Etiket arşivi: “Çoğunluk Sistemi” garabeti

27 Mayıs Bayramınız kutlu olsun…

Dostlar,

27 Mayıs haftası sürüyor..
Biz de önemsediğimiz makaleleri sizinle paylaşıyoruz.

Aşağıdaki yazı, Em. General PhD. Noyan Umruk‘un..

AYDINLIK‘ta 27.5.13 günü yazdı..

Okuyalım, okutalım, dağıtalım, arşivleyelim..

27_Mayıs'i_selamlıyoruz

Sevgi ve saygı ile.
30.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

27 Mayıs Bayramınız kutlu olsun…

Yarın (BU GÜN) 27 Mayıs…
68 kuşağının “Anayasa ve Özgürüuk Bayramı”

Sosyal bilimlerde bir altın kural var :
Her olgu, kendi “zaman”, “zemin”, “mekân” boyutları içinde ele alınmaz ise,
suya, şaşkın ördek örneği kıçın kıçın girmek mümkün.

Varlık nedenine ihanet...

“İleri demokratlıkta” kimseleri beğenmeyen şaşkın liberaller, 26 Mayıs 1960 günü herkesin mutlu, özgür, hukukun egemen, iktidarın ”demokrat” olduğu bir Türkiye’de yaşandığını, buna rağmen “darbe” yapıldığını iddia ederek 27 Mayıs Devrimini
diğer darbelerle aynı kefeye koymaya bayılırlar… Oysa 27 Mayıs Devrimi ve
getirdiği özgürlük ortamı bizzat onların bugün de süren varlıklarının nedeni…

Neden mi? Gelin birlikte özellikle genç okurlarımız için o günlere gidelim.

DP, “Çoğunluk Sistemi” garabetinden aldığı güçle 1954-56 arasında yaptığı düzenlemelerle “basını” ve “üniversiteyi” tümüyle susturdu;
CHP’nin tüm mallarına el koydu.

O günlerin tek kitlesel iletişim aracı radyoyu iktidarının çığırtkanı haline getirerek,
her gün saatlerce VATAN CEPHESİ’ne katılan sağ ya da çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş vatandaşların adları okundu…

Muhalif milletvekili Osman Bölükbaşı’nı hapse attı ve 1954 seçiminde O’nu seçtiği için Kırşehir’i cezalandırıp, il yaptığı eski ilçesi Nevşehir’e bağladı.

Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin Toker, Şinasi Nahit Berker, Ahmet Emin Yalman, Cemal Sağlam, Cüneyt Arcayürek, Ülkü Arman, Beyhan Cenkci, Kurtul Altuğ, Yusuf Ziya Ademhan, Cemalettin Ünlü, Tarık Halulu gibi pek çok gazeteciyi hapse attı.

Yargı ve üniversiteyi kendi buyruğu altına alabilmek ve istediği kişiyi gerekçe göstermeksizin emekli etmek icin yasal düzenlemeler yaptı. Nitekim 1. Başkanı dahil
23 Yargıtay Üyesini ve 65 yaşını doldurmuş tüm yargıçları emekliye sevk etti.
İktidara yakın varsaydığı daha genç yargıçlara kapıları açtı. Ancak, ikballerini başka iradelere bağlamaya alıştırılmış olan bu yargıçlardan oluşan bir özel mahkeme de maalesef O’nu astı.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı değiştirerek miting düzenlemesini imkânsız hale getirdi. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Rize’de esnafın elini sıktığı icin
6 ay hapse mahkum edildi.

Bütün bunlar, yetmedi. CHP’yi kapatmayı, basını tümüyle susturmayı amaçlayan,
yargı yetkisi olan Meclis Tahkikat Komisyonu’nu kurdu.

Ekonomideki kötü gidiş ve 1958 devalüsyonu tüm bunların özerine tüy dikti…

Tüm demokratik yolların tıkanması – 27 Mayıs

Devrime bir tek kişi bile karşı çıkmadı. Örneğin Altan’ların (Ahmet _ Mehmet) pederi,

“Yıllar boyu aklımızın erdiği kadar tarihten örnekler verdik, kinayeli fıkralar anlattık…Anayasayı çiğnediler; hukuk dışı komisyonlar kurdular… Artık yazı yazmıyor, yazı taklidi yapıyorduk… Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini, Nutuk’un tefrikası halinde yayınlamak bile suç sayılır olmuştu. Atatürk’ten bahsedilsin istemiyorlardi.
O’nun kurduğu Cumhuriyet’e bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz, meclissiz idare etmek istiyorlardı…”

Bu hareketin meşruluğu ve büyüklüğü, yıkılanların gayrımeşruluğu ve küçüklüğü ile
bir abide gibi ortaya çıkmaktadır… Türkler, alimleri dalkavuk, öğrencileri maktul, gazetecileri korkuluk ve bütün aydınları sürüngen haline getirerek, bir çete gibi davrananların rezaletini dünya önünde reddetmişlerdir.” (1) diye yazıyordu.

O dönemde sağın etkili kalemlerinden rahmetli Kadircan Kaflı ise :

“Koltuk ve keseleri uğruna millet kanı dökmüş her siyaset zorbasının sonu mutlaka
bir faciayla biter… Gazete sütunlarından uzanan parmaklar :

”Dikkat edin, sonunuz iyi değil.” diyorlardı. Onlar ise bu parmakları kırmakla akıbetlerinden kurtulacaklarını sandılar.

  • Kur’an’da Allah’a, peygambere ve idare edenlere itaat buyrulmusur.

Lakin adaletten ayrılmamaları koşuluyla… Bu nedenle Türk Ordusu’nun 27 Mayıs 1960’ta zalimlere vurduğu kansız darbe Allah’in emriyle olmuştur.” demekte idi.

Kemalist Devrim’in Atılımı

Üzerinden yarım asır geçen bu atılımın anıtı ve kanıtı, döneminde dünyanin
en demokratik anayasalarından biri olan 1961 Anayasası idi. Anayasa temel hak
ve özgürlükler yanında, ekonomik ve sosyal hakları da güvence altına alarak,
güçler ayrılığını getirerek “düzeni” değiştirdi.

Böylece;

Emekçile; sosyal devlet, sendikal hareket ve toplu sözleşme düzeni,

Toplum, “Tahkikat Komisyonları” yerine görece bağımsız yargı,

Halk, daha adil ve tutarıi bir seÇim sistemi,

Ekonomik yaşam, sürdürülebilir bir kalkınma, görece adil bir bölüşümü öngören planlama anlayışı ile tanıştı.

Tabii, küresel güçler ve işbirlikçilerinin beklediği bunlar değildi…

27 Mayıs Devrimi ile temelleri atılan demokrasi süreci uzun sÜrmedi.

1970’lerden başlayarak, “Bu elbisenin topluma bol geldiği”,
”Sosyal gelişmenin, ekonomik gelişmeyi aştığı” söylemleri eşliğinde, kanatları acımasızca yolunan 1961 Anayasasına, 1982 Anayasası ile tümden son verildi..
Bu da kesmedi. Şimdilerde, kurucu irade ve yargı bağımsızlığına tümüyle son verilerek bölünmeyi ve diktayı gerçekleştirecek bir anayasa hazırığı gündemde.

Ama güçleri yetmeyecek…
(AYDINLIK, 27 Mayıs 2013)

(1) Çetin Altan; “Bugün canım yazı yazmak istiyor.” Milliyet Gz., 28.05.1960
(2) Kadircan Kaflı; “Merhaba”, Tercüman Gz., 2 Haziran 1960