Etiket arşivi: Ekokırım suçu

Akbelen ve Anayasa Mahkemesi (AYM)

İbrahim Ö.  Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

Siyaset ,10.08.2023, BİRGÜN

Akbelen kıyımında sorumluluk doğrudan Yürütme’nin. Yasama, çevreye zararlı birçok yasa çıkardı. AYM ise, açıkça Anayasa’ya aykırı olan ve ekosistemi zedeleyen yasaları denetimde gecikti.

Geciktikçe, Yürütme ve İdare, ekosistemde geriye dönüşü olanaksız zedeleyici, yıkıcı tasarruflarına ivme kazandırıyor; TBMM çoğunluğu ise, Yürütme güdümünde daha olumsuz yasal düzenlemeler yapıyor.

27. yasama döneminde (çıkarılan) en az 15 yasa, doğrudan Türkiye çevresi ve ekosistemi zedeleyici maddeler içermekte; ne var ki AYM, bunların çok azı üzerine karar verdi.

YASAMA 

7153 sayılı Çevre ‘torba’ yasasından 7452 sayılı yapılaşma ve yerleşime ilişkin OHAL-CBK-126’nın yasalaştırılmasına uzanan çok sayıda düzenleme imar, kıyı, mera, orman başta Türkiye çevresi ve ekosistemi üzerine.

Sürekli torbalara ‘tepiştirilen’ ve torbalar arası geçişlerle saydam olmayan tarzda (biçimde) Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve doğal varlıkları, yasa yoluyla sürekli yok ediliyor.

TBMM görüşmelerinde Anayasaya aykırı yasa yapılabileceği iddiası (savı) eşliğinde AKP-MHP oylarıyla kabul edilen yasalar AYM önünde bekliyor.

YÜRÜTME 

-Yasaya paralel ve Anayasa’ya aykırı Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK), çevre tahribatının (yıkımının) kurumsal ayağını oluşturuyor. Uludağ Alan Başkanlığı (CBK-117), tipik örnektir.

Acele kamulaştırma adıyla, Anayasal dayanağı bulunmayan CB kararlarıyla mülkiyet hakkı gasp edilirken, en değerli kamusal varlıkları satma işlemleri de süreklilik taşıyor.

-AYM’nin iptal kararlarını çiğnemede sınır tanınmıyor. Ahlat Sarayı, bunun somut örneği.

  • Akbelen ise, Yürütme-İdare ekseninde kamu yararına aykırı işlemler dizisinde yer alan bir ekokırım suçu.

EKOKIRIM SUÇU 

CHP’nin çağrısıyla olağanüstü toplanan TBMM’de görüşme önergesinin AKP-MHP’ce reddi, Akbelen ve ülke genelinde işlenmekte olan ekokırım suçlarını aklamaz.

Orman kıyımı, Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini yağmalama ötesinde, ekosistemi yok etme kararlılığının göstergesi.

Bu ekokırım, kalkınma tercihi veya ağaç dikimi ile ikame edilemeyecek (yerine konamayacak) ağırlıkta.

AYM gecikmesi, Yürütme-İdare ve fail şirketlerce işlenen kolektif suçu özendiriyor.

AYM  GECİKMEMELİ 

AYM, önündeki dosyalardan yalnızca beşi üzerinde kısmen iptal kararı verdi. Bekleyenler arasında 7153 sy. (2018) yasadan 7452 sy. (2023) yasaya dek bir düzine yasa var.

7334 sayılı  (2021) Turizmi Teşvik ve 7442 sayılı Orman (2023) torba yasaları, Türkiye ekosistemi özünü zedeleme riski yüksek çok sayıda düzenleme içeriyor. Gecikme, daha riskli düzenlemeleri gölgeliyor. AYM eğer, örneğin 7334 sayılı yasa üzerine karar vermiş olsa idi, 7442 sayılı yasa, daha az hasarlı olacaktı.

