Etiket arşivi: toplumsal barış

Anayasal demokrasi için 10 öneri

İbrahim Ö. Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

Siyaset  03.08.2023 06:00, BİRGÜN,

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır.)

Tek adam yönetimi olarak Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY), Altılı Masa ile aşılacaktı. Olmadı. Seçimlerin ardından ‘liyakatli atamalar’! gölgesinde ölçüsüz sürekli zamlar, ülkesel yağma, topluma ve özgürlüklere müdahaleler yaygınlaştı.

Seçimlere ilişkin 9 yazı ardından şimdi öneri zamanı. Tehlikeli gidiş, ancak anayasal demokrasi hedefi ile frenlenebilir. Bu yönde iradenin ortaya çıkması için gerekli koşullar var:

1) Neden sürdürülemez? Demokratik rejimin ortak paydalarını kaldıran 2017 kurgusu, yüzyılların deneyimi ile oluşan anayasa ve siyaset bilimi gereklerini yadsıdı. Demokrasiyi, eşit olmayan bir yarışma yoluyla sandığa indirgeme sonucu giderek derinleşen bunalımlar sarmalını aşma umudunun yokluğu, beş yıllık uygulama ve seçimler sonrası tercihler ile teyit edildi.

2) Nasıl ve hangi amaçla? Anayasa değişikliği ile yıkılan rejimin inşası da  Anayasa yoluyla gerçekleşecek. ‘Kurum, kurul ve kurallar’ ekseninde hukuka dönülmediği sürece toplumsal barış ve düzen sağlanamaz. Bunun için somut bir anayasal demokrasi hedefi belirlenmeli.

3) İtici güç ne? 27. Dönem anayasa çalışmaları ve seçim yenilgisi, demokrasi yol haritası için çifte itici güç. CB kaybedilmiş olsa da, seçimlerden CHP sayesinde kazançlı çıkan partiler (Demokrat, Deva, Gelecek, Saadet) tutarlılık sınavında.

4) Tutarlılık neden gerekli? Altılı Masa, kurul halinde yönetim olarak hükümete dönüşü öngörüyordu. Ne var ki, Anayasa ve geçiş dönemi raporlarının savsaklandığı seçim kampanyası, bireysel beklentileri öne çıkardı. Bu nedenle, 27. Dönem deneyiminden de yararlanılarak 28. Yasama döneminde ortak söylem, işlem, eylem, amaca yönelik araçlar olarak tutarlı ve sürekli iradeye dönüştürülmeli. Ama bunun için gerçekçi bir özeleştiri gerekli.

5) Yurtseverlik gereği ne? CB’yi halkın seçmesinin ülkeye maliyeti ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirici etkisi, yasama ve CB seçiminin aynı günde yapılmasının TBMM’yi ikinci plana geçirici vb. olumsuz etkileri tartışılamadı. İkinci turun, CB statüsü ile bağdaşmayan pazarlıklara yol açması, toplumsal barışı da zedeledi. Şu halde,

  • otoriter ve totaliter rejim sarkacından çıkmak için
    bilinçli ve uyanık yurtseverlik gereği açık.

6) Paydaşlar kim? Ortak anayasal ve siyasal çalışmalar, birikim olarak kayda değer olsa da siyasal irade yeterli değil; ‘anayasa hedefi’ toplumca sahiplenilmeli: sivil toplum örgütleri, uzmanlar ve medya, meslek örgütleri ve demokratik kitle kuruluşları. Yelpazeyi genişletme, temsilcilerin Anayasa andına sadakatini kaldırmaz; kaldı ki, kamu yararına yönelik yasama çalışması, Akbelen’de Anayasa suçuna karşı canı pahasına yurttaş direnmesinden daha kolay.

7) Zaman boyutu neden önemli? Gençleri, gelecek kuşakların normu olan Anayasa sürecine katmada, 23 Nisan ve 19 Mayıs, ulusal itici güçlerdir. Kadınlar, gençler, çocuklar, köylüler, emekçiler kısacası bütün yurttaşlar, özgür bir gelecek ve barış halinde yaşamak için, ‘anayasa yoluyla demokratik hukuk devleti’ne odaklanmalı.

8) Birikim farkındalığı ne demek? Parlamenter rejim (1909-2018), kesintiler ayrık tutulursa en az yüz yıllık. En çok on yıllık (5+5) PBDBY ayracı, yüzyıllık birikimi silemez; yeter ki anayasal ve siyasal kazanımların ayırdında olalım.

9) Anayasa ne denli önemli?

