Etiket arşivi: cinsiyet ayrımcılığı

Anayasa’ya aykırı Anayasa değişikliği teklifi

GÜNCEL05.01.2023 BİRGÜN

9 Aralık 2022’de TBMM’ye sunulan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (AKP-MHP), madde 24’e şu eklemeleri öngörüyor:

  • “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz.
  • Hiçbir kadın; dini inancı nedeniyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve her herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dinî inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir.”

Madde 41’e ekleme:

  • “Evlilik birliği, ancak kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.”

HİÇBİR METİNDE YOK

Kadınlara özgü genel düzenleme görüntüsü altında, “dini inancı nedeniyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafet” kayıtları, hukuki düzenlemeye tümüyle yabancı. Özgürlükler anayasası hukuku tekniğiyle çelişen ‘hiçbir’ kayıtları ile bezeli mutlak serbestlik ve koruma, insan haklarına ilişkin uluslararası metinlere de yabancı.

Yerindelik bakımından; cinsiyet ayrımcılığına ve başörtüsü ölçütüne dayalı mutlak bir koruma alanı, kadın ve erkekler veya başı açık ve örtülü kadınlar arasındaki tercihlerde esas olması gereken liyakat ölçütü yerine öznel tercihleri ve ayrımcı uygulamaları öne çıkarma riskinin ötesinde; ‘hiçbir surette’ kaydı, burka ve çarşaf gibi kıyafetler üzerinden yeni tartışmaları ve inanç temelinden ayrıştırıcı riskleri de beraberinde getirecek.

SAKINCALAR SARMALI

Kıyafet özgürlüğü, tek bir hakkın uygulanma alanına indirgenemez. Dinsel kökenli olmayan, yaşam tarzıyla ilişkili kıyafet tercihleri, din özgürlüğü bağlamında düzenleme yapması nedeniyle, uygulamada din kökenli kıyafet giyme özgürlüğüyle aynı ölçüde korunamaz.

İki düzenleme de yalnızca kadınların kıyafet özgürlüğüne ilişkin. Kadınlar için sağlanmak istenen koruma, erkekleri tümüyle dışlamakta.

  • Kadının başını örtmesi ve dinini dışa vurma ve/veya gösterme özgürlüğü,
    uluslararası hukuk metinlerinde sınırlanabilir niteliktedir.

Örneğin; eğer kadının örtünme özgürlüğü hiçbir şekilde engellenemezse, havaalanında ya da başka bir yerde güvenlik amacıyla kadının başının açılmasına ihtiyaç duyulduğunda, kadının sınırsız örtünme özgürlüğü -somut risk ve şüphe ne olursa olsun- kamu güvenliğinden daha önemli değil.

  • Başörtüsüne ve dinsel temelli kıyafete mutlak serbestlik,
    güvenlik içinde özgürlük” ilkesine de aykırıdır.

Başörtüsüne indirgenen mutlak bir düzenleme, hak ve özgürlüklerin güvence ve sınırlama ilkelerine aykırılığın ötesinde, özgürlükler sistematiğini altüst etmekte, haklar ve özgürlükler arasında olası çatışma halinde “uzlaşma tekniği”nin uygulanmasını olanaksız kılmakta.

  • Kimlik saptamayı bile engelleyebilecek mutlak bir düzenleme,
    kamu hizmetinde liyakat
    (AS: güvenlik?) ilkesine aykırıdır.

Görünürde temel bir hakkın korunması amacından yola çıkarak Anayasa’ya özgül bir dini referans koymak (başını örtmek), belirli bir dine ait bir sembolün taşınmasına ilişkin din referanslı düzenleme, laiklik ilkesiyle uyumsuzdur.

”Kimse, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz” biçimindeki insan haklarının sert çekirdeği -dışavurum, mutlak koruma görüntüsü altında açıklama özendirilerek- çiğnenmekte.

