G20 ve G7
Aylan’lar karaya vursun diye vardır!
Bülent ESİNOĞLU
06.09.2015, bulentesinoglu@gmail.com
Zenginler kendi aralarında dayanışıyorlarsa, bilin ki halklara karşı dayanışıyorlardır.
G7 süper zenginlerin istisnai dayanışma örgütüdür.
G20 ise, gelişmekte olan ülkeler zenginlerinin, gelişmiş ülke zenginleri ile dayanışma örgütüdür.
Görünürde devlet temsilcileri, bu “dayanışma” toplantılarını yapıyormuş gibi görünse de,
aslında tekellerin bir araya gelerek çıkarlarını çoğaltma ve sürdürme toplantılarını gerçekleştirirler.
G7; ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya’dan oluşur.
Ukrayna sorunundan önce, Rusya da bu kümeye dahildi.
Amerikan zenginlerinin işine gelmeyecek işler yaptığı için, Rusya’yı bu guruptan attılar.
G20 ise, daha çok, gelişmekte olan ülkelerin bir arada dünya finans sitemini ve kapitalizmi ayakta tutma dayanışmasıdır. Kazanmış oldukları zenginlikleri ileriye taşıma örgütlenmesidir.
G7 ise, zenginlerin de zenginlerinin, döviz basan, para satan finans sisteminin başındaki zenginlerdir. Dünyadaki para miktarını ve kurallarını belirleyen örgütlenmedir, Devletlerdir. Sömürünün temel kurallarının belirlendiği yerdir.
Adı geçen ülkelerdeki halkların refahını yükseltmeye değil, adı geçen ülke zenginlerinin çıkarlarını dünya ölçeğinde sürdürülmesini sağlayan kurumlardır.
Zenginimiz daha da zengin olursa, fakire de bir şeyler düşer felsefesi çağımızın yalanıdır. İşsizlik varsa, sorumlusu örgütü olmayan halk mıdır? Yoksa bu beyler midir?
At pisliği teorisi burada çok geçerlidir.
Zenginin atı iyi beslenirse, pisliğinden çıkan arpalar, zenginin etrafındakilere yeter anlayışı…
Gelir dağılımının dayanılamayacak ölçüde bozulduğu ülkelerde, artık ekonomiler büyüyemez olmuştur. Zenginler daha çok zengin olsun diye yapılanlar, işsizliği artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Zenginler arasındaki işbirliğinin artması demek; işsizliğin daha da artacağına işarettir.
Varsa sahte rekabetlerin de azalacağı anlamındır.
G7’lerden (AS G8’lerden) Rusya’yı çıkarınca, Rusya da, uzak doğuda yeni bir Doğu
inşa etmeye başladı. Eğer Rusya, – Çin – Hindistan birlikteliği yükselerek gelişirse,
Batı zenginlerinin Doğu’nun üzerine bomba yağdırarak elde ettiği zenginliklere dur denecektir. Yeni bir dünyanın kapısı açılacaktır.
Bu dünya düzeninin bu beylere kalmayacağı günlere girdik.
Aslında dünya halklarının isyanı bu hak hukuk tanımaz dünya zenginlerine karşıdır.
Gerçek bu olmasına karşın, halkların önderleri bu zenginler ve ellerindeki olanaklar ile
manipüle (AS: manuple) edilerek başka savaşlar haline dönüşmektedir.
Emperyalizmden kurtulmadan, Aylan’ların cesetlerinin karaya vurmasından kurtulamayız.
============================
Dostlar,
“Tek kutuplu” = Amerikan imparatorluğuna dayalı bir Dünya düzenini küresel topluma
kabul ettirmek olanaksız..
Mutlaka çok kutuplu / güç odaklı bir yapılanma olmalı, olacak oluyor..
Bunların başında AB geliyor..
Avro, başlıbaşına Dolara meydan okuma alanıdır ve kürsel finans sitemi açısından
bir tür sigortadır.
İkinci ciddi meydan okuma BRICS’tir!
Brezilya – Rusya – Hindistan – Çin – Güney Afrika : BRICS!
Dünya için bir dengeleme umudu olabilir..
BRICS‘in güçlen(diril)mesi ve küresel finansal sistemde ağırlığını koyması gerekiyor.
Tabii Türkiye’nin “bağımsızlığını sürdürmesi” ve “ekonomide özyeterliğini büyük ölçüde koruyacak” politikalar izlemesi gerek. Söz konusu 2 olgu birbirinin hem nedeni hem sonucu..
Oysa son göstergeler “kırmızı alarm” düzeyinde ama ülke zoraki seçime kilitlenmiş..
Cari açık – dış borçlar ve enflasyon… 3 koldan ülkeyi ateşe vermiş durumda..
1 Kasım sonrası kim gelirse gelsin, bunaltıcı bir ekonomik karmaşa bekliyor Türkiye’yi!
Sahipsiz ülke..
Çoook yazık çok..
Sevgi ve saygı ile.
06.09.2015, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com