  • Anayasa’nın ‘ekmek, su ve hava’ kadar önemli olduğunu
    Akbelen günceli, bir kez daha gözler önüne serdi.
  • Ekokırım suçu işleyen ve ekosistemi yokeden Limak ve türevi holdinglerin sırtları Saray’a dayalı seri Anayasa cinayetleri, sınıf-ötesi bir tür ülkesel yağmaya dönüştü.

10) Fikri tartışma ne yönde olmalı? Demokrasi yolu, yoğun bir fikri çaba öncülüğünde açılabilir ancak. Anayasa ve insan hakları ideolojisi tartışmasıyla tutarlı bir yol haritası, genelleşen baskının yoğunlaşmasını da dengeleyici işlev görebilir.

Sonuç olarak; demokrasi ereği olmadan ‘değişim, dönüşüm ve devrim’ sözleri,
kolektif suç aygıtına dönüşen PBDY yörüngesine girmeye rıza anlamına gelir;
bu ise, Türkiye’yi geri dönüşü olanaksız çıkmaz yola sürükler.

Dostlar,

Sn. Prof. Kaboğlu, 27. Yasama döneminde CHP İstanbul Milletvekili olarak son derece değerli katkılar verdi. Özellikle hukuksal konularda ve AYM’ye yapılan iptal başvurularında. Komisyonlarda da bir hukuk insanı olarak hep Anayasanın, hukukun üstünlüğünü savundu ve “torba yasa ucubesi“ne karşı çıktı.

Başlıca erekleri demokratik hukuk devletinin korunması ve kamu yararına yasama olarak özetlenebilir. 28. Yasama döneminde de aday gösterilmesi CHP açısından çok yerinde olurdu… “Teknisyen” yanı beğenildi ama “siyasetçi” boyutu onay al(a)madı..

Kaboğlu hoca, parlamenter yoğunluğuna karşın her hafta, TBMM’de tanıklık ettiği süreçleri BİRGÜN‘de makaleleri ile kamuoyu ile buluşturdu. Bu makalelerin çoğu, kanımızca Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi derslerinde kaynak olarak kullanılmalı, çok somut ve öğreticiler.

14/28 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde çok yerinde uyarılarına ek, ardından da 10 hafta boyunca süreci irdeleyen “kritik” makaleler yazdı, yayınladı. Arada POLİTİKYOL’da da yazdı. Eminiz, TELE1 Gn. Yay. Yön. Merdan Yanardağ’a da ciddi hukuksal destek verdi, vermekte.. son kumpas ile hapsedilmesinde. (AYM’ye bireysel başvuru yapıldı dün.)

Seçim sonu 10 ardışık makalenin tümünü, öncekiler gibi biz de web sitemizde ve medya hesaplarımızda paylaştık. Daha çok okunmasına katkı koymak istedik.
Kimi yazışmalarımız da oldu yazıların içeriği hakkında kendisiyle. Önerilerimizi hep ama hep örnek bir olgunlukla değerlendirdi, öğretmeyi sürdürdü.

Geçen hafta “.. Hocam lütfen biraz daha somut…” ricamız oldu. Yanıt ortada. Bu makale ile ülkemizin çağcıl bir hukuk devleti anayasasına sahip olması ve bu kaldıraçla da Anayasa yoluyla hukuk devleti ereğine ulaşma çabasına somut 10 öneriyle ışık tutmakta.

Üstelik böylesi bir sürecin yaygın toplumsal katılımla (AKP’nin tam da tersini yaptığı) başlatılmasının, iktidarın süregelen ve giderek koyulaşan hukuk dışı dinci-faşist baskısını frenleyebileceği öngörüsü de var.

  • En az yüz yıllık demokratikleşme deneyimi – birikimi –  azmimizin son 5-10 yıllık anakronik – çağdışı – temelsiz/köksüz dayatmalarla sönümlendirilemeyeceği son derece açık bir gerçeklik, bir olgu kanımızca.

Öneri 9’da yer alan içerik ne çok değerli :

  • Anayasa’nın ‘ekmek, su ve hava’ kadar önemli olduğunu
    Akbelen günceli, bir kez daha gözler önüne serdi.
  • Ekokırım suçu işleyen ve ekosistemi yok eden Limak ve türevi holdinglerin sırtlarını
    Saray’a dayalı seri Anayasa cinayetleri, sınıf-ötesi bir tür ülkesel yağmaya dönüştü.

“..kolektif suç aygıtına dönüşen PBDY (Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme) yörüngesi saptaması tarihsel değerde ve o ölçüde de yürekli.

