Etiket arşivi: gözaltına alınırken Adli Tıp’a sevkinizi isteyebilirsiniz

GÖZALTINA ALINMADA HUKUKSAL HAKLARIMIZ..


Dostlar
;

GÖZALTINA ALINMADA HUKUKSAL HAKLARIMIZ..

Herkese gerek.. dikkatle okuyalım ve paylaşalım..

Bir de anımsatmamız olacak : Antik Yunan düşünürlerinden (Filozoflarından) Demokritos’tan (İÖ 460 – 370) aktaralım :

  • “Adaletsizlik eden, adaletsizliğe uğrayandan mutsuzdur.” 

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 9.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================================

ÇHD (Çağdaş  Hukukçular Derneği) BAŞKANI BİLGİLENDİRİYOR :

İNTERNETE GİREN HERKES İÇİN ÇOK GEREKLİ

Selçuk KOZAĞAÇLI
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı

Bir gün herkes gözaltına alınabilir. Tüm olağan şüphelilere en temel gözaltı tavsiyeleri:

1. KLASİK TAKTİKLERE KANMA: Kolluk güçleri, sorgu konusunda kapsamlı bir eğitime ve deneyime sahip. Hemen hiçbir davranışları amaçsız değil. Ağzınızdan
söz alabilmek için hemşerilik, abilik, iyi niyet, sohbet gibi vesileleri öne sürebilirler.
“Biz hemşeriymişiz, sen bunu imzala. Seni kurtaracağız, yoksa 20 yıl yersin.” diyerek sizi ikna etmeye çalışabilirler. Bunların öğretilmiş sorgu teknikleri olduğu,
herkese yapıldığı bilinmeli ve önlemli olunmalı. Bunları bir yana bırakıp kendiniz hakkında suç kanıtı oluşturabilecek hiçbir bildirimde bulunmadan önce sorunu
bir avukatla görüşmek en doğrusu.

2. POLİSLE DEĞİL AVUKATLA MUHABBET ET: Son dönemdeki kimi gözaltılarda ortaya çıkan yeni bir durum daha var: Polisin ‘görüşme’ (mülakat) adını verdiği
bu uygulamada şüpheliye ifade alınmadığı söyleniyor, sohbet biçiminde sorular soruluyor. Şüpheli de ifade vermediğini, ifade tutanağı imzalamadığını düşünüyor.
Oysa o sohbetteki her an, sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınıyor. Daha sonra da ‘mülakat notları’ başlığı altında, soruşturma dosyasına kanıt olarak konuyor.
Bu nedenle en doğru hareket, muhabbeti polisle değil, avukatla yapmak.

3. DİJİTAL VARLIKLARINI KONTROL ALTINDA TUT: Soruşturmaya uğrayan kişilerin dikkat etmesi gereken konulardan biri de internette bıraktığımız izler.
İnternette birçok dijital izin kaldığı bilinmeli. İnternet erişimi olanaklı olan
görsel bir malzemenin saklanması veya paylaşılması hukuksal olarak yasak olabilir. İnternet sağlayıcıları isteğimiz dışında bu kütüklerde iz bırakabilir. Asıl tehlikeyse,
adli işlemler tamamlanmadan önce hemen test edemediğiniz bir dijital materyalin içeriğini peşinen sahiplenmek. Dijital varlıklarımızı bilmeli ve denetim altında tutmalıyız.

  • İçeriğini bilmediğimiz CD, DVD, hard disk, akıllı telefon, USB bellek gibi
    hiçbir dijital materyali saklamamalıyız.

Bunlar soruşturma sırasında elinizden çıktıktan sonra kötü niyetli müdahaleye ve
çok zor anlaşılabilecek ekleme-çıkarmalara her zaman açık.

4. İMAJLAR, ARAMA YAPILAN YERDE ALINMALI: Yine şüphelinin ev ya da işyerine yapılan baskınlarda kolluk güçleri hard diskleri daha sonra imajını alacağız diyerek götürüyor. Buna itiraz edilmeli, size ait olup zaptedilecek bütün dijital malzemenin
bir yedek kopyasının tutanakla size teslim edilmesini talep etmelisiniz. Ayrıca el koyma anında HASH adı verilen bir dijital matriksinin çıkarılıp verilmesini sağlamak bir ölçüde güvence sağlar. Bunlar yasayla tanınmış haklar.
Uygulanmasında ısrar etmelisiniz.

5. EVRAK İMZALARKEN İKİ KEZ DÜŞÜNÜN: Eğer bir biçimde suçlanmanız gerekiyorsa, maruz kalacağınız hukuksal aykırılıklar süreci yürütenlerin hayal gücüne
ve yaşatıcılığına bağlı. Yasaya göre şüpheli kişi, gerekirse, imzaladığı belgelere
şerh düşerek usulsüz ya gerçek dışı bir durumu belgelemeli böyle bir itiraz hakkı olduğunu bilmeli. Arka arkaya önüne konan evrakları denetlemeden imzalayan şüpheli, farkında olmadan kendisi aleyhine kanıtı delili oluyor ya da suç itirafını imzalamış oluyor. Bu nedenle herhangi bir evraka imza atarken iki kez düşünmek gerek.

6. SUSMA HAKKINIZ OLDUĞUNU BİLİN: Emniyette ya da savcılıkta susma hakkını kullanmak, karakola ilk kez işi düşen bir olağan şüpheli için çekingenlik oluşuyor.
Sanki susma hakkını kullanırlarsa işlerin daha zorlaşacağından korkuyorlar. Oysa bu, CMK (Ceza Muhakemeleri Kanunu) ile tanınmış en temel hak. Kollukta ya da savcılıkta ne tür bir suçlamayla karşı karşıya kaldığınızı anlayıp kendinizi ifade etme olanağı bulana, yeterli ve güvenilir verilere ulaşana dek susma hakkını kullanmak şüphelinin lehine.

7. KAN ÖRNEĞİ VERMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ : Hiç kimse kendi aleyhine kullanılabilecek bir kanıtı kolluk gücüne vermek zorunda değil. Hedef kişinin saç teli, tükürüğü, parmak izi kendisi farkında olmadan kanıt olarak toplanmış olabilir.
Bunun önüne geçmek pek olanaklı olmaz ama şüpheli, Adli Tıp’ta kan örneği vermek zorunda değil, buna zorlanamaz.

8.YAKINLARININ ÖZEL HAYAT İHLALİNE İTİRAZ: Şüpheli ailesiyle birlikte yaşıyorsa, kendi yaşam alanı dışında yakınlarına ait odalarda yapılan aramalar özel hayatın gizliliğini ihlaldir, buna itiraz edilmeli. Aynı biçimde bir kurumda çalışan kişinin yalnızca kendi masası ya da ofisinde o kişiyle ilgili kanıt araması yapılabilir.

9.HER AŞAMADA İTİRAZ HAKKINIZ OLDUĞUNU BİLİN: Şüpheli, yakalama anından savcılığa çıkarılacağı süre arasındaki her aşamada, hemen her işlemde
itiraz hakkınız olduğunu bilin
. Gözaltındayken, gözaltı süresini uzatan evraka
imza atmayarak itiraz edebilirsiniz. Polis imzalanmayan evrakı savcıya götürmek zorunda, savcı da ek süre konusunda mahkemeden karar almak zorunda.
Daha gözaltına alınırken Adli Tıp’a sevkinizi isteyebilirsiniz, bu sizin hakkınız.

10.DOKTORLA BAŞBAŞA KALMA HAKKINIZI KULLANIN: Şüpheli, gözaltına alındıktan sonra sağlık denetimine götürülür. Polis genelde sağlık denetimi sırasında şüpheliyle birlikte doktorun odasına girer ve bekler. Polisten kötü muamele görmüş
bir kişinin doktora her şeyi anlatması bu durumda söz konusu olamaz. Doktor da
polisin odada olması nedeniyle kendini baskı altında duyumsayıp, şüphelide belirlediği her bulguyu raporuna tam olarak geçiremeyebiliyor. Şüphelinin, polisin odadan çıkmasını istemesi gerekiyor. Polis çıkmadığı için muayene olmadan dönen şüpheliler var.

“Acemi şüpheli”, polisin tutukladığını zannediyor.

Dr. Ahmet Saltık’ın eklemeleri              :

Oysa işlem yakalama – gözaltıdır. Kolluğun görevi bununla sınırlıdır.
Ağır cezayı gerektirmeyen suçüstü durumları dışında yakalama – gözaltı da
ancak savcı talimatı – izniyle olabilir.
Gözaltı süresi olağan koşullarda 24 saati aşamaz.
Polis, zorunlu durumlarda savcıdan bu süreyi 1’er günlük olmak üzere
Tutuklama mahkemenin yetkisindedir.
Bunun için de savcılığın “tutuklama istemiyle” nöbetçi mahkemeye sevki gerekir.

SELÇUK KOZAĞAÇLI
ÇHD BAŞKANI

Son yıllarda yaşamında ilk kez karakola giden, kolluk işleminden geçirilen, tutuklanan kişi sayısı o denli arttı ki; böyle bir çalışma yapmak zorunlu olmuştu.

Tabii bunda kendisini polisin “tutukladığını”, yargıç serbest bıraktığı için davanın bittiğini ve aklandığını (beraat ettiğini) sanan “acemi şüpheli” öykülerinin artması da
etkili oldu. İktidarın geniş bir halk kesimini “yeterince iyi vatandaş kabul etmediği” günlerden geçiyoruz. Her mesleksel, siyasal, toplumsal protestonun arkasında
gizli örgüt parmağı aranıyor. Bu hukuk dışı duruma işaret etmek için
‘olağan şüpheli’ kavramını seçtik.

ÇHD YÖNETİM KURULU ÜYESİ
Av. EVRİM DENİZ KARATANA

Aslına bakarsanız hepimiz birer ‘olağan şüpheli‘yiz!

  • AKP, oylarını % 50’ye çıkardığı günden bu yana gözaltı ve tutuklamalarda
    gözle görülür bir artış yaşandı.

‘Herkes bir gün gözaltına alınabilir’ sloganının gerçek yaratıcısı iktidar!

Muhalefeti sindirme politikası halkın her kesimine, hemen tüm meslek kümelerine  ulaştı. Bu duruma yalnızca “paranoya” dersek, iktidarın hakkını yemiş oluruz.

GÖZALTILARLA BİRLİKTE TUTUKLU ORANI DA ARTI

Adalet Bakanlığı Adli İstatistik Müdürlüğü‘nün verileri en son 2010 yılı sonuna ait rakamları veriyor. 2011 rakamları 1.5 ay sonra. Bu verilere göre 2010 yılında,
hakkında ceza soruşturması açılan şüpheli sayısı 4 milyon 653 bin 503.
Bu rakam bir önceki yıla göre şüpheli sayısında 325 bin 154 kişilik bir artışa
denk geliyor.

Adalet Bakanlığı verilerine göre 2011 sonunda cezaevlerinde 93 bin 844’ü hükümlü,
36 bin 430’u tutuklu olmak üzere toplam 128 bin 274 kişi bulunuyor.
Bakanlığa göre tutuklu ve hükümlü sayısı 2010 yılında 120 bin 916 imiş.