AYM kararları, yasama için uyarıcı, yürütme için frenleyici etki yaratır;  yurttaşın Anayasa yoluyla çevre ve ülke için mücadelesine (savaşımına) ise ivme kazandırır.

AYM’nin iptal için yeterli hukuksal dayanakları da var:

Yalnızca Anayasa madde 169’un öngördüğü yasaklar dizisi, tıpkı insan haklarının sert çekirdeği gibi, ormanları çevrenin ve Türkiye ekosisteminin sert çekirdeği olarak güvenceliyor. Ülkesel bakışlı bütüncül okunuşu da, Anayasa’nın ekosistemi korumaya elverişli özelliğini ortaya koyar.

Kaldı ki; Anayasası bize göre ülkeyi daha az korumacı olan Devletlerde Anayasa yargıçları, çevresel normların sözel yorumlarının ötesine geçerek cesurca (yürekli) kararlar veriyor. Çevresel anayasacılık sürecinde özellikle Latin Amerika’da belirleyici olan yargı aktivizmi,  ‘yargıçlar ekolojisi’ olarak nitelenir.

YURTSEVERLİK ÖLÇÜTÜ 

AYM’nin, Anayasa ve uluslararası antlaşmalar gereklerince ekosistemi koruyucu kararları ivedi olarak vermesi, kamu makamları için frenleyici ve caydırıcı, yurttaşlar için ise özendirici işlev görür.

Dahası, sistematik duruma gelen ve ülkesel yağma riski yaratan düzenlemeler karşısında pilot karar vererek Yasama ve Yürütmenin sorumluluk çerçevesini de çizerek, uygulamaya yönelik ilkeleri buyruklar eşliğinde somutlaştırmak, Anayasa Mahkemesi’nin tarihsel yükümlülüğüdür.

Akbelen ve Anadolu bütününde Türkiye ülkesi için direnen yurtseverler için,  yargıçlar ekolojisi ve çevresel anayasa hukuku beklentisi, ivedi ve yaşamsal; gelecek kuşakların hakları için de.

Anayasal demokrasi için 10 öneri

İbrahim Ö. Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

Siyaset  03.08.2023 06:00, BİRGÜN,

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır.)

Tek adam yönetimi olarak Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY), Altılı Masa ile aşılacaktı. Olmadı. Seçimlerin ardından ‘liyakatli atamalar’! gölgesinde ölçüsüz sürekli zamlar, ülkesel yağma, topluma ve özgürlüklere müdahaleler yaygınlaştı.

Seçimlere ilişkin 9 yazı ardından şimdi öneri zamanı. Tehlikeli gidiş, ancak anayasal demokrasi hedefi ile frenlenebilir. Bu yönde iradenin ortaya çıkması için gerekli koşullar var:

1) Neden sürdürülemez? Demokratik rejimin ortak paydalarını kaldıran 2017 kurgusu, yüzyılların deneyimi ile oluşan anayasa ve siyaset bilimi gereklerini yadsıdı. Demokrasiyi, eşit olmayan bir yarışma yoluyla sandığa indirgeme sonucu giderek derinleşen bunalımlar sarmalını aşma umudunun yokluğu, beş yıllık uygulama ve seçimler sonrası tercihler ile teyit edildi.

2) Nasıl ve hangi amaçla? Anayasa değişikliği ile yıkılan rejimin inşası da  Anayasa yoluyla gerçekleşecek. ‘Kurum, kurul ve kurallar’ ekseninde hukuka dönülmediği sürece toplumsal barış ve düzen sağlanamaz. Bunun için somut bir anayasal demokrasi hedefi belirlenmeli.

3) İtici güç ne? 27. Dönem anayasa çalışmaları ve seçim yenilgisi, demokrasi yol haritası için çifte itici güç. CB kaybedilmiş olsa da, seçimlerden CHP sayesinde kazançlı çıkan partiler (Demokrat, Deva, Gelecek, Saadet) tutarlılık sınavında.

