Etiket arşivi: Halk Oylamasına sunulan değişikliğin hukuk düzenimizi bütünüyle etkileyecek olması

BAROLAR BİRLİĞİNİN 16 NİSAN 2017 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ HALK OYLAMASINA İLİŞKİN KAMUOYU AÇIKLAMASI

Kamuoyu Açıklaması

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

BAROLAR BİRLİĞİNİN 16 NİSAN 2017 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
HALK OYLAMASINA İLİŞKİN KAMUOYU AÇIKLAMASI

1- 16 Nisan 2017 Halk Oylaması sürecini hep birlikte yaşadık. Bu süreçte görev alarak yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü için mücadele eden tüm baro başkanlarımız ile meslektaşlarımıza, toplantılarımıza katılan ya da sosyal medyadan izleyen, düşüncelerini paylaşan tüm vatandaşlarımıza, tercihi ne olursa olsun oyunu veren herkese içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.2- Anayasa değişikliği sürecinde, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun kararları çerçevesinde ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 110. maddesi uyarınca, milletvekillerini ve halkımızı bilgilendirmek üzere, üzerimize düşen görevi yerine getirdik.
3- Halk oylaması gününde; Halk Oylamasına sunulan değişikliğin hukuk düzenimizi bütünüyle etkileyecek olması, dolayısıyla böyle bir değişikliğin tam anlamıyla güvenilir bir oylama sonucunda yapılmasındaki üstün kamu yararını dikkate alarak, hukukun üstünlüğünü korunması görevimiz çerçevesinde Türkiye Barolar Birliği’nde Sandık Güvenliği Merkezi kurduk. Konunun uzmanı meslektaşlarımız eliyle, vatandaşlarımızdan gelen soruları telefonla cevapladık, barolarımızı sorunlarla ilgili bilgilendirdik.
4- Sandık Kurullarında temsilci görevlendirmek ise, barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliği’nin görev ve yetki alanında değildir. Bu sebeple, oyların sayımına ilişkin tutanakların tutulmasına, toplanmasına ve karşılaştırılmasına dair veriler, halk oylamasında sandıklarda görevli bulundurma hakkına sahip siyasi partilerin elinde mevcut olabilir. Bu nedenle; YSK’nın yalnızca siyasi partilere duyurduğu sandık sonuçlarının toplanan tutanaklarla karşılaştırılması, yine yalnızca siyasi partilerce yapılabilir.
5- Tüm gün boyunca, Türkiye’nin pek çok ilinden gelen telefonların büyük bir kısmı, mühürsüz oy pusulası şikâyetlerini içeriyordu. Avukatlarımızın bu durumda hukuki tavsiyesi, sandıklar açıldığında bu hususun tutanakla tespit edilmesi idi. Çünkü 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun‘un emredici 101. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendi uyarınca, mühürsüz oy pusulaları geçersizdir.
6- Kanunun bu çok açık hükmüne rağmen, oylama devam ederken, “mühürsüz oy pusulalarının dışarıdan getirildiğinin kanıtlanamadığı hallerde, bu pusulaların geçerli olacağı”na karar verildiği, YSK’nın web sayfasına atıf verilerek basın-yayın organlarınca duyuruldu.
7- Oysa aynı YSK, sadece birkaç saat önce, oy pusulalarına mühür basılmış olmasının sebebini “oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemek” olarak duyurmuştu. (bkz.16.04.2017 559 sayılı YSK kararı)
8- YSK’nın bu kararının sonucu olarak; dışarıdan sahte oy pusulası getirilip getirilmediğini kanıtlama olanağı kalmamıştır. Çünkü bir oy pusulasının dışarıdan getirilmiş olduğunun biricik kanıtı, pusulada mührün bulunmamasıdır.
9- Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 06/02/2014 tarih ve 2013/3912 numaralı bireysel başvuru üzerine verdiği kararında, meslek odalarının seçimlerinde dahi mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağından söz edilmektedir. Şu halde YSK’nın emredici bu kanun hükmünü herhangi bir gerekçeyle görmezden gelmesi hukuka uygun olamaz.
10- Sandık Güvenliği Merkezine gelen telefonlardan da anlaşıldığı üzere; maalesef oylama devam ederken kanuna aykırı olarak verilen bu karar sebebiyle, mühürsüz oy pusulası kullanıldığına dair tutulması zorunlu olan tutanaklar muhtemelen çoğu sandıkta tutulmamıştır. Çünkü bu hukuka aykırı karar ile sandık kurulları, mühürsüz oy pusulası kullanılmasının usule uygun olduğuna dair hatalı bir kanaate sevk edilmişlerdir.
11- Yine basın aracılığıyla edindiğimiz bilgilere göre, pek çok sandıkta, oylama bittikten sonra, mühürsüz pusulaların arkası, sandık kurullarınca mühürlenmiş, gerekçe olarak da YSK’nın söz konusu kararı gösterilmiştir.
12- Şu halde, YSK’nın, Kanuna açıkça aykırı bu duyurusu hem usulsüzlüğe hem de usulsüzlüğün ortaya çıkmasını sağlayacak tutanakların tutulmamasına neden olmuştur. Seçimlerin yargı güvencesinde yapılacağına ve bunun sağlanmasından da YSK’nın sorumlu olacağına dair Anayasa’nın 79. maddesinin içi, maalesef bizzat YSK tarafından boşaltılmıştır.
13- Bu durumda halk oylamasının sonucunu, mühürsüz oy pusulası kullanılmasından daha da ağır olarak, YSK’nın söz konusu hukuka aykırı kararı etkilemiştir. YSK’nın yapılan itirazları değerlendirirken, Anayasa madde 79 ile kendisine yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmesini umuyor ve diliyoruz. Aksi takdirde seçimlerin yargı güvencesinde yapıldığından, adil olduğundan ve sonuçların güvenilirliğinden, kısacası hukukun üstün olduğu demokratik bir devlet düzeninden söz edilmesi mümkün olmayacaktır.

Üzüntümüz, halk oylamasının sonucuna ilişkin değil, sonucu etkilemeye elverişli açık ve ağır hukuka aykırılıkların görmezden gelinmek istenmesine ilişkindir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
http://www.barobirlik.org.tr/Detay76487.tbb17.04.201796977
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI 

BASIN AÇIKLAMASI VİDEOSUNU GÖRÜNTÜLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
============================================
Dostlar,

Türkiye Barolar Birliği’nin yukarıda sunduğumuz açıklaması, uyarıları son derece yerindedir.
Bütünüyle paylaşarak herkesin, iktidarın ilgi ve bilgisine sunuyoruz..

Söz konusu hileli halk oylaması açıkça hukuk dışıdır ve suçtur.
Ne yazık ki düzeltmek için bütün hukuksal yollar kapalı gözüküyor.
YSK bu gün CHP ve Vatan Partisinin başvurularını reddetmiştir.
YSK toplantısı 11 üyenin tümüyle yapılmış ve 1 üyenin azlık oyu ile halkoylamasının iptali istemi reddedilmiştir. Anayasanın 79. maddesine göre YSK’nın 4 üyesi yedektir. Toplantının olağan koşullarda 7 üye ile yapılması gerekir. Yedek üyeler, asılların toplantıya katılamamaları durumunda devreye girecektir. Bu yönüyle Kurul toplantısının şekil koşulu bakımından hukuksuz olup olmadığı da dikkate alınmalıdır.
Şimdi sıra AYM’ye bireysel başvuruya geldi (Anayasa md. 148).
O AYM ki, OHAL KHK’leri geçelim yasaları, açıkça anayasaya bile aykırı iken, ezici bir
çoğunluğu hukuksal olarak YOK HÜKMÜNDE iken, “görevsizlik” kararı vererek (Anayasa md. 148’i gerekçe göstererek) CHP’nin iptal başvurusunu reddetmişti. Oysa bu aşamada Anayasa’ya, rejime sahip çıksa idi ülkemiz bu ağır bunalım ortamına sürüklenmeyebilirdi. Kendini yadsıyan, işlevsizleştiren, göstermelik kılan bir AYM ve heyeti ile yüz yüzeyiz.. Bir kez daha YSK’nun red kararını önüne götürerek test etmekte yarar var mıdır, bilemiyoruz. AYM pek ala bu kez de Anayasa 79. maddesini gerekçe yaparak görevsizlik kararı verebilir.. Bize göre aynı anda AİHM’ne de başvurulması, zaman kazanmak açısından çok yerinde olacaktır.
* Öte yandan halkın, demokrasilerde meşruiyet sınırları dışına çıkan iktidara ve uygulamalarına evrensel direnme hakkı bulunmaktadır.
* Bu bağlamda CHP’nin halkoylaması sonuçlarını TANIMAMA kararı bütünüyle meşrudur, desteklenmesi gerekir. Uygun, akılcı, yaratıcı yöntemlerle protesto edilmesi ve meşru direnme hakkının içinin doldurulması gerekir ve tümüyle hukuka uygundur.
* İktidarın GEZİ EYLEMLERİNDEN DE KAPSAMLI protestolardan çok ürktüğünü herkes biliyor. Ancak yasalara uygun protesto eylemlerinin şiddetle bastırılması ve insanlarımızın zarar görmesi asla kabul edilemez. İktidar, bu bağlamdaki her tür yasal eylemin – protestonun engellenmesi ile değil; gerekli güvenlik önlemlerinin alınarak yapılabilmesini sağlama ile görevlidir (Anayasa md. 34). Tersine uygulamalar ülkemizdeki gerilimi daha da artırabilir.
Başta iktidar, herkes çok özenli, dikkatli ve hukuka saygılı olmak zorundadır.
* AKP – RTE, hukuksuz – hileli – geçersiz – yok hükmünde olan halkoylaması sonuçlarının ortadan kaldırılması ve oylamanın yenilenmesi ile ödevlidirler; bunalımdan başkaca çıkış yolu gözükmüyor ne yazık ki.. Hem de gecikmeden..
Sevgi ve saygı ile. 19 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com