tarihine bakalım, kendi tarihimize bakalım. Kendiliğinden uyanmış bir millet var mı? Bireysel çağrılarla yerinden doğrulan bir halk görülmüş mü?
“Uyan Yâr” diye Yukarı Fırat havzasında olağanüstü bir maya vardır. En güzel Zülküf Altan söyler.

Sevgiliyi karşı yamaçlardan veya balkonunun altından “Uyan yâr” diye seslenerek uyandırabiliriz. O yâri hatta horozlar bizden önce uyandırmış da olabilir.
Ancak halkı horozlar uyandırmıyor; örgütler uyandırıyor; siyasal partiler uyandırıyor.

Uyandırmak nedir?

Çünkü halk için uyanmak, bir işe uyanmaktır, hayatı değiştirmeye kolları sıvamaktır.
O nedenle halk, ancak o işe önderlik edecek örgütün çağrısına ikna olur. Tarihte bütün uyanışlar, yedi iklimde böyle olmuştur.

Uyan çağrısı, hayatı değiştirelim çağrısıdır, uygulamaya yönelik bir çağrıdır.
O zaman o uygulamanın aracını millete göstereceksiniz.
Yani Arşimet gibi bir manivelanız olacak ki, dünyayı yerinden kaldırasınız.
O kaldıracı, o örgütü göstermeden, halkı uyandıramazsınız.
Halk, toplumun siyasal iktidar mevzisinden değiştirildiğini biliyor.
Halkı bugün, “sivil toplum kuruluşu” diye adlandırılan dernekle, cemiyetle iktidar mücadelesine seferber edemezsiniz.

O nedenle biricik uyandırma aracı, siyasal partidir.

Bunu en iyi askerlerin anlaması gerekir.

Mangalar, takımlar, bölükler, taburlar, alaylar, tugaylar, tümenler halinde örgütlenmeyen ve piyade, topçu, istihkâm, levazım, hava ve deniz kuvveti diye sınıflandırılmayan bir ordu, nasıl savaşamazsa, halk da örgütlenerek siyasal mücadeleye seferber edilir.

Halkı harekete geçirecek olan işte o örgüttür; daha doğrusu partidir.
Önüme hangi örgütle hangi kişi koyuyorsunuz?

E. Tümg. Osman Özbek, sevdiğim, saydığım, mert, cesur, birikimli bir aydınımızdır.
Elinde demir asa, ayağında demir çarık gitmediği yer kalmadı.

Banu Avar da öyledir.

Gider ve millete “uyanın” derler.

Millet ise, içinden “Peki uyandım, benim önüme hangi teşkilâtla, hangi görevi ve hangi işi koyuyorsun” diye kendi kendine konuşur ve coşkulu söylevi alkışlar.
Yalnız E. Tümg. Osman Özbek değil, konferanstan konferansa koşan nice aydınlarımız var.

Sonra bu milletin büyük yazarları var.

Hepsi tek at tek mızrak uyan çağrıları yapıyor ve nerdeyse her gün “Bu millet niçin uyanmıyor” diye yazıklanıyorlar.

Peki sen niye örgütlü değilsin?

Örneğin çok sevdiğim, çok değer verdiğim Oktay Akbal ağabeyim, Bekir Coşkun, milletin uyanmayışından en çok acı çeken yazarlarımızdandır.

Millete uyan çağrısı yapan aydınlarımız, haklarını yememek gerekir, “örgütlenin” nasihatinde de bulunuyorlar. Hep aklıma gelmiştir.

Onların konuşmalarını dinleyen, yazılarını okuyan insanlar, içlerinden “Peki sen niye örgütlü değilsin” diye sormuyor mu?

Yani partileşmek, ayak takımına gereklidir de Oktay Akbal ve Bekir Coşkun’a gerekli değil midir?

Halka örgütlenin öğüdü verenler, kendilerini bu öğüdün üstünde mi görüyorlar?
Halkı örgütleyenler önce kimi örgütledi?

