Etiket arşivi: Hitit Kanunlaştırma hareketleri

HUKUK YOKSA HAYAT DA YOK

Dostlar,

Dürüst, yürekli politikacı, eski Sağlık Bakanı, kalemi de oldukça güçlü
Sayın Rifat Serdaroğlu, arşivlenecek bir yazısını daha paylaşıyor.

Kendisini kutluyor ve teşekkür ediyoruz.
(Hoşgörüsüyle; 1-2 yerde küçük maddi hataları ayraç içinde düzelttik..)

Feryat ederek yargının tepesindeki hukuk adamlarını tarihsel göreve çağırıyor.

Çığlığını biz de eksiksiz olarak, hatta fazlasıyla paylaşıyor ve yineliyoruz!

Bir kör – lanetli noktadan sonra akla; suça bilerek – bilmeyerek, suskun kalarak ortak olmak akla geliyor ki… maazallah..

Gören, duyan, bilen ve de susan dilsiz şeytanmış!

Sevgi ve saygıyla
25.3.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==============================================

portresi3

HUKUK YOKSA HAYAT DA YOK

Rifat Serdaroglu

Dünya kurulduğu andan günümüze dek her türlü doğal afete, savaşlara, yıkımlara karşın insanoğluna sürekli olarak yaşam vermeye devam etmiş,
çeşitli medeniyetlere beşiklik etmiş bir coğrafyada yaşıyoruz.
İslam inanışına göre, dört kutsal kitabın indirildiği, dünyadaki çok çeşitli tohumların üretildiği, yeraltı zenginliklerinin ve enerji kaynaklarının
büyük bir bölümünün bulunduğu bir coğrafyadır burası.

Bir ülkenin uygarlık göstergesi yalnızca bilim-zenginlik-mimari-müzik-felsefe-edebiyat ve benzerleri değildir. Bunların yanında en az onlar kadar önemli bir başka gösterge daha vardır. O da HUKUKTUR.
Hukuk, çağdaş bireyler için hava kadar, su kadar ekmek kadar önemlidir.
Uygar ülkelerin hukuku da, ülke yönetimlerinin hukuka bağlılığı da uygar olur.

Hukuk Tarihinde kısa bir gezi yapalım mı?

Hitit Kanunlaştırma hareketleri M.Ö. XIV. yüzyılda sistematik bir hale dönüşmüştür. Öyle bir hukuk bilinci ki, kölelere bile haklar sağlıyor.
Kralı denetleyen Panku adındaki meclis, Kralı tahttan indirebiliyordu.

– Ur-Sümer-Akkad ülkesi Kralı Nammu’nun kanunlaştırma çalışmaları M.Ö. 2100 yılında yayınlanmıştır. Daha sonra yenilenerek Lipit-İştar Kanunnamesi adını almış ve Hak-Adalet kavramlarının önemi vurgulanmıştır.
– Arkasından Hammurabi Kanunları bu toprakların ve dünyanın, bilinen
en eski sistematik hukuk anıtı olarak M.Ö 1175 yılında yürürlüğe girmiştir.
– Ve bugünkü Batı Hukuk Sisteminin temel kaynağı olan 529 tarihli
“Corpus Juris Civilis“ ve 534 yılındaki “Justinianus Kodifikasyonu”.
İstanbul’da bu çalışmayı yapan heyetin o zamanki çalışma mekânı,
bugünkü İstanbul Üniversitesi Merkez Binası…
(AS: Bu bina 1453’te yapılmadı mı??)

– Türkler İslam dinine geçince, İslam Hukuk Sistemine girdiler.
İslam Hukukunun temel kaynakları;
Kur’an – Sünnet – İcma – Kıyas
idi.
Bu kaynaklar, yaşadığımız coğrafyanın eski hukuk sistemi ile harmanlanmıştı.

İslam Hukuku-Roma Hukukunun etkileşiminin daha da ilerisine gidebilen Osmanlı, Örfî Hukuk (Akla dayanarak, İslam Hukukunun düzenlemediği konularda konulan kurallar) sistemini kurarken, Doğu Roma Hukuk Sistemini
örnek almıştır.
– Batı’da XVIII. yüzyılda başlayan kanunlaştırma hareketleri, Osmanlıyı da etkiledi ve Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir kurul dokuz yıl çalışarak Mecelle’yi tamamladı. Mecelle (AS: 4 Ekim) 1926’ya dek yürürlükte kaldı.