Aile ile ilgili düzenlemeye gelince; Medeni Kanun ile düzenlenmiş bir konunun Anayasa’ya bir nefret söylemi ile eklenmesi, açıkçası ayrımcılık yasağının ihlalidir.

Sonuç olarak; –Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler dâhil

Anayasa bütününe aykırı olan başörtüsü ve aile düzenlemesi
CHP, HDP ve İYİ Parti tarafından reddedilmelidir.

4 + 4 + 4 = İHL + Türban = Dindar ve Kindar

 

4 + 4 + 4 = İHL + Türban = Dindar ve Kindar

portresi

 

Emre KONGAR
Cumhuriyet, 25.9.14

 

AKP’nin eğitim politikası, çeşitli eylem ve söylemlerle artık iyice belirginleşti:
4+4+4 denilen maskaralık, aslında İmam Hatip eğitimini hemen başlatmak ve çocukların 9 yaşından başlayarak başlarını ve zihinlerini örtmek için yapılmıştı.
Bunun amacı da açıkça “Dindar ve kindar bir nesil” yetiştirmek olarak
dile getirilmişti.

Ayrıca “bilimsel”(!) bir de gerekçe açıklanmıştı:
Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için, buradan mucit çıkmazdı,
Müslüman bir tarım ülkesinde ancak “ara eleman eğitimi” verilebilirdi!
Böylece, araştırıcı, sorgulayıcı, özgür bir eğitim yerine dogmatik ve ezberci bir eğitim verilmesinin sözde nedeni “ara eleman eğitimi” olarak açıklanmış oluyordu.

***

Ne hikmetse, çocuklarımızın yalnızca başlarını ve saçlarını değil, zihinlerini de örten
din eğitiminin ve türbanın yaygınlaştırılması, hep siyasal kriz dönemlerine rastlıyor!
Ne zaman içte ya da dışta bir siyasal kriz çıksa, tam da o sırada, AKP iktidarı din eğitiminde ve türbanda yeni bir genişleme, yeni bir adım hamlesi gerçekleştiriyor…
Böylece hem dikkatler dış veya iç siyasal krizden, rejim ve eğitim düzeni hakkındaki yeni bir krize çekilmiş ve mevcut kriz gündemden düşürülmüş oluyor…
Hem de kız çocuklar üzerinden yürütülen cinsiyet ayrımcılığı ve tüm gençlerimizi
tehdit eden eğitimdeki dogmatik yaklaşım, yeni mevziler kazanmış oluyor.

***

Bu kez de 9 yaşındaki kız çocuklarının başlarını örtme kararı,
tam da Musul Konsolosluğumuzun 49 mensubunun IŞİD teröristlerine
rehin bırakılmasının hesabı sorulduğunda açıklandı…

Evet, gündemi saptırma var…
Evet, din eğitiminin ve tesettürün yaygınlaştırılması hamlesi var…
Evet, cinsiyet ayrımcılığının, çok küçük yaşlardaki çocukların istismarı ile başlaması var…
Evet, tüm gençlerimizin istikbalinin ve
ülkemizin geleceğinin eğitim yoluyla karartılması var…

  • Ama çok daha önemlisi,
  • Türkiye’nin çağdaş bir toplumdan, bir ortaçağ toplumuna dönüştürülmesi sürecinde yaşanan yeni bir aşama da var!

=============================================

Dostlar,

Dört dörtlük bir irdeleme Sayın Prof. Kongar’dan…

CHP Yönetmelik değişimini Yönetsel yargıya götürüyor mu?
Ne zaman??
Danıştay dilekçesinin metnini görsek??
Hemen, oyalanmadan..

Salt teknik – mevzuata dayalı gerekçelerle sınırlı kalmadan;
Ülkenin temel hedeflerini gerçekleştirmesinin engellenmesi, uygar dünyadan ve AB hedeflerinden koparılması… gibi politik gerekçelerin de kuvvetle vurgulanması gerek..

Laiklik_tehlikede_diyemem_Kilicdaroglu

 

 

Sevgi ve saygı ile.
29 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net