4) Tutarlılık neden gerekli? Altılı Masa, kurul halinde yönetim olarak hükümete dönüşü öngörüyordu. Ne var ki, Anayasa ve geçiş dönemi raporlarının savsaklandığı seçim kampanyası, bireysel beklentileri öne çıkardı. Bu nedenle, 27. Dönem deneyiminden de yararlanılarak 28. Yasama döneminde ortak söylem, işlem, eylem, amaca yönelik araçlar olarak tutarlı ve sürekli iradeye dönüştürülmeli. Ama bunun için gerçekçi bir özeleştiri gerekli.

5) Yurtseverlik gereği ne? CB’yi halkın seçmesinin ülkeye maliyeti ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirici etkisi, yasama ve CB seçiminin aynı günde yapılmasının TBMM’yi ikinci plana geçirici vb. olumsuz etkileri tartışılamadı. İkinci turun, CB statüsü ile bağdaşmayan pazarlıklara yol açması, toplumsal barışı da zedeledi. Şu halde,

  • otoriter ve totaliter rejim sarkacından çıkmak için
    bilinçli ve uyanık yurtseverlik gereği açık.

6) Paydaşlar kim? Ortak anayasal ve siyasal çalışmalar, birikim olarak kayda değer olsa da siyasal irade yeterli değil; ‘anayasa hedefi’ toplumca sahiplenilmeli: sivil toplum örgütleri, uzmanlar ve medya, meslek örgütleri ve demokratik kitle kuruluşları. Yelpazeyi genişletme, temsilcilerin Anayasa andına sadakatini kaldırmaz; kaldı ki, kamu yararına yönelik yasama çalışması, Akbelen’de Anayasa suçuna karşı canı pahasına yurttaş direnmesinden daha kolay.

7) Zaman boyutu neden önemli? Gençleri, gelecek kuşakların normu olan Anayasa sürecine katmada, 23 Nisan ve 19 Mayıs, ulusal itici güçlerdir. Kadınlar, gençler, çocuklar, köylüler, emekçiler kısacası bütün yurttaşlar, özgür bir gelecek ve barış halinde yaşamak için, ‘anayasa yoluyla demokratik hukuk devleti’ne odaklanmalı.

8) Birikim farkındalığı ne demek? Parlamenter rejim (1909-2018), kesintiler ayrık tutulursa en az yüz yıllık. En çok on yıllık (5+5) PBDBY ayracı, yüzyıllık birikimi silemez; yeter ki anayasal ve siyasal kazanımların ayırdında olalım.

9) Anayasa ne denli önemli?

  • Anayasa’nın ‘ekmek, su ve hava’ kadar önemli olduğunu
    Akbelen günceli, bir kez daha gözler önüne serdi.
  • Ekokırım suçu işleyen ve ekosistemi yokeden Limak ve türevi holdinglerin sırtları Saray’a dayalı seri Anayasa cinayetleri, sınıf-ötesi bir tür ülkesel yağmaya dönüştü.

10) Fikri tartışma ne yönde olmalı? Demokrasi yolu, yoğun bir fikri çaba öncülüğünde açılabilir ancak. Anayasa ve insan hakları ideolojisi tartışmasıyla tutarlı bir yol haritası, genelleşen baskının yoğunlaşmasını da dengeleyici işlev görebilir.

Sonuç olarak; demokrasi ereği olmadan ‘değişim, dönüşüm ve devrim’ sözleri,
kolektif suç aygıtına dönüşen PBDY yörüngesine girmeye rıza anlamına gelir;
bu ise, Türkiye’yi geri dönüşü olanaksız çıkmaz yola sürükler.