Milleti uyandıranlara, halkı örgütleyenlere bakalım, önce kendilerini örgütlediler ve o örgütle halkı uyandırıp örgütlediler ve harekete geçirdiler.

Halkın öncüsü, halkı örgütlemeye kendisinden başlar.
Namık Kemal ve arkadaşları, Belgrat Ormanlarında Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ni (ilk adı
İttifakı Hamiyyet) kurmasalardı, milleti kim, nasıl uyandıracaktı ve örgütleyecekti?
O genç devrimciler Askeri Tıbbiye’nin bodrumunda İttihat Terakki’yi kurmasalardı, 1908 Hürriyet Devrimi’ni kim, hangi milletle yapacaktı?

Mustafa Kemal Paşa, niçin Müdafaai Hukuk Teşkilâtına katıldı?

Çünkü milleti uyandırmanın çağrılarla olmayacağını biliyordu.

Sivas Kongresi’nden sonra yapılan Heyeti Temsiliye toplantısının 13 gün süren müzâkere tutanakları, İstiklâl Savaşı’nın başarı sırlarını verir.
Orada Mustafa Kemal Paşa, kurulan Millî Teşkilâtın iktidar hedefli bir siyasal parti olduğunu ısrarla vurgular
(Bkz. Atatürk’ün Bütün Eserleri, c. 5, s. 163 vd, 182 vd, 197 vd, 212 vd, 242 vd, 250 vd, 273 vd, 291 vd, 300 vd).

Milleti o Teşkilât uyandırmış, örgütlemiş ve seferber etmiştir.

Aydın tanımı

Partili olmak, yalnız uyandırma yeteneği değil, aynı zamanda aydın tanımıdır.
Mustafa Kemal Harbiye sıralarından başlayarak İhtilâl örgütü üyesiydi.
Vatan ve Hürriyet, İttihat ve Terakki, Müdafai Hukuk, Cumhuriyet Halk Fırkası içinde örgütlü mücadele, Atatürk’ün genç zabitlikten son nefesine kadar siyasal hayatının özetidir.

Ve kendi parti üyeliğini, Cumhurbaşkanlığından daha önemli gördüğünü de ifade etmiştir.
Partili olmak, hayata müdahale için biricik konumdur.

Bu nedenle Lenin ve Gramsci aydını, sınıfların öncü kesiminde yer alma eylemiyle, partili olmakla tanımlamışlardır.

Uyandırma Servisi

Fikret Otyam, gazetecilerin piri, bu toprakların ressamı ve Partili.

Prof. Dr. Özdemir Nutku, tiyatromuzun kıdemlisi ve teorisyeni, hem Shakespeare’i Türkçeye kazandırdı, hem Partili.

İrfan Yalçın, Türk romanının ustalarından ve Partili.

E. Tuğg. Servet Cömert, E. Korg. Yaşar Müjdeci E. Kur. Alb. Cemalettin Korkut ve E. Tuğg. Noyan Umruk; vatan görevine Partide devam ediyorlar.

Hayati Asılyazıcı, tiyatro eleştirmenlerimizin kıdemlisi ve Partili.

Osman Şahin, sonsuza yürüyen hikâyeci ve Partili.

Sarper Özsan, müziğimizin ustalarından Parti üyesi.
Levent Kırca, tiyatromuzun ustası ve yüz akı. “Kararım karardır” diyor.

Hüseyin Haydar, zor günlerin usta şairi ve Partili.

Ve Öner As’ın pusulası:

Değerli Başkanım,

1962-65 senelerinde tam 36 ay askerlik yaptım.
19 Mayıs günü Partimize katılarak,bundan böyle ASKERLİĞİME, PARTİMİZDE devam kararı aldım. Kadıköy Şubesi askerliğimi kabul ettiler,
Çok mutluyum. Saygılarımı kabul etmenizi rica ederim. Öner AS

Türkiye halkını Uyandırma Servisi, İşçi Partisi’dir.