– Cumhuriyetle birlikte “Şer’i Hukuk” terkedilerek, “Pozitif Hukuk” denen
modern ve çağdaş hukuka geçildi.
(AS: “Pozitif hukuk” terimi yanlış; laik – seküler hukuk düzenine geçildi..)

Görüldüğü gibi Hukuk Geleneği bu toprakların ruhuna işlemiştir.
Henüz Roma XII Levha Kanunları dikilmemişken, henüz Atina’da Solon yokken, Anadolu da hak ve hukuk bilinci gerçekleşmişti.
Bu coğrafyada “HUKUK” her zaman var olmuştur.

Fakat Demokratik rejimle yönetimlerin işbaşına geldiği andan bugüne dek,
AKP İktidarı kadar HUKUKU KATLEDEN bir iktidar gelmemiştir.

Değerli Okurlar;

Ülkemiz, bugünlerde hukuk tarihinin en acıklı günlerini yaşamaktadır.
*Türkiye’de bugün Yargı Bağımsız değildir. Adalet Yoktur.
*Türkiye’de dengesini ve doğru düşünme yetisini yitirmiş bir iktidar,
hukuku katletmektedir.
*AKP İktidarı, dünyanın gözü önünde davalara doğrudan müdahale etmekte, Yargıç ve Savcıları sürmekte, Mahkeme kararlarının uygulanmaması için Polise emir vermektedir.
*Bir yolsuzluk çetesi ülkeyi soymakta, açıkça milletin hakkına
tecavüz etmektedir.
*Anayasa ve yasalar, iktidar tarafından adeta paspas edilircesine çiğnenmektedir.
*İktidar, Hitler zamanında kitap yakılması benzeri, Twitter’ı yasaklamıştır.
*Medyanın büyük bir bölümü “Hırsızlık Paralarıyla” satın alınmış,
kalanı ise devlet gücüyle çöktürülmüştür.

Türkiye’de, TÜRK MİLLETİ adına görev yapan Sayın Yargıçlar – Savcılar;

Türk Bağımsız Yargısının tepe noktalarında bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı – Danıştay – Yargıtay – Sayıştay Başkanları;

Türkiye; Hukukun AKP İktidarı tarafından bilerek ve isteyerek katledildiği,
Çoğunluk Türklerin, azınlık bir sosyo-etnik cunta tarafından
her gün bayrağımıza ve değerlerimize küfredildiği bir
neo-baas rejimine döndürülmüştür.

Allah Aşkına, sizler yaşıyor musunuz?

Eğer AKP İktidarının yaptıklarını onaylıyorsanız, çıkın Türk Milletine bunu söyleyin.

Onaylamıyorsanız, niçin susuyorsunuz?
Yapılan yanlışları Türk Milletine niçin anlatmıyorsunuz?
Bir araya gelip, Türk Milletine ve Türk Tarihine,
gerçekleri bir bildiri ile anlatmaktan aciz misiniz?
Anayasa ve Yasalarımızın sizlere verdiği yetkileri kullanıp,
ülkeyi soyan hırsızları niçin yakalamıyorsunuz?
Mahkeme kararlarını uygulatmayan siyaset çakallarını niçin gıyaplarında yargılayıp, mahkûm etmiyorsunuz?

Biz gayet iyi biliyoruz ki; Hukuk yoksa Hayat da yoktur.
Sizler bilmiyor musunuz?

Not: Hhava sahamızı ihlal eden her uçağı düşürseydik, Ege Denizi
“Yunan Uçakları mezarlığına” dönerdi. Amacının Türkiye’yi korumak olmadığını hepimiz biliyoruz. Dostun Barzani’nin bölgesinden gelen yüzlerce PKK militanı, her gün sınır güvenliğimizi ihlal etmiyor mu? Senin adamların olan El Kaide katilleri sınırımızı yol geçen hanına çevirmediler mi? Ege’deki 16 adaya Yunanistan el koymadı mı? Hırsızlıkları örtmek için Suriye ile savaş çıkaracaksan, yanına Bilal oğlanı, Reza’yı, Yasin El Kadı’yı, küfürbaz boyundan kafalı Muammeri, ağız ishali olmuş Egemen’i, saatçi Zafer’i, TOKİ’ci Erdoğan’ı al gir, kendin savaş. Ne olsa ser’de delikanlılık yok mu? Yoksa o da kalmadı mı?

Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Mart 2014