Bu saptamayı alkışlıyoruz, önemle kaydediyoruz ve tarihe not düşme olarak görüyoruz.
Yakın geleceğin davalarında sanıklar için hazırlanacak iddianamelerde temel eksen olacaktır.

Kaboğlu dostumuz, son 5 yılın Parlamenter deneyimini mutlaka kitaplaştırmalıdır.
Görev verirse, geniş kapsamlı “düzeltmenlik” (musahhihlik) ödevimizi seve seve yaparız (!!)..

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

SECCADE KUTSAL MI?

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Drkanı

İslam inancına göre Allah, istisnasız (ayrıksız), evren ve dünyanın her yerinde hazır olduğu için, halk ibadetlerindeki secde yerini “Allah dost, toprak post” özdeyişi ile tüm yeryüzü olarak tanımlamıştır.

Mümin secdesini seccadeye değil, Allah adına toprağa yapar. Seccade yere, üzerine secde edilmek için değil, hijyenik açıdan ibadet yerine yalnızca temiz bir yüzey sağlama görevi sağlamak için yayılır. İnsanlar seccadeye değil, Yaradan’a hürmeten toprağa secde ederler.

Yine inanışa göre, Allah insanı, su, hava ve ateş ile birlikte topraktan yaratmıştır. Ayrıca toprak ya da doğa, tüm canlılarla birlikte, insan soyuna barınma beslenme ve yaşama olanakları sağlar. Hürmet gösterilmesi gereken şey seccade değil, doğa ve dar anlamda topraktır.

Hatta kimi yurttaşlarımız, Mekke, Medine ya da Kerbela toprağından kendilerine secde alınlığı yapar ve namaz kılarken bu özel topraklara secde ederler.

Ayrıca seccade, olağan olarak, ibadet anında serilir ve ibadet bitince, temiz kalabilmesi ve yeniden kullanılabilmesi için katlanıp kaldırılır.

Camilerde, bürolarda ya da evlerde, yere serilip kaldırılmayan seccade görünümlü halı ya da kilimler… seccade değil yer yaygısıdır, döşeme görevi görür. Üzerinde gezilebilir. Camilerde namaz kılmaya gidenler, cami tabanına serili ve seccade görünümlü halı yaygıları görebilirler.

İnsan ve toprak arasındaki ilahi yaratılış mitini görmezden gelip, seccade ya da benzeri hijyenik ve temizlik amaçlı yaygıları kutsallaştırıp siyaset mezesi yaparak inanç sömürüsü yapmak, inanç, ahlak, akıl ve mantıkla bağdaşmaz.

Allah hepimize akıl ve sağduyu ihsan etsin.
Cahil ve fırsatçıların dolduruşuna gelip toplumsal barışı bozmaktan uzak durmak gerekir.
***
İNCE İNCE !

Anayasal açıdan, “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti’ nin üzerine YAPAY olarak İNCE İNCE bir kar serpintisi ile birlikte siyasi hava biraz ayaza çeker gibi oldu. Bu yapay ve ince ince sepintiyi MART DOKUZU soğuklarına benzettim.
Şimdiye dek, hiçbir Mart dokuzu soğuğu bahar çiçeklerinin açmasını, sıcak, bol meyveli ve güzel yazların gelmesini engelleyememiştir. Ayrıca bu serpinti, toprağı nemlendirip, tavını daha da iyileştirdiği için belki de siyasal hasadı bollaştırabilir.

  • Umutsuz olmaya gerek yok. Çünkü kışın sonu bahardır.

KPD ayrıştırıcı, DHD ise birleştirici

Yurttaş, kuralı koyan (yasama), onu uygulayan (yürütme) ve uyuşmazlıkları çözen (yargı) organların birbirinden ayrı olduğuna, hukuk önünde herkesin, eşit olduğuna inanmalı. Cumhuriyet’in niteliklerinin özü, demokratik hukuk devleti (DHD): yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı organlarda toplanması anlamında erkler ayrılığı.

2017 Anayasa kurgusu, beş yıllık uygulamasında tek kişili yürütme, yasama ve yürütmeyi güdümü altına almasının ötesinde parti başkanlığı yoluyla Devlet tüzel kişiliği ile özdeşleşti. Öyle ki, parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme (PBDBY), adeta kişi+parti+devlet (KDP) birleşme (füzyon) sürecini beraberinde getirdi.

BİRLEŞME VE AYRIŞTIRMA

Bu üçlü füzyon, toplumu ayrıştırdı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) başkanı kişiliğinde somutlaşan üçlü birleşme, Cumhur İttifakı eşliğinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) desteğiyle pekişti.

TBMM’de AKP’nin, Anayasa ve kamu yararına aykırı da olsa, her yasa önerisini kayıtsız koşulsuz destekleyen MHP, araştırma önergeleri görüşmelerinde yok.

Ama toplumu ayrıştıran asıl füzyon, ‘dava’ ve ‘yürüyüş’ sloganlarında somutlaşmakta.

Hiçbir felaket, tarihi yürüyüşümüzü sekteye uğratamayacak” (D. Bahçeli).

‘Dava arkadaşlığı’ ise, Erdoğan’ın süreğenleşen söylemi.

Dava yürüyüşü’, Cumhur İttifakı ortak paydası olarak görülebilir.

Türkiye ülkesi/Türkiye toplumu ve Türkiye Devleti’nin tarihsel/kültürel ve doğal değerleri ile anayasal ve siyasal belleğini silmeye çalışan zihniyet için “iktidar bekası”, her şeyin önünde. Bu bakımdan dava yürüyüşü, siyasal münavebe yollarını elden geldiğince tıkama ana hedefine odaklı. 2022 seçim ve sansür yasaları, Cumhur İttifakı’nın, siyasal iktidarı sürdürmek için baskı araçları.

Kuşkusuz “dava yürüyüşü”, Devlet düzleminde hukuk ve demokrasiye, toplumsal alanda da insan hakları değerlerine yabancı.

Hal böyle olunca, toplum, “dava yürüyüşü” yanlısı ve ötekiler biçiminde ayrıştırıldı ve bu süreçte, AKP ve MHP Genel Başkanlarının söylem, işlem ve eylemleri belirleyici oldu.

AYRILIK VE BİRLEŞTİRME

Erkler ayrılığı kuramına göre, yasama, yürütme ve yargı organlarında somutlaşan devlet örgütünün işleyişi, kurumlar ve kurallar yoluyla ilkeler ve değerler bütününde sağlanır.

Hak ve özgürlük öznelerinin gönüllü birlikteliğine dayanan özerk toplum yapısı, ancak demokratik devlet çatısı altında kurulabilir.

Yöneticilerin talimatlarıyla değil, hukuk kuralları ile biçimlenen toplum, hukuk toplumu veya demokratik toplum olarak nitelenir.

Özetle, erkler ayrılığı ekseninde işleyen anayasal demokrasi, toplumu birleştirici bir işlev görür.

YSK’NİN TARİHSEL İŞLEVİ

DHD, şu halde sivil alana hukuk toplumu kavramı ile yansır. Hukuk toplumu, toplumsal barış ve birliktelik güvencesidir.

CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı, Millet İttifakı olarak DHD yolunun ilk adımı. Kuşkusuz bu yolda, HDP’nin öncülük yaptığı demokratik parlamenter rejimi savunan Emek ve Özgürlük güçbirliğinin payı da belirleyici.

Bu süreçte hukuk yoluyla demokrasi kavramı öne çıkarılmalı ve uygulamaya konulmalı.

10 Mart günü Sayın Erdoğan, kameralar önünde imzaladığı seçimlerin 18 Haziran yerine 14 Mayıs’ta yapılması kararı ile topluma meydan okuyarak kampanyayı da başlattı.

3. kez adaylık yasağından seçimlerde uygulanacak yasaya, parti genel başkanı CB adayına uygulanacak seçim yasaklarından sandık güvenliğine uzanan seçim sorunları karşısında tek belirleyici anayasal organ, Yüksek Seçim Kurulu (YSK).

Demokrasi inşası için yola çıkan partiler, başvuru haklarını kullanarak YSK’yi hukuki kuşatma altında tutmalı, toplumsal bütünlük ve gelecek kuşakların barış içinde yaşaması için.

Gezi’ye selam: Turizmi Teşvik ve Uludağ Alan Yasaları ardından Orman Kanunu değişikliğini görüşen AKP-MHP koalisyonu, ‘Türkiye ekosistemi’ne ihanet ediyor. Güvenli çevrede yaşam için mücadele bedelini özgürlükleriyle ödeyen Av. Can Atalay’a nice yıllar dilerken, Sevgili Mücella, Çiğdem ve Mine’ye, Hakan, Osman ve Tayfun’a selam olsun!

E. Amiral Türker ERTÜRK : VİRÜS..

E. Amiral Türker ERTÜRK

portresi_gulumseyen

VİRÜS..

Geçtiğimiz Pazartesi günü Bilkent Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu’nun
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle düzenlediği panele konuşmacı olarak davetliydim.

Panelde bana tanınan süre içinde yabancıların Gelibolu bizim Çanakkale Savaşları olarak adlandırdığımız bu kanlı mücadeleyi, nedenlerini, bölgeye ve dünyaya etkilerini neden-sonuç ilişkileri içinde anlatmaya çalıştım.

Öğrencilerden etkilendim

Gerek beni panele davet eden ve Bilkent yerleşkesi içinde bulunduğum sürede bana mihmandarlık yapan, gerekse panele dinleyici olarak katılan öğrencilerden gerçekten etkilendim ve pozitif elektrik yükü aldım. Hepsinin gözlerinin ışıldadığını, öğrenme duygusu içinde olduklarını ve ruhlarında bilim ateşinin yandığını gözlemledim.
Bu öğrencilerle aileleri ve hocaları ne denli öğünse azdır.

Panel sırasında dikkatimi çeken hususlardan birisi de bizi dinlemeye gelenler arasında türbanlı kız öğrencilerin bulunmamasıydı. Çok garibime gitti! Çünkü panel başlamadan önce yerleşke içinde bana mihmandarlık yaban öğrenci ile dolaşmış ve türbanlı kız öğrenciler görmüştüm.

Beklentim onların da panele katılacağı yönündeydi. Daha bir hafta önce Kartal Uğur Mumcu Mahallesi’nde düzenlenen Milli Anayasa Forumu sırasında bizi dinlemeye gelen türbanlı kadınlarımızı görmüş ve sevinmiştim.

Türbanlı öğrenci yoktu

Panel bitikten sonra bizi dinlemeye gelen bir küme (gurup) öğrenci ile konuşurken,
onlara “Salonda niçin türbanlı öğrenci yoktu?“ diye sordum. Yanıt olarak “Türbanlı arkadaşlarımız bu tür milli günlere katılmazlar.“ dediler.
Bu yanıtı duyunca şaşkınlığım bir kat daha arttı.

Hatta öğrencilerden biri “Geçenlerde okulda Atatürk’ün Nutuk kitabını dağıtıyorduk, kitabı bir türbanlı öğrenciye uzattığımda ‘Ben komünist miyim ki Nutuk’u okuyacağım?‘ diyerek kitabı almadığını.. anlattı.

Aman Allah’ım, bu nasıl bir yanıt, bu ne biçim düşmanlık! Böyle bir hainliğe ve bilgi fukaralığına dünyanın hiçbir yerinde gerçekten rastlayamazsınız. Siz saf ve temiz zihinleri virüsle kirletiyor ve toplumsal ortak aklın düzgün çalışmasını engelliyorsunuz.
Bunun toplumsal barışa bir katkısı olabilir mi?

Hukuk ve Siyaset Bilimi

Başka bir öğrenci türbanlı öğrencilerin en çok hukuk ve siyaset bilimi dallarında kümeleştiklerini, mühendislik bölümlerine pek itibar etmediklerini anlattı.
Sizce bunun nedeni ne olabilir?

Bunların bilgi ile bilimle işleri yok, akılları fikirleri devleti ele geçirmek.
Altın nesil bu işte! Evlere girip Delil Üretim Merkezleri’nde ürettikleri evrakları koymak, bilgisayarlara dijital terör unsuru belge atmak! Daha sonra da Ergenekon ve Balyoz türü operasyonları vizyona koymak. Amaç çok açık, karşı devrime yönelik olarak darbe yapmak! Bir buluş, bir patent veya bir sanat eseri ürettiklerini ve ortaya koyduklarını gören duyan var mı? En iyi bildikleri yalan, dolan, karalama ve iftira!

AKP ve Cemaat

  • Ülkemizde birbirine düşman iki tip insan yetişiyor.

Birincisi eleştirel aklın egemen olduğu, bilim egemen kafalı ve ulusal değerlerine bağlı,

İkincisi ise ulusal değerlerine düşman olan ve ortaçağ karanlığından medet uman
insan tipi.

  • Bu gidiş kanlı kapışmaya ve iç savaşa gidiştir. 

Batı’da eğitim ve öğretim sistemleri böyle bir bölünmeye ve kamplaşmaya
asla izin vermez.

Bu kötü gidişin baş sorumlusu

Emperyalizm ve onun işbirlikçileri olan AKP
ve misyoner okulları / dershaneleri ile Cemaattir.

Saygılar sunarım.
22.3.13
İLK KURŞUN