Dostlar,

Sn. Prof. Kaboğlu, 27. Yasama döneminde CHP İstanbul Milletvekili olarak son derece değerli katkılar verdi. Özellikle hukuksal konularda ve AYM’ye yapılan iptal başvurularında. Komisyonlarda da bir hukuk insanı olarak hep Anayasanın, hukukun üstünlüğünü savundu ve “torba yasa ucubesi“ne karşı çıktı.

Başlıca erekleri demokratik hukuk devletinin korunması ve kamu yararına yasama olarak özetlenebilir. 28. Yasama döneminde de aday gösterilmesi CHP açısından çok yerinde olurdu… “Teknisyen” yanı beğenildi ama “siyasetçi” boyutu onay al(a)madı..

Kaboğlu hoca, parlamenter yoğunluğuna karşın her hafta, TBMM’de tanıklık ettiği süreçleri BİRGÜN‘de makaleleri ile kamuoyu ile buluşturdu. Bu makalelerin çoğu, kanımızca Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi derslerinde kaynak olarak kullanılmalı, çok somut ve öğreticiler.

14/28 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde çok yerinde uyarılarına ek, ardından da 10 hafta boyunca süreci irdeleyen “kritik” makaleler yazdı, yayınladı. Arada POLİTİKYOL’da da yazdı. Eminiz, TELE1 Gn. Yay. Yön. Merdan Yanardağ’a da ciddi hukuksal destek verdi, vermekte.. son kumpas ile hapsedilmesinde. (AYM’ye bireysel başvuru yapıldı dün.)

Seçim sonu 10 ardışık makalenin tümünü, öncekiler gibi biz de web sitemizde ve medya hesaplarımızda paylaştık. Daha çok okunmasına katkı koymak istedik.
Kimi yazışmalarımız da oldu yazıların içeriği hakkında kendisiyle. Önerilerimizi hep ama hep örnek bir olgunlukla değerlendirdi, öğretmeyi sürdürdü.

Geçen hafta “.. Hocam lütfen biraz daha somut…” ricamız oldu. Yanıt ortada. Bu makale ile ülkemizin çağcıl bir hukuk devleti anayasasına sahip olması ve bu kaldıraçla da Anayasa yoluyla hukuk devleti ereğine ulaşma çabasına somut 10 öneriyle ışık tutmakta.

Üstelik böylesi bir sürecin yaygın toplumsal katılımla (AKP’nin tam da tersini yaptığı) başlatılmasının, iktidarın süregelen ve giderek koyulaşan hukuk dışı dinci-faşist baskısını frenleyebileceği öngörüsü de var.

  • En az yüz yıllık demokratikleşme deneyimi – birikimi –  azmimizin son 5-10 yıllık anakronik – çağdışı – temelsiz/köksüz dayatmalarla sönümlendirilemeyeceği son derece açık bir gerçeklik, bir olgu kanımızca.

Öneri 9’da yer alan içerik ne çok değerli :

  • Anayasa’nın ‘ekmek, su ve hava’ kadar önemli olduğunu
    Akbelen günceli, bir kez daha gözler önüne serdi.
  • Ekokırım suçu işleyen ve ekosistemi yok eden Limak ve türevi holdinglerin sırtlarını
    Saray’a dayalı seri Anayasa cinayetleri, sınıf-ötesi bir tür ülkesel yağmaya dönüştü.

“..kolektif suç aygıtına dönüşen PBDY (Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme) yörüngesi saptaması tarihsel değerde ve o ölçüde de yürekli.

Bu saptamayı alkışlıyoruz, önemle kaydediyoruz ve tarihe not düşme olarak görüyoruz.
Yakın geleceğin davalarında sanıklar için hazırlanacak iddianamelerde temel eksen olacaktır.

Kaboğlu dostumuz, son 5 yılın Parlamenter deneyimini mutlaka kitaplaştırmalıdır.
Görev verirse, geniş kapsamlı “düzeltmenlik” (musahhihlik) ödevimizi seve seve yaparız (!